ABD Hükümeti SOPA yedi. Biz de yer miyiz?

18 Ocak 2012

Stop Online Piracy Act cümlesinin kısaltması SOPA yapıyor. ABD uzunca bir süredir SOPA kelimesiyle çalkalanıyor. ABD meclisi başta Microsoft gibi BSA kurucusu şirketler olmak üzere birçok kurumun yakın temas ve taarruzunun ardından inanılmaz bir kanun çıkarmaya yeltendi: Korsanlığa yakın giden içerik sahibi internet siteleri servis sağlayıcıları tarafından kapatılacak, hatta öldürülecekti. Devlet inanılmaz tedbirlerle bu tarzda sitelerin reklam almasını engelleyecek, onlara yapılan bağışlara el koyacak, bunların yapılabilmesi için de PayPal gibi kuruluşları sorumlu tutacaktı.

Biraz daha devletçi olanlarımızda "şerefsiz korsanları asmayalım da besleyelim mi" şeklinde Kenan Evren tarzı yaklaşımların yanıp söndüğünü görür gibi oluyorum. Ah bunu ABD'de de anlatamıyorlar, biz Türkiye'de de anlatamadık. Bu adamlar kanunu muğlak yapıyor. Bunu bilgisizlik yüzünden mi yapıyor yoksa yalandan öyle mi gözüküyorlar bilinmez. Kanun maddesi "herşeyi ve hiçbirşeyi" yasaklıyor. Baktığınızda Bill Gates'in çoluğunun çocuğunun rızkını beleş olarak insanlara dağıtıyor, Adobe'nin ocağına incir ağacı dikiyor... Kötü ve pis adamlar hatta teröristler (Bir ara korsan CD'ye verilen her para PKK'ya gider

Yazının Devamı

Karakteri çalınan kadının dramı

14 Aralık 2011

Metin 2 güzel bir internet oyunu. MMORPG adı verilen bir tarz. Kabaca bir dünya var internette size yaratılan, siz bu dünyaya giriyor ve karakterinizi sonsuza yakın ihtimallerde geliştiriyor büyütüyorsunuz. Oyun ücretsiz. Ama oyunu oynarken bazı bekleme sınırlarını aşmak ve daha iyi silah ve zırha sahip olmak isterseniz mikro ödemeler yapıyorsunuz. Minicik paralar, birikince günün sonunda aslında normalde para vererek oynadığınız oyunları kıskandıracak kadar çok ücret vermiş oluyorsunuz. Buna oyun içinden satın alma deniyor.

Adı Metin ama sanmayın ki Türk oyunu. Korelilerin icadı. 2006 yılından bu yana oynanıyor. 17 dilde dil desteğine sahip oyunu şu anda 150 milyonun üstünde kullanıcı oynuyor. Sayı elbette giderek artıyor.

Geçtiğimiz günlerde olmaz olası bir haber yayıldı gazetelere... Bursalı iki çocuk annesi 30 yaşında bir hanımefendi, oyunda karakterlerinin çalınmasını adli mercilere şikayet konusu yaptı. Söylenenlere bakılırsa 4 yıldır oynadığı karakteri 6 bin lirayı aşkın bir donanıma sahipti. Oyunsever hanımefendi karakterinin çalındığını duyunca sinir krizi geçirip bayıldı. Onu yine aynı oyunda oynayan kocası teselli etti. Jandarma bilgisayara el koyarak failleri

Yazının Devamı

Kurumsal şirketler porno adres avına çıktı

12 Aralık 2011

Tüm dünyada internet ekonomisinin büyük bir kısmı yıllardır porno endüstrisi üstünden dönüyor. Porno endüstrisinin mahkemelere kadar uzanan ısrarları üzerine alan adı tahsis eden kurumlar geçtiğimiz aylarda .XXX uzantılı pornografik adresleri aktif hale getirdi. Bu adreslerin porno endüstrisinde yeni bir adres alım furyası başlatağı düşünülürken araya hiç de beklenmeyen bir müşteri grubu girdi: Kurumsal şirketler...

Kurumsal şirketler uzun yıllardan beri internet dünyasında kendi yerlerini birer birer aldılar. Gerek internet üstünden satış ve tanıtım imkanları, gerekse de sosyal medyanın getirdiği yeni iletişim dünyası, internet ortamını pazarlama ve satışın vazgeçilmezi haline getirdi.

Şirketlerin son zamanlarda en büyük korkusu, birilerinin kendi isimlerini kullanarak internette kendilerini göstermesi, en önemlisi de itibarına zarar verecek hareketlerde bulunması. İşte yeni devreye giren ve içinde sadece porno bulunacağı öngörülen .XXX uzantılı adresler bu anlamda şirketlerin korkulu rüyası oldu. ABD'de son aylarda üniversite ve kurumsal şirketler kendi markalarıyla internet ortamında açılması muhtemel porno sitelerinin önünü kesmek için kendi adreslerini internet

Yazının Devamı

BTK ve TİB filtrenin ilk günlerini değerlendirdi

3 Aralık 2011

İnternet filtresi olarak da güvenli internet olarak da tanımlanan “çalışmanın” ikinci haftası bitmeden BTK ve TİB başkan ve yetkilileri basın mensuplarıyla durum değerlendirmesi yaptı. Toplantıdan notları üstünden fazla vakit geçmeden size aktarıyoruz.

Osman Nihat Şen ve Tayfun Acarer ilk hafta filtre kullanımının 55 bin kişi olduğunu belirtti. Bunların yüzde 90’ının aile paketi olduğunu söyleyen yetkililer geri kalanın ise çocuk paketi olduğunu belirtti. Hatırlanacağı ve her zaman söylediğimiz gibi (ki başkanlarımız bunu bu toplantıda dahi çalakalem yazmak olarak tanımlasa da) aslında zaten fiilen bir filtreleme durumu var. Zaten sayısı hiçbir zaman dile getirilmeyen ciddi miktarda internet sitesi bizim kullanımımızdan çıkarıldı. Bunların kimi kumar, kimi cinsellik, kimi katalog suçların belirli maddelerine göre kapatıldı. Yani aslında fiilen filtresiz paket diye bir şey yok.

Ama filtrelenmiş filtresiz paketi saymazsak aslında filtre yok (kendi içinde çelişkiler barındıran çalakalem yorum bu). Ama mevcut filtreler de çok akil değil. Yani bakıyorsunuz, aile filtresi aslında cinsellikten korumuyor sizi. Çünkü filtresiz internet zaten sizi bundan koruyor mükemmel bir şekilde.

Yazının Devamı

Depremin yaraları bir parmak atmayla sarılabilirdi...

27 Ekim 2011

Bu haftanın en çok gündeme damga vuran haberlerinden biri aslında bizim de içinde olduğumuz durum konusunda bize fikirler veren parmaklama konusu.

Biz milletçe deprem ve terör gibi çok acayip konularda tartışıp dururken dünya parmak atmayı gelire dönüştürüyor. Bu hafta Apple Android telefonlara bir patent davası daha açtı. Apple daha iPhone çıkmadan önce ekrana dokunarak ekran kilidini açmak üzerine bir patent almış. Bu noktada bu insanların öngörüsünü kutlamak lazım.

Söylenen o ki Apple dünya üzerinde kendinden izin alınmadan üretilen tüm parmak sürtmeli telefon kilidi açan Android telefonlardan ücret talep edecek. Milyonrlarca cihazın konuşulduğu bir pazarda elde edecekleri gelirin haddi hesabı yok.

El oğlu bunlarla uğraşırken biz ülkemizde yüreğimizi burkan terör sorunuyla uğraşıyoruz. Yetmiyor üstüne yürekleri burkan depremle uğraşıyoruz. Yetmiyor üstüne yürekleri burkan depremin yaşandığı bölgede patlayan mayın ve canımızı yakan can kayıplarıyla yıkılıyoruz.

Aynı anda bu gibi konular hayatında olmayan bir kesim mühendis parmak atmanın değişik şekillerini paraya dönüştürüyor. Onların yüreği burkuk değil, onların içi acımıyor ve hayat enerjilerini bu noktaya

Yazının Devamı

Gazetecilik ölmez çok çok kağıt ölür

15 Ekim 2011

Digital Age konferansı yapıldı bitti. Toplantıda her sene olduğu gibi yine iyi isimler ağırlandı. Bu senenin yurt dışı iyi ismi Huffington Post internet sitesinin sahibi Arianne Huffington oldu. Basın bültenlerinde söylendiği üzere Huffington yazılı basının geleceği olmadığını öngörüp kurduğu haber sitesi deneyiminden yola çıkarak günümüzde internetin demokratik bir kamusal alana dönüşme sürecini anlattı.

Huffington gelen yorumların artmasının sebebini insanların kendilerini ifade etme isteğine bağladı. Wikileaks ile devletlerin saklayıcı ve haber üretici gücünün ortadan kalktığını vurguladı. Arap baharındaki sosyal medya gücünün üstünde durdu. Afganistan ile ilgili açtıkları bölümün insanların kendi resimlerini göndermesiyle renklendiğini söyledi. “Eski medya” diye nitelendirdiği şeyin dikkat eksikliği ve bir konu üstünde çok fazla ve uzun konuşma anlamına gelen obsesif kompülsif hastalıklarına takıldığını vurguladı.

Şimdi gelelim bunlara karşı bizim koyacağımız karşı tezlere. Zira herkes konuşanın Huffington olması sebebiyle eleştirilemez olduğunu söyleyip duruyor.

Öncelikle ben kafa karışıklığının sebebini, medyanın aktörlerinin birer birer kendi içinde tek medyaymış gibi

Yazının Devamı

Şimdi top Google(da

11 Ekim 2011

Her şeyin bir yolu ve yordamı var. Devletimiz şimdiye dek kristal dükkanına giren fil gibi istemeden de olsa etrafını kırıp dökerek yaşıyor, iyi niyetle de olsa yaptıklarını kimselere beğendiremiyordu. Neydi yapılanlar hemen hatırlayalım: Diyelim ki Youtube ortamında sizin hakkınızda kötü bir içerik çıktı. Bunun kaldırılması için mahkemelere başvuruyorsunuz. Mahkemeler doğal olarak konvansiyonel metodlarla bunu Google’dan istiyor. Ama ardından diyor ki bunu kaldırmazsan seninle ilgili kimi bulursam hapis cezasına çarptırırım. Ayrıca kaldırdığın malı da bütün dünyanın görmesini engelle…

Google bu tip şeylere olumlu cevap veremiyordu. Çünkü bizim kanunlarımız onların tabi olduğu kanunlar veya evrensel hukuk sistemiyle paralel değildi. Bir kere onlar kafaca eğer bir şeyi kaldırmazsan seni hapse atarız kavramını çok benimseyemediler. Zaten benimsenecek de bir tarafı da yoktu. Üstelik Google bir içeriği asla kaldırmak istemeyen bir şirket de değildi. Sadece bunları tüm dünladan değil, o ülkenin kurallarını ihlal ediyorsa o ülkenin kullanımından çıkarıyordu.

İnternet Kurulu Başkanı Serhat Özeren konuyla ilgili bir çalışma yaparak internet üstünde işlenen suçlarla ilgili yasada

Yazının Devamı

Bilişim Fuarı'na sabotaj mı yapılıyor?

4 Ekim 2011

Yıllardır Türkiye’nin teknoloji alanında bir noktadan diğerine gitmesi için önemli kaldıraçlarından biri oldu bilişim fuarı. Avrupa’nın dünyanın sayılı fuarlarından biri değildi. Ama Türkiye’nin önemli mihenk taşlarından biri oldu hep. Dünya fuarlarından aldığımız tadı alamamış olabiliriz. Ama birçok Türk firması kendini orada tanıttı, oradan müşteri buldu, orada ürün sattı, orada öğrendi.

Bilişim fuarı son üç yıldır, Almanr dostlar geldi gelesiye bir hışımla aşağı doğru gidiyor. Önce büyük telekomünikasyon firmaları çıktı fuardan, ardından donanımcıların büyük bölümü. Bunların heps zincirleme tamlamanın kelimeleri gibi hep kendinden sonra gelen kelimelere başka anlamlar yükledi: Büyük irketler gitti, orta şirketler gitti, basın için ilgi odağı kayboldu, reklamveren çekildi basın ekleri çıkarmaktan vazgeçti, vatandaş için şölen algısı kayboldu, küçük şirketler kendilerini tanıtma fırsatını kaybetti, oraya gelmekten vazgeçtiler, ücretsiz stand sayısı arttı…

Bu neden böyle oldu sorusunun cevabını bilmem mümkün değil. Almanların yüzünden ya da Türklerin yüzünden ya da büyük şirketlerin çekilmesi yüzünden gibi bir şey söylememiz çok afaki olur. Çünkü ben şahsen içlerinde

Yazının Devamı