12.08.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
Zirveden İflasa Bir Detroit Hikayesi - Pınar Ersoy
Borçları yüzünden iflas bayrağı çeken Detroit’in bir diğer yüzü kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış insanlar.... Detroit şehir merkezi sınırları içinde ve buranın hemen çevresindeki mahallelerde sokaklar en iyi ihtimalle bomboş.
Bir zamanlar orta sınıfın yaşadığı Joy Road’da 5 kilometre boyunca yalnızca elindeki çuvalı yerde sürüyerek yürüyen üstü başı yırtık yaşlı bir adam var. Trafik ışıkları dört yol ağzında tepeden sallanıyor. Ama olmasalar da olur. Yolda neredeyse başka hiçbir araba yok.
ABD’de en çok suç işlenen 25 mahalleden dördü Detroit’te. Tüm ülkede en çok suç işlenen mahalle West Chicago ve Livernois Bulvarı arasında. 1000 kişi başına burada yılda 149.48 suç işleniyor. Tecavüz, cinayet, hırsızlık, uyuşturucu. Başınıza bir şey gelme ihtimali yedide bir.
Aslında gündüz vakti ortalık sakin gözüküyor. Ama şansımızı zorlamaya değecek kadar değil. Detroit’te bazıları 1960’lı yıllardan kalma 11 bin çözülmemiş cinayet vakası var. ABD’nin en çok cinayet işlenen ikinci şehri.
Şehir terkedilmiş...
Detroit’in bu köşesinde hissettiğiniz korku ara sokaklara girdiğinizde yerini hüzne bırakıyor. Belki hiç görmediğiniz kadar güzel, birbirinden görkemli evler çürümeye terk edilmiş. Bir tane, on tane değil. Sokaklar boyunca, yüzlerce ev bomboş. Tam bitti zannettiğinizde karşınıza yenileri çıkıyor. Bazı kaynaklar Detroit’in yüzde 40’ının boş olduğunu tahmin ediyor.
Çoğu evin pencereleri yok. Verandaları, çatıları çürümüş. Bazıları müptelaların istilasında. Yirmi yıl önce 70 bin dolara alınan bir evin değeri en iyi ihtimalle 10-15 bin dolar civarında.
Bazıları birkaç yüz dolara satılıyor. Bu mahallerde kalan tek tük yaşlı çiftler var. Nasıl olduysa tutunmuşlar.
En çok istedikleri şey boş evlerin yıkılması. O zaman en azından yangın riski kalkıyor. Çünkü ülkenin dört bir tarafından meraklıları buraya gelip boş evleri ateşe veriyor. Yangın neredeyse bir salgın.
Para suyunu çekti
Şehrin birkaç yıl önce federal hükümetten boş evleri yıkmak için aldığı 23 milyon doların yalnızca 14 milyonu buna harcanmış. Kalanı belediye başkanının yakınlarına dağıtılmış.
Şehri 1974-94 arasında yöneten Coleman Young’dan itibaren tüm belediye başkanlarının Detroit’i dolandırdığı ve şehrin çöküşünde direkt etkileri olduğu biliniyor.
Pulitzer ödüllü gazeteci Charles LeDuff, Detroit’i anlatan kitabında bir belediye yetkilisinin şu sözlerini aktarıyor: “Yolsuzluk açısından Detroit’in bir üçüncü dünya ülkesinden tek farkı sokaklarda keçilerin dolaşmaması.”
Yolsuzluğun nedenlerini açıklamak güç. Detroit nüfusu 1950 yılında 1.9 milyonken bunun yüzde 83’ü beyazdı. Kuzeyde olmasına rağmen ırkçılığın en yoğun olduğu şehirlerden biriydi.
Siyahların 1967’de buna karşı başlattığı 5 gün süren isyanın ardından beyazların çoğu banliyölere kaçtı. Bugün 700 bine düşen nüfusun yüzde 83’ü siyah.
LeDuff kitabında siyahların şehrin “hakimiyetini” ele geçirmesinin ardından kendi içinde bir iktidar savaşına giriştiğini, çetelerin ve yolsuzlukların bu ortamda arttığını anlatıyor. Detroit’te yüz yıldır sadece politikacılar değil sendikacılar ve sanayicilerin de kenti sömürdüğünü ancak şehrin dünyanın otomotiv başkentiyken bu kayıpları hissetmeyecek kadar zengin olduğunu hatırlatıyor.
İtfaiye bile soyuluyor
Henry Ford’un otomotiv sektörünü kurduğu Detroit’te fabrikaların şehir dışına taşınmasının ardından 1958 yılında iş gücünün yüzde 20’si çoktan işsiz kalmıştı. Ancak 1960 yılında hala kişi başına düşen milli gelirin en yüksek olduğu şehirdi. Kendi sağlık, kira ve yakıt yardımı sistemi vardı. Bedava süt ve bal dağıtılıyordu. 1967’de siyaların isyanı demografik ve ekonomik dengeyi değiştirdi. Sendikaların talepleri gittikçe sertleşti. Fabrikalar yalnızca şehirden değil ülkeden de kaçmaya başladı. 2008 krizi ise son darbeyi vurdu.
Aslında Charles LeDuff’a göre “Detroit’in çöküşü 40 yıl önce Japonlar daha iyi otomobil üretmeyi öğrendiğinde başladı.”
Evet, bugün ABD’de en çok şiddet olayı yaşanan mahalle Detroit’te. Çünkü tam da bu mahallede kişi başına düşen gelir ülkenin geri kalanından yüzde 97.7 daha az. Çocukların yüzde 43’ü fakirlik sınırının altında yaşıyor. Şehrin genelinde çocukların yarısı liseyi bile bitirmiyor.
Yerel basın rastgele cinayetlere ya da çete savaşlarına kurban giden çocuklarını gömecek parayı bulamayan aileleri anlatıyor. Bir morgda ailelerinin teslim bile almadığı 250 ölü olduğu aktarılıyor.
Ambulanslar gelmiyor. İtfaiyecilerin araçları bile soyuluyor. Boş bir binada donup kalan bir adam aylarca fark edilmeyebiliyor. Burası Detroit. Ve en az golf sahalarıyla bezeli banliyöler kadar gerçek. Ama sanki şehrin bu yüzü biraz daha gerçek.
ANALİZ
Otomotivle yükseldi, otomotivle battı
Henry Ford, 1914 yılında işçilerine günlük 5 dolar maaş vermeye başladığında, olay olmuştu. Gerçek birer tüketici haline gelmeye başlayan otomotiv işçileri, Detroit’in de yükselişini sağlamıştı. Ancak özellikle 2000’lerin başından itibaren başlayan kan kaybı, Detroit’in de sonunu yaklaştırdı. Yapılan bir hesaplamaya göre, otomotiv sektöründe işten atılan her bir işçiye karşılık, ortalama 1.26 kişi de işini kaybediyor. Bu da, düşüşün bir başka yönünü oluşturmakta.
Maaşlara bakalım...
“Üç büyükler” olarak adlandırılan GM, Chrysler ve Ford’un, önemli tesislerini Detroit merkezinin dışına taşımaları da, bir başka sorumlu olarak gösteriliyor. Nitekim şu an Detroit’in ana merkezi çevresinde sadece Chrysler ve GM’in birer tesisi kaldığı, bu fabrikalarda çalışanların sayısının 10 bin civarında olduğu belirtiliyor. Bununla birlikte Chrysler ile GM’in yan sanayi tesislerinin yanında Japon ve Avrupalı firmaların araştırma merkezleri mevcut.
Ülke genelinde olduğu gibi, bir dönem Detroit’teki otomotiv işçileri de sosyal yardımlar ve yan ödemelerle birlikte iyi kazanıyordu. Her ne kadar bazı kaynaklarda eski ücretlerin saatte 70 dolara yakın olduğu söylense de, 2008’de bunun 40 dolar civarında olduğu ve 30’a kadar düştüğü belirtiliyor. Sendikasız işçilerse, bunun 5-10 dolar altında alıyordu. Şimdilerdeyse yeni işe alınan işçi 16 dolar gibi bir ücretle başlıyor. Üstelik eski çalışanların aldığı, sağlık gibi pek çok ek ödemeden mahrumlar. Çünkü kriz öncesi GM gibi şirketler, emeklilere sağlık harcamalarını da ödüyordu. Bununla birlikte otomotiv dışı fabrikalarda çalışan ve saatte 13-14 dolar kazananlara göre maaşları daha iyi.
Detroit Sanayi Odası’nın 2010 verilerine göre ortalama yıllık geliri en yüksek olan kesim, 71 bin dolarla finans ve sigorta sektöründe çalışanlar. Onları yaklaşık 66 bin dolarla üretim sektöründe çalışanlar izliyor. Sağlık ve sosyal destek hizmetlerinde çalışanların ortalaması ise 46 bin dolar civarında.
LEVENT KÖPRÜLÜ
BİTTİ