Balık, "Hocabey Mescidi yangın geçirir. Çarşı esnafı dönemin beyi Sahipataoğulları'ndan Nusrettin Hasan Bey'den cami yaptırmasını ister. Hasan Bey de ahşap ustası ve mimar Emir Hac Bey'den, 40 esnafı temsilen 40 direk yapmasını ister. İçeride gördüğünüz her bir direk o dönemde ticaret yapan esnafı temsil eder" dedi.
Direklerin çam ağacından yapıldığını aktaran Balık, "Çivisiz bir şekilde monte edilmiştir. Kündekâri dediğimiz bir sistemle yapılan eserimizde ağaçlar birbirine geçmeli sistemde yapılmış. Direkleri üzerine kirişler onun üzerine de döşemeler konulmak suretiyle, ancak bağlantı noktalarında 'mıh' diye tabir edilen eski demirden kesme çiviler iskeleti ayakta tutmak için kullanılmıştır" diye konuştu.
Caminin döşemelerinde zamanın halı motiflerine yer verildiğini belirten imam Hasan Balık, halıların yıpranması ve eskimesi ihtimaline karşın motiflerle yeni halı yapılaması için böyle bir uygulama ortaya konulduğunu aktardı.
İçerideki ağaçlardan zaman zaman değişimler olduğunu belirten Balık, ağaçların önemli bir kısmının hala daha orijinal olarak kaldığını aktardı. 22 direğin orijinal olarak günümüze ulaştığını kaydeden Balık, "Camimizin özellikle minber kapısı orijinaldir. Müzeden tescillidir. 750 yıldır camimizde bulunmaktadır. Üzerindeki belgede mimarımız Emir Hac Bey'in adı yazılıdır ve hicri yapılış tarihi olan Rebiyülahir ayında 671 yılında yapıldığını ifade eder" dedi.
Caminin Selçukluların karakteristik mimari yapılarından olduğunu vurgulayan Balık, "İlk dönem İslam mimarisinden izler taşır. Enine uzun, dikdörtgen eğri planlı olan camimiz, bu eğri planı ile de depremlere karşı koruyucu bir özellik taşımaktadır" diye konuştu.
Caminin taş işçiliğine dikkati çeken imam Hasan Balık, caminin duvarlarını oluşturan taşların özel bir ustalık yöntemi ile büyük taşların arasına yerleştirilen küçük taşların bulunduğunu söyledi. Balık, "Çatı kısmı orijinalinde düz dam olup, 1950 yılından sonra çatı haline getirilip üzeri bakır ile kaplatılmış. Halen görülen 'çörten' denilen taş olukları 24 tane. 8'er tane kuzey ve güney yönlerinde, 4'er tane de batı doğu yönlerinde yer alır. Bunlar caminin su tahliyesini sağlayan taş oluklardır. Günümüzde halen varlığını sürdürüyor" dedi.'DÖNEMİN BEYİ NAMAZA BATI KAPISINDAN İŞTİRAK EDERMİŞ'Caminin 3 kapısının kuzeye, doğuya ve batıya baktığını belirten Hasan Balık, "Batı kapısı ile ilgili dönemin beyi namaza oradan iştirak edermiş. Böyle bir rivayet var. Doğu kapsının da üzerinde bir kitabesi var, caminin 1341 yılında ilk defa tamirat gördüğünden bahsediliyor" diye konuştu.MİHRAP İLK GÜNDEN KALMAMermerden yapılın mihrabının ilk dönemden kaldığını anlatan Balık, besmele ile başlayan mihrap işlemesi hakkında da bilgi verdi. Balık, şöyle dedi:"Ayet-el Kürsi hattı bulunmaktadır. Ayet sona erdikten sonra sol alt kısımdan itibaren iki isim bulunmaktadır. Bunlardan birisi mihrabın mermer ustası Ali oğlu Sivastus, en alt kısımda da Hacı Mahmut oğlu Hacı Murat ismi yazılı. Bu isim de camimizin hattat ve nakkaşıdır. Ayet-el Kürsi dışında mihrabın tam ortasında İhlas Suresi hat edilmiştir. 4 ayet olan bu sure 2 ayetin üzerinde ters bir yazılımla 2 ayet şeklinde yazılarak, sağda başlayıp döndürülerek sağda tamamlanmış. Yani 'Allah'tan geldik, ona döneceğiz' ayetini bize ifade ediyor. Mihrabın son olarak iç kısmındaki hatlardan bahsetmek istiyorum. İmamın sağa selam verdiği bölümde Allah'tan başka ilah yoktur 'La İlahe İllallah' ifadesi var. Sola selam verdiği yerde ise 'Ey yönetici, ey vali, ey emir adaletli ol' diye bir mesaj sunuluyor"