"4 saatin altına ineceğim"

axcum021.jpg Metin Aroyo aslında bir reklamcı. Hatta bir reklam şirketinin, Piramit Ajansın grup başkanı. Aroyonun başka bir özelliği ise aynı zamanda bir maratoncu olması. Hobisi olan diğer sporlar için koşarken gittikçe bu koşu işine alışan reklamcı artık ünlü maratonların müdavimi olmaya aday. Daha önce Atina Maratonuna katılan Aroyo "Şu an 42 yaşındayım. Kendimi iyi hissettiğim sürece bu spora devam etmek istiyorum. Hedefim yedi kıtada yedi maraton koşmak. Avrupa bitti, Kuzey Amerika da bitecek umarım. Kaldı beş. Sonra da ikinci bir tur daha atarız belki" diyor. Sporun hangi dalına ilgi duyarsanız duyun, kondisyonunuzu geliştirmek için koşmak zorundasınız. 20li yaşlarda bir yandan sağlıklı olmak, diğer yandan da yaptığım sporlara destek amacıyla ben de koşmaya başladım. 2000 yılında katıldığım Camel Trophy seçmeleri bir dönüm noktası oldu. Gerek bu yarışlar sırasında yaşadıklarım gerek kamplarda kurduğum arkadaşlıklar ekstrem sporlara yönelmeme yol açtı. Doğada olmayı sevdiğimi keşfettim. 2000den sonra doğa sporları hayatımın vazgeçilmez bir parçası oldu. 2003te, en büyük düşümün uluslararası bir maratona katılmak olduğunu bilen eşim bir sürpriz yaparak beni maratona kaydettirmiş. O sıralar çok hazırlıksız olduğum için katılamadım ama mikrop bulaşmıştı bir kez! Böyle bir şeyi gerçekten yapabilir miyim diye düşündüm ve ardından da Kasım 2003teki Atina Maratonuna kaydoldum. Maraton koşmaya nasıl karar verdiniz? Atina maratonun doğduğu kent. Maratona katılacak bir sporcunun, ilk deneyimini böyle bir parkurda yaşaması fikri ilginç geldi. İnişli çıkışlı parkuru yüzünden dünyanın en zorlu maratonlarından biri olduğu konusunda beni önceden uyardıklarını da eklemeliyim. Konuya çok amatörce yaklaştım. Ortalama 55 km.lik haftalık antrenmanla zorlu Atina Maratonunu 4 saat 14 dakikada tamamladım. İlk maraton için hedefim zaten koşuyu bitirmekti. Atina Maratonu sizin ilk deneyiminiz oldu... Atina Maratonundan sonra kendime "İstediğin maratona katılmaktı, bunu yaptın ve işin artık bitti" dedim. Fakat bu vücudunuza girdiği zaman kolay kolay atamadığınız bir virüs gibi. Makul bir dinlenme süresinin ardından antrenmanlara yeniden başladım. Katılımcı sayısı ve organizasyon kalitesine baktığımda en kapsamlı yarışlardan birinin New Yorkta gerçekleştiğini öğrendim ve ona da katılmaya karar verdim. New York Maratonuna katılmaya nasıl karar verdiniz? Koşuya katılan kişi sayısını 35 bin kişiyle sınırlandırmışlar. New York Maratonuna iki şekilde katılabiliyorsunuz. Birincisi üç saatin altında bir derece elde etmişsen seni kabul ediyorlar ki bu ulaşılması zor bir derece. Bu isimleri belirledikten sonra da geri kalanlar için bütün başvurular arasından bir kura çekimi yapılıyor. Ben bu kurayı kazanarak katılma hakkı eden adaylardan biriyim. Bu maratona kaç kişi katılacak ve katılım ne şekilde gerçekleşiyor? Katılacağımın haziranda kesinleşmesiyle birlikte kendime 18 haftalık bir program yaptım. Programın temeli, haftalık 100 km. koşu üzerine kuruldu. Çalışmaya 4 Temmuzda başladım. Şu an programın son günlerini yaşıyorum. Haftanın bir gününün tümüyle dinlenme için boş bırakıldığı bu programa göre beş gün koşu, altıncı gün de bisiklet, yüzme ve yürüyüş gibi koşu dışı bir aktivitelere ayrıldı. Antrenman yoğunluğu ise son güne kadar devam ediyor. New York Maratonu için nasıl hazırlanıyorsunuz? "Koşu ve işi birbirinden ayırmak lazım. Biri eş diğeri metres olmamalı" Ayırım yapabilmem mümkün değil. Birini eş, diğerini metres konumuna sokmamak lazım. Koşarken işi, ofisteyken de koşuyu olabildiğince unutmak en iyisi. Reklamcılık ve maraton... İkisi de hayatınızda çok önemli. Kıyasladığınızda hangisi daha ön planda? Hedefim Atinada elde ettiğim derecenin altına inebilmek. Dört saati görmek istemiyorum panoda. Form durumuma bakarak, 3,30-3,45 arası bir derece yapabilmek istiyorum. New Yorkta hedefiniz nedir? Evet. Uzun koşuları Belgrad ile sahile bölerken, 400 m.lik bir parkur gerektiren hız antrenmanları için ENKAyı tercih ettim. Antrenmanlarınızı hep Türkiyede mi yaptınız?