27.04.2020 - 00:00 | Son Güncellenme:
18 yıl futbol oynadım ve bir 18 yıl da antrenörlük yaptım. Altay’ı şampiyon yapamayınca hocalığı bıraktım.
Keşke dünyaya bu kadar erken gelmeseydim. Eğer şimdi futbol oynuyor olsaydım, kariyerimi ikiye katlardım
Koronavirüs salgını nedeniyle spor müsabakalarına verilen arada Milliyet Ege Spor Müdürü Mehmet Demirtaş ve usta kalem Fatih Tanfer, güzel tarihin tozlu yapraklarını sizler için karıştırmaya devam ediyor. “Geçmişten Günümüze Değerlerimiz Konuşuyor” köşesiyle Türk futboluna hizmet etmiş, İzmir sporuna adını altın harflerle yazdırmış isimlerin hikayelerini, siz sporseverlere sunuyor. Yıldızı İzmir’de parlayan, İzmir Ligi’nin son yıllarında Altay’da oynadıktan sonra, Milli Lig’in ilk yıllarını Beşiktaş’ta geçirdi. Beşiktaş’ın ilk defa lig şampiyonluğunu kazandığı kadroda yer alarak tarihe geçti. iki sezon Beşiktaş, dört sezon İzmirspor ve bir sezon Karşıyaka forması giymesine rağmen futbol camiasında “Altaylı Doğan” olarak anıldı. Futbolu bıraktıktan sonra antrenörlük hayatına da yine Altay’da başladı. Milli takımı da başarıyla temsil eden Doğan Akı, spor yaşantısını, unutamadığı anılarını, Türk futbolunun bugünkü durumunu sizler için anlatıyor. Keyifli okumalar...
Unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Yakın dostum Varol’u Beşiktaş’tan Altay’a transferinde aracı olmuştum. Film sahnelerini aratmayacak anlara şahitlik etmiştik. Varol’la bir yıl aynı takımda oynadık. Bir gün bana gelip Karşıyaka’ya transfer olacağını ve kendisine bilet bile aldıklarını söyledi. Ben de onu Altay’da görmek istediğimi söylemiştim. O da Altay’dan kendisine teklif gelmediğini üzülerek söylemişti. Ben de o zamanın Altay lokalini çalıştıran Bayram Ağabey’e bu durumu hemen söyledim. Sonrasında Varol’un uçak saatine kadar her şeyi Bayram Ağabey’e bildirdim. Karşıyakalıların havaalanına muhakkak onu almaya geleceklerini emindim ve bunu da belirttim. Dediğim gibi de olmuş. Karşıyakalılar onu almaya gelmiş. Bir orada film sahnesi gibi bir plan düzenledik. Varol’u Karşıyakalılar fark edene kadar, Altaylılar kaptığı gibi kulübe götürmüştü. Bir de, Altay’dan Beşiktaş’a transferimde ilginç bir anım var. Altay beni tekrar takımda görmek istiyordu. Ben de Beşiktaş’ta oynamak istiyordum. Altay bana, “İzmir’de Beşiktaş’la özel maç yapalım. Tüm masraflar senden olacak, hasılatı da bize vereceksin” demişti. Ben de kabul ettim. Maçta bir pozisyon sonucu penaltı oldu. Kalede de arkadaşım az önce bahsettiğim Varol vardı. Ben penaltı atışını kullandım, Varol kurtardı. Ancak hakem penaltıyı tekrar ettirdi. Altay antrenörü kulağıma gelerek penaltıyı dışarıya atmamı söyledi. Ben de dışarıya atmak için topa geldim ve çok sert bir vuruşla topu direğe çarptırarak gol attım. Hepimiz çok şaşırmıştık.
Türk futbolunun bugünkü durumunu değerlendirir misiniz?
Türk futbolunun bu halini hiç beğenmiyorum. Borçlar inanılmaz rakamlara ulaştı. Artık virüs olayından sonra eskiye dönerek maaşlar azalacaktır. Maaşlar çok ama oyunu takımının lehine çevirecek çok az futbolcu var. İmkanlar çoğaldı ama yetenekli oyuncu sayısı azaldı. Şimdiki maçları izlemiyorum. Bana zevkli gelmiyor. Umarım bu durum bir an önce tersine döner. Ben inanıyorum ki bu ülkenin gençleri, yetenekleri bitmez. Daha iyilerini izlemek için günümüzün hatalarından ders çıkarmamız gerekir. Bizim futbolcu vitrinimiz daha özenli ve geniş olmalı. Avrupa’ya taşıyacağımız ve futbol ekonomisine katkı yapacak gençlerimizi en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Onlara bol bol şans vermeliyiz.