Tadına doyum olmayan 3D görüntüleri ve efektleriyle izleyenleri büyüleyen 'Star Trek: İnto the Darkness', içi boş hikâyesiyle lezzetsiz bir film!

Tadına doyum olmayan 3D görüntüleri ve efektleriyle izleyenleri büyüleyen

'Star Trek: İnto the Darkness', içi boş hikâyesiyle lezzetsiz bir film!

Star Trek: İnto the Darkness

Atılgan, yeryüzüne geri döndüğünde Yıldız Donanması korkunç bir saldırıya uğrar. Saldırıyı düzenleyen düşman dışarıdan değil donanmanın içinden gelmektedir. Böylece Kaptan Kirk(Chris Pine) yeni katıldığı birliğin karanlık yüzüyle tanışır. Zaman kaybetmeden harekete geçen Kirk ve ekibi dostlar, düşmanlar, intikam, adalet, top yekun savaş ve birleşik bir geleceğin sonsuz potansiyeli arasındaki ince çizgide dolaşarak adalet için savaşacaktır.

Haberin Devamı

Soluksuz izliyorsunuz ancak

Çocukluğundan beri hayranı olduğu 'Uzay Yolu' serisine yeni bir soluk getiren yönetmen ve yapımcı J.J.Abrams, ilk filmin başarısından(ticari) sonra 'Star Trek: İnto the Darkness'ta da bunu sürdürmek istiyor. 180 Milyon dolara tadına doyum olmayan görüntülere imza atılıyor ama hepsi bu...(Atılgan'ı hiç böyle görmediniz.)

Düşünmeden, hiçbir şey hissetmeden sadece ve sadece beyaz perdeye bakmanız isteniyor. Böyle olunca da artık salt efektlerle ilerleyen filmlerde maalesef heyecan duyamıyorsunuz. Fazla olmasa da Kaptan Kirk ve mürettebatı arasındaki ilişkilere de yer veriyor ama bunlar yüzeysel kalıyor. Duygusal anlamda bir tatmin söz konusu bile değil. Bu yüzden belirli bir süre sonra sıkılmaya başlıyorsunuz. Film kötü olduğu için değil, muhteşem görüntü ve efektler artık etkisini kaybediyor. (Her gün aynı yemeği yemek gibi bir şey)