Le Monde gazetesinin Eurovision ile ilgili bloglarındaki tartışmalara Türkiye ve Hadise damgasını vurdu diyebilirim. İlginç olanlardan biri Hadise’nin şarkısını “İki Türkiye” başlığı altında yorumlamış. “Türk şovunu Türkiye’de Anadolu’da yaşayan aileler nasıl karşıladı?” diye soruyor, blog yazarı. Ve ekliyor: “Gecenin en çıplak şovlarından biriydi” diye. “Geniş kitlelerde türban, günlük hayatın önemli bir parçası olurken” diye de devam ediyor. Ve Fransız blog yazarı şöyle bir sonuç çıkarıyor; “İki Türkiye var. Biri geniş kitleler ki bu kitle, dayatılan modernitenin arasına sıkışmış, diğeri ise mükemmel şekilde batılılaşmış siyasetçi ve medya”...
‘Türkiye’nin imajı nedir?’ sorusuna galiba veri olarak alınabilecek bir yorum. En azından iki Türkiye’nin daha belirgin bir şekilde kendini gösterdiği, yabana atılmayacak bir gerçek. Bu “İki Türkiye”ler aslında, kendi içinde de gruplara ayrılabilir.
Hadise üzerine yorumlar yapıldı, çok şey söylendi. Sonuçta, parasını kazandı, konser fiyatına katladı vs... Haftaya bugün hadise çoktan bitmiş olacak.
Bir Bulut Olmasam!
“Bir Bulut Olsam” Mustafa’nın dizisi. Mustafa’nın bakışları, genç kızların yüreğini hoplatıyor. “İşte Anadolu erkeği budur” modu. Böyleymiş. Durum böyle olunca, senaryo da bu minvalde gider oldu. Sosyal içerik (mayın olayı) yerini “Dallas içerik”e terketti.
Mayını, Serdar mayınlı tarlada elinde cihazla yürürken gördük. Zaten o da karşılıksız aşkına isyan yürüyüşü bir nevi, intihar isteğiyle yine Dallas içeriğine dahil edilecek bir sahneydi! Mesela otele bir Bahar geldi. Önce baba hatırını sordu, sonra ona nispet, Mustafa.
“Aşk-ı Memnu”yu katladı
Mustafa ile Bahar’ın halvet olayı bu konuda “bir numara olarak” gösterilen “Aşk-ı Memnu”yu katladı diyebilirim. Hani demiş ya Fransız, “İki Türkiye” diye. Vallahi ona bir de bu sahneyi izletelim adamın kafası iyice karışsın!
Narin ile Harun evlendirilmek üzere İstanbul’a acil postalandı. Narin yine martılara ekmek atıyordu. Mustafa da peşinden gidiyor. İstanbul - Mardin hattına döndü dizi...
Takım iyi ama yetmiyor!
TRT’nin komedi dizisi “Ah Kalbim” Tamer Karadağlı, Fadik Sevin Atasoy, Emre Kınay, Zihni Göktay, Tuluğ Çizgen, Defne Yalnız, Arzu Balkan gibi bakınca “hah oldu” dedirtecek bir kadroya rağmen, olmamış. Hep güldürürken fazla sıkmamak telaşı var.
Mesela Doktor Kamuran Almanya’dan gelecek olan meslektaşını beklemektedir. Güldürünün klasik numarası; onun yerine hizmetli olarak işe alınan genç geliyor ve el üstünde tutuluyor. Sonra gerçek anlaşıldı. Yani daha baştan anlışılıyor olay. Neresi komik? Bilmiyorum ya da gerçekten bu işlere benim kafa basmıyor, millet pek bir hoşlanıyor!
Cenaze mi, başbakan mı?
Belki tarihe geçecek bir an yaşadık televizyonlardan. Prof. Dr. Türkan Saylan’ın cenazesi Teşvikiye Camii’ine gelmişti. O sırada Başbakan Erdoğan gençleri kabul ettiği törende konuşuyordu. Televizyonları dolaştım. Ülke TV, TV Net, 24 (bir bölümünü yayınladılar, sonra 19 Mayıs özel programına geçtiler), TGRT ve S Haber bu konuşmayı yayınladılar naklen. Buna karşılık, CNN Türk, NTV, Sky Türk ve Habertürk cenazeyi canlı yayınladılar ve kesmediler. Bu arada Başbakan’ın konuşma öncesinde de durum şöyleydi; Başbakan’ın konuşmasını canlı yayınlayan kanallar cenazeye “oralı olmamışlar”dı. b kanal, Avrasya TV, Halk TV (CHP’nin kanalı), Kanal Biz ve Cem TV cenazeyi naklen yayınlayan kanallardı. Haber hangisiydi? Başbakan’ın konuşması mı, yoksa Türkan Saylan’ın ın cenazesi mi? Kanallar iki Türkiye’nin de bir şekilde ekrandaki karşılığı oldu...