Editörün SeçtikleriEmniyetli düğün

Emniyetli düğün

19.08.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Emniyetli düğün

Emniyetli düğün

       GÜVENLİK önlemleri Altunizade'den başlıyor.
       Bütün köprülü geçişlerin üstünde polisler nöbet bekliyor. Kadıköy'den Çiftehavuzlar'a doğru ilerledikçe (daha doğrusu ilerleyemedikçe), polis sayısı daha da artıyor. Kadıköy - Bostancı dolmuşunun içinde santim santim yol alıyoruz. Vatandaş duruyor, VIP'ler geçiyor. Dolmuş yolcuları vaziyeti çözümlüyor:
       "Trafik böyle felç olduğuna göre, devlet şeyi var herhalde!"
       Şoförün aktüalitesi daha iyi:
       "Devlet değil, derin devlet düğünü var abicim! Mehmet Ağar'ın oğlu evleniyor."
       * * *
       Tolga Ağar ile Özlem Altındağ'ın Büyük Kulüp'teki düğünü, "basına kapalı" olacaktı. Büyük güvenlik önlemi alınmıştı. Davetsiz kuş bile uçurulmayacaktı.
       Benim ezelden beri "büyük güvenlik önlemleri"ne karşı özel bir saygım vardır: Mutlaka açık verir!
       Büyük Kulüp'ün karşısındaki kaldırım basına tahsis edilmiş. Muhabir arkadaşlara "vebalı" muamelesi çekiliyor.
       Basın kaldırımına uğramadan girişe yöneliyorum. Vukuatsız giriş barikatını aşıyorum.
       * * *
       Saat 20.00; bahçede önemli bir davetli kitlesi bulunuyor. Loby Halkla İlişkiler Firması, bahçeyi gelin gibi süslemiş. Sandalyelere duvak bile takmış. DYP'nin "ağır topları" İl Başkanı Celal Adan, Hayri Kozakçıoğlu, Meral Akşener'le birlikte geliyor. Ağar'ın elini sıkıp ilerliyorlar.
       Tansu Çiller'in düğüne teşrif etmeyeceği kesinleşmiş oluyor. Aklıma Ekim 1995 geliyor. Aşgabat'ta Topal Ömer'e ait Emreryal Otel'in önünde Tansu Hanım otomobilden iniyor. Arkasındaki kırmızı Renault - 21'in içinden dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve Özer Çiller çıkıyor. Ağar, atik bir hareketle otomobilin bağajını açıp glayör buketlerini kaptığı gibi Tansu Hanım'ın peşinden koşuyor. Merdivenlerde yetişip Çiller'in yanındaki koruma memurlarına çiçekleri ulaştırıyor.
       Ağar, çiçek olayından terör örgütünün finans kaynaklarının kurutulmasına kadar pek çok özverili hizmette bulunmuştu. Çiller yakın mesai arkadaşını en mutlu gününde yalnız bırakarak, "vefa abidesi" olduğunu gösteriyor.
       * * *
       Protokol masasında 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, damadı Erkan Gürvit, eski vali Namık Kemal Şentürk, Ünal Erkan, İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan, karşısında 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi Semra ve oğlu Ahmet Özal, eski bakan Nevzat Ayaz, ANAP'lı İlhan Kesici, sanayici Halit Narin dikkati çekiyor.
       9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, nikah saatine kadar bekleniyor. Gelmeyeceği kesinlik kazanınca, üzerinde "Cumhurbaşkanı" yazan ayaklı sepet protokol masanın dibindeki sütuna yaslanıyor.
       Bu özel bir muamele... Çünkü Yalım Erez, Bedrettin Dalan, Banker Kastelli (Cevher Özden), Viyana Büyükelçiliği, Van ve Rize Valileri'nin gönderdiği çiçekler bahçeye parkedilmiş.
       * * *
       Masaların arasında kısa bir "keşif" turu atıyorum. DYP'lilere Halit Dağlı, Hasan Ekinci de katılmış. Protokol masasının hemen arkasındalar. Bolu Emniyet Müdürü Uğur Gür, MHP İstanbul İl Başkanı Mehmet Gül'le DYP masasında kendilerine yer bulabilmiş, hararetli bir sohbete dalmışlar. DTP Lideri Hüsamettin Cindoruk, partili arkadaşları protokolden uzak bir masada konuşlanmış.
       Fener'in "bütün zamanların başkanı" Ali Şen, GS'li Kaya Çilingiroğlu'yla aynı masada yanyana... Ziya Şengül ve Şansal Büyüka da Başkan'la sohbet ediyor.
       * * *
       Bir saat geçiyor, nikah kıyım vakti geliyor. Saat 21.00, Vangelis eşliğinde Tolga - Özlem çifti merdivenlerden reflektör ışığında iniyor. Tayyip Erdoğan, Kenan Evren ve Nevzat Ayaz nikah masasına davet ediliyor. Demirel'in yerine tanık olarak görev üstlenen Ayaz'a "siyasi fallar" da açılıyor:
       "İşte Demirel'den sonraki cumhurbaşkanı... Savunma bakanlığı da yaptı!"
       Tayyip Erdoğan İstanbullu olduğu için, nikah kıyarken son derece "kibar" bir dil kullanıyor:
       "Siz Özlem Altındağ, Zülfü Tolga Ağar'ı beyefendiliğe kabul ediyor musunuz?"
       Nikah işlemi tamamlanıyor. Tolga heyecandan olsa gerek gelinin duvağını açmayı unutuyor. Özlem kendi duvağını kendisi açıp damatı öpüyor.
       * * *
       Büyük Kulüp'un dört bir yanına açık büfeler konulmuş. Sıcak, soğuk, ılık ne isterseniz mevcut. Tatlı masalarının tam ortasında irmik helvasından minik bir dağ duruyor. Diğer tatlılarla kıyaslanmayacak kadar fazla olmasını düğünün ilerleyen saatlerinde "şakacı" iki konuğun konuşmalarından çıkartabiliyoruz:
       "İrmik helvasının burada ne işi var be?"
       "Oğlum Memet Abi'nin eşek cennetine gönderdiği 'vatan hainleri'nin ruhları şadolsun diye!.."
       Büyük Kulüp'ün aşçıbaşı helvayı kavururken eminim bu kadar "politik" düşünmemişti.
       * * *
       Düğün o kadar "devletli" idi ki, neredeyse herkes birbirine "bakanım, başkanım, valim, müdürüm" diye hitap ediyordu. Emniyetçiler bahçenin orta bölümlerinde otururlarken, istihbaratçılar kenar ve köşeleri seçmişlerdi. Rakı kadeh sayısı "makul" düzeye geldiğinde, emniyetçiler istihbaratçılara takılmaya başladı:
       "Oğlum burada da köstebek kuytulara saklanmayın, çıkın ortaya rahat hareket edin!.."
       Özel Hareket Dairesi eski Başkanı Korkut Eken de kendini sağlama alanlardandı. Bahçenin "en sağlam" kuytusuna çekilmişti. Alışkanlık olsa gerek, Mehmet Ağar bile yanına geldiğinde birbirlerinin kulaklarına eğilerek konuşmayı tercih ettiler.
       * * *
       Grup Turkuaz klasik müzik parçalarıyla başladığı programını "Lüküs Hayat"la bitiriyordu ki, kapalı devre yayında olan "Düğün TV" kamerası nostaljik bir kare yakaladı. Semra Özal'a zoom yaptı!
       VIP düğünlerin vazgeçilmez starı İbrahim Tatlıses sahneye geldiğinde saat 23.20'ye ulaşmıştı. İbo, programına romantik bir parçayla girdi:
       "Eaak - deniiiz akşamlarııı..."
       İbo şarkısını bitirdikten sonra genç çifti kutlarken tashihli bir konuşma yapıyor:
       "Düğünümüze... Daha doğrusu düğününüze hoş geldiniz!"
       * * *
       İbo'dan sonra Sibel Can gelecek... Ancak "kraliçe" geciktikçe gecikiyor. İbo da programı renklendirmek için gözüne çarpanları sahneye çağırıyor:
       "Kenan Doğulu'yu buraya davet ediyorum. Gel bakalım Kenan Doğulu, ben de İbrahim Avrupalı..."
       Doğulu, İbo'nun türkülerinden oluşan bir repertuvar sunuyor.
       Sonunda Sibel'in geldiği müjdeleniyor. Bu arada bir de istek var. İbo bunu geri çevirmiyor:
       "Allah cezanı verecek, alem sana gülecek..."
       Türkü mü, Sibel Can'a gecikme cezası mı belli değil.
       * * *
       Sibel Can "dansöz kökenli" bir assolist olduğundan, hem göze hem de kulağa hitabediyor. Ancak ilk şarkısı "bir zamanlar kartal" olan Ağar'ın bugün DGM'de yargılanan bir sanık haline gelmesini özetleyen ağıt gibi:
       "Bu devirde kimse şah değil, padişah değil... Bu kadar güvenme kendine..."
       Can gelinle damadı tebrik etmeden sahneden iniyor. Bu konuda İbo'dan alacağı çok dersler olsa gerek... Düğünün devletli davetlileri 01.30'dan itibaren ayrılıyor. 02.00'de Of Aman Nalan, sahne alıyor. Bu "sanatçı", gelinin özel isteğiymiş; Loby Halkla İlişkiler'den öyle söylediler. Gençler iki saat Nalan'ın oynak parçalarıyla kurtlarını döküyor. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, "derin düğün" sona eriyor.



Yazarlar