Daron Yöndem'siz Yazılım Dünyası Eksik Kalır!

Bazı insanlarla iş gereği ya da ortam gereği tanışırsınız. "Merhaba, merhaba" ya da " of konuşma, toplantı bitse de gitsek" dersiniz. Biz Daron Yöndem ile İkinci Blog Yazarlar Çalıştayı vesilesiyle tanıştık. Doğal olarak aynı mailden, aynı afişe kadar konuşmacı olarak yer aldığın bu çalıştayın diğer kişilerini merak ediyor insan. Daron'un web sitesine göz attığım da yazıların başında geçen " Bu yazıyı yazmam 2 dakikamı aldı. Siz normal bir okuma hızı ile ortalama 1 dakikada, göz gezdirerek ortalama 1 dakikada okuyabilirsiniz ;)" başlığı ilgimi çekti. Gerçekten " iki dakikada mı yazılıyor, normal hız ve göz gezdirerek okuma aynı mı " diyerek hafiften şaşkınlık halleri yaşattı.

Haberin Devamı

Blog Yazarları Çalıştayı boyunca konuşmaları ve renkli kişiliğiyle "ya ne iyi oldu bu tanışıklık" dedim durdum. Yazılım ile ilgili konuşmalarının çoğundan fazlasını anlamamış olsam da işin sohbet kısmında efsane kendisi. Zaten tüm çalıştay boyunca da hepimizi güldürdü durdu :) Kendisini tanımak keyifli olduğu kadar, öğreticiydi.

Arayı çok açmadan kendisiyle yeniden bir araya geldik. Teknoloji iyi, hoşta işe yararlı kullanan kişiler kadar zararlı yazılımcılarda var. İşin karanlık tarafı orada kalsın. Şu anda yazılım dünyasında güçlü her derde deva bir arkadaşım var benim :) Bundan sonra başım ne zaman sıkışsa ona danışırım net. Bana göre o yazılımın "Jedi"si. Yıldız Savaşları sevip sevmediğini sormayı unuttuğum için ana başlıkta kullanamadım. Röportajın bu kısmını sonradan yazdığım için okuyunca ne diyecek bakalım :) Merak etmeyin ben size yorum olarak yazalım.

Gelelim sevgili Daron Yöndem ile neler konuştuğumuza.

Sevgili Daron, öncelikle sana bu röportaj için teşekkür etmek istiyorum. Senden önce “yazılımcılar nasıl yaşar, nasıl konuşur” hakkında hiç fikrim yoktu. Sonrasında gördüm ki başka dünyaların insanısınız :) Senin için “developer'ların cem yılmaz’ı.” diyorlar (eksisozluk) Gerçekten Daron Yöndem kimdir ve neler yapar?

Düşünüyorum da sanırım Daron Yöndem bir yazar (gülümser). Genel olarak yazmayı çok seviyorum. Matematiği çok seviyorum. İkisi birleşmiş ve yazılımcı olmuşum sanırım. Problemlerle savaşmayı seviyorum. Bir bilgisayara istediğinizi yaptırana kadar kavga etmektir yazılım işi bir anlamda. Bugün zamanımın çoğu on beş sene önceki gibi yine yazı yazmakla geçiyor. Fakat itiraf ediyim onbeş sene öncesine göre çok daha fazla e-posta yazıyorum. İşin yöneticilik tarafına bulaşınca kaçınılmaz bir değişim söz konusu tabi.

Haberin Devamı

Lisedeyken PCWorld'ün kapak yazılarına imza attığını Google’dan öğrendim :) Akabinde de kendi yazılım şirketini kurduğun ve 8 yıl sonra sıkılıp kapattığın yazıyordu. Bugün bu kararından pişman mısın?

Genel olarak pişman olunası geçmiş kararlara altın değerinde dersler gözüyle bakmayı tercih ediyorum. Tüm aldığım kararlar beni ben yapan, yaşadığım hayatın, aldığım derslerin parçası. Bugün olduğum Daron’dan şikayetçi değilim. Belki bir gün yine sıkılır, yeni bir şirket kurarım kim bilir?

Instagram profilinde “Writer, Speaker, Photographer, Runkeeper Ambassador, Azure MVP, Microsoft Regional Director, CTO@XOMNI” yazıyor. Hepsinden ne kadarı sensin? Yoksa hepsinin toplamında mı buluşuyorsun?

Haberin Devamı

Çok yazıyorum. Çok konuşuyorum. Yılda sanırım 50 üniversitede konuşuyorumdur. Fotoğrafçılık ise benim en önemli hobim. Fotoğraf çekmeyi de çok seviyorum. Başka ne vardı listede? Koşmak. Bir süredir inanılmaz boşlamış olsam da “koşmak” benim hayatımı değiştirdi bir dönem. İlk fırsatta geri döneceğim sahalara. Tabi tüm bunlarla beraber bir de profesyonel hayatın etiketleri var taşımak zorunda olduğumuz. Bulut Bilişim son beş yıldır benim merak ve ilgi alanım.

Microsoft ile ilişkin nasıl başladı? Halen Microsoft Regional Director ünvanına sahip misin?

Microsoft ile ilişkim aslında ortaokulda şans eseri Basic programlama diline denk gelmemle başladı. Sanırım o yaşlarda öğrenilmesi bu kadar kolay bir programlama dili olmasa yazılımcı olmazdım. Sonrasında hep Microsoft ürünleri ile devam etti hayatım. Beraber çalışmaya başlamamız ise ilk Türkçe kitabımla oldu. Regional Director ünvanına hala sahibim. Türkiye’de üç kişiyiz, dünya çapında ise 130. Bu ünvanı bulunduğu bölgeyi etkilediğini düşündükleri insanlara verdiklerini söylüyorlar. Ben onların yalancısıyım (gülümser)

Senin için Microsoftta çalıştığına dair söylentiler var. Bizden gizliyor musun? Gizli gizli çalışıyor musun?

Kurtulamadım bu dedikodudan. Youtube kanalımda buna özel video var “Microsoft’ta çalışmıyorum” başlıklı. Bir gün olabilir mi bilemem ama Microsoft’ta hiç çalışmadım. Microsoft ile çok yakın çalıştığım doğrudur. Sanırım insanlar Microsoft’ta çalışmadan bu kadar yakınlaşmış olunamayacağını düşünüyorlar. Haksız da sayılmazlar (gülümser). Fakat günün sonunda gerçek olan Microsoft’ta hiç çalışmamış olduğum. Özellikle sektörde Microsoft ürünleri ile ilgili bir uzman olarak görülüyorsanız bağımsızlık güzel.

Genç yaşta 2009, 2010 ve 2011 yıllarında Microsoft tarafından “Gold Global Impact Award” ödülünü aldın. Üç Türkçe üç İngilizce kitap yazdın, pardon ama gökten vahiy mi geldi hepsini bir arada yaptın. Yoksa çok mu çalışkansın ya da şöyle diyelim çok mu şanslısın?

Vahi dışında hepsi beraber sanırım. Herkesin önüne fırsatlar gelir. Önemli olan geldiğinde hazır olmak, öncesinde çalışmış olmak. Çoğu zaman firsat geldiğinde eğer önceden hazırlanmamışsanız çoktan geç kalmış olursunuz. Fırsat kaçar. Çalışanın, sürekli çalışanın önüne fırsatların bir gün geleceğine inanıyorum. Tabi gözleri de açık tutmak gerek.

Röportajı gerçekleştirmek için yoğun konferans programında yer açmaya çalıştık. Öyle ki ertesi günde yine bir konferansa katılmak için Cape Town, Güney Afrika’ya gidiyordun. Sürekli bir yerlerden bir yerlere gidiyorsun. Peki sen ne zaman çalışıyorsun?

Nasıl zaman buluyorsun sorusu çok geliyor, evet. Her istediğime zaman bulamıyorum aslında. Yapmak istediklerimle yapabildiklerim arasında bir uçurum var. Bence önemli olan doğru önceliklendirmek. Genelde insanlar acil işlere odaklanıyor ve önemli, önemsiz ayrımını unutuyor. Acil ve önemli işlerden sonra acil fakat önemsiz işleri yapıyorlar. Acil ve önemsiz işleri bırakıp acil olmasa da önemlilere odaklanmak gerek. Adı üzerinde, onlar önemli, diğerleri önemsiz. Acil olup olmadığının o noktada bir değeri yok.

Yoğun teknoloji hayatının içindeyken özel yaşamında neler yapıyorsun? Seni en çok ne mutlu ediyor?

Beni ben yapanların arasında sesli kitaplar var. Kitap okumaya zaman bulmak zorsa okunmuşu var. Kitap dinleyecek zaman çok. Bir de tabi yeni hobiler edinmeyi çok seviyorum. Yeni dünyalara açılan kapılar gibiler. Bu aralar kahve kavurmanın peşindeyim.

En sevdiğin sosyal medya uygulaması hangisi? Facebookta geniş bir kitlen var, instagram da daha az takipçilisin, youtube da efsane videoların var. Sence sen ne insanısın?

Youtube’u seviyorum. Videolar insanın kendini ifade etmek için kullanabileceği en tembel araç bence. Video düzenlemeyi de çok seviyorum örneğin. Bir süre vLog bile çekmiştim. Facebook her yazdığımı beni takip edenlere tutarlı bir şekilde ulaştırmadığı için çok sevmiyorum. Twitter ise benim en sevdiğim yer, oradan mesleki anlamda da çok besleniyorum.

Eşinin teknoloji ile arası nasıl? Evde teknolojik bir adamla yaşamaktan şikayet ediyor mu? Yoksa o da çok yoğun bir hayat mı yaşıyor?

Bir şikayeti yok. Gündelik hayatımızın inanılmaz yoğun geçiyor. Benim çalışma saatlerim genelde akşam saatleri olduğu için hafta içi neredeyse sadece iş ile geçiyor. Teknoloji konusunda ona hız kazandırdığım bir gerçek tabi. O da beni daha sosyal bir insan yapmadı desem yalan olur.

Yazılım ve teknoloji önümüzdeki 10 yıl içinde bizi nerelere sürükleyecek? Sence hayatımızda neler daha fazla önem kazanacak? Yapay zeka ve makinalar hayatımızın neresinde olacak?

10 yıl bence kısa bir süre. 40-50 yıllık sürede insanoğlu olarak evrim geçireceğimizi düşünüyorum. Robotlar ve yapay zeka evreni ele mi geçirecek? Matrix mi olacak? gibi sorular bugünlerde herkesin dilince. Ben daha simbiyotik bir evrim olacağını düşünüyorum. Bugün aslında akıllı telefonlarla yaşadığımız şey olacak. Akıllı telefonlar bizi daha yetenekli insanlar haline getirdiler. Yıllar önce hesap makineleri aynı şeyi yapmıştı. Yapay zeka ve robotlar da insan vücudu ile birleşerek bizi daha yetenekli hale getirecek.

Gelecek korkun var mı?

Benim yok. Sıkı çalışmakla ilgili bir sıkıntım olmadığı için korkacak bir şey görmüyorum. Fakat toplumsal ve küresel dengeler bazen insanoğlunun geleceği adına korkutucu olabiliyor. Eğitime herkesin rahatlıkla ulaşabileceği hale gelmezse sonumuz hayırlı değil.

Teknolojiye ilgi duyanlara son söz olarak ne söylemek istersin?

Tükettiğiniz kadar da üretin derim. Bugün dijital dünyada özellikle gençler tüketim odaklı bir hayata odaklanıyorlar. Oysa üretmek daha zevkli. Benden söylemesi.

Teşekkürler sevgili Daron :)

Yeşim Mutlu

http://www.yesimmutlu.com

http://www.instagram.com/yesimmutlu