05.04.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:
Akbank Genel Müdürü Özen Göksel, Bankalar Yasası'nın çıkmasının ardından bankalara sermaye artırımı ya da birleşmeyi zorlayacak hükümlerin devreye sokulmasının zorunlu olduğunu söyledi. Bankaları yıpratan en önemli sorun olan 'sınırsız mevduat sigortası' uygulamasına son vermek gerektiğini de belirten Göksel, sektöre giriş ve çıkışların esaslarını yeniden düzenleyerek girişleri zorlaştırıp, çıkışları kolaylaştırmak ve sektörün etkin bir şekilde denetim ve gözetiminin sağlanmasının gerektiğini vurguladı.
Özden, bankacılık sektörününün sorunlarını Milliyet'e değerlendirdi.
*Mevduata güvencenin kaldırılması bankacılık sektörünü nasıl etkiler ?
Seçim sonrası hükümet kurulmasından sonra bankalar kanunun çıkması ve mevduat sigorta güvencesinde sınırlamaya gidilmesi bekleniyor. Bunun zamanı geldi de geçti bile. 1994 krizinden önce sonra zaten mevduata güvence yoktu, kalktıktan sonra da bankalar buna uyum sağlayacaklardır. Zaten Anayasa Mahkemesi'nin iptal etmiş olduğu maddeler nedeniyle her durumda kanunun 11 Haziran'dan önce çıkarılması zorunluluğu bulunmaktadır. Bankalar Kanunu'nun bankacılık sektörünü düzenlenleyen araçlardan sadece bir tanesi. Sektörü yıpratan en önemli sorunu olan 'sınırsız mevduat sigortası' uygulamasına son vermek, sektöre giriş ve çıkışları esaslarını yeniden düzenleyerek girişleri zorlaştırıp, çıkışları kolaylaştırmak ve sektörün etkin bir şekilde denetim ve gözetiminin sağlanması gerekiyor.
*Yılan hikayesine dönen ve bir türlü çıkartılamayan Bankalar Yasası seçimden sonra Meclis'ten geçebilirse, bankacılıkta birleşmeler olacak mı ?
Banka birleşmeleri konusunda Hazine'nin yeni çıkacak kanunla bu tip birleşmeleri zorlaması gerekiyor. Yeni kanun diyecekki; ya sermayeni artır ya birleş. Aslında esas güven yabancı bankalara verilmesi gerekiyor. Yurt dışı krdedilerin sektör tarafından daha rahat alınabilmesi için mutlaka güvenin sağlanması lazım.
*Vergi Kanunu bankacılık sektörünü ne yönde etkiledi ?
Geçici vergi gerekli bir vergidir. Ama belki geçiş dönemi uygulanabilirdi. Oranlar yüksek olmayabilirdi ve zaman içerisinde yükseltilebilirdi. Yumuşak bir geçişte fayda vardı. Burada önemli olan bankaların gerçek tahsilatlarının vergilendirilmesi. Örneğin bir banka 6 ay vadeli Hazine Bonosu aldığı zaman ya da kredi verdiği zaman onu reeskonta tabi tutuyor ve daha henüz bankaya para girmeden vergilendiriliyor. Bunu 1 yılı aşan tahvillerde ise istisna tutuyor. Ancak oranlar yüksektir. Bu sadece bankacılık sektörü için değil sanayi sektörü için de geçerlidir.
*1999 yılı bankacılık için nasıl bir yıl olacak ?
Bu yıl geçen yılın bir simetriği olacak. Geçen yılın ikinci yarısında yaşadığımız durgunluğu bu yılın ilk yarısında yaşamaktayız. Yılın ikinci yarısı ise geçen yılın ilk yarısında olduğu gibi büyümenin hızlandığı bir dönem olacak. 1999'un en kötü döneminin yılın ilk çeyreğini olacağını düşünüyorduk ve bu dönemin sonuna geldik. Aslında baktığımızda kötü bir dönemdi, ancak korktuğumuz kadar kötü bir dönem olmadı. Faiz oranlarıyla ilgili tahminlerimiz yüzde 120 - 130 civarındaydı, oysa bu oranlara nadiren çıkıldı. Genelde faiz oranları umulanın altında seyretti. Yılın bundan sonraki döneminde yaz ayladırın da yardımıyla piyasaların canlanacağını ümit ediyoruz.
Bankacılık sektörü için 1999'un çok kolay bir yıl olacağını sanmıyorum. Geçen yılın son çeyreğinde ciddi bir şekilde ortaya çıkan batık krediler sorununun devamını bu yıl da göreceğiz. Bankalar bu tutarlar için ciddi karşılıklar ayırmak zorunda kalacaklardır. Öte yandan, gerek ticari plasman imkanlarının daralması, gerek fonlama imkanlarının daralması nedeniyle bankacılık sektörünün aktif büyümesinde bu dönem içerisinde bir yavaşlama olacak.
*Enflasyonun düşmesine karşın, neden kride faiz oranları düşmüyor?
Tüketici kredilerinde en büyük problem Kaynak Deskekleme Fonu'nun yüzde 6 olması. Bu oranın yüksek olması tüketici kredisi maliyetini yükseltiyor. Bu oran normal ticari kredilerinde yüzde 3'tür. Tüketicici kredisinde ilk aşamada bu oran yüzde 3'e çekilmesi gerekiyor. Repoda stopaj oranı yüzde 6'dır. Halbuki mevduat faizlerinde stopaj yüzde 12 dir. Yani iki mislidir. Bunu da ilk aşamada mevduat maliyetini düşürmek ve vergi eşitliği yönünde mutlaka her üründe aynı oranlarda olması lazım. Burada vadeli mevduatlar için bir ayırım sözkonusudur.