Uzman Psikolog Özlem Nur Tulum

Uzman Psikolog Özlem Nur Tulum

info@ozlemnurtulum.com

Tüm Yazıları

Günümüzde, bireyler kendilerini gerçekleştirme ihtiyacını önemsiyor; kendilerini, sadece mesleki statülere göre konumlandırmıyor. Kimliklerini oluşturmak için çok fazla sosyal unsurdan faydalanıyorlar. Hayatlarını yaşayacak zamanı bulabilecekleri esnek çalışma saatleri, destekleyici iş ortamları ve tatmin eden anlamlı işler talep ediyorlar. Özellikle, pandemi dönemi sonrasında hem iş hayatından hem sosyal yaşantıdan beklentiler hızla evrildi. Artık, finansal olarak özgürlük kazanırken diğer yandan hayatın nasıl daha doygun ve anlamlı yaşanabileceği sorgulanıyor. Önceki nesiller, verilen görevi yerine getirmenin yanında kendini gerçekleştirme, sosyal hayat, anlamlı yaşam hususları üzerinde pek sorgulamıyordu. Bir davranış, gerçekleştirilen dönem içinde değerlendirilmelidir. Savaş öncesi ve sonrası dönemler için çalışmak kutsal ve temel değer olarak sayılıyordu. Verilen ücretler, emeklerin çok altında kalsa dahi her daim fedakârlık ve tüm performansı iş hayatı için sergilemek ahlaki bir normdu. Belki de önceki nesillerin doğruları; tüm enerjinin ve kaynakların iş yaşamına yatırımın, kişisel ve sosyal hayatın üzerinde olumsuz etkisinin olmayacağı ve varoluşa anlam kazandırmaya yettiği yönündeydi. Ek olarak erkek iş yerinde, kadınlar evdeydi. Günümüzde tüm bunlar değişti; artık kadınlar da istihdamda yer alıyor. Sadece, temel ihtiyaçlar penceresinden hayata bakmak çok eskide kaldı; artık, kişisel gelişim, ruha iyi gelecek aktiviteler, sosyal hayat ve maneviyata zaman ve yatırım öne çıkmış durumda. İnsanlar, sadece iş yaşamları kanalıyla yeterince beslenemediklerini fark etti. Bunun pandemi döneminde hızlanmasının en büyük sebebi; çoğu şirketin, yıllarca verilen emeği göz ardı ederek bazı bölümlerini yeterince kazandırmadığı gerekçesiyle kapaması ve çoğu iş yerinin küçülmeye gitmesi olmuştur. Kapanma dönemlerinde, çoğu meslekten iş yerlerinin açılamaması da hem finansal hem ruhsal krize neden oldu. Çalışanlar, kendimden ve hayatımdan verdiğim onca fedakarlıklarından sonra işim bana ne verdi diye sorgulayarak değersizlik hislerinin tetiklenmesini deneyimlediler. Çünkü bazıları da iş hayatlarını salt olarak para kazanıp hayatı idame ettirmek olarak görmez; insanın üretme ihtiyacını besleyebilecekleri tek alan olarak görürler. Ayrıca, çocukluğundan beri ebeveynleri ve çevreleri tarafından ihmal edilen hor görülen bireyler için kendilerini kanıtlayabilecekleri en somut alan olarak da görülür.

Haberin Devamı

İnsan, alışkanlıkları üzerindedir. Yani, sıkça neler yaptığınız kimliğinizi yansıtır. Eski dönemlerde, bu sadece verilen iş üzerine yorumlanırken artık yaşam stili, hobiler, aile ve arkadaşlık ilişkileri, tutkular gibi iş ve meslek alanlarına kaymış durumda.

Haberin Devamı

İnsanların, iş ve sosyal yaşamları arasındaki dengeyi bulabilmeleri, ebeveyn sevgi ve rehberlik eksikliği sebebiyle mesleki hayatın acımasızlığından çokça etkilenmiş ruhlarını korumayı için önemseyip aksiyon almaları gereken bir konudur.

Kariyerin önemi elbette devam ederken artık semalarda ‘anlam’ kavramı daha çok dalgalanıyor. Günümüzde, kendini iş alanında kanıtlama, finansal yükselme, özgürlük arzusu ve meslekle ilgili diğer bağlar, güvenlik arayışı ortadan kalkmayacak elbette ki sadece farklı şekilde algılanacaklar. İş hayatları insanların tüm varoluşlarını kapsamayacak. Maslow’un ihtiyaçlar piramidinin son ve en olgun basamağı kendini gerçekleştirme için meslek ve sosyal yaşamlar eşit derecede önemli ve değerli unsurlar halini aldı. Genç kuşaklar için iş dünyasında, kendini feda etmek yerini daha temkinli atılan adımlara bıraktı. Kadınlar, hem iş ortamlarında daha uygun görev dağılımı ve evdeki görevlerde iş bölümü arayışındalar.

Haberin Devamı

Dengeli ve doygun bir iş hayatı için kişinin değerlerine, istek ve ihtiyaçlarına, becerilerine uygun bir meslek edinmesi ya da öyle bir işte çalışması gerekir.

 

Anlamlı bir hayat yolu dilerim.

Uzm. Psk. Özlem Nur Tulum

www.ozlemnurtulum.com

https://www.instagram.com/uzmanpsikologum_/