Kahvesiz güne başlayamayanlardan mısınız? Peki, kahveyi sağlıkla ilişkisinden sürdürülebilirliğe, tüm boyutlarıyla ele almaya ne dersiniz?
Bazıları kahveyi sabah daha enerjik hissetmek için tercih eder, bazılarının ise yemek sonrası vazgeçilmezi kahvedir. Daha iyi metabolik kontrol ve kan şekeri kontrolü için kahveyi kahvaltıdan sonra tüketmenizde fayda var. Kafein stres hormonu olarak bilinen kortizol seviyelerini artırabiliyor. Sizi rahatsız etmeyen miktarların, bir başkası için sorun yaratabileceğini hatırlayın.
Gelelim konu ile ilgili güncel araştırmalara. Bir araştırmada günde 2-3 fincan kahve tüketenlerin, tüketmeyenlere kıyasla daha uzun bir yaşam süresi ve daha düşük kardiyovasküler hastalık riskine sahip oldukları belirtiliyor.
Egzersiz veya spor öncesi bir bardak kahvenin performansı olumlu yönde etkilediğine dair çalışmalar olduğunu, kafeinin karaciğer yağlanmasına olumlu etkisi olabileceğini de hatırlatmak istiyorum. Geçtiğimiz aylarda yapılan bir çalışmada ise kahvenin bağırsaktaki inflamasyonu olumlu yönde etkileyebileceğini
Olimpiyatlar devam ederken ülkemizden de yüzümüzü güldüren haberler peşi sıra geliyor. Tüm milli sporcularımızla gurur duyuyor ve hepsini sevgiyle kucaklıyorum. Daha nice başarıların, güzel günlerin kapısını açacağımızdan şüphem yok...
Beslenme, vücut kompozisyonu ve vücut ağırlığı tüm spor dallarında ve branşlarında kıymetli. Yeterli ve dengeli beslenmenin buradaki destekleyici rolünü göz önünde bulundurmak gerekiyor. Gelin bugün doğru bilinen bir yanlışı konuşalım; kilo vermenin performansı artırması. Estetik kaygılar, bazı branşlarda belirli bir kilo kategorisinde yarışabilmek veya performans desteği sağlayacağı düşüncesi ile hızlı kilo verme yöntemleri sıklıkla uygulanabiliyor. Peki ya vücudunuz bu duruma nasıl bir tepki veriyor?
Hangi branş olursa olsun dikkat
‘İdeal’ kiloya ulaşmak, uzun yıllardır birçok elit sporcunun odak noktası olmuştur. İlk olarak hedeflenen vücut ağırlığı ve kas kütlesine ulaşma yolculuğunda bir beslenme uzmanından destek almanın önemini hatırlatmak istiyorum.
Özellikle koşu, yüzme,
Aşırı sıcak hava ve nem, bazı hastalıklar için risk oluşturuyor. Akla ilk başta tansiyon, kalp ve otoimmün hastalıklar geliyor. Bu sağlık sorunlarına karşı beslenmenin yanı sıra yardımcı ve serinletici güçleri kullanarak bu süreci nasıl yönetebileceğimize bakalım.
Ağustos ayının ilk günlerini geride bırakırken bu ay için de sıcaklık uyarıları gelmeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde dünya genelinde 21 Temmuz en sıcak gün ilan edildi, ağustos ayı için yeni rekor tahminleri veriliyor. Aşırı sıcak hava ve nemin etkisiyle terleme sonrasında vücutta sıvı ve tuz kaybı ortaya çıkıyor ve bu durum bazı hastalıklar için risk oluşturuyor. Akla ilk başta tansiyon, kalp ve otoimmün hastalıklar geliyor. Ben de bugün sıklığı giderek artan bu hastalıklar ve sıcaklarla ilişkisini değerlendirmek istedim. Öyle ki hava durumu bu sağlık problemlerinin tetiklenmesinde rol oynayan faktörler arasında. Beslenmeyi yardımcı ve serinletici güç olarak kullanarak bu süreci yönetebilirsiniz.
HİPERTANSYONLULAR
Elbette çoğu hastalıkta olduğu gibi hipertansiyonda da beslenme
Temmuza veda ederken ağustos ayı bizi yüksek hava sıcaklıkları ile karşılıyor. Çoğumuzun sevdiği, su içeriği yüksek meyve ve sebzeler de ağustos ayının en serinletici yanlarından biri olsa gerek... Peki meyve tüketiminizi arttırarak, ileri yaşlarda ortaya çıkabilecek depresyonu önleyebileceğinizi söylesem? The Journal Of Nutrition, Health and Aging dergisinde geçtiğimiz günlerde yayımlanan araştırmaya göre yetişkinlik döneminde tükettiğiniz sebze meyveler, ilerleyen dönemdeki ruh sağlığınız üzerinde söz sahibi.
Yüzde 21 daha düşük risk
Dünya genelinde yaşlı nüfus artıyor, raporlar yaş ilerledikçe depresif semptomların yaygınlığına da dikkat çekiyor. Gecikmiş bilişsel duyu ve iştah kaybı, uykusuzluk, düşük konsantrasyon ve artan yorgunluk gibi semptomlar da buna örnek verilebilir. Yaş almayla ilişkili bu nörodejeneratif değişikliklerde beslenmenin rolü de oldukça büyük.
Bakın çok yeni bir araştırma bu ilişkiyi nasıl açıklıyor; ortalama yaşları 50 olan 13 bin 738 birey 20 yıllık bir süre boyunca takip
Olimpiyatlar başladı, kalbimiz ve enerjimiz Paris’te. Beslenme konusunda, 7 millî sporcumuza danışmanlık veren Aybüke Aydın, bize sporcuların performans sırlarını anlattı.
Olimpiyat heyecanına bu yıl 102 sporcumuzla katılıyoruz. Bu olimpiyatlarda farklı konu başlıkları ortaya çıkıyor. Bunlardan biri etkilerine şahit olduğumuz iklim krizi, toplumsal cinsiyet eşitliği ve hem sporcularda hem de organizasyonda bitki bazlı beslenmedeki gözle görülür artış. Yüksek sıcaklıklardan sporcuların ya da izleyicilerin etkilendiğine dair haberlerle karşılaşmamız olası. Üstelik sporcular sıcağın performansa etkisi konusunda konuşmaktan çekiniyor ve bunun güçsüzlük olarak algılanabileceğini düşünüyor. Diğer yandan sporcuların beslenme düzenleri oldukça önemli. 7 millî sporcumuza beslenme danışmanlığı yapan Aybüke Aydın ile Olimpiyata özel bazı performans sırlarını konuştuk.
Olimpiyat heyecanına bu yıl 102 sporcumuzla katılıyoruz. Bu olimpiyatlarda farklı konu başlıkları ortaya çıkıyor. Bunlardan biri etkilerine şahit olduğumuz iklim krizi, toplumsal cinsiyet
Her hafta farklı bir sıcak hava dalgası ile mücadele etmek kalbinizi yormuş olabilir mi? Temmuz ayı boyunca yükselerek seyreden sıcaklıklar bazı hastalıklar için de tetikleyici rol oynayabiliyor. Öyle ki yapılan araştırmalar yüksek sıcaklıkların akciğer problemleri, astım, alerji, kalp, karaciğer ve böbrek hastalıkları üzerinde etkili olabileceğini vurguluyor.
Aşırı sıcaklık ve nemin özellikle kalp damar ve hipertansiyon açısından yüksek risk oluşturduğunu hatırlatmakta fayda var. American Heart Association tarafından yayımlanan araştırmaya göre ilerleyen dönemlerde aşırı sıcaklara bağlı kalp-damar kaynaklı ölümlerde yüzde 162’lik bir artış olacağını öngörüyor, evet yanlış duymadınız. Çalışmada 2036-2065 yılları arasında aşırı sıcaklarla ilişkili kardiyovasküler yükte öngörülen değişim değerlendirilmiş. Üstelik iklim krizinin etkisini arttırmasıyla bu oranın daha da artabileceği vurgulanıyor.
Yani sadece bu yaz değil, önümüzdeki yıllarda da sıcaklıklarla mücadele edeceğiz, bu nedenle hem sağlık hem de doğa için
Kovid-19 tarihe karışmak için ayak diriyor. Şimdi de ‘FLİRT’ adlı yeni varyantıyla ortalıkta. Diğer yandan klimalı ortamlarda geçirilen sürenin artması, buzlu içecek tüketimi gibi faktörler yüzünden soğuk algınlığı oranları da giderek artıyor. Bağışıklığımızı etkileyen bu aşırı sıcak günlerde birbirleri ile iyi anlaşan, bir diğer deyişle birlikte tüketildiğinde sinerjist etki gösteren vitamin, mineral ve besinlerden bahsetmek istiyorum.
Son günlerde çevrenizde ateş, boğaz ağrısı gibi semptomların arttığını görüyorsanız yalnız değilsiniz. Hava sıcaklıkları giderek artıyor, nem tüm etkisini üzerimizde gösteriyor ama maalesef virüsler sıcak dinlemiyor. Kovid-19 mutasyonları etkilerini göstermeye devam ederken son günlerde sıklıkla duyduğumuz bir varyant var: ‘FLiRT’. Mayıs ayından bu yana artan vakalarda Dünya Sağlık Örgütü bu varyant üzerinden uyarıda bulunuyor, bazı yayınlar ise “Yaz Kovid’i” olarak tanımlıyor. FLiRT, varyantların genetik kodlarındaki mutasyonların isimleri kullanılarak oluşturulan bir
Sıcak yaz günlerinde açık havaya taşınan yemekler, son öğünün geç saate kalması, kalabalık sofralar... Şüphesiz ki hiçbir şey mevsim sebze ve meyveleri ile dolu rengarenk bir sofra kadar yaz mevsimini çağrıştıramaz. Nemin ve sıcaklığın etkisini giderek artırdığı bugünlerde ferahlatıcı etkisi ile salatalar sofraların vazgeçilmezi oluyor. Peki salata hazırlarken nelere dikkat etmeliyiz?
Akdeniz tipi beslenme
Sıcak havada su, vitamin, mineral ve lif içeriği yüksek meyve, sebze ve tam tahıllara dayalı beslenme en iyi seçeneklerden. Kabak, salatalık, kavun, karpuz gibi pek çok yaz sebze meyvesi bu anlamda size yardımcı olacak. Cell dergisinde yayımlanan bir araştırmada 50 binden fazla birey değerlendirilmiş. Araştırma, daha iyi kardiyometabolik sağlığa sahip olan bireylerin bağırsaklarında Blastocystis seviyelerinin daha yüksek olduğunu belirtiyor. Blastocystis’in seviyeleri ise bitki bazlı, Akdeniz tipi bir beslenme programı ve minimum düzeyde ve işlenmiş gıdalar ile doğrudan ilişkili bulunmuş.
Salatanıza protein eklemek için ise ızgara balık veya peynir