Evrene Mesajımı Yolladım: Ben Mükemmel Bir Anneyim!

En güzel çocuğu ben yaptım, en güzel şekilde ben baktım, en hoş aktivitelere giden benim, herşeyi de ben bildim. Ov! Peki, pekiii anladık! Sen neymişsin be abla, A-a-aaaaaaa!

Yok yav! Aslında hiç de mükemmel bir anne falan değilim. Sadece böyle bir başlık blogda nasıl duruyor diye bir deneme yapayım dedim. Aslına bakarsanız şu anda pijamalarımın içinde, bilgisayarın önünde oturmuş, burnumu çekip perşembe günkü anaokulu veli toplantısında kaptığım şahane grip virüsüne sövdürüyorum. Aynı hastalıktan muzdarip olan kocam salondaki koltuğa kedi gibi kıvrılmış durumda. Kuzey’in hapşırık silsilesi nedeniyle sabahın 7'sinde dikilen Can bey de öğle saatlerinde pili tükenmiş olduğundan odasında uyuyor. İşte mükemmel anne, baba ve çocuğun son derece aktif ve mükemmel cumartesi günü!

Haberin Devamı

Başımı sola çevirdiğimde mutfak tezgahında toparlanmayı bekleyen bulaşıklar bana el sallıyor. Evde yürümeye kalksam yerlerde envai çeşit bebek oyuncağı ve eşyası… Can’ın yaş itibarıyla tertip ve düzen konularında bir keçi yavrusu kıvamında olduğunu belirtmeme gerek yok herhalde. Ne zaman koltuktan kalkmaya niyetlensem, ayağıma birşey batmasın diye tırsarak geri oturuyorum. Şimdi blog yazmadaki başarımın sebebini anladınız mı? Koltuktan ayrılamıyorum kardeşim. Başarı da mecburen kendiliğinden geliyor. Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın varsa, her başarılı kadının arkasında da muzur bir bebek var. Bir de katlanmayı bekleyen çamaşırlar, ovulacak banyo lavaboları, süpürülecek yerler…

Bir şeyi 40 defa söylesen olurmuş derler… Geçen gün bir deneyeyim dedim. Banyo aynasının karşısına geçip ağzıma motor takmış gibi 40 defa “Ben mükemmel bir anneyim-süperim-hadi yavrum!” diye ünledim. Baktım ki herhangi bir değişiklik olmuyor, dişlerimi fırçalayıp sessizce ortamdan ayrıldım. Ha ne bekliyordun derseniz, video oyunlarındaki gibi bir level’ı tamamlayınca havada yıldızlar uçsa fena olmazdı. Benim oyunda ise boss (Can) her seferinde canıma okuyor…

Bu nedenle kendimi iyi hissetmek için kişisel gelişim kitaplarına yöneldim. “Patrona Nasıl Evet Dedirtirsiniz?”, “İçindeki Anneyi Uyandırmanın Yolları”, “Süper Kadınların 8 Etkili Alışkanlığı”, “Kırk Adımda Şahane Annelik”… Hayatınızda işler sarpa sardığında bu 80-100 sayfalık eserleri mahallenizdeki kitapçıya sardırıveriyorsunuz. Evde bir heves açarak okumaya başlıyorsunuz. İlk satırlar şöyle başlıyor:

Haberin Devamı

“Başarısız anne diye birşey yoktur. Başarının sırlarını henüz keşfetmemiş anne vardır. Bunun için gerekli olan kudreti sağda solda aramayın. Muhtaç olduğunuz kudret, bizzat içinizde mevcuttur…”

“Kolaymış yav, kudret içimizde” deyip motive bir şekilde okumaya devam ediyorsunuz.

“Birşeyin olması için önce kendinizi ona inandırmanız gerek” diyor kitap. “Şimdi gözlerinizi kapayın ve kendinizi mükemmel bir anne olarak hayal edin.”

“Derhal!” diyerek gözlerinizi kapıyorsunuz. Gözlerinizi açtığınızda o da ne! Saat akşamüstü 4,00 olmuş. İçiniz geçmiş ayol! Eee sabahın köründen beri ev işleri, çocuğun peşinden koş, yıka, yedir, öğle uykusuna yatır, çişini yaptır… Nihayetinde bu bünye de bir insan değil mi? Bu saatten sonra, kocanız eve gelmeden yapabileceğiniz en mükemmel şey annelik değil, bir paket sade makarna oluyor.

Haberin Devamı

Akşam yemeğini yedikten ve çocuğunuzla cebelleşip (cebelleşmek değil, haşa! kaliteli zaman geçirmek diyelim) onu yatırdıktan sonra kitaba geri dönüyorsunuz.

“Evrende bir karma vardır. Başınıza iyi şeyler gelmesi için iyi şeyler düşüneceksiniz. Mükemmel bir anne olmak için bu fikri kafanızda 100 defa çevirin, yünlü programında fazla buruşturmadan nazikçe sıkın, evrene gönderin.”

Ben de annelik mesajımı itinayla paketleyip evrene gönderiyorum… Kuzey’e ve kendime birer bardak çay dolduruyorum. Tam bir yudum almak üzere dudaklarıma götürürken, odasında uyuduğunu sandığımız Can topukları attıra attıra odasından yanımıza geliyor. Vobotzzz! (robotlar!) diye ağlıyor. Gündüz izlediği çizgi filmde gördüğü robotlara takmış durumda. Robotlu çizgi film deyince şiddet falan içeriyor zannetmeyin. Abla tavşanla, kardeş tavşanın hikayesini anlatan bir dizi. Robotlar da kardeş tavşanın uzaktan kumandalı robot oyuncakları. Tek yaptıkları şey ışıklar saçarak ortada viz-viz! dönmek, arada bir eşyalara takılarak yere düşmek ve abla oyun oynarken onun oyununu bozmak. Bizimki nedense robotların ürkütücü birşey olduğuna karar vermiş. Kaç defa oyuncak olduklarını söylesek de ikna olmuyor. Her gördüğünde beni çekiştirerek ekranın önüne götürüyor. Televizyonu kapatsam yaygarayı koparıyor. Mecburen sıkı sıkı sarılıp robot sahnelerinin geçmesini bekliyoruz… Sonra da gece rüyalarımızda robotları kovalıyoruz. Tabii tam mükemmel anneliğe odaklandığım bir noktada, hiçte mükemmel olmayan bu durum ortaya çıkınca benim kişisel gelişim planım suya düşüyor. Kısacası Ayşe hanım evrene mesajını yollayınca ona kişisel başarı olarak geri dönüyor; ben evrene mesajımı yollayınca, evren mesajı okuyup, karnını tuta-tuta gülüp, geri gönderiyor. Sanırım evrenin bana gıcığı var!

Sonunda mükemmel bir anne olmaktan vazgeçtim. Size de tavsiye ederim. Bayağı rahatlık veriyor. Artık eksik ve aksak anne felsefesini uyguluyorum.İlk iş”Saldım çayıra mevlam kayıra” sözünü magnet yaptırarak buzdolabının üzerine ekleştirdim. Sosyal medyada mükemmel görüntü veren annelerin fotoğraflarından bir kolaj yaptım. Dart tahtasının üzerine yapıştırdım. Her gün koridordan geçerken birkaç atış denemesi yapıyorum. Size bir sır vereyim mi? Gün geçtikçe de daha iyiye gidiyorum. Demek ki mükemmel anne olmasa da, mükemmel bir dart oyuncusu olabilirim.

Uzun vadeli annelik planlarımı da revize ettim. İleride ikinci bir çocuğum olursa sezaryenle doğuracağım. Emzirmek mi? O da ne? Devam sütünü dayarım gider. Biberonun içine birkaç bisküvi kırdım mı, sabaha kadar uyku problemimiz olmaz… Biraz büyüyünce de anaokuluna falan gerek yok. Sokağa salarım, mahalle eşrafı bakar. Mükemmel değil mi? Bakarsınız bir kişisel gelişim kitabı da ben yazarım. “Mükemmel Anne Hikaye, Yaşasın Eksik Anne!”. Kitapçılardan ısrarla isteyiniz.

Sevgiler,

Tanla

Bumerang Blog Ödülleri Yarışmasında En Çalışkan Blog dalında yarışıyorum.

Oylama ücretsiz ve 10 saniye sürüyor. Şimdiden teşekkürler

Diğer yazılarım için>> BebekveBen.com
Facebook>> Bebek ve Ben
Twitter>> @Bebek_ve_Ben
Pinterest>> bebekveben