Kimse ümitlenmesin!

2 Mart 2010

Fenerbahçe taraftarı takımlarının bir seri yakalayarak yeniden şampiyonluğa ortak olacağını hayal ediyorsa fazla ümitlenmesin. Herkesin ‘çok iyi oynadı’ dediği Manisaspor maçını bile kazanamayan bu ekip, çok ileri gidemez

Fenerbahçe Yönetimi, Belediye maçından sonra hakeme yükleniyor... Yine adresi yanlış yerde arıyor... Hiç görmüyorlar mı sezonun en iyi maçını oynadıkları Manisa deplasmanında bile kazanamadıklarını?
Ben şahsen oyunculara bir şey diyemiyorum. Çünkü kapasiteleri bu kadar. Milyon eurolar harcanarak kurulan Fenerbahçe’de iyi diyebileceğiniz dört oyuncu var. Emre Belözoğlu, Alex, Gökhan Gönül ve Güiza... Güiza ve Gökhan Gönül çok formsuz. Alex ve Emre de idare ediyor.
Takımda formda tek bir oyuncu yok. Kaleci Volkan’ın bir tane top kurtardığını gördünüz mü? Hele bir de hocası var ki, evlere şenlik. Oyuncusunu bir sol bek, bir sağ açık oynatıyor. Siyah ile beyaz kadar farklı yani.
Fenerbahçe taraftarı takımın toparlanacağını ve şampiyonluğu kovalayacağını zannediyorsa boşuna ümitlenmesin. Çünük Fenerbahçe, Galatasaray’ın da Bursaspor’un da Beşiktaş’ın da, hatta Trabzonspor’un da futbol olarak çok gerisinde.
Benim bu kadar kötü ilk kez gördüğüm Belediye’den bile iki

Yazının Devamı

Neresi doğru ki!

1 Mart 2010

Takımı toparlayacak kim Daum? O ne yapıyor, üç gün önce sol bek oynattığı Deniz’e bu kez sağ açıkta görev veriyor. Anlayın Fener’in halini...


Fenerbahçe kan kaybetmeye devam ediyor. “İyi oynadı” deniyor, 2-2 bitiyor. “Kötü oynadı” deniyor 2-0’dan maç veriyor. “Mücadele ediyor” deniyor, yine yeniliyor. Demek ki iyi de oynasa, kötü de oynasa pek fark etmiyor, Fenerbahçe takımının düşüşünü önlemek de mümkün görünmüyor.
Takımı toparlayacak kim? Tabii ki Teknik Direktör Daum. Ama o önlem olarak ne yapıyor? Üç gün önce sol bek oynattığı Deniz’i, üç gün sonra sağ açıkta görevlendiriyor. Anlayın artık...
İşin ilginç tarafı Belediye takımını seven sayan bir futbol adamıyım. Ancak bugüne kadar izlediğim en kötü Belediye sahadaydı.
Bu kadar kötü oynadıklarına daha önce şahit olmamıştım. 2.5 pozisyonları vardı, ikisi golle sonuçlandı. Bu 2.5 pozisyonun hepsinde de topa en son dokunan Fenerbahçeliler. Belediye neyi iyi yaptı? Üretkenlikten uzak bir kadroya sahip rakibi karşısında direnç gösterdi.

Yazının Devamı

Sivok’un golü!

28 Şubat 2010

Galatasaray maçında Sivok’un attığı gol, Beşiktaş’a aslında Kayseri maçını kazandırdı. Çünkü o gol motivasyonu bozmadı

Geçen hafta Sivok’un Galatasaray’a attığı beraberlik golü, bu maçı kazandırdı aslında. O gol rakip Galatasaray ile aradaki puan farkının açılmasını engelledi. Ardından Beşiktaş, Kayseri’den üç puanla dönersem ligin sonuna kadar yarışın içinde olurum demeye başladı. Motivasyonunu bozmadı. İşte bu yüzden Sivok’un golü Kayseri galibiyetinin anahtarıydı.
Kayseri’den çok önemli bir üç puan çıkardı Beşiktaş. En azından ligin dışında hiçbir kulvarda yürümeyen takım konsantrasyonunu yüksek tutmaya devam edecek. Kayseri gibi takımlarda ise oyun disiplini olacak ve en önemlisi de eksiğiniz varsa 2-3’ü geçmeyecek. Ancak Tolunay hoca eksik oyuncuların sayısı 4-5’i bulunca bir çok futbolcusunu kendi bölgelerinin dışına çıkarmak zorunda kaldı. Kayseri bunun sıkıntısını maç boyu yaşadı.
Kayseri hücumlarda önlemi kolay bir takım haline geldi. Sivok ve Ferrari yüksek toplarda dönüşümlü olarak Makukula’yı kolay durdurdular, taa ki 82. dakikaya kadar. Uzun atılan bir topta Sivok - Ferrari çizgisi bozulunca yardımcı hakem haklı olarak oyunu devam ettirdi ve topu iyi kontrol eden

Yazının Devamı

Bu kadar

26 Şubat 2010

Açıkcası bu maçta teknik direktör, oyuncu ve taraftar görevini yaptı. Görevini yaptı da tur mu geldi diyeceksiniz. Ama bence takım tur için doğru bir tertiple ve elinden geldiğince de mücadele ederek oynadı.
Dört tane stoper vardı savunmada. Dolayısıyla uzun süredir yapılmayan bir taktikle başladılar. 0-0 cepte oynadılar. Önce bunu korumaya baktılar. Klas oyuncularla da sonuca gideriz diye düşünüldü. İstediği de oluyordu zaten.
Tabii ki uzun süre oynamayan oyuncular için zor bir doksan dakikaydı. Deniz son bölümlerde artık beni alın diye el kaldırmaya başladı. Aynı şekilde Güiza da arka adalesini tutuyordu. Gökhan da 80’lerde kenara işaret yapıyordu. Karşılaşma ise 1-0’a kilitlenmiş, Fenerbahçe’nin istediği şekilde gidiyordu. Fenerbahçe adeta uyutmuştu rakibini.
Taa ki, duran topa kadar. Maçın en iyi oyunculardan kaleci Volkan cepheden iyi kurtarışlar yapsa da çıkıp da alacağı bir topa çıkmayınca gol geldi. Mecburiyetten de olsa çıkardığı 11 ve yine yaptığı değişiklikler yüzünden Daum’a bir şey söyleyemeyiz. Oyunculara da... Sadece iş bitirecek oyuncularından kaptan Alex çok etkisizdi. Gökhan Gönül de sağ önde oynamaya alışamadı ve çok top kaybediyor. Hep yüzü dönük oynarken,

Yazının Devamı

Fenerbahçeli mutsuz!

24 Şubat 2010

Christoph Daum, işleri düzelteceğine daha da bozuyor. İcraatları tamamen takımın aleyhine. Başarı için formül basit. 50-60 milyon euro harcanacak, takım yenilenecek. Bu da okyanus geçilmeden yapılacak

Fenerbahçe takımı KOLAY GOL YİYOR. Hata hep yanlış adreste aranıyor. Yıllardır takımın gol sorunu yok. Aslında ligde 0-0 biten maçı da yok. Çözüm kolay. Gol yemiyeceksin.
Elinde Alex gibi her an her işi yapabilecek oyuncu var. Semih ve Güiza gibi gol kaçırsalar da sonucu değiştirecek forvetler de var. Hatta Gökhan Ünal’ı da sayabilirsiniz. Bir takımın savunmada belli zaafları olabilir. Mesela yüksek toplarda iyi değillerdir. Kafayla gol yerler. Rakibin kenar hücumlarını önleyemiyorlardır, buradan gol yerler. Fenerbahçe’de bu ikisi de var. Stoperlerin arkasına atılan toplara önlem almıyorlar, buradan da gol yiyorlar. Duran top diyorsunuz, yine yiyorlar. Uzaktan da yiyorlar. Kontradan da... Yani savunmada iyi yaptıkları hiçbir şey yok.
Ligin ilk yarısında oynanan Ankaragücü maçı ile başlayan gol yeme hastalığı hızla devam ediyor. Manisa’da çok güzel oynadı denen takım kalesinde iki gol görüyor, en az üç net pozisyon veriyor.
Ligin ilk dört haftasında son sıradaki takımlarla

Yazının Devamı

Semih’i satın!

23 Şubat 2010

Çok ilginç maçtı. Fenerbahçe müthiş başladı. 2-0’ı buldu, en az üç pozisyonu da kaçırdı. Bursaspor varlık gösteremiyordu. Bu maçlarda iki farklı öne geçtikten sonra gol yememen lazım. Nitekim oyun 2-1’e geldi, işin rengi değişti.
Fenerbahçe bir anda özgüvenini kaybetti, tam tersi Bursa morallendi. Fenerbahçe bir gün önce iki rakibi 2’şer puan kaybettiği için bu bilinçle maça istekli girdi. Tam skoru koparacaktı ki, çıkarken Gökhan Gönül ile kaptırılan bir top gol olunca hakimiyeti yitirdi. Oyunun devamında orta sahayı Bursa ele geçirdi. Maçın başında dönen tüm topları toplayan Fenerbahçe, sahasından çıkamaz hale geldi. Oyunun kontrolünü tekrar ele geçirmek için üçüncü golü bulmak gerekiyordu. Ancak kontrataklarda Alex ve önce Güiza ardından yerine giren Semih arkadan destek alamayınca bu imkan da ortadan kalktı. İleriye yardım etmek için orta alanı geçen bir tek Emre oldu.
Fenerbahçe’nin önlenemeyen bir gol yeme hastalığı var. Buna çare bulamıyorlar. Bursa’dan iki maçta altı gol yediler, Manisa ve Lille’e en az 4-5 pozisyon verdiler. Başkan, yönetici, taraftar, teknik direktör hepsi hatayı yanlış adreste arıyor. Hep forvetler hedefte. Fenerbahçe takımı öyle veya böyle bu ligin

Yazının Devamı

Bu tempoya pozisyon azdı

22 Şubat 2010

Beşiktaş’ın bu sonuçtan sonra şampiyonluk yarışında işi bir hayli zor. İmkansız değil tabii ama yine de bu kez rakiplerini yakalamaları kolay gözükmüyor


Çok iyi maç oldu. Belki bu temponun altında pozisyon vardı ama hakikaten kıran kırana bir mücadele izledik.
Karşılaşma dengeli başladı. Ancak Beşiktaş 20. dakikadan itibaren devrenin sonuna kadar oyunu tek kaleye çevirdi. Pozisyonlar da buldu ancak golü atmayı başaramadı. Barış’ın vuramadığı bir kafa topu ile Keita’nın uzaktan attığı şut - yerden seken topu Rüştü çok iyi çıkardı - dışında Galatasaray rakip kaleye gidemedi, Beşiktaş daha fazla istedi.
İkinci yarı da aynı görüntüdeydi. Hem Beşiktaş, hem Galatasaray kontrollü oyunu elden bırakmıyordu. Beşiktaş etkili oynamasına rağmen gol atamadığı için Mustafa Denizli, Nobre ile Holosko’yu çıkarıp, Bobo - Nihat ikilisini aldı. Aslında Denizli’nin çıkardığı kadroyu beğenmiştim. Ancak değişikliklerini beğenmedim. Çünkü Beşiktaş’a bir şey kazandırmadı. Aksine Galatasaray’ı rahatlattı.
Nobre’nin kenara gelmesiyle Galatasaray savunması ayağa paslarla çıkmaya başladı. Nitekim Arda takipçiliği ile kazandığı bir topu, vücudu ile çok iyi saklayıp Rüştü’nün uzanamayacağı köşeye

Yazının Devamı

Şifre belli oldu

19 Şubat 2010

Fenerbahçe, Lille’den daha iyi ama doğru oynarsa... Lille takımı oyun disiplinine sadık, çabuk hücuma çıkan bir takım. Buna karşılık Fenerbahçe içeride dışarıda oyunu kontrol altında tutan bir takım. Aslında birbirlerine çok zıtlar. Oyun içinde kendi oyununu kim kime uydurursa o şanslı olacaktı. Bu rövanş için de geçerli. Özellikle rövanşta bir an önce skoru yakalayalım dersen beklenmedik yenilgi alırsın.
Fenerbahçe takımının üç büyük problemi var. Bir tanesi rakipler atmıyor, kendisi gol yiyor. Daha maçın başında bireysel hatanın devamında gol geldi. Hemen Vederson ile beraberliği buldu ve rakibine oyununu kabul ettirdi. Oyun ortada, yavaş, futbol kötü - bu Fenerbahçe’nin lehineydi - giderken birkaç dakika vites yükselttiler, gol atmak yerine yine gol yediler. Hızlı oynamaya çalışırken bir uzun topta Deniz’in kafa ile omuzu arasına düşen top yavaşlayınca rakibin önüne düştü ve gol geldi. Altını çizerek söylüyorum takım gol yemek için uğraşması ciddi problem.
İkinci problem çok daha büyük. Fenerbahçe’nin kurulu bir sistemi vardı. Takımın en önemli oyuncularından biri Özer. Gerçekten yetenekli. Ama Özer oynadığı bölgenin oyuncusu değil. Manisa’da solda oynadı. Manisa oyun

Yazının Devamı