Mercan Dede ve Carlito’un düşsel ‘Atölye’si

İstiklal Caddesi’nin çılgın kalabalığından sıyrılıp Borusan Müzik Evi’ne atıyorum kendimi. Çok keyifliyim. Heyecanla beklediğim bir serginin atölyesini görecek, sanatçılarla tanışacak olmanın ayrıcalığını yaşıyorum ne de olsa. Oldum olası severim resim atölyelerini. Boya kokusunu içime çekmek, eserleri en çıplak halleriyle görmek, sanatçıların telaşlı heyecanına tanık olmak bambaşka bir haz yaşatır bana.

Bu düşüncelerle geldiğim atölyenin eşiğinde, görünmez bir duvara çarpıp, olduğum yere adeta çakılıyorum. Dışarıdan tanık olduğum manzara beni durduran. Bir adım sonra, beni bir resim atölyesinin ötesinde bir başka evrenin beklediğini, bir başka boyuta geçip, bir başka kimliğe bürüneceğimi hissediyorum.

Beklentilerin dışında gerçekleşen her durum, her bilinmeyen insanı tedirgin eder. Karşılaştığımız sıra dışı olaylara, insanlara ilk tepkimiz mesafedir. İçimizde farkına varamadığımız ‘şey’leri açığa çıkarmasından duyduğumuz endişedendir bu. Neye yol açacağını bilemeyiz çünkü bu karşılaşmaların hayatımızda. Belki küçücük bir değişim, belki köklü devrim… Kim bilir?

Başka boyut, başka evren

Bir adım atıyorum. Tarifsiz bir enerji var içeride, hissediyorum. Bir başka boyut, bir başka evren burası. Bir kaos ama muhteşem bir düzen ve uyum içinde her şey. Boya kutuları, tuvaller, fırçalar, kağıtlar, renkler…

Resim, heykel, elişi ve çeşitli objelerden oluşan eserleri tek tek inceliyor, kimilerine dokunuyorum. Boya ile karışmış nefis bir tütsü kokusunu içime çekiyorum. Fonda muhteşem bir kadın sesi içime işliyor. Şarkının sözleri Farsça, bence müziğe en yakışan dillerden biri. Ne dediğini anlamıyorum, anlamak gerekmiyor ki zaten…Sadece hissediyorum.

Atölye içine çekiyor, meraklı izleyici kimliğinizi söküp atarak içine çekiyor sizi, farkına varmadan mekanın bir parçası oluyorsunuz. Bir rüya alemine dalıyor belki de bir gerçeğe uyanıyorsunuz. Yorumu size kalmış.

İşin sırrı, 23 Mayıs’ta açılacak serginin adında aşikar zaten: Revolution&Revelation

‘Revolution’ yani devrim/değişim kavramı yeni bir bilinç düzeyine ulaşmak için egodan kurtulmaya, kabuklardan ve maskelerden sıyrılmaya bir davet niteliği taşıyor. ‘Revelation’ yani açığa çıkma, uyanış kavramı ise bunu izleyen ve tamamlayıcısı olan içsel dönüşümü tarif ediyor. Duvar yazıları, Buda heykelleri, Rumi simgeleri her dilden ‘aydınlanmak için önce benliğini yak’ diyor izleyene.

Egolarını aşmış iki sanatçı

Serginin yaratıcıları, iki şahane insan, iki kadim dost Mercan Dede ve Carlito Dalceggio. Borusan Sanat ile birlikte, 23 Mayıs’ta açacakları ortak sergi öncesinde bir ilki gerçekleştiriyorlar. Sergiyi, zıt kutupların birliği, aynı sonuca farklı yollardan ulaşan iki kişinin deneyimi olarak gören ikili, çalışma süreçlerini aynı çatı altında birleştirerek yepyeni bir boyut katıyorlar yaptıkları sanata. Üstelik atölyelerinin kapısını herkese açarak, bu boyuta izleyiciyi de katıyorlar.

Arkın’ın Mercan Dede olarak müziklerinden tanıyoruz. Resimleri de tıpkı müzikleri gibi dinleniyor, ruha dokunuyor. Kanadalı Carlito, dünya çağdaş sanatının tanınmış ressamlarından. Eserleri dünyanın önde gelen müzelerinin koleksiyonlarında yer alıyor.

Aslen resim eğitimi alan müzisyen Mercan Dede’yi yeniden resme başlaması için Carlito ikna etmiş. Mercan Dede ise ressam Carlito’nun içindeki müzik cevherini ortaya çıkarmış. Sanatsal enerjilerini birleştirme kararı alan ikili, serginin müziklerini de birlikte gerçekleştirmişler.

Kapısı herkese açık

‘Çok zor ve sert bir dünyada yaşıyoruz’ diyor Mercan Dede; “Sanat elimizde kalan tek iletişim aracı. Bu nedenle sadece gözlere değil kokuyla, müzikle, dokunarak yani beş duyusuyla hissedebileceği bir sanat deneyimi yaşatmak, bir içsel yolculuğu yaşatmak istiyoruz burada’ diyor.

23 Mayıs’taki Revolution&Revelation sergisine dek herkesi yarattıkları, ürettikleri bu düşsel atölyeye davet ediyorlar. Beş duyunuzla çıkacağınız bir sanat yolculuğuna, daha da önemlisi bir iç yolculuğuna hazırsanız, bugünden itibaren Borusan Müzikevi’nin kapısı herkese açık.

twitter/syucebiyik