KILIÇLAR KONUŞUYOR…

Beyazperdede çığır açan “Son Samuray”, Samuray olma yolunda ilerleyen bir karakteri ön plana alıyordu, 47 Ronin ise efendileri olmayan suikastçı Samuray’ların başından geçenleri konu alıyor. Samuraylara meraklı olup da “47 Ronin” hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler filmi seyredebilirler.

Uzun süredir ortalarda görünmeyen Keanu Reeves’in en son oynadığı “47 Ronin” filminin nihayet Blu-Ray DVD’si çıktı. Sadece “47 Ronin değil”, Reeves’in en iyi filmlerden olan “Matrix” ve “Constantine” ise cabası!

Haberin Devamı

Çoğumuz şunu soruyoruz, Keanu Reeves neden “47 Ronin” gibi bir filmle geri döndü? Fiziği ve çekik gözleri nedeniyle olabilir mi? “47 Ronin” Keanu Reeves’in kendini gösteremeyip, sönük kaldığı en vasat filmlerden biri… Tabi altında yatan nedenleri hiç birimiz bilmiyoruz. Bunların hepsi farazi yorumlar…

“Kill Bill” filmi ile benzerlik gösteren “47 Ronin” Japon samurayların hayatlarını ince bir şekilde işliyor. Samuray efsanelerini merceğe alan “47 Ronin”, katı kuralları olan otoriter Japon rejimini doğaüstü varlıklar, canavarlar ve büyü gibi kavramlarla fantastik bir hale getiriyor. Film bize mistik bir kapının anahtarını veriyor sanki… Samuray’ların yönetim biçimlerini eleştiren film, seyirciyi fazla sıkmamak ve yormamak adına mitolojik ve doğaüstü efsanelerden besleniyor. Konjünktür gereği Japonya’yı anlayıp iyi tanımamız adına yapılan trükler, liderlik savaşının ne kadar zorlu bir yol olduğunu gösteriyor. Topraklarını koruyan ve kurallara itaat eden samuraylar, gerçeküstü evrenin getirdiği sıkıntıları aşmaya çalışıyorlar. Sözün özü; dalgalı denizde boğulmadan yüzmeye çalışıyorlar.

Kökeni 1701'e dayanan "47 Ronin", filmin içinde bize sadece tek bir hikâye sunmuyor, hikâyeler birçok yan hikâyeden oluşuyor. Bu yan hikâyenin en önemlisi de; 47 Ronin’in ne anlama geldiği… 47 Ronin efendisi olmayan suikastçı samuraylar anlamına geliyor. Hiçbir şekilde kimseye bağlı olmadan yaşamak ve savaşmak istiyorlar. 47 Ronin adeta suikast çetesi gibi hareket ediyor. Burada devreye Keanu Reeves giriyor. Aslında hiç girmese de olurmuş çünkü filme herhangi bir farklılık getirmiyor, bilakis filmin voltajını düşürüyor. Varla yok arası bir Keanu Reeves izliyoruz. Sanki filme sonradan eklemlenmiş havası yaratıyor. Peki, Reeves’in senaryodaki rolü nedir ve nasıl bir etki yaratması bekleniyor? Melez Kai, bebekken terk edilir ve ormanın doğaüstü varlıkları olan Tengu Keşişleri tarafından güçlü bir savaşçı olarak yetiştirilir. Daha sonra Lord Asano’nun himayesi altına girer. Melez olduğu için samuraylar arasında barınamayan Kai, Asan ölünce Ronin’e dönüşen savaşçıların lideri haline gelir.

Haberin Devamı

Geliyor gelmesine ama Keanu Reeves’in sönük oyunculuğu Kai karakteriyle özdeşleşmemiz için maalesef iyi bir olanak sağlamıyor. Filmdeki Japon karakterler Reeves’i öyle bir bastırıyor ki, Reeves bir türlü üste çıkmayı başaramıyor. Keşke tersi olsaydı (!) Bu olumsuzluğa rağmen görsel, kültürel, siyasi referansları yüksek olan hikâyedeki savaşçıların yenilmeyerek kanlarını son damlalarına kadar akıtıyor oluşları gerçekten olağanüstü… Kuşandıkları kostümler, ellerindeki keskin kılıçlar, filmin dokusunu yansıtırken, cesaret ve kahramanlık olgusunun birbirleriyle güzel şekilde entegre oluşu, hikâyedeki gerilimli anların en önemli müsebbibi. Kusursuz kamera açıları, plan sekanslar, renkler ve estetik sahneler eşliğinde Japonlar’ın gizemli dünyasına transfer oluyoruz ve ne mi öğreniyoruz? Yılmamayı… Otoriteye karşı gelen ve otoriteye boyun eğenleri aynı noktada buluşturan hikâye, karşıt görüşleri olan insanların odağı haline geliyor. Pes etmeyin diye haykıran film, siyasi rejimdeki doğruları ve yanlışları kendi penceresinden anlatıyor ve güçlü olunması gerektiğinin altını çiziyor. Japonca Kon-nichiwa (merhaba) diyerek bize selam yollayan film, Uzakdoğululara ait yaşam biçimini, Hollywood filminin içine gömerek, janr’dan janra atlıyor. İmkânsız kelimesini hayatlarına dâhil etmeyen Japon samuraylar, bildikleri şekilde ilerliyorlar. Kim durdurabilir ki onları? Haksızlığı durdurma mücadelesinin, bazen fantastik boyuta gelmesi, hikâyeyi farklı bir noktaya taşıyor, bunun nedeni de aralara yerleştirilen fantastik öğelerin seyircinin ilgisini canlı tutuyor oluşu… Buraya kadar her şey iyi hoş da, filmdeki bazı sahneler şiddetin dozunu biraz fazla kaçırıyor sanki… Söylemedi demeyin, karakterlerin kılıç oyunları gençleri biraz kötü etkileyebilir.

Haberin Devamı

Geldik teorik kısma… Japonca’da ‘hizmet etmek’ anlamına gelen Samuray’lar nasıl doğdu? Japon topraklarının %20’sinin tarıma elverişli oluşu, toprak kavgasına neden olmuştur. Toprak savaşları çok yönlü mücadele gerektirdiğinden devreye Samuray’lar girer. Samuray’lar toprak kavgalarını durdurmak için eğitim alırlar. Sonrası biraz karışıktır.

Hatırlarsanız yazının yukarıdaki paragraflarında efendisi olmayan Ronin’lerden bahsetmiştik, bunu biraz açalım: Bir dönem efendisiz kalan Ronin’ler zamanla isyan etmeye başlarlar ve kılıçlarıyla seppaku/harakiri yaparak intihar ederler. Ama bu durum “47 Ronin” filmi için söz konusu değildir çünkü “47 Ronin”de olaylar bu yönde gelişmez. Bunu burada dallandırıp budaklandırmayalım da sürprizi kaçmasın. Bu filmin en güzel tarafı, öğretici unsurları yerli yerinde kullanışı… “Son Samuray” filmine gönderme yapan “47 Ronin”, ağırlıklı olarak efendisiz samurayları işliyor, “Son Samuray” ise Samuray’a dönüşen karakterin dönüşümünü irdeliyordu. Ayrıca Samuray kültürüne ait detaylı bilgiler de vardı.

Sonuç olarak; eğer Japon kültürü ve kılıçlar ile aranız iyiyse, “47 Ronin” filminden zevk almamanız için hiçbir neden yok. Sert bir film olduğunu unutmayın yeter (!)

www.arzucevikalp.com