28.06.2008 - 00:47 | Son Güncellenme:
EKONOMİ SERVİSİ
Koç Topluluğu’nun ilk otomotiv şirketi olan Otokoç’un 80’inci kuruluş yıldönümü, şirkete emeği geçenlerle birlikte düzenlenen bir törenle kutlanırken, Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç da iş hayatına başladığı ilk yer olan Otokoç’tan 50’nci hizmet yılı dolayısıyla bir plaket aldı.
Geniş katılımlı törende konuşan ve Otokoç’ta yaşadığı anıları konuklarla paylaşan Rahmi Koç, askerliğini bitirdikten sonra aynı zamanda Koç Holding’in kurucu ortakları arasında bulunan Bernar Nahum’un yanında işe başladığını hatırlattı.
Önce yol, sonra otomobil
Merhum Vehbi Koç’un, Otokoç şirketinin temellerini Ankara’da attığını, o dönemde Burla şirketinin yedekparça bölümünün başında olan Bernar Nahum’la birlikte çalışarak büyüttüğünü söyleyen Rahmi Koç, Nahum’un şirketin bugünlere gelmesinde büyük rolü olduğunun altını çizdi.
Babası Vehbi Koç’un Ankara’da işe önceleri inşaatla başladığını, yolların yapılmasının ardından önce benzin istasyonu işletmeciliği, ardından da otomobil ithalatıyla uğraştığını hatırlatan Rahmi Koç, “Önceleri sadece Ankara’da Ford satıyorduk. Sonra İstanbul, İzmir derken tüm Türkiye’de Ford otomobillerinin satış sorumluluğu bize verildi” dedi.
‘Avantajlı yoldan gittik’
Araç ithal ederek başladıkları otomotiv işinde, yabancı ortaklarıyla araç imalatına geçtiklerini hatırlatan Koç, ortaklarla yapılan hisse değişimlerinin ardından bugün artık dünyanın pek çok ülkesine ihracat yapar hale geldiklerinin altını çizdi.
Otomotivde öncü olduklarını, bunun hem avantajları hem de dezavantajlarının bulunduğunu dile getiren Rahmi Koç sözlerini şöyle sürdürdü:
“Avantajıları; öncü olduğunuzda herkesten önde gidiyorsunuz, herkesten daha tecrübeli oluyorsunuz, para kazanılacaksa herkesten önce para kazanıyorsunuz. Dezavantajlarıysa; bürokratik engelleri siz yeniyorsunuz, adam yetiştiriyorsunuz, kalite konusunu hallediyorsunuz, yan sanayiyi siz getiriyorsunuz, yabancılarla siz müzakere ediyorsunuz... Biz avantajlı yoldan gittik. Dezavantajını da mümkün mertebe asgariye indirmeye çalıştık.”
Koç, “Yıllar su gibi geçti” diyerek birkaç binlik adetlerle işe başladıklarını, bugün Koç Topluluğu olarak 700 binden fazla araç sattıklarını kaydetti.
Törende şirkete 30, 40 ve 50 yıl hizmet verenlere plaket verilirken, şirketin kurucularından ve aynı zamanda ortağı olan Bernar Nahum’un plaketini oğlu Jan Nahum aldı. Kutlamaya, Koç Holding CEO’su Bülent Bulgurlu, Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanı Turgay Durak, Koç Holding eski yöneticilerinden Can ve İnan Kıraç, Ali Koç, İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.
‘Semahat Arsel’in sözleri kanundur’
Ablası Semahat Arsel de Rahmi Koç’un ilk iş hayatına başladığı yıllarla ilgili şu anekdotu paylaştı:
“Rahmi, Ankara’da otururken oldukça mütevazı bir evi vardı. Her gün evine giderdi. Sonra İstanbul’a taşındı. Antika eşyalarla dolu çok güzel büyük bir evi oldu. Fakat Rahmi o evde hiç durmuyor. O evde personel oturuyor.” Rahmi Koç da, “Semahat Hanım ne derse doğrudur. Onun sözleri kanundur” dedi.
Beyaz, Mustafa ve Ali Koç’la aynı sahnede
Otokoç’un 80’inci kuruluş yıldönümüyle Rahmi Koç’un iş hayatına başlamasının 50’nci yıldönümünün kutlandığı tören Rahmi Koç Müzesi’nde yapıldı. Müzenin dış mekânına kurulan sahneye şovmen Beyazıt Öztürk çıktı.
Beyaz, sahneye önce Mustafa ve Ali Koç’u çağırdı. Mustafa Koç, “Otosan’ın Ford’la bugünkü başarıları Rahmi Koç’un eseridir. Türkiye’de Diners’la ilk kredi kartı uygulaması da Rahmi Koç eseridir” dedi. Beyaz, Ali Koç’a babaları Beşiktaşlıyken nasıl Fenerbahçeli olduklarını sordu. Ali Koç, “Fenerbahçe başarılı olunca, babamın üzüldüğünü görüyorum, ben de üzülüyorum. Onun böyle etkileneceğini öngörebilseydim Beşiktaşlı olurdum” dedi.
‘Ucuz şarap severim, pahalıyı seçmek kolay’
Beyaz, “Rahmi Bey, şarap sever misiniz?” diye sordu. Rahmi Koç, “Ucuz şarap severim. Pahalıyı seçmek kolay. Önemli olan, fiyatı uygunlardan iyisini seçmektir” dedi.
Gecede, Rahmi Koç’un yakın dostlarının anılarını anlattığı kısa filmler gösterildi. Azize Taylan, Rahmi Koç’la ilgili şarap anısını anlattığı kısa filmde şöyle dedi:
“Yıllar önce Rahmi bana, ‘Evde Fransız şarabı bulundur’ dedi. Kilerdeki Alman şaraplarını çıkardım. Rahmi bizim eve geldikçe ikram ederdim. Şaraplar tükendi. Sakladığım şişelere Kavaklıdere koyup Rahmi’ye içirdim. Farkına vardı mı bilmiyorum. Bana bir şey demedi.”
‘Aurelio Türk vatandaşı oldu, Yosi olamadı’
Kısa filmlerden birinde dünya turunda kaptanlığını yapan Josep Katalan da konuştu. Rahmi Koç’un ‘Yosi’ dediği kaptan İsrail vatandaşı. Koç, kaptanını dinledikten sonra şu ayrıntıyı aktardı:
“Biz Yosi’yi Türk tebaasına geçirmek istedik. Tabii yurtdışına gidip geldiği için, oturma süresini dolduramamış, ‘Beklemesi lazım’ dediler. Bizim kaptan Yosi’yi Türk tebaasına almadılar ama Fenerbahçeli Marco (Mehmet) Aurelio 24 saatte Türk tebaasına geçirildi. Bunu da anlayabilmiş değilim.”
Rahmi Koç’a yanıt, oğlu Ali Koç’tan geldi: “İşte Koç’la Fenerbahçe farkı...”
‘Spor otomobili vardı ama kız tavlayamadı’
Rahmi Koç’un okuldan sınıf arkadaşı Şafer Çağlayan da şu anısını paylaştı:
“İkimiz de 1952 mezunuyuz. Babam ordudan çıkarılmış ikinci el bir cip almıştı bana. Ben okula onunla gider gelirdim. Rahmi ise iki kişilik spor arabasıyla o yokuşu çıkar okula gelirdi. Fakat hiçbir kızı spor arabasıyla tavlayamazdı. Çünkü, bütün güzel kızlar benim cibimdeydi. Ben de Rahmi’ye, ‘Sen de spor otomobil yerine ikinci el bir cip al’ diye takılmıştım.”
‘Çok iyi övdün, nazar değecek’
Otokoç Genel Müdürü Cenk Çimen, “Herkesin at arabası yerine bir arabası olsun” diyen Vehbi Koç’un, Otokoç’un temelinin 1928’de Ford Motor Company’nin Ankara acenteliğini almasıyla atıldığını kaydetti.
Çimen, bugün şirketin yılda 57 bin 500 adet araç satışı yaptığını ve cirosunun 2 milyar YTL’ye ulaştığını belirtti. Çimen, bugün Otokoç, Birmot, Avis ve Budget markalarıyla hizmet verdiklerini hatırlattı. Çimen, “Türkiye’nin önde gelen otomotiv perakendecilerinden Otokoç, 80 yıllık geçmişi boyunca imza attığı başarılarla hepimizi gururlandırdı” dedi.
Çimen’den hemen sonra kürsüye gelen Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Çimen’e atıfta bulunarak, “Çok güzel anlattın, çok iyi övdün. Nazar değer diye korkuyorum” esprisini yaptı.
‘İşe garajda, küçücük bir odada başladım’
1 Eylül 1958’de Bernar Nahum’un yanında işe başladığında kendisine çok küçük bir oda tahsis edildiğini anlatan Koç, “Bana kümes gibi bir yer verdiler. Oda o kadar küçüktü ki fikir değiştirmek için dışarı çıkmak gerekiyordu” ifadesini kullandı.
İlk zamanlarda işe garajda başladığını hatırlatan Rahmi Koç, “Burada işi öğreniyordum. Bir gün 1958 modelden eski otomobilleri kabul etmemelerini söyledim. Bernar Nahum’un eşi, 1956 model otomobil kullanıyormuş. Uyardılar, ben de kararı düzelttim” dedi. Yedek parça bölümünde çalıştığını, daha sonra Anadolu’daki bayileri gezdiğini, bunu takiben Bernar Nahum’un kendisini yurtdışı seyahatlere de götürdüğünü, hatta yolladığını aktaran Koç, Otosan fabrikasının makinelerinin getirilmesi için gittiği Detroit’te bir ayı aşkın süre kaldığını söyledi.
‘Bernar Nahum golfü bile görev sayardı’
Bernar Nahum’un çok disiplinli, çalışkan ve görevlerine bağlı olduğunu anlatan Rahmi Koç, “Pazar günleri golf oynardı. Ama golf oynamayı bile görev olarak sayardı. Bazı zamanlar cumartesi, hatta pazar günleri bile çalışırdık. Bir pazar günü öğle vakti çağırır, ‘Uğra, bir konuşalım’ derdi. Tabii bütün bir pazar günümüz geçiveriyordu” dedi.
Nahum’un pazarlama, ticaret ve para yönetimiyle çok ilgili bir insan olduğunu, daha şirketin kuruluşundan itibaren potansiyeli görüp şirketi ona göre yönlendirdiğini söyleyen Koç, “Ben de pek çok şeyi ondan öğrendim. Hatta bana bir keresinde ‘Bir otomobili nasıl ithal edersin? Anlat bakalım’ dedi. Ben de kademe kademe anlattım. Bana ‘Kuzum peki tahsilat nerede?’ dedi. Onu eksik söylemişim” ifadesini kullandı. Nahum’un bayilere büyük özen gösterdiğini de hatırlatan Koç şöyle konuştu:
“Onların aile hayatlarını takip eder, kazandıkları parayı nasıl harcadıklarına dikkat ederdi. Hiçbirinin iflas etmesine izin vermezdi. Onun zamanında tek bir bayimiz kapanmadı. Şimdi uygulamalar daha katı.”