Türk kadını yumurtalık kanserini tanımıyor!

Türkiye’de her yıl iki bin 200 kadına yumurtalık kanseri teşhisi konuyor. Ve yılda yaklaşık bin 600 kadın bu hastalık yüzünden yaşamını yitiriyor. Bunun en büyük nedeni, düzenli jinekolojik muayeneden geçmemek!

İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Jinekolojik Onkoloji Bilim Dalı ve Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Macit Arvas, '8 Mayıs Yumurtalık Kanseri Günü' kapsamında hastalık hakkında sorularımızı yanıtladı.

Yumurtalık kanseri konusunda Türk kadınlarının bilinç düzeyi ne yönde?

Genelde kanser hakkındaki bilgi ve algılama düzeyi neyse yumurtalık kanseri için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Eğitim düzeyinin yükselmesi ve farkındalığın artması yönünde olumlu gelişmeler olmasına rağmen daha çok yol alınması gerekiyor. Bu konudaki en önemli engel, kadınlarla kadın doğum uzmanı arasındaki ilişkinin sadece şikayet olduğunda gündeme gelmesidir.

Haberin Devamı

Türkiye’deki yumurtalık kanseri sayısı hakkında bilgi verebilir misiniz?

Yumurtalık kanseri en sık menopoz döneminde, 50 - 60 yaş arasındaki kadınlarda görülür. Ortalama 100 bin kadında 6.9 oranında ortaya çıkar. Dünya genelinde her yıl yaklaşık 250 bin yeni yumurtalık kanseri vakası konur. Türkiye’de ise bu rakam iki bin 200 civarında. Ve yılda yaklaşık bin 600 kadın yumurtalık kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor.

Bu kanser türünden korunmak için neler yapılmalı?

Yumurtalık kanseri için günümüzde etkili bir tarama testi yok. Çoğunlukla ilerlemiş halde yakalanır. Bu konuda tavsiyem, ailede meme, yumurtalık, rahim içi ve kolon kanseri olanların 30 yaş, olmayanların ise 50 yaştan itibaren altı ayda bir jinekoloğa görünmeleri şeklindedir. Ayrıca bir ayı geçen karın ağrısı, gaz, karında huzursuzluk, tuvalet alışkanlığında değişiklik gibi durumlarda mutlaka jinekolojik muayene yapılmalı.

Ailesinde kanser öyküsü bulunanlara neler tavsiye edersiniz?

Ailevi yumurtalık kanserleri tüm yumurtalık kanserlerinin yüzde 10’unu oluşturur. Özellikle meme-yumurtalık, meme-yumurtalık-kalın bağırsak ve rahim iç duvarı kanserlerinin birlikte görüldüğü ailevi kanser sendromları bilinir. Birinci derece akrabaların bir tanesinde veya ikinci derece akrabalardan ikisinde yumurtalık kanseri görüldüğünde risk artar.

Haberin Devamı

Ailevi kanser öyküsü olan kişilerin periyodik kontrolleri aksatmaması gerekir. Ailevi meme-yumurtalık kanserine sebep olabilen BRCA1 ve BRCA2 denilen iki genetik mutasyon var. Artık birçok laboratuvarda gen testleri yapılıyor. Genetik bozukluk tespit edilen kadınlara kanserden korunmak amacıyla yumurtalık ve memelerin ameliyatla alınması seçenek olarak sunulabilir. Son yıllarda genç hastaların erken menopoza girmesini engellemek amacıyla sadece tüpler de alınıyor.

Yumurtalık kanseriyle savaşan kadınlara neler söylemek istersiniz?

Ameliyat kararı verilirken, hastalığın yenilebileceğine dair inanç, moral ve motivasyon çok önemli. Operasyon mutlaka jinekolojik onkoloji ameliyatları yapan kişilerce yapılmalıdır. Bu kansere ileri evrede yakalanan, tedavisini tamamlamış ve sağlıklı bir yaşam süren yüzlerce hasta var.

Kanserle mücadele çok zorlu bir süreç. Mücadelede umudun hiçbir zaman yitirilmemesi gerekir. Hastalığın her evresinde tedavi seçeneklerinin mümkün olduğu bilinmeli ve hayata sıkıca tutunulmalı. Ayrıca burada, hastanın yakınlarına da büyük görev düşer, her zaman hastanın yanında ve moral kaynağı olmalılar.

Haberin Devamı

'Farkındalık yok denecek kadar az'

Aslı Akyürek, üç yıl önce yumurta kanseri nedeniyle ikizini kaybetti. Hastalığın teşhis ve tedavi sürecinde kardeşini bir an yalnız bırakmayan Akyürek, kendini hastalık konusunda farkındalık yaratmaya adadı. Akyürek'le hem hastalığın ruhsal boyutları hem de çalışmaları üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.

Bize kardeşinizden ve hastalığından bahsedebilir misiniz?

Ahu’yla tek yumurta ikiziyiz. İngilizce öğretmeniydi, mesleğini ve çocukları çok seven, yaratıcı ve cesur bir kadındı. 2010 Aralık sonunda yumurtalık kanseri tanısı aldığında 36 yaşındaydı. İki yıl süren tedavi sonrası 2013’ün Ocak ayında, 38 yaşında onu kaybettim.

Sol yumurtalığında yıllardır takip edilen bir kist vardı. Ani bir sancı sonrası yapılan tetkikler kistin patladığını gösterdi ve yumurtalık kanseri teşhisi kondu. Sonrasında radikal histerektomi yapıldı. Dört ay kemoterapi aldı ancak hastalık nüks etti. Tedavisi devam ederken doğup büyüdüğümüz evin bir odasını ismini Atölye Akare koyduğumuz bir ev atölye haline getirdi, zamanın çoğunu burada çalışarak, doğal malzemelerle tasarımlar yaparak geçirdi.

Tablo gittikçe ağırlaştı... Son dönemde ağrılarını ve sıkıntılarını azaltmaya fayda etmediğini gördüğü için tedaviye devam etmek istemedi. Fiziksel ve ruhsal olarak çok hırpalanmıştı. Ama son birkaç güne kadar hayatta kalma umudunu yitirmedi.

Kardeşinizin hastalığı ve tedavi süresince şahit olduğunuz, ülke olarak eksik yönlerimiz nelerdi?

Jinekolojik kadın kanserleri arasında ölüm oranı en yüksek olan yumurtalık kanseriyle ilgili bilinç ve farkındalığın bu yok denecek kadar az olduğunu söyleyebilirim. Bugün yumurtalık kanseri tanısı almış bir kadının beş yıllık süre içinde hayatta kalma oranı yüzde 46 olarak ifade ediliyor. Jinekolojik Onkoloji ve Jinekopatoloji bilim dalları yumurtalık kanseri teşhis ve tedavisinde hayati önem taşıyor. Yanı sıra jinekolojik onkoloji hemşireliğinin önemini ve palyatif bakım bilincinin gelişmesi de gerekiyor.

Kardeşiniz psikolojik yardım alabildi mi?

Yumurtalık kanseri sıklıkla menopoz sonrası dönemde görülüyor. Ahu 36 yaşında olduğu için hem beden hem de ruh büyük reaksiyon gösteriyor. Konulan teşhisin hemen sonrasında açık ve net olarak bilgilendirilme, sorulara anlaşılır yanıtlar alınabilecek bir güven ortamı sağlanması elzem. Sevdikleri insanın derdine derman olamamanın çaresizliğini yaşayan çekirdek aile ise ikincil olarak özel hassasiyet gerektiren bir yaklaşıma ihtiyaç duyabiliyor.

Sıkı takip edilmesine rağmen, hastalık kısa sürede ivme kazanmış. Bundan kadınların nasıl bir ders çıkarmaları lazım sizce?

Yumurtalık kanserinin semptomları özgün olarak tanımlanamıyor. Yani bu hastalığın semptomları kendinden daha az komplike hastalıklara atfedilebilme özelliği taşıyor, bu sebeple de geç dönemde teşhis ediliyor. Hastalığın tipik bulgular taşımaması sebebiyle sıklıkla gastrointestinal sistem hastalıklarıyla karıştırılabildiği biliniyor.

Çoğunlukla menopoz sonrası dönemde görülen yumurtalık kanserinin karında ısrarcı şişkinlik ve basınç, kronik halsizlik hissi, inatçı pelvik bölge ağrısı, çabuk tokluk hissi, mesane ve bağırsak alışkanlıklarında değişiklik olarak tanımlanabilecek semptomları var.

Yurt dışından bir araştırma merkeziyle ortak çalışmalarınız var. Bunun hakkında bilgi verebilir misiniz?

Ovarian Cancer Research Center (Yumurtalık Kanseri Araştırma Merkezi), Londra’da Hammersmith Hastanesi bünyesinde yer alıyor.

Yumurtalık kanseriyle ilgili yenilikçi tedaviler, ileri yöntemler keşfetmeye kendini adamış bilim insanlarından oluşan ve dünya çapında bu hastalıkla ilgili çalışmaları finanse eden bir merkez. Bireysel olarak desteklemeye gayret ediyorum. (ovarian.org.uk)