18.02.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Beş yıldızlı otellerde kariyer basamaklarını hızla tırmanarak kısa sürede aranan ve adından söz edilen bir şef olan Tarkan Özdemir, son beş yıldır girişimcilik yolculuğunda... Bolu’nun mutfağı ve aşçılarıyla meşhur ilçesi Mengen’de doğup büyüyen Tarkan Özdemir, eğitiminin ardından Türkiye’de başlayan şeflik kariyerini bir süre yurtdışında da sürdürmüş. Uzakdoğu’da InterContinental, Holiday Inn gibi zincirlerde görev yaptıktan sonra 2011’de yurda dönerek İstanbul Etiler’deki Le Meridien otelinde yiyecek ve içecek direktörü olarak çalışmış. İçindeki girişimcinin çağrılarına daha fazla duyarsız kalamadığı noktada da kendi ‘mutfağının’ başına geçmiş. Özdemir, Chefs Atelier, yani ‘şefin atölyesi’nin kuruluşunu, “İşe dört kadın çalışanla başladım. Ablamı da başlarına koydum” diye anlatıyor.
40 kişiye istihdam
Hamur işinden tart kabı olarak tanımlanabilecek tartolet, kruvasan, cheesecake ve makaron gibi ürünler ürettiklerini belirten Özdemir, şunları söylüyor:
“Bugün 40 kişilik bir ekibiz. Ölçeğimiz büyüdükçe tedarikçilerle pazarlık yapabilir hale geldik, maliyetlerimizi düşürdük.”
Makinesini tasarladı
Üretim arttıkça makineleşme gereksinimi duyduklarını kaydeden Özdemir, bununla birlikte ‘el yapımı’ kalitesini yitirmemek için kendi ihtiyaçlarına özel makineleri kendilerinin tasarladığını ifade ediyor. Özdemir, “Tartolet yapımında kullandığımız makineyi biz tasarladık. Öyle bir makine yoktu. Bu makine ile el yapımı niteliğinde üretim yapabiliyoruz” diyor.
10 ülke
Chefs Atelier otellere, marketlere ve toptan tüketime ürün veriyor. Chefs Atelier’i kurduktan üç yıl sonra ihracata başladıklarını anlatan Özdemir, bugün 10 ülkeye ulaştıklarını söylüyor. Azerbaycan ve Romanya ile de görüşme halinde oldukları bilgisini veren Özdemir, şöyle konuşuyor: “Azerbaycan, Fransa’dan makaron alıyor. Kilosu 160 dolara geliyor. Biz daha rekabetçi olabiliriz.”
5 yıl sonra hedef 30 ülke
Tarkan Özdemir, Chefs Atelier’in beş yıl sonra 30 ülkeye ihracat yapan, 200’ün üzerinde çalışanı bulunan bir şirket olmasını hedefliyor. “İhracat ağırlıklı çalışmalıyız çünkü Türkiye’de kar marjları düşük” diyor. Özdemir şunları söylüyor:
“Ben Uzakdoğu’da beş yıl kaldım. Orada marketleri dolaşırdım, Türk ürünlerini arardım. Bir Fransız şef, dünyanın neresine gitse kendi ülkesinin ürünlerini bulur ve mutfağında bunları kullanır. Ben de öyle yapmak istedim. Ancak Komili ve Gazi’nin birkaç ürünü dışında Türk ürünü bulamadım. Şimdi daha fazla Türk şef, dünyanın çeşitli yerlerinde çalışıyor. Onların Türk ürünü ihtiyaçlarına en azından kendi üretim alanımda cevap vermek istiyorum.”
Meleklere kapısı açık
Tarkan Özdemir, işini sıfırdan kurmuş, geliştirmiş. Ancak daha da büyütmek için işbirliklerine de sıcak bakıyor. Bu yöndeki tercihinin ise melek yatırımcılardan
yana olduğunu belirtiyor.
İthalatın önünü kesti
Tartolet üreticisi yabancı bir firmanın, Türkiye’deki en önemli rakiplerinden biri olduklarını belirten Özdemir şöyle diyor: “Bu firmanın ürünleri bizim kalitemizde. Ancak 2 bini aşkın çalışanları var. 35 ülkeye ihracat yapıyorlar. Biz pazara girince Türkiye’ye ihracatları azaldı.”
1 SORU 1 CEVAP
Nitelikli elemanın maaşı KOSGEB’den
KOSGEB’in şirketlerde bazı çalışanların maaşlarının bir kısmını ödediğini duydum. Bundan nasıl yararlanırım?
KOSGEB, İşletme Geliştirme Destek Programı çerçevesinde şirketlere, nitelikli eleman desteği veriyor. Bu destekten yararlanmanın başlıca üç şartı var:
1- İşletmenin KOBİ olması.
2- Bu KOBİ’nin KOSGEB veri tabanına kayıt olması.
3- En az 5 çalışanı bulunması.
İşletmeler en az iki yıllık yüksek okul mezunu çalışanları için bu desteğe başvurabiliyor ve aynı anda en fazla iki çalışan için bu destekten yararlanabiliyor. İki yıllık program süresince KOSGEB’in işletmeye desteğinin üst limiti 50 bin lira. İki yılın sonunda işletme, yüzde 10 büyüdüğünü belgelerse destek devam ediyor. Destek net ücret üzerinden hesaplanıyor. İki yıllık yüksek okul mezunlarının maaşının en az 2 bin 500 TL, lisans ve üzeri mezunların maaşının da en az 3.500 (üç bin beş yüz) TL olması gerekiyor.
1 ÖNERİ 1 ÇÖZÜM
Duygularınızı aile şirketine almayın
Aile şirketlerinde, sonun başlangıcını hazırlayan nedenlerin başında şirketin, ‘aile’ gibi yönetilmesi, duyguların, hatta ‘saygıların’ bu yönetime karıştırılarak yeteneklerin, yeni fikirlerin önünün kapatılması geliyor. Ortak Akıl Yönetim ve Danışmanlık Kurucusu Dr. Yılmaz Sönmez’in bu şirketlere bir önerisi var:
“Aile şirketi yönetilirken dikkat edilmesi gereken ‘mevcut statü farklılığının aile içine yansıtılmaması kuralı’, birçok şirketin yükselmesine ya da iflasına sebep olan temel neden. Aile bağları ile şirketin karışması en sık rastlanan problemlerden biri. Uzmanlığı olmayan ancak sırf aile içinde saygı duyulduğu için bir kişiye üst düzey görev verilmesi kadar yetenekli kişilerin statü gözetilerek alt görevlerde bırakılması da aynı derece yanlış karar. Aile kavramının duygusallığı şirkete ve yönetime yansıtılırsa, firmanın sonunu hazırlayan süreç başlamış olabilir.”
Yaşasın KOBİ’ler!
Yıllık 250 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 125 milyon TL’yi aşmayan şirketler, küçük ve orta boy işletme (KOBİ) tanımına giriyor. Yasal düzenlemelerle belirlenen bu tanım, şirketlerin, kamu ve finans kuruluşları tarafından KOBİ’lere sağlanan desteklerden, imkanlardan faydalanmasını sağlamak için yapıldı.
Türkiye’de faaliyette olan şirketler bu tanım çerçevesinde değerlendirildiğinde yüzde 95’inin KOBİ olduğu görülüyor. Bir şirketin kamuoyunda fazlaca bilinmesi, ürünlerinin geniş kitlelerce kabul görmesi, onu KOBİ statüsünden çıkarmıyor.
Kriter belli
Şirket destek için KOSGEB, Ticaret Bakanlığı ya da Sanayi Bakanlığı gibi kurumlara gittiğinde ya da kredi için bir finans kurumuna başvurduğunda yetkililer iki kritere bakıyor: “Çalışan sayısı 250 kişiyi geçiyor mu?” ve “Cirosu 125 milyon TL’yi aşıyor mu?”
Bununla birlikte pek çok şirket sahibi ya bu desteklerin, imkanların farkında değil ya da “Bunları bize vermezler, uğraştırırlar” gibi bir önyargıyla hareket ediyor. Oysa başta bakanlar olmak üzere konuyla ilgili tüm yetkililer, her fırsatta KOBİ’ler için sağladıkları imkanları anlatıyor ve herkesi bu imkanlardan yararlanmaya davet ediyor.
Eğitim şart
Örneğin sadece Ticaret Bakanlığı, geçen sene 94 merkezde ihracatta dış ticaret eğitimleri verdi, 3 bin 500 kişi bundan yararlandı. 7 bin kişiye e-ticaret eğitimleri verdi.
Eximbank’ın finansman desteğinden yararlanan firmalar içindeki KOBİ oranı yüzde 73’e yükseldi. Eximbank’ın finansman imkânlarından yararlanan firma sayısı geçen yıl 12 bin 500’dü, bu sene hedef 13 bini geçmek.
Milli servet
Türkiye’deki istihdamın yüzde 73’ünü KOBİ’ler sağlıyor. İhracatın yüzde 60’ını KOBİ’ler yapıyor. KOBİ’lerin de yüzde 99’unu aile işletmeleri oluşturuyor. Bir diğer istatistiğe göre ise aile şirketlerinin yüzde 80’inin ömrü beş yıl... Oysa her şirket, bir girişimcinin çabası ve sermayesiyle kurulsa da aslında milli servetin bir parçası...
İşte aslında tüm bu destekler, kısıtlı imkanlarla kurulan bu işletmeleri yaşatmak, milli servetin heba olmasını önlemek için veriliyor. Milliyet de bu sayfada kimi zaman başarı, kimi zaman başarısızlık öykülerine yer vererek KOBİ’lere yol göstermeyi, desteklerden nasıl faydalanılacağını anlatmayı ve yeni fırsatları duyurmayı amaçlıyor.