Çocuk okula başlıyor, anne nefes alıyor

O gün geldi sonunda.

Benim mini minnacık oğlum da yuvaya başladı. Bizimki öyle heyecanlı ve mutluydu ki sevincimden ben, yerimde duramıyordum. İçeri girdik, herkes ‘Günaydın Koray, çok büyümüşsün sen!’ diye karşıladı. Geçen sene aynı yuvada oyun derlerine geliyorduk. Koray bildiği ortama girince iyice rahaBiraz utangaçlık yaptı ama sonra hemen açıldı. Tüm derslikleri gezdi, kontrol etti her yeri. ‘Anne sen de gel’ dedi. Beraberdik ama artık o öğretmenleri ve yeni arkadaşlarıyla birlikteydi. Eskiden olsa ‘sen de şarkı söyle, sen de resim yap’ derdi ama bu sefer sadece göz ucuyla beni kontrol etti. Bu iyiye işaret öyle değil mi?

Haberin Devamı

On tane 3 yaş ortalamasında veletle uğraşmak dünyanın en zor işlerinden biri olmalı. Tamamen bağımsız değiller ama olmak da istiyorlar. Kimi tam olarak konuşamıyor da, onun sıkıntısı da var. Sıraya sokmak bir dert, yerlerine oturmalarını sağlamak ayrı bir dert. Geçen sene biz anneler de katılımcı olduğumuz için müdahale ediyorduk ‘doğru dur, sessiz ol’ diye. Oysa şimdi sadece seyirciyiz. Kendimi zor tuttum ama tuttum. Düşündüm daha öyle küçük ki. Dünya kocaman onun için, öğreneceği öyle çok şey var ki. İlk adımı attı.

Çıkarken ‘yarın da gelecek miyiz?’ diye sordu. Ardından ‘anne de gelecek mi? Anne gelecek ama oynamayacak’ dedi kendi kendine. Akıllı çocuk. Tecrübeli anneler bir iki hafta içinde benden tamamen kopacağını söylüyorlar. Bu hem iyi bir şey hem de biraz hüzün dolu sanırım.

Ertesi günü benim için daha önemliydi. Koray'ın ikinci okul günü olmasının dışında ben okul sonrasında onu eve bırakıp arkadaşlarımla buluşmaya gidecektim. Bir çoğunuz ¨ne var canım bunda?¨diyebilirsiniz. Belki insanlık için minicik ama benim için DEV bir adım bu. Çünkü ben ilk kez Koray’ı evde bir yabancıyla yalnız bıraktım. Yabancı dediğim evdeki yardımcımızla. Oğlumu bakıcıya bırakamama problemim vardı. Çalışmadığım için çocuğu tanımadığın birine emanet etme seviyesini bir türlü atlayamamıştım. En sonunda ‘tamam’ dedim. 3 saatten bir şey olmaz. ¨Ben gidiyorum¨ dedim ve arkama bakmadan çıktım. Koray’ın da öyle üzgün bir hali yoktu. Ne ağlama ne de sızlanma. El salladı ve kapıyı kapadı. Arabaya doğru yürürken acaba arkamdan seslenecek mi diye baktım, yok. Cama mı çıktı acaba, yok. İyi o zaman. Sanırım ben daha bağımlı olmuşum ona. Hem ‘rahat bir anneyim’ diyorum hem de bırakamıyorum. Acaba bu ikilemleri kaç kere daha yaşayacağım hayatta?!?

Haberin Devamı

Evden uzaklaştım, şehre indim. Arkadaşlarımla buluşacağım yere gittim. Kız kızaydık. Çocuksuzduk. Konuş konuş bitmiyor, zaman yetmiyor. Ben eve ‘gelirim’ dediğim saatte bile hala kalkamamıştım. Evi aradım ‘problem yok, yemek yedi ama uyutamadım sadece’ bilgisini aldım. ¨Boşver o ne isterse onu yap¨ dedim. Bir oh! çektim içimden ve bir Türk kahvesi daha ısmarladım kendime. Aklım daha az evde olarak hararetli sohbete kaldığım yerden devam ettim.

İki saat diye çıkmıştım ama dört saat sonra döndüm. Ev yıkılmamıştı, dünya hala dönüyordu, ben hala nefes alabiliyordum. Koray ise bahçede çiçekleri suluyordu ¨aa annem geldi¨ dedi. Öptüm öptüm kokladım. Yapmam gereken bir sürü iş, aramam gereken de insanlar vardı ama boşverdim. Zaten bir iki saat sonra uyuyacaktı, bari oyun oynayalım istedim. Kaliteli zaman geçirmenin ne olduğunu anladım. Bütün bir günü sinir harbi içinde geçirmek mi, üç saat sakin ve mutlu şekilde oyun oynamak mı?

Haberin Devamı

Cevabı biliyorum. Kendim içn ayırdığım o üç dört saat benim ciğerlerimin daha çok hava almasını, dolayısıyla beynime daha fazla oksijen gitmesini sağladı. Annemle telefonla konuşurken ¨sesin bile farklı¨ geliyor dedi. Akşam babamız geldiğinde Koray’a kızacak olduğunda ¨kızma uykusu çok var o yüzden böyle¨dedim. Normalde Sarp’tan önce atlar duruma el koyardım. Dedim ya beynime oksijen gitti diye. Resmi daha büyük görmeye başladım. Yine de daha önce yapamazmışım. Biliyorum. Doğru zaman şimdiymiş.

Irem Erdilek

SlingoMOM.com