Destanların yazıldığı 'Çanakkale Savaşları' bu gün vizyona giren 'Yolun sonu' filminde maalesef yine bir Hollywood yapımından kopyalanılan konusuyla hayal kırıklığı yaratıyor

Destanların yazıldığı 'Çanakkale Savaşları' bu gün vizyona giren 'Yolun sonu' filminde maalesef yine bir Hollywood yapımından kopyalanılan konusuyla hayal kırıklığı yaratıyor

Çanakkale: Yolun Sonu

Yıl 25 Nisan 1915. İtilaf devletleri Osmanlı İmparatorluğu'nun son direniş kapısı olan Çanakkale'yi deniz

yoluyla geçemediği için Gelibolu kıyılarına çıkarma yapmaya başlar. Bu sırada içinde vatan sevgisiyle yanıp tutuşan Hasan, savaşmak için cepheye(Çanakkale) yola çıkar. Ancak, ağabeyi Muhsin kardeşini bu ölüm yolculuğunda yalnız bırakmaz. Savaş tüm şiddetiyle sürerken Muhsin bir Anzak nişancısını öldürdüğü için Balkan savaşında da komutasında yer aldığı Yüzbaşı İbrahim Adil tarafından keskin nişancılık görevine getirilir.

Haberin Devamı

Muhsin'in nişancılık ve sızma konusundaki hüneri, düşman hattında kısa sürede efsane olmasına yol açar.

İngilizler hemen karşı atağa geçer ve ordunun en iyi nişancısı onbaşı William Eagle'ı Anzak koyuna gelir. Böylece iki taraf arasında acımasız bir mücadele başlar.

Destanlar boşuna mı yazılır!

Yolda yürürken herhangi bir kitapçıya girerseniz, Çanakkale savaşlarını anlatan bir kitaba denk gelme olasılığınız çok yüksektir. Hem de gerçekten yaşanmış hikâyelere, bize ait ve bizim olan destanlara...

Ancak, gelin görün ki bu kadar çok hikâyeye rağmen 'Yolun Sonu' filmi Çanakkale savaşlarını iki keskin nişancı üzerinden anlatıyor. Hem de bu hikâyeyi başrollerini Jude Law ve Ed Harris'in paylaştığı 2001 yapımı "Enemy at the Gates-Kapımdaki Düşman' filminden birebir alarak, esinlenerek ya da koplayarak, ortaya yine bizim olmayan bir tarihi film çıkarıyor.(Aynı sorunu Fetih 1453 filminde de yaşamıştık ve Hollywood filmlerini izleyen yönetmen, yine bize ait olmayan sahnelerle İstanbul'u feth etmişti. Ve ben de bu yüzden eleştirimin başına 'Copy Paste Fetih!' demiştim. Aynı başlığı 'Yolun Sonu'nda da kullanıyorum.)

Copy paste Çanakkale

Hani biz Türkler, İtilaf devletlerine karşı destanlar yazmıştık! Nerede bu hikâyeler? Elimizde var yine koca bir sıfır. 'Copy Paste Fetih' eleştirisinde Kara Murat, Battalgazi ve Tarkan filmlerinin 'Fetih 1453'ten daha iyi olduğunu yazmıştım. Çünkü o filmler bizimdi; Cüneyt Arkın'ın bir kılıçla 5 kişiyi öldürmesi ve toprak zeminde zıp zıp zıplaması bizlere özgüydü. Kopya değildi. Komikti ama bizimdi:)

Haberin Devamı

Copy paste Çanakkale

Memati müthiş, Berrak kötü

Kimse kusura bakmasın ama ben, beyazperde de Çanakkale savaşında yaşanmış hikâyeler görmek isterim. Ancak yine de 'Çanakkale: Yolun Sonu' filmi, Sinan Çetin'in 'Çanakkale Çocukları' ve Turgut Özarkmanlı 'Çanakkale 1915'ten çok ama çok daha iyi. Çıkarma yapılırken ve siperlerdeki çekimler müthiş. Teknik anlamda sağlam bir film. Çok emek harcandığı belli oluyor. Böyle bir iş çıkarmak kolay değil. Herkese teşekkür ederim.

Kurtlar Vadisi dizisinin fenomen karakteri Memati Baş'ı canlandıran Gürkan Uygun, filmde harikalar yaratıyor. Bakışları bile yetiyor. Berrak Tüzünataç'ın öyle Amerikalara kadar gidip, oyunculuk dersi almasına gerek yok! Bu işler yetenek işidir. O yetenek de maalesef Berrak'ta bulunmuyor!