Prof. Dr Saatçi, Fatih döneminin bir diğer önemli yapısının ise Davutpaşa Külliyesi olduğuna vurgu yaparak, şunları kaydetti:"Uzun yıllar çok kötü kullanılsa da son yıllarda etrafındaki gecekondu binaları kaldırılarak çok güzel bir hale getirildi. Yine Fatih dönemine ait irili ufaklı camiler de var. Bunlara en güzel örnek Firuzağa Camisi'dir. Atikali ve Muratpaşa da o dönemin öne çıkan yapılarıdır.
Bunlar daha çok Bursa üslubu ile yapılan klasik dönem Osmanlı mimarisinin öncüleri olan yapılardır. Merkezi kubbenin inkişaf etmediği hazırlık dönemidir. Fatih ile İstanbul büyük bir imar hareketi yaşadı. Ancak Fatih'in ömrü at sırtında savaşarak geçti.
O yüzden fırsatı olsa İstanbul'a mimari anlamda daha çok şeyler kazandırabilirdi. Ayasofya'ya bakışı bile onun sanata ne kadar değer verdiğini gösteriyor aslında. Korunsun diye orayı mabet yapıyor. Cami olduğu için Müslümanların orayı koruyacağını biliyordu."
Fatih dönemine ait bazı eserlerin korunmasında birtakım sorunlar olduğuna dikkati çeken Saatçi, "Fatih Külliyesi'nin imareti tamamen yok oldu. Fevzi Paşa Caddesi'nin üzerindeki bazı dükkanlar imaretin üzerine yapılmış kötü bir görüntü oluşturuyor. Bu yaklaşımlara izin vermememiz lazım.
Akdeniz medreseleri duruyor ama Karadeniz medreseleri yıkıldı. Bu değerli Osmanlı padişahının eserlerine mutlaka sahip çıkılması, özellikle müzelerde ona ait olan eşyaların çok iyi sergilenmesi lazım. Çünkü dünya tarihinin yönünü değiştiren çok önemli bir padişahtı." değerlendirmesinde bulundu.
Fatih'in İstanbul'un fethine hazırlık amacıyla ilk olarak Rumeli Hisarını yaptırdığını dile getiren İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Vefa Çobanoğlu, İstanbul'un fethinden sonra Fatih'in, şehrin yeniden imarı için büyük çaba sarf ettiğini söyledi.
Doç. Dr. Çobanoğlu, Fatih'in, şehri bir an evvel mamur etmek için yönetimdeki önemli paşaların öncülüğünde büyük ölçekli mimari yapıların inşaatını başlattığını aktararak, "Vezirler ve paşalar aracılığıyla önemli külliyeler inşa edildi. Yine şehrin ihtiyacını karşılayacak mahalle mescitleri yapıldı. Fatih döneminde 200'den fazla mahalle mescidi yapıldı. İstanbul salı günü fethediliyor ve çarşamba günü Zeyrek Kilisesi'nin olduğu manastırda eğitim başlıyor. Fetih'ten bir gün sonra eğitime başlanması aslında 'Biz burada kalıcıyız' mesajının verilmesi anlamını taşıyordu." diye konuştu.
Fatih döneminin en önemli eserinin Fatih Külliyesi olduğuna işaret eden Çobanoğlu, "Osmanlı külliyeleri içinde onu aşan bir külliye olmadı. Bu da şehre verilen değerin en önemli göstergesidir." dedi. Çobanoğlu, Fatih devrinin mimari özelliğine bakıldığında, direkt Ayasofya örnek alınmasa da etkilenildiğinin görüldüğünü dile getirerek, o dönemde büyük kubbeli yapıların öne çıktığını kaydetti.