Sürükleyici olmayan konusu ve çok basit aksiyon sahneleriyle izleyicisine vaat ettiğini veremeyen 'Ateşle Oynayan Kız’ sadece birinci filmdeki boşlukları dolduruyor…

Haberin Devamı


“Tanrım bizi inancını kaybedenlerden, ateşle oynayanlardan ve ejderhaların kininden koru.”

Ozan Akarı
ozan.akari@milliyet.com.tr



The Girl Who Played with Fire-Ateşle Oynayan Kız


Ejderha dövmeli kız, Lisbeth Salander(Noomi Rapace) bir yıl ortadan kaybolduktan sonra Stokholm’a geri döner. Ancak, birden kendisine tecavüz eden Bjurman ve gazeteci arkadaşı Mikael Blomkvist’in iş arkadaşı ve karısının katil zanlısı olarak arandığını fark eder. Zaman kaybetmeden harekete geçen Salander’ın tek amacı adını temize çıkarmaktır. Arkadaşı Blomkvist’te Salander’ın bir katil olduğuna inanmamaktadır.


Bu sefer olmamış be ejderha

Serinin ikinci filmi 'Ateşle Oynayan Kız’da oyuncuların karşılıklı konuşup, döktürecekleri replikler, mimikler ve bakışlar bile yok. Dümdüz ve ruhsuz karakterler, sanki bir bakkaldan aldığınız kalitesiz bir yapıştırıcıyla filme monte edilmiş gibi duruyor. Hani ilk başlarda yapıştırıcı tutar ya, siz de sevinirsiniz. İşte aynı etki filmin ilk yarım saatinde görülüyor. Sonra tüm karakterlerin yapıştırıcıları uçuyor ve tek tek filmden düşüyor…


Konu sizi pek etkilemiyor


Devam filmlerinin belki de en büyük laneti bu olsa gerek, ikinciler hep mi pasif olur? İlk bölümünü soluksuz izledik. Çok iyi bir iş çıkarmışlar dedik ama 'Ateşle Oynayan Kız’ adının hakkını verdi ve ateşle oynayıp, cayır cayır yandı. Katil olmadığını ortaya çıkarmak için oradan oraya koşuyor Salander. İzleyen anlıyor katil o değil. Polis ise peşinde tüm kanıtlar onu gösteriyor. Bunları çok gördük. Yani, izleyene neden bir çırpıda katil Salander değil ama gelin onla beraber masum olduğunu kanıtlayın deniliyor? Neden bir gizem yok? Heyecan yok! Filmin son kısımlarına kadar Salander’ın arkadaşı bile kuşkuya düşse daha iyi olmaz mı? Çünkü devir değişti. Bu tarz macera ya da polisiye geride kaldı. İnsan sıkılıyor artık, yeni bir şeyler ya da sizi finale kadar götürecek oyalanmalar bekliyor. İkinci film sadece birincideki boşlukları dolduruyor…


Ejderha bir de yatakta sevişse!

Serinin ilki olan 'Ejderha Dövmeli Kız’da Salander’ın cinsel tercihi üstü kapalı olarak yatakta çırılçıplak bir başka kadınla yatmasıyla gösterilmişti. Yani ejderhamız, lezbiyendi; her ne kadar gazeteci arkadaşı Blomkvist’le yatmış olsa da… Şimdi belki yönetmen, belki kitaptan kaynaklanıyor(Kitabı okumadım) Salander’ın lezbiyen ilişkisi sonuna kadar gösteriliyor. Öyle ki iki kadın şehvetle sevişirken yatağa bile gerek duymuyorlar. Oracıkta işi bitiriyorlar…


Yine teknik anlamda zayıf

Tamam, bir Hollywood filmi değil. Süper bir bütçesi de yok ancak teknik anlamda daha sağlam bir ikinci bölüm beklerseniz yine avucunuzu yalarsınız. Koskoca filmde hareketli üç, dört sahne var. Onlarda basit ve kalitesiz yapılmış, baştan aşağıya mantık hatalarıyla dolu. (Finaldeki çatışma sahnesinde yarısı bile açık olmayan bir kapının arkasından ateş eden Salander, ne hikmetse kapının tamamının açılmasıyla vurabileceği noktaları yerle bir ediyor. Yoksa kurşun kapıdan 90 derece döndü de biz mi görmedik!) Filmin en pahalı sahnesi ise bir ahırın yanması. Nasıl kıymışlar o ahıra anlamadım. Kesin çok para gitmiştir.(İlk bölümde de bir araba yanmıştı. Demek ki gelişme var. Ahır arabadan büyüktü. Üçüncü bölümde düz mantık kullanırsak bir ev yanabilir.)