Tuncay Güney

Tuncay Güney

Türk casus, gazeteci, televizyoncu, New York Institute isimli web sitesinin genel yayın yönetmeni. JİTEM, Ergenekon,Gülen cemaati ve İşçi Partisi'nin içine sızdığı ve burada edindiği bilgileri Mehmet Eymür'e ulaştırdığı iddia edilmektedir.   1990'lı yıllarda çeşitli gazete ve televizyonlarda çalışan Tuncay Güney, 2001'de otomobil dolandırılcılığı iddiasıyla gözaltına alınmıştır. 2008'de açılan Ergenekon davasında, Güney'in 2001 yılında işyerinde bulunan belgeler büyük önem teşkil ediyor. Davanın iki iddianamesinde adı yüzlerce defa geçen "Ergenekon'un kilit ismi" Güney davada sanık ya da tanık değil firarî şüpheli olarak görünüyor.   Bağlantıları   Millî İstihbarat Teşkilatı "Sabah gazetesinin 26 Kasım 2008 tarihli haberine göre"; MİT İstanbul Bölge Başkanı Galip Tuğcu 1990 yılında Tuncay Güney'in MİT'e katılmasını sağladı. MİT'in Gerici Faaliyetler Şubesi'nde görev yapan Güney daha sonra İran Masası'na geçti. Görevi 1992'de değiştirilen Güney'e Ergenekon ve JİTEM'in içine sızma görevi verildi. Bu sırada Güney, görevini Ağrı'da sürdüren Albay Veli Küçük ile tanıştı. 28 Şubat süreci ve Susurluk skandalının gündemde olduğu bu dönemde elde ettiği önemli bilgileri, MİT'in çalışma merkezi olarak bilinen Dolmabahçe Sarayı Harem Dairesi'ne iletti.   Tuncay Güney'in bir dönem MİT'le olan ilişkisi 2008 yılı Kasım ayına kadar bilinmiyordu. Ergenekon davasının 16. duruşmasında mahkeme heyeti, MİT belgelerinde Tuncay Güney İpek olarak yer alan kişinin Tuncay Güney olup olmadığını Millî İstihbarat Teşkilatı'ndan sorulması kararını aldı. Bu karardan birkaç gün sonra Sabah gazetesinin manşetinden "Tuncay Güney MİT'in İpek'iydi" başlıklı bir haber yayınlamasyla Tuncay Güney'in eski MİT mensubu olduğu iddiası ortaya atıldı. MİT daha sonra Ergenekon davasına bakan mahkemeye gönderdiği yazıda Tuncay Güney ile Tuncay Güney İpek'in aynı kişi olduğunu, bu kişinin zaman zaman İpek soyadını kullandığını ve kişinin nüfusa da Tuncay Güney olarak kayıtlı olduğunun bildirildiğini ifade ederek MİT belgelerinde adı geçen kişinin Güney olduğunu doğruladı.   Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür Tuncay Güney'i tanımadığını söylese de Eymür, Ergenekon soruşturması sürecinde ortaya çıkan Güney hakkındaki MİT belgesinin içeriğini 2000 yılında internet sitesinde yayımlamış ve Güney'in ‘çift meslekli gazeteci’ olduğunu anlatmıştı. Eymür, Güney’i ‘Tunca’ kod adıyla nitelendirdiği yazısında da, o dönem ikinci meslekleri gazetecilik olan iki kişi arasındaki konuşmada JİTEM için çalıştığını söyleyen Tunca, İbrahim Şahin ile Abdullah Çatlı ile birlikte göründüğü bir fotoğrafı medyaya kendisi tarafından sattığını anlatıyor. Akşam gazetesinin o dönemde genel yayın yönetmeni olan Behiç Kılıç ta "Güney, arşivden aldığı birtakım fotoğraflarla dönemin Başbakan'ı Mesut Yılmaz'ı Abdullah Çatlı'yla birlikte gösteren bir fotomontajı Yılmaz'a muhalif bir milletvekiline sattığını" söylemektedir.   Millî İstihbarat Teşkilatı, Sabah'ın haberi üzerine bir basın açıklaması yayınladı. Yapılan açıklamada MİT, haberde yer alan belgelerin teşkilata ait olduğunu doğrulanmış olduğunu belirtmiştir. Ancak Tuncay Güney'in o dönem şüpheli faaliyetlerinden dolayı dikkati çeken ve üzerinde çalışma yapılan bir kişi olduğundan kayıtlı bir haber kaynağı olmadığı, Kontrterör merkezinin 1997'de lağvedildiği ve sorumluları ile birlikte kuruluş şemasından çıkartıldığı belirtilmiştir. Güney ise Sabah'ın haberi ve MİT'in açıklaması üzerine kendisine MİT elemanı olup olmadığı sorulduğunda "Konuşmak için erken olduğunu, konuşup MİT ile karşı karşıya gelmek istemediğini ve çalışmalarını MİT yasası gereği anlatmayı doğru bulmadığını söyledi. Ağustos ayında bir açıklama daha yapan MİT, Tuncay Güney'in kurumda çalışmadığını açıkladı.   Eski Milli İstihbarat Teşkilatı görevlisi Mahir Kaynak, MİT'in açıklaması üzerine, davanın seyrini değiştirmek için Tuncay Güney'in aracı olarak kullanıldığını ileri sürdü. Sonuç olarak Mehmet Eymür kendi internet sitesinde Güney'i tanımadığını sonra da Tuncay Güney'in hiç bir istihbarat servisine üye olmadığını ileri sürmüştür.   Ergenekon davasının 32. duruşmasında Strateji dergisinde bir dönem Güney ile beraber çalışan Ümit Oğuztan, Güney’in PKK taraftarı aşırı sağ gruplar ile cemaatlere girip çıkan bir muhabir olduğunu öne sürmüş, “Bir keresinde dergide oturuyordu, bir telefon geldi, yüzü kireç gibi oldu. Ne olduğunu sordum. ‘Mehmet Eymür beni aradı, niye arıyor ki beni?’ diye cevap verdi” demiştir. Güney’in o dönemin siyasi parti liderleri Necmettin Erbakan, Tansu Çiller ve Mehmet Ağar ile de sıkça görüştüğünü öne süren Oğuztan, Güney’in Susurluk sürecinde ifade verdiğini ve kendisine bu durumdan çok korktuğunu anlattığını belirtti.   Ergenekon Güney'in iddialarına göre Samanyolu televizyonunda Gündemdekiler adlı programı yaptığı sıralarda, bir Harp Okulu öğrencisi sayesinde emekli Albay Necabettin Ergenekon ile tanıştı. Albay Ergenekon kendisinin 1982'de emekli olduğunu söyleyerek, Güney'i tanımadığını belirtmiştir. Ancak Güney, Necabettin Ergenekon aracılığıyla Veli Küçük'le tanıştığını da ileri sürmektedir. HBB isimli televizyonda çalıştığı sıralarda Güney, burada Veli Küçük’ün adamları olduğunu söylediği Behiç Kılıç ve Selahattin Sadıkoğlu ile tanıştı ve bu kişilerle birlikte Akşam gazetesine geçti. 1996 yılında Akşam'dan da ayrıldı.   Sabah gazetesinin haberine göre, Veli Küçük tarafından gazeteci kimliği altında; Mesud Barzani, Celal Talabani, Hizbullah lideri Fadlallah ile Hasan Nasrallah gibi liderlere bilgi edinmesi amacıyla JİTEM adına gönderilmişti. Ancak Güney, edindiği bilgileri önce MİT'e veriyor, ardından MİT`in bilgisi dahilinde JİTEM ile iletiyordu.   Sabah'ın başlık kısmını yayınladığı belgenin tamamını birkaç hafta sonra Bugün gazetesi de yayımladı. 7 Şubat 1997 tarihli olduğu anlaşılan belgeye göre Güney'i takip eden MİT elemanları, Güney'in Veli Küçük'ün emrinde JİTEM'de çalıştığını da belirten bir rapor yazmıştı.   Tuncay Güney Samanyolu TV'de çalıştığı dönemde, günümüzde pek çok yöneticisi Ergenekon sanığı olan İşçi Partisi ile de ilişki kurmuştur. Ulusal Kanal'ın Genel Müdürlüğü görevini yöneten Ferid İlsever, 1990'lı yıllarda Güney'in İP yayın organı olan Aydınlık dergisine gidip geldiğini söyleyerek bu bilgiyi doğrulamıştır. Güney, kendisinin 2001'deki sorgusunun ardından Türkiye'de kalmasının Adil Serdar Saçan ve Ergenekon'un çıkarına olmadığından, İP Merkez Karar Kurulu üyesi Adnan Akfırat ve bir emniyet yetkilisinin çıkışını kolaylaştırdığını da ileri sürmüştür."   1 Mart 2001'de otomobil kaçakçılığı ile ilgili bir operasyonda Ümit Oğuztan ve eniştesi Adem Taşdemir ile birlikte Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü tarafından gözaltına alındı. Bu gözaltının nedeni ise; Timur Büyükölmez adlı vatandaşın, bir jeep alım satımıyla ilgili olarak Erdal Güventürk ve Orhan Sonuç adlarındaki iki polis tarafından dolandırıldığı iddiasıyla Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurması, bu başvuru sonucu yapılan soruşturmada kendilerini polis olarak tanıtan bu kişilerin Güney ve Adem Taşdemir olduğunun ortaya çıkması nedeniyledir. Bunun üzerine düzenlenen operasyonda, olaya karıştığı düşünülen kişiler gözaltına alındı. Güney’in evinde yapılan aramada, 2 ruhsatsız tabanca, 115 sahte diploma ve 36 adet fişek ile üzerinde Güney adına düzenlenmiş sahte kimlikler ve birçok farklı belge ele geçirildi. 6 Mart 2001’de Güney’le beraber suça karıştığı düşünülen Teğmen Murat Oğuz’un Hasdal Kışlasında bulunan birliğindeki odasında ve evinde arama yapıldı ama herhangi bir suç unsuruna rastlanılamadı. Gözaltında bulunan Ümit Oğuztan ile Güney’in Strateji dergisindeki işyeri ve Güney'in evinde gerçekleştirilen aramada ise Ergenekon örgütü ile ilgili 6 çuval büyüklüğünde belge bulundu. Şüpheliler önce Gayrettepe'de bulunan Asayiş Şube Müdürlüğü'nde sorgulandı. Tuncay Güney, birkaç gün sonra resmî kayıtlara göre "ifadesinde Susurluk olayı ve bir kısım organize suç örgütleriyle ilgili beyanda bulunduğunun tespiti üzerine" İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne sevk edildi. Güney, kendisini sorgulayan Organize Şube Müdürü Adil Serdar Saçan'a Ergenekon hakkında detaylı bilgiler verdi.   Yapılan soruşturmanın sonucunda 4 zanlı hakkında 16 Mayıs 2001 tarihinde İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı’nca cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, sahte nüfus cüzdanı kullanmak,sahte resmî evrak kullanmak, memuriyet unvanının gaspı ve dolandırıcılık suçlarından iddianame düzenlendi. Davanın iddianamesine göre; Güney, Hasdal Kışlası’nda görevli Teğmen Oğuz’la lüks ve pahalı araçlara sahte ruhsat ve plaka hazırlamaya karar verdi. Bu teklifi Güney’in kayınbiraderi Adem Taşdemir'de kabul etti. Bu sırada, emekli emniyet müdürü Ümit Bavbek, Güney’in yardımını istedi. Bavbek, o sıralar güvenlik müdürlüğünü yaptığı işadamı Korkmaz Yiğit’in, Akın Birdal'a Türk İntikam Tugayı adına düzenlenen suikastın azmettiricisi Semih Tufan Gülaltay tarafından tehdit edildiği belirtti. Güney Bavbek'in isteğini kabul etti. Bavbek, daha sonra Teğmen Oğuz ve Güney’e emekli olmasına az bir süre kalmış Tuğgeneral Veli Küçük’e hediye edilmek üzere bir cip verdi. Küçük cipi kabul etmedi ve Güney ile Oğuz, alacaklarına karşılık olarak otomobile el koydu. Cipin plakasının sahte olduğu anlaşıldı. Ardından Güney ile Oğuz cipi iki farklı kişiye sattı ve bu iki kişiden ayrı ayrı peşinat aldı. Otomobili alan kişiler durumu anlayınca şikayetçi oldu.   Güney'in bu sorgusunda Teğmen Murat Oğuz ile birlikte arsa dolandırıcılığına karıştığı anlaşıldı. Güney, Oğuz'la 1997'de askerliğini yaparken tanışmıştı. Güney ve Oğuz, kendilerini JİTEM'in görevlisi Albay olarak tanıtmış, İl Özel İdare'sine ait köy plajı ile köy arazilerini üçüncü kişilerin ele geçirmesine aracılık etmek amacıyla Kilyos Kısırkaya köyü muhtarıyla anlaşmışlardı. Kısırkaya köyü muhtarı da bu iddiayı doğrulamaktadır. Oğuz'un 2001'de askerliğini yaptığı dönemde Hasdal Kışlası'nda Ergenekon Operasyonu'nu başlatan Ümraniye'deki el bombalarının sahibi Oktay Yıldırım ve yine aynı davanın sanıklarından olan Albay Fikri Karadağ'da bulunmaktadır. Aynı yıl Üzeyir Garih cinayeti'ni işleyecek olan Yener Yermez ise Hasdal'da Teğmen Oğuz'un çaycılığını yapmaktaydı.   Güney, Mart 2001'deki bu operasyonun Adil Serdar Saçan'ın elindeki Ergenekon'un belgelerine ulaşmak için düzenlediği bir komplo olduğunu savunmaktadır. Güney gözaltında tutulduğu 9 gün boyunca cinsel organına elektrik verme gibi ağır işkenceler yapıldığını söylemektedir. Adil Serdar Saçan ise Güney'in bu suçlamalarını reddetmiştir. Ancak daha sonra bilirkişi raporuyla Saçan'ın Tuncay Güney'e işkence ettiği kesinleşmiştir.Adil Serdar Saçan hakkında bu olayın dışında da birçok işkence suçlaması bulunmaktadır. 2001'de kendisi hakkında dolandırıcılık suçundan dava açılmasına rağmen, Ergenekon belgeleri ile ilgili hakkında yasal işlem başlatılmadı. Ablasının kefaletini ödemesinin ardından tahliye edildi. Dava kapsamında ifadesi alınmayan Güney, hakkındaki yurtdışına çıkma yasağına karşın ABD'ye gitti. Güney davadaki şikayetçilerin zararlarını Taksim'de sahibi olduğu binayı satarak karşıladı ve davacılar şikayetlerini geri aldı. Tuncay Güney'in sorgu kasetleri ve ondan ele geçirilen Ergenekon belgeleri 12 Aralık 2003'te Duyu-San şirketinin yanındaki Karadeniz Ekmek Fırını'nın altında Terörle Mücadele ekiplerinin yaptığı bir baskında bulundu. Belgeler İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne geri verildi. Şube de kasetleri Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletti. Bu olayla ilgili Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Saçan, bu davada 5 ay hapis cezası aldı. Saçan 23 Eylül 2009 tarihinde Ergenekon soruşturmasının 9. dalga operasyonunda Ergenekon yapılanmasının üzerini örtmek ve örgütle ortak iş yapmakla suçlamasıyla tutuklandı.   İddiaya göre Güney'e 10 yıl süreli ABD vizesi alındı ve MİT İstanbul Bölge Başkanı Kubilay Günay'ın ekibi ile beraber Türk Hava Yolları uçağıyla ABD'ye gitti.   Cip davası nedeniyle Güney hakkında 27 Ocak 2003’te “gıyabi tutuklama” kararı çıkarıldı. Ancak 2009 Şubat ayında dava zaman aşımına uğradı ve gıyabi tutuklama kararı da kaldırılmış oldu.   Gülen hareketi Güney, 1989-1991 yılları arasında Altunizade’deki Fem Dersanesi’nin en üst katında bulunan Fethullah Gülen’in bürosunda çalışmıştır. Güney, büroda randevuları düzenlemiş, görüşmelere katılmış, ayrıca Samanyolu TV’yi kuran ekip içerisinde de yer almıştır. Samanyolu televizyonunda 1991 yılında Gündemdekiler isimli bir programı hazırlamıştır. 1994 yılında aynı kanalda Doruktakiler isimli bir program daha yapmıştır.Nokta dergisinde çalışan gazeteci Ayşe Önal bu dönemde Tuncay Güney'in; Nur Vergin ve Cengiz Çandar, Samanyolu televizyonuna iftar yemeğine gittiğinde kendilerini Fethullah Gülen ile tanıştırdığını yazmıştır.   Güney birkaç yıl sonra STV'den de ayrıldı. Ayrılma nedeninin ise kendisi hakkında JİTEM’ci, MİT’çi gibi dedikoduların çıkması olduğunu söylemektedir. 28 Şubat 1997'deki postmodern darbe öncesinde televizyon kanallarında yayınlanmasıyla büyük ses getiren, Fethullah Gülen'in Cumhuriyet ve laiklik karşıtı olmakla suçlanmasına neden olan kasetleri çalan grup içerisinde bulunduğu ve bu nedenle STV'deki görevine son verildiği de iddia edilmektedir.[4] Güney'in, 2001 yılındaki sorgusunda da Gülen cemaati içinde edindiği bilgileri, düzenli bir şekilde Mehmet Eymür'ün adamlarına ilettiğini söylemiştir. Güney de sorgunun işkence altında yapıldığını savunarak bu ifadesi ve kaset sızdırma iddiasını yalanlamaktadır.   Gülen hareketinin Erbil’deki kolejinin kapanmasını önlemek için PKK’ya 15 bin dolar götürdüğünü iddia etmiştir.   Muhsin Karger Ergenekon davası sanığı Ümit Oğuztan, Güney'in İran Konsolosluğu’nun siyasi işler müsteşarı olan Muhsin Karger ile tanışıp dostluk kurduğunu ve aldığı bilgileri Eymür’e ilettiğini, Muhsin Karger’in de İran’ın gladyosu olarak bilinen MOD örgütüne üye olduğunu kendisine anlattığını ifade etmiştir. Güney, Bedir Acar'a verdiği röportajda gazetecilik yıllarında İran konsolosuyla travesti kulübünde buluştuklarını bunun nedenin de o dönemlerde takip edildiği ve istihbarat birimleri oraya giremediği için bu gibi yerleri tercih ettiğini söylemiştir. Sabah gazetesinin MİT'in Tuncay Güney İpek adına düzenlenmiş belgeleri açıkladığı haberinde de Güney'in bir dönem MİT'in İran Masasında çalıştığını ileri sürmüştü.   Güney'in yakın ilişkide olduğu ve Türk basınında Cellat diye anılan Muhsin Karger Azad'ın, Uğur Mumcu ve Jak Kamhi suikastlarına karıştığı iddiası mahkeme kayıtlarına geçmiştir.   Muhammed El Attar 2007 yılında Muhammed El Attar isminde Mısırlı bir genç, Mısır'da, İsrail için ajanlık yaptığı suçlamasıyla tutuklandı. Ardından El Attar ile irtibatı olan ve Kanada'da yaşayan Daniel Levi, Kemal Kosba, Tuncay Bubay adında üç kişi olarak aynı casusluk olayıyla gündeme geldi. El-Attar'a yardım eden bu kişilerin Tuncay Güney olduğu iddia edilmekte ve bu bilgiyi Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir kişi de dorulamaktadır. Güney'in bir dönem Toronto'da aynı evi paylaştığı bir kişi de, El Attar ile farklı bir isim altında Güney'in arkadaşı olarak tanıştığını doğrulamıştır. Güney olduğu düşünelen Daniel Levi, Kemal Kosba ve Tuncay Bubay, El Attar davasında gıyabında on beşer yıl hapis cezası aldılar.Türkiye'deki kayıtlara göre Güney'in 10 farklı kimlik kullandığı görünüyor. Bunlar; Tuncay Güney, Tuncay İpek, Tuncay Güney İpek, Tuncay Bubey, Tolga İpek, Daniel Güney, Daniel Levi, Kemal Kosbağ, Alparslan Evrenos ve Alpaslan Evrenos.   Mısır'ın önemli yayın organlarından El Ahram'a göre, Kahire'deki El Ezher Üniversitesi'nde pozitif bilimler okuyan El Attar, dördüncü sınıfta okulu bırakıp 2001 yılının Ağustos ayında Türkiye'ye turist olarak gelmiştir. El Attar ifadesine göre, Türkiye'ye geldikten sonra bir Iraklı'yla tanıştı ve bu kişinin, kendisine çalışma izni, ikâmet ve iş bulma gibi konularda yardım edeceğini söyleyerek İsrail büyükelçiliğine götürüldü. El Attar, Janet isminde bir İsrailli kızla tanıştırıldı, kız onu kısa bir süre "Daniel Levi" adında kişiyle baş başa bıraktı. Levi, El Attar'a "Nil'den Fırat'a kadar uzanacak İsrail devletini kurmak üzere yardımına ihtiyaç olduğunu, İsrail'in değişik milletlerden Araplar'a ulaşmasını sağlarsa hayallerini daha kolay gerçekleştireceğini" söyledi. Levi, El Attar'dan, Suriyeli, Ürdünlü, Mısırlı, Iraklı, Libyalı ve Lübnanlı Araplarla ilişki kurarak MOSSAD adına bilgi toplamasını istedi.Mısır medyasına göre de Mısır istihbaratı, şüphe duydukları El Attar'ı Türkiye'de takip etmeye başladı. El Attar 1 Ocak 2007'de Kahire Havalimanında yakalandıktan bir ay sonra, Mısır DGM Savcısı Hişam Bedevi, onun dışında Daniel Levi, Kemal Kosba ve Tuncay Bubay'ı da İsrail adına casusluk yapmakla suçladı. Mısır Devlet Haber Ajansı'ndan alınan bilgilere göre Kosba ve Bubay, Türkiye vatandaşı idi. Savcı Hişam Bedevi'nin iddiasına göre Daniel Levi, El Attar'ı MOSSAD casusu yapmış, önce Türkiye'de, daha sonra da Kanada'da yaşayan Mısırlı ve diğer Araplar hakkında bilgi toplamıştı.   Medya kariyeri 1980’lerin sonunda Pertevniyal Lisesi’nde öğrenciyken matematik öğretmeni kendisini Sabah gazetesinden Tevfik Yener’e gönderdi. Yener’in yardımıyla ofisboy olarak işe başlayan Güney, bir süre sonra Sabah gazetesinin eklerinde çalışmaya başladı. Ancak Yener’in Amerika’ya gitmesinden sonra işten çıkarıldı. Tevfik Yener’in Amerika’dan dönmesinden sonra Milliyet gazetesi için magazin dergisi hazırlamaya başlaması üzerine, bu derginin teknik bölümünde de grafikerlik görevini üstlendi. Ancak Yener, Amerika’ya gidince tekrar işsiz kaldı. 1991 yılında Samanyolu televizyonunda Gündemdekiler adlı programı yapmaya başladı. Samanyolu TV'nin yapım şirketi Işık Prodüksiyon'da işe başlayan Güney 1994 yılı içerisinde altı ay boyunca Doruktakiler isimli bir program daha hazırladı. STV'deki bu programına pek çok ünlüyü misafir etti. Güney birkaç yıl sonra STV'den de ayrıldı.   STV'den sonra Tercüman gazetesinde ardından da HBB televizyonunda çalışmaya başladı. Daha sonra ise Akşam gazetesine geçti. Susurluk Skandalı'nın gündemde olduğu bu dönemde Abdullah Çatlı ve İbrahim Şahin'in bir düğünde çekilen fotoğrafını Kanal D'ye satmıştır. Akşam gazetesinin o dönem genel yayın yönetmeni Behiç Kılıç Tuncay Güney'in gazetenin muhabiri değil muhbiri olduğunu olduğunu söylemektedir. Kılıç, o dönemde JİTEM’in yoğun olarak kullandığı, böyle elemanları olduğunu ve sipariş ettikleri bilgileri zaman zaman onun imzasıyla yayımladıklarını açıklamıştır. Kılıç, Güney'in Amerikalıların İskenderun üzerinden Irak’ın kuzeyine silah sevkıyatı yaptığına dair hazırladığı kapsamlı bir habere İstanbul’daki Amerikan Konsolosluğu'nun tepki göstermesinden sonra ABD'nin Türkiye Büyükelçiliği görevinde de bulunacak olan Robert Pearson'ı gazeteye getirdiğini ve kendilerinin bu ilişkiye çok şaşırdıklarını söylemiştir.   Güney, 1996 yılında Akşam'dan da ayrıldı. 1998 Ocak ayından itibaren yayın hayatına yeni başlayan Turgut Büyükdağ'ın sahibi olduğu ve Ergenekon davasında yargılanan tutuklu sanıklardan Ümit Oğuztan'ın genel yayın yönetmenlğini yaptığı haftalık Yeni Strateji dergisinin haber koordinatörlüğü görevine başladı. Bu sıralarda, Güney'in sahte kimlik ve diploma hazırlamak gibi işlere adının karıştığına dair iddialar da bulunuyor. Ancak Tuncay Güney bu iddiaları reddetmektedir.   Kişisel yaşamı 25 Ağustos 1972'de Çorum'un Kargı ilçesine bağlı Gölet köyü'nde dünyaya geldi. Beşiktaş'taki Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu'nda teknisyen olarak çalışan Ali Güney ve ev hanımı Ayşe Güney'in üçüncü çocuğu olan Tuncay Güney, bir yaşını doldurmadan ailesiyle Çorum'un Kargı ilçesinden İstanbul'daki, Gültepe semtinin Harmantepe mahallesine yerleşti. 1984 yılında aynı köyden Mithat Ulusoy isimli bir tanıdıkları sayesinde Ayazağa'daki yatılı bir Kuran kursuna yazıldı. Bu dönem Kuran kursuyla beraber Ayazağa Ortaokulu'na da devam etti. Tuncay Güney, Kuran kursuna gönderilmesi ile ilgili olarak ailesinin Mısır'dan Türkiye'ye göç ederek Kargı'ya yerleşen Yahudi kökenli, Sabetaycı bir aile olduğunu ve Sabetaycıların çocuklarını bu kursa gönderdiklerini söylemektedir. Annesi Ayşe Güney ise oğlunun Yahudi olduğu yönündeki sözlerinin sorulması üzerine "Oğlum Yahudiyiz diyorsa Yahudiyiz. Yahudi olmak suç mu? Günah mı? Ben onu hak yolunda yetiştirdim. Ona Zebur’u, Tevrat’ı, İncil’i ve Kuran’ı da okuttum." diye cevap vermektedir.   Orta ikinci sınıfta okurken, Refah Partisi'nin eski Kağıthane Belediye Başkanı Arif Calban ile İstanbul Çeliktepe'de bir düğme atölyesinde tanışmıştır. Tuncay Güney'i delikanlılık çağından tanıdığını söyleyen Calban, onu "iyi, zeki, fırtına gibi bir çocuk" olarak tanımlıyor.   Medyada yer alan bilgilere göre Güney 1986'da Pertevniyal Lisesi'nde öğrenci ve lise 1. sınıftan terk. Ancak lisenin müdürü Aziz Yeniyol, böyle bir öğrencileri olmadığını belirtiyor. Güney ise ısrarla Pertevniyal'den çok Bedrettin Dalan'ın İstek Vakfı'na ait Tarabya Kemal Atatürk Lisesi'ne gidip geldiğini belirtmektedir.   1990'lı yıllarda çeşitli medya kuruluşlarında çalıştıktan sonra 5 Mayıs 1997’de askere alındı. Kars Ardahan 9. Tabur Usta Birliği'ndeki GATA'dan aldığı bir psikiyatri raporu ile eşcinsel olduğu gerekçesiyle askerlikten muaf tutuldu. Güney'in eşcinsel raporu aldığı belirtilse de, Güney bunu reddetmekte ama pek çok eşcinselin askerlikten men raporu almasına yardımcı olduğunu kabul etmektedir. Güney'in askerlik yaptığı dönemdeki şu an emekli olan tugay komutanının oğlu Ergenekon davasının tutuklu sanıkları arasındadır.   Askerliğinin ardından kayınbiraderi Adem Taşdemir'in kardeşi olan Rabia ile iki yıllık bir evlilik yaşadı. Rabia Taşdemir dışında Güney'in 28 Eylül 1993’de Nuray Güney ile evlendiği ve bir yıl sonra boşandığı biliniyor. Güney'in eski eşi, karı koca olmadıklarını, bu nedenle de çocuklarının bulunmadığını ve hiçbir araya gelmediklerini belirtmektedir. Nuray Güney 1994 yılında verdiği boşanma dilekçesinde de, “eşinin kendisinden sürekli para kopardığını” öne sürmüştür.   ABD ve Kanada'daki yaşamı Pasaportunda, Amerika’dan 4 Şubat 1999’da 10 yıl süreli turist vizesi aldığı gözüken Güney, ABD'deki ilk zamanlarında günde 16 saat bir benzin istasyonunda çalışıyordu. Güney'e ABD'de bulunduğu süre içinde ve sonrasında da en çok yardımcı olan kişiyse Mardin Dargeçit doğumlu bir evanjelist olan Yakup Can'dır. Yakup Can, Güney'i ilk kez gördüğünde çok kötü durumda olduğunu söylemektedir. Can, uzun bir süre Güney'in çalıştığı benzin istasyonundaki tek izin gününde Eski Ahit üzerine çalıştıklarını ve Güney'in 2004 yılında Hristiyanlığa geçtiğini söylemektedir.   Güney, daha sonra Kanada'ya geçmiş ve burada Yahudi olmuştur. Ancak, Güney'in gerçekten Yahudi olmadığı konusunda da iddialar vardır. Çünkü Tuncay Güney'in, ne rabbi olarak çalıştığı ve ABD ile Kanada'da insanlara dil eğitimi de veren bir sosyal merkez olan Jacob House (İbranice: B'nai Yakov) adlı kuruluş,[61] ne de Toronto'daki Yahudi Cemaatleri Federasyonu'na veya Toronto Rabbiler Komitesi'ne kayıtlı değildir. Güney'i tanıyan kişiler ise, Güney'in kendini Yahudi olarak göstermesini Ergenekon soruşturmasından korkmasından dolayı sırtını güçlü bir yere dayamak istemesinden kaynaklandığı iddia etmektedir. Güney'i 2004 yılında Kanada'da tanıyan bir grup Türk, kendisinin daha çok koyu Hıristiyanlar ile birlikte olduğunu belirtmektedir. 2005 yılında Güney Kanada Türk Dernekleri Federasyonu'nun yürütme kurulu seçimlerine girmiştir. Güney'in bu federasyonda ilk olarak istekli çalışması sayesinde sempati topladığı, fakat sivri dili nedeniyle topladığı tepki yüzünden seçimlerden çekilmek zorunda kaldığı belirtilmektedir.   Life School of English Güney, Toronto’da Tim Stevens’a ait olan Life School of English adlı bir İngilizce okulu için çalışmıştır. Okulda Kanada’da hayatını sürdüren yabancı öğrencilere yönelik faaliyetinin yanı sıra İran, Irak ve Türkiye’den gelen mültecilere dil eğitimi veriliyor.[60] Kanada Hükümeti’nin mülteciler için ayırdığı fonlardan yararlanan Calvary Kilisesi’nin müdürü, Güney’in 2007 yılında Ağustos ayından Ekim ayına kadar kaldığı okulun kiliseye taşınırken duvarlarını boyadığını ve Stevens'a daha çok bu işlerde yardım ettiğini söylemiştir.   Tuncay Güney, hâlen Kanada'nın Toronto şehrinde yaşamını sürdürmektedir.

Tuncay Güney

haber başlıkları altta listelenmiştir. Son dakika haberleri de dahil olmak üzere şu ana kadar eklenen toplam 788 tuncay güney haberi bulunmuştur.
60 milyonluk mal varlığını çalışarak elde etmiş!
60 milyonluk mal varlığını çalışarak elde etmiş! FETÖ'nün darbe girişiminin sivil yöneticilerinden Çiçek'in çapraz sorgusu sona erdi. Çiçek, 60  milyonluk mal varlığını çalışarak edindiğini ileri sürdü
3.08.2017 Gündem
Avukat Vural Ergül yakalandı
Avukat Vural Ergül yakalandı 15 Temmuz darbe girişimi gecesi darbecileri destekleyen tweetler attığı öne sürülen ve kamuoyundan büyük tepki toplayan eski Ergenekon davasının ve MİT TIR'larını durduran Jandarma Bölge Komutanı'nın avukatı Vural Ergül İstanbul'da yakalandı.
8.11.2016 Gündem
15 yıl sonra beni  anladılar
15 yıl sonra beni anladılar FETÖ’ye 2001 yılında ‘F Tipi’ adını koyan eski polis Adil Serdar Saçan, yapıya ilk kez kendisinin ‘terör örgütü’ dediğini belirterek, “Bunun anlaşılabilmesi için aradan 15 yılın geçmesi gerekti” dedi
8.08.2016 Gündem
Herkesin ‘1 Numarası’ var!
Herkesin ‘1 Numarası’ var! Yargıtay, 9 yıldır yargı ve siyaset gündeminin en önemli maddelerinden biri olan Ergenekon davasına ilişkin kararı usul ve esastan bozdu.
22.04.2016 Gündem
VIP dinlemede  10 tutuklama
VIP dinlemede 10 tutuklama Ergenekon’un şemasını 2001’de Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Uzun’un önüne getiren Güven, 48 kişinin usulsüz olarak dinlendiği iddiasıyla başlatılan soruşturmada tutuklandı
15.05.2015 Gündem
Ergenekon’da yeniden yargılama bölünecek!
Ergenekon’da yeniden yargılama bölünecek! Ergenekon davasında temyiz incelemesi yapacak olan 16. Ceza Dairesi davanın esastan bozulması yönünde görüş belirten Yargıtay Başsavcılığı’nın kararına uyarsa dava yeniden görülecek; askeri sanıkların dosyası ayrılacak, İlker Başbuğ’un yargılanması da Yüce Divan’da yapılacak...
8.05.2015 Gündem
Dalan: Senaryo bitti, the end...
Dalan: Senaryo bitti, the end... Balyoz ve Ergenekon sürecinin temellerinin 20 yıl önce atıldığını öne süren Dalan, “Bu senaryoda herkes rolünü oynadı. Senaryo bitti. The end” dedi. Dalan, Erdoğan için de “Hatadan döndü ve şu anda doğru istikamette kutluyorum” diye konuştu.
11.03.2015 Gündem
Ende des Szenarios
Ende des Szenarios Bedrettin Dalan kehrte in die Türkei zurück und gab eine Pressekonferenz: „Die Grundsteine der Verfahren „Balyoz“ und „Ergenekon“ sind bereits vor 20 Jahren gelegt worden.“
11.03.2015 De
Türkiye’de alınmış bir karar
Türkiye’de alınmış bir karar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen Ergenekon soruşturması kapsamında ’Ergenekon terör örgütü üyeliği” ve “Casusluk” iddiasıyla, ’şüpheli’ sıfatıyla yakalama kararı çıkarılan Tuncay Güney Milliyet’e konuştu.
20.11.2014 Gündem
'Bizi ABD ve AB kandırdı'
'Bizi ABD ve AB kandırdı' Ergenekon davasının kara kutusu Tuncay Güney, VATAN'a konuştu.
20.11.2014 Gündem
Tuncay Güney hakkında  yakalama kararı çıkartıldı
Tuncay Güney hakkında yakalama kararı çıkartıldı Mahkeme, Güney’in kırmızı bültenle aranması ve bulunduğu ülkeden iadesi için Adalet Bakanlığı’na yazı yazılmasına karar verdi
20.11.2014 Gündem
Tuncay Güney için yakalama kararı
Tuncay Güney için yakalama kararı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon soruşturması kapsamında Tuncay Güney hakkında yakalama kararı çıkartıldı.
20.11.2014 Gündem
Mahkeme ilk iş kendini savundu
Mahkeme ilk iş kendini savundu Mahkeme heyeti 20 sayfa tutan önsözde kendilerine yöneltilen eleştirilere tek tek cevap verdi. ‘30 yılda bitmez’ denen davayı gece gündüz çalışarak tamamladıklarını belirten heyet, “Gösterilen tüm olumsuz tavır ve tepkiler büyük bir sabırla hakimlik mesleğinin haysiyetine uyar bir şekilde karşılanmıştır” dedi.
3.04.2014 Gündem
Başbuğ: Kin ve nefretle hareket edenler bizi içeride tuttu
Başbuğ: Kin ve nefretle hareket edenler bizi içeride tuttu 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ tahliye oldu.
7.03.2014 Gündem
Petrol olmadığı için dünya gözünü kapadı
Petrol olmadığı için dünya gözünü kapadı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Ak Parti MKYK toplantısında Mısır ve Suriye’deki son gelişmeler masaya yatırıldı.
22.08.2013 Siyaset
Bozdağ'tan Hürriyet'e tepki
Bozdağ'tan Hürriyet'e tepki Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, bugün bazı gazetelerde Suriye’de yaşanan katliama ilişkin tek bir satır olmadığını belirterek, “Ben buradan gazetelerin yetkililerine soruyorum; köşelerine, haberlerine, sayfalarına bu en büyük vahşeti, insanlık suçunu almayan ve gazetelerinde yer vermeyenler, size kim baskı yaptı? Esad yönetiminden mi, yoksa Tuncay Güney haberini geçirin diye başkaları tarafından mı baskı var?” dedi.
22.08.2013 Siyaset
Kararda 1 Numara yok
Kararda 1 Numara yok ‘Terör örgütü’ olarak tanımlanan Ergenekon’da ‘1 Numara’nın kimliği mahkeme sürecinde tespit edilemedi. Ergenekon örgütünü yönettiği iddia edilen gizemli ‘1 Numara’ önceki gün açıklanan kararda da yer almadı
7.08.2013 Gündem
‘1 numara’ hâlâ meçhul
‘1 numara’ hâlâ meçhul Ergenekon davasında en çok tartışılan konu ‘1 Numara’nın kim olduğuydu. MİT’in Tuncay Güney’in 2001’deki ifadesine dayanarak hazırladığı şemanın en tepesinde yer alan ismin kimliğiyle ilgili iddialar ortaya atıldı.
3.08.2013 Gündem
ERGENEKON’DA SONA DOĞRU  - Gecekondunun çatısından 275 sanıklı ‘Ergenekon’a
ERGENEKON’DA SONA DOĞRU - Gecekondunun çatısından 275 sanıklı ‘Ergenekon’a 6 yıldır gündemi meşgul eden ve aralarında eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un da bulunduğu 66’sı tutuklu 275 sanığın yargılandığı davada sona gelindi
2.08.2013 Gündem
Asıl edepsiz kadın katillerini izleyendir
Asıl edepsiz kadın katillerini izleyendir TRT’de yayınlanan iftar programında ‘Hamilelerin sokağa çıkması terbiyesizliktir’ diyen Ömer Tuğrul İnançer’e hemen her kesimden sert tepki gelirken RTÜK de programı incelemeye aldı
25.07.2013 Gündem
Ne çektin be kadın!
Ne çektin be kadın! TRT 1 ekranlarında yayınlanan 'İftar Sevinci' programı hamile kadınların vücut estetiğini gündeme getirdi. Kadınlar ise hem TRT’ye hem de açıklamaya tepki gösterirken avukat Ömer Tuğrul İnançer açıklamalarına devam etti.
25.07.2013 Gündem
Yasadışı dinlemeyi devlet yaptı
Yasadışı dinlemeyi devlet yaptı Meclis’e bilgi veren istihbaratçılardan Sabri Uzun, yasadışı dinlemeleri devletin yaptığını belirterek “Hırsız evin içindense yakalanamaz” dedi.
10.04.2013 Siyaset
Yaşar Büyükanıt Ergenekon'da gizli tanık mı?
Yaşar Büyükanıt Ergenekon'da gizli tanık mı? CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan, "Yaşar Büyükanıt'a Başbakan'la Dolmabahçe'de yaptığı görüşmede, gizli tanıklık karşılığında senin hakkında soruşturma dahi yapılmayacak sözü verildi mi verilmedi mi?" diye sordu.
10.04.2013 Siyaset
Savcıya göre 1 numara yok!
Savcıya göre 1 numara yok! Ergenekon davası mütalaasında sanıklara yönelik suçlamalar, bu suçlamalara gösterdikleri dayanaklar detaylarıyla anlatıldı. Ancak 2 bin 271 sayfalık mütalaada ‘örgütün 1 numarası’na ilişkin bilgi ya da değerlendirme yer almadı
20.03.2013 Gündem
‘Güney’in yaşamı değil anlatımlarına bakıldı’
‘Güney’in yaşamı değil anlatımlarına bakıldı’ Ergenekon soruşturmasının en çok tartışılan evrakları arasında olan Tuncay Güney’in emniyet mülakatı, İstanbul Cumhuriyet savcılarının esas hakkındaki mütalaasının girişinde geniş olarak yer aldı
19.03.2013 Gündem

Benzer Haber Etiketleri

Tuncay Güney ile ilgili olan tüm haber başlıklarını şu an bulunduğunuz sayfa üzerinden takip edebilirsiniz. Haberlerin detaylarını okumak isterseniz haber başlıklarına tıklayabilir, daha eski gelişmeleri görmek isterseniz ise sayfanın altında yer alan sayfa numaralarına tıklayabilirsiniz.