Cumartesi İki Naomi’ye de aynı kıyafeti giydirdi

İki Naomi’ye de aynı kıyafeti giydirdi

14.05.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Belçikalı şarkıcı Victor Lazlo, dizi yıldızı Molly Sims, Avusturya Başbakanı Werner Faymann’ın karısı Martina Faymann, Avusturya prensesi Francesca von Habsburg gibi isimleri giydiren moda tasarımcısı Atıl Kutoğlu imzası haline gelen çizgilerini bu defa berjer ve koltukta kullandı.

İki Naomi’ye de aynı kıyafeti giydirdi

Doğtaş için mobilya tasarladı. Defilesinde Naomi Campbell’ın giydiği elbisenin renk şeritlerini koltuğuna taşıyan Kutoğlu “Birkaç yıl önce New York Moda Haftası’ndaki defilemde Naomi Campbell’ın giydiği pembe-siyah çizgili tuvaletimin kumaşıyla mobilyada kullandığım çizgi çok benziyor. Bu yüzden tasarımıma Naomi adını verdim.”

* Size mutlaka pek çok markadan işbirliği teklifi geliyordur. Neden bir mobilya markasına “Evet” dediniz?

Uzun yıllardır teklif alıyorum ama kendi markamı ve imajımı korumak amacıyla hep çok dikkatli yaklaştım. Markamı aşağıya çekecek ya da markamın imajına uymayacak teklifler çok büyük firmalardan da gelse reddettim. Tasarımın her dalına ilgi duyduğum gibi dekorasyona, mobilyaya, iç mimariye de ilgi duyuyorum. İstanbul mağazamın dekorasyonunu da ünlü İtalyan mimar Claudio Nardi ile birlikte yaptık. Hatta ben kendim için daha önce masa ve sandalye de tasarladım. Doğtaş’ın 65 ülkede ürünleri satılıyor. Markanın yenilik içerisine girdiğini ve satış ağının çok geniş kitlelere ulaştığını görünce bu işbirliği içime sindi. Sonuçta modayla daha sınırlı bir kesime hitap ediyoruz. Bu proje ile daha geniş bir kitleye sesleniyor olmak, markamın ışıltısını daha çok insana bulaştırıyor olmak bana mutluluk ve doyum verdi.

* Tasarımı yaparken önceliği neye verdiniz? Görüntüye mi rahatlığa mı?

Atıl Kutoğlu tasarımları, modası çok çabuk geçen ürünlerden oluşmuyor. Zamansız ve her zamana uygun bir çizgim olduğunu söylüyorlar. Benden elbise alan kadınlar “Yıllar sonra da giysek görünce ‘Vaauv’ diyorlar” diye anlatıyor. Tasarımın estetik olduğu kadar kalıcı olmasına, konforlu olmasına dikkat ettim. Evimde, arkadaşlarımın evinde, Avusturya ve Paris’teki bazı mobilya mağazalarında ürünleri test ettim. Kendi çapımda minik bir araştırma yaparak yaptım tasarımı. Yine de “Acaba ilk tasarımım onay alacak mı?” diye endişe ettim. Neyse ki “Tamam” dediler.

“Mobilya ve iç tasarım departmanı kurabilirim”

* Siz nasıl mobilyaların bulunduğu bir evde yaşıyorsunuz? Klasik? Modern?

Rahat, modern, düz hatlı mobilyaların. Antika objeler ve mobilya parçaları da var. Ancak çoğunluk olarak modernler. Dinlendirici, konforlu ve sade bir ortam yaratmaya gayret ediyorum. Hem İstanbul’daki hem Viyana’daki evimde... Tasarladığım berjeri ve L koltuğu Viyana’daki evimde kullanmaya başladım.

* Yıllardır ünlü moda markaları mobilya üretimi de yapıyor. Hatta Hermes de yakında aralarına katılacağını açıkladı. Sizin içlerinde beğendiğiniz bir marka var mı?

Versace’yi çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Armani Casa’nın bazı ürünlerini beğeniyorum ama. Hermes mutlaka güzel şeyler yapacaktır. Doğtaş ile birlikte benim de aklımda bir kıvılcım çaktı. Eğer başarılı olursam ileride devamı gelebilir. Ürün sayısı artabilir. Mobilya ve iç tasarım departmanı kurabilirim. Bir tasarımcının çizgisi ve felsefesinin sadece giyimle sınırlı kalmaması güzel bir şey. İnsanların hayatını markanızla daha çok sarabilmek hoş bir duygu.

“Naomi gülen surat yollayarak cevap verdi”

* Köşe koltuk ve berjerin adı Naomi. Neden bu adı seçtiniz?

Kutoğlu markasının temsil ettiği sade lüks ve geometrik denge felsefesini mobilyaya yansıtmaya çalıştım. Koleksiyonlarımda çizgileri çok kullanıyorum. Bu yazın ve sonbahar-kışın da modasına çizgiler çok hakim. 20 yıldır Viyana’da yaşıyorum. 20’nci yüzyılın başlarındaki Viyana sanatının altın çağındaki dönemde de geometri ve çizgi çok kullanılmış. Bundan tasarımlarımda etkileniyorum. Birkaç yıl önce New York Moda Haftası’ndaki defilemde Naomi Campbell’ın giydiği pembe-siyah çizgili tuvaletim hafızalarda yer etmiştir. Dünya basınında çok sık yer aldı, birçok dergiye kapak oldu. O tuvaletin kumaşıyla mobilyada kullandığım çizgi çok benziyor. Adı da buradan geliyor. Çizgiler benim imzam gibi oldu artık zaten.

* Peki Naomi Campbell’ın bundan haberi var mı?

E-mail ile bildirdim kendisine. O da sempatik bir gülen surat yollayarak cevap verdi.


“Annemin 70-80’lerdeki gardırobundan ilham aldım”

* İlkbahar-yaz koleksiyonunuzda nelerden ilham aldınız?

Çocukluğumda ailece yaptığımız Ege ve Akdeniz tatillerinden, annemin o zamanki gardırobundan etkilendim. 70’li ve 80’li yıllardan bahsediyorum. Değişik etnik desenlere, canlı renklere ve hippinin şıklaştırılmış versiyonlarına yer verdim. Yine çizgiler ve geometrik desenler kullandım. Tulumlar, etnik kokteyl elbiseleri, aşağı doğru bollaşan Elvis Presley pantolonları, mavi deri mayolar, Türk çini ve mozaiklerini hatırlatan mavi mini elbiseler var koleksiyonda.

* Yakında hayata geçireceğiniz yeni bir projeniz var mı?

O kadar çok talep geldi ki önümüzdeki sezon için erkek koleksiyonu hazırlıyorum. İstanbul’daki mağazamda da bir erkek aksesuarları köşesi var. Şimdilik kravat, fular ve cep mendili satıyoruz.

“Kıyafet alışverişimi havaalanında yapıyorum”

* Kendiniz için alışveriş yapmak sizin için sıkıcı bir mecburiyet mi?

Yaratıcılığını kendi giyimine de uygulayan modacılar var, mesela John Galliano. Bir papağan renkliliğinde giyiniyor. Ancak modacıların yüzde 80’i, bu işin çok içinde olduğu için sade giyinir, dikkat çekmeyen bir tarz tercih eder. Ben de onlardan biriyim. Alışveriş
vaham havaalanlarıdır. Uçak rötar yaptığında çok sevinir, “İyi oldu, kendime bir bahar gardırobu oluşturmaya zamanım olacak” derim.

* Türk kadını giyimde ısrarla hangi hataları yapmaktan vazgeçmiyor sizce?

Genelde iyi giyiniliyor. Moda globalleşiyor, büyükşehirlerimizdeki kadınların New York’taki, Londra’daki kadınlardan bir farkı kalmadı giyim açısından. Haftalık magazin dergilerini takip ederken gördüğüm hatalara gelince... Bazen makyajda ve takıda aşırıya kaçabiliyorlar. Bacaklarını kısa gösterebilecek kalın bantlı ayakkabılar giyebiliyorlar. Yaşına ve vücuduna göre mininin boyutunu fazla kısa tutabiliyorlar. Ya da kilolu bir vücuda daracık kıyafetler giyebiliyorlar. Aslına bakarsanız bunlar yalnızca Türk kadınının yaptığı hatalar değil, dünyanın pek çok moda merkezinde de karşımıza çıkan vakalar.