25.05.2021 - 19:22 | Son Güncellenme:
Türkiye'de son 24 saatte 223 bin 104 Kovid-19 testi yapıldı, 9 bin 375 kişinin testi pozitif çıktı, 175 kişi hayatını kaybetti. Ağır hasta sayısı 1667 oldu, 11 bin 192 kişinin Kovid-19 tedavisinin/karantinasının sona ermesiyle iyileşen sayısı 5 milyon 45 bin 508'e yükseldi.
Hürriyet gazetesinden Nuray Babacan ve Meltem Özgenç'in haberine göre; Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere hükümette yapılan değerlendirmeler, tam katılımlı aşı kampanyası ve toplumsal bağışıklıkla kışa girmek yönünde. Bu çalışmalarda tüm veriler değerlendiriliyor.
Kış aylarında testlerin pozitif çıkma oranı yüzde 20’lere dayanmışken, bu oran yüzde 4’e kadar geriledi. Aktif vaka sayısı 600 binden, 120 bine düştü. Uzmanlar, bunun toplumdaki virüs yükünün azalması anlamına geldiğini, virüsü bulaştıracak kişi sayısı ne kadar az olursa, yayılımın da o kadar yavaş ve düşük olduğunu anımsattı.
Vaka sayısının tam kapanmanın etkisiyle bir süre gerileyeceği, ardından duraklamaya gireceği ve sonra yükseleceği değerlendiriliyor. Yükselişin, denetimlerle kontrol altında tutulması ve 15 binin üzerine çıkmaması gerektiği ifade ediliyor.
Verilere göre, daha önce hastalık geçiren ve antikor oluşanlar ile iki doz aşı yaptıran 12 milyon kişi hesaba katıldığında, 20 milyon kişinin bağışıklığının bulunduğu öngörülüyor. Haziran ayından itibaren 30 milyon doz BioNTech aşısının yapılması ve bu aşıların tamamının ilk doz olarak uygulanmasının bağışıklık rakamlarını hızla yukarı çekeceği belirtiliyor.
Bu aşının ilk dozunun koruyuculuğunun fazla olması, bağışıklık kazananlarla birlikte 50 milyon kişinin korunma aşamasına geçmesi anlamına gelecek. Aşılar yapıldıktan 10-14 gün sonra antikor oluştuğunun hesaba katılmasıyla, temmuz ayının ikinci yarısında toplumsal bağışıklıktan söz etmeye başlanabilecek.
Aşı kampanyasının tamamlanıp, toplumun en az 60 milyonunun aşılanmasının, sonbahara tam toplumsal bağışıklıkla girmek anlamına geleceği ifade ediliyor.
ABD’nin bir istihbarat raporunda, Çin’de Vuhan Viroloji Enstitüsü’nden (WIV) 3 araştırmacının, ülkenin yeni tip koronavirüs salgınını açıklamasından aylar önce, Kasım 2019’da hastanede Kovid-19’a benzer belirtiler nedeniyle tedavi gördüğü iddia edildi. ABD raporu, koronavirüsün kökenine dair tartışmaları yeniden gündeme getirdi.
Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin ABD istihbarat raporuna dayandırdığı haberinde, raporun araştırmacıların sayısı, hastalığın zamanlaması ve hastane ziyaretleri hakkında yeni ayrıntılar sunduğuna yer verdi.
Gazeteye konuşan ve adlarını gizleyen bazı yetkililer, söz konusu istihbaratın araştırmacıların koronavirüse yakalanıp yakalanmadığına dair daha net kanıtlar sunması gerektiğini söyledi. Bazı yetkililer ise raporun konuyla ilgili en güçlü ve sağlam istihbaratlardan biri olduğuna inandıklarını belirtti.
Raporun Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Kovid-19’un kökenlerine soruşturmanın yeni aşamalarını ele alacağı toplantısından önce sızdırılması dikkat çekti. DSÖ, geçen şubat ayında Kovid-19’un WIV laboratuvarından sızdığı iddialarının gerçekçi olmadığı sonucuna ulaştıklarını açıklamıştı.
ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Başkanı Anthony Fauci’nin koronavirüsün doğal olarak geliştiğine “ikna olmadığını” açıklaması da salgının başından beri devam eden virüsün laboratuvardan sızdığına dair tartışmayı alevlendirdi. Fauci, “Buna (virüsün doğal olarak geliştiğine) ikna olmadım, ne olduğunu elimizden gelen en iyi şekilde bulmaya devam edene kadar Çin’de neler olup bittiğini araştırmaya devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Çin Dışişleri Bakanlığı ise, WSJ haberine yanıt olarak yayınladığı açıklamada söz konusu iddiayı yalanladı. Bakanlığın açıklamasında “ABD laboratuvar sızıntı teorisini yutturmaya devam ediyor. ABD kaynağı gerçekten bulmakla ilgileniyor mu yoksa dikkat mi dağıtmaya çalışıyor?” ifadesi yer aldı.
Öte yandan eski ABD Başkanı Donald Trump, görev süresi boyunca pek çok kez virüsün yayılmasından dolayı Pekin’i suçlamıştı. Çin, Amerikan Sivil Haklar Koalisyonu, Trump’a Kovid-19 virüs salgını sürecince kullandığı “Çin virüsü”, “Vuhan virüsü” gibi ifadeleri nedeniyle dava açtı.
Davada, Trump’ın Asyalı Amerikalılarda duygusal sorunlara yol açtığı gerekçesiyle, ABD’de yaşayan her Asyalı için 1 dolar, yani 22.9 milyon dolarlık tazminat talep edildi.
Sağlık Bakanlığınca, Kovid-19'la mücadele kapsamında uygulanan birinci ve ikinci doz toplam aşı miktarı saat 19.45 itibarıyla 28 milyon 233 bin 774'e ulaştı.
İstanbul'da uygulanan birinci doz aşı sayısı 2 milyon 718 bin 750, ikinci doz aşı sayısı 1 milyon 917 bin 50, toplam 4 milyon 635 bin 800; Ankara'da birinci doz aşı sayısı 1 milyon 326 bin 836, ikinci doz aşı sayısı 1 milyon 17 bin 401, toplam 2 milyon 344 bin 237; İzmir'de ise birinci doz aşı sayısı 1 milyon 82 bin 771, ikinci doz aşı sayısı 841 bin 119, toplam 1 milyon 923 bin 890 doz olarak kayıtlara geçti.
Abdullah Karakuş - Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci ile salgın dönemi başta olmak üzere sağlık alanında büyük kolaylıklar sağlayan yapay zekâ çalışmasını konuştuk... Sağlık alanındaki yapay zekâ ve dijital atak, salgın sürecinde Türkiye’nin bir adım önde olmasını sağladı. Bu proje özellikle Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın önem verdiği ve üzerinde hassasiyetle durduğu konuların başında geliyor.
Sağlık Bakanlığı’nın son 6 yıldır tüm kamu, özel, vakıf, üniversite olmak üzere sağlık tesislerini e-Nabız Kişisel Sağlık Sistemi ile tek bir platform üzerinde entegre ederek tüm sağlık sistemini birbirleri ile konuşur hale getirmesi ve 7/24 çalışma prensibi ile saniye saniye veri akışını sağlaması birçok kritik sorunun büyümeden çözülmesine ile yol haritalarının hazırlanmasında anahtar rol oynadı.
Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci, çalışma arkadaşlarıyla oluşturduğu, 2014 yılında bahsettiğinde fantastik hayaller diye eleştiri aldığı, ama bugün gerçek olan sistemi Milliyet’e tek tek anlattı. Sağlık Bakanlığındaki turda hangi doktorun hangi ilaçları yazdığından doktorların hangi oranda sezaryen doğum yaptırdığına, hangi bölgelerde obezitenin arttığından hangi hastanelere neden daha çok talep olduğuna, aşıların il il, ilçe ilçe kaç tane kaldığından filyasyon ekiplerinin görevlerini nasıl yaptığına, kuş gribine neden olacak göçmen kuşların hangi güzergahtan geçtiğinden ambulansların nerede durursa 5 dakikada hastaya ulaşabileceğine kadar yüzlerce veri ve analizin olduğu dev bir dijital proje.
Bakan Yardımcısı Birinci’yi 2 saat dinledim ama bana gösterdikleri ve anlattıkları, son 6 yılda yapılan projelerin yüzde 10’u bile değildi. En önemlisi kurulan sistemler hiçbir yurtdışı bağımlılığı olmayan, bu ülkenin mühendislerince geliştirilmiş tamamen yerli ve milli uygulamalardan oluşuyor.
Özellikle salgının yönetilmesinde büyük katkı sağlayan proje dünyaya da örnek olmuş. İspanya başta olmak üzere birçok ülkede proje ile ilgili bilgi almak istemiş.
Bakan Yardımcısı Birinci, Sağlık Bakanlığı olarak Kovid-19 salgını ile mücadele kapsamında sağlık çalışanlarını, sağlık yöneticileri ve toplumun tüm bireylerini kapsayan dijital uygulamaları hayata geçirerek dünyaya örnek oluşturacak uygulama ve sistemleri hizmete sunduklarını dile getirdi.
Tüm sağlık sistemini birbirleri ile konuşur hale getirerek 7/24 çalışma prensibi ile anlık veri akışını sağladıklarını ve bunları analiz ederek hemen sorunları çözdüklerini dile getiren Birinci, “tüm vakaları anlık izleyebiliyoruz. Böylece koronavirüs Bilim Kurulu dahil olmak üzere tüm sağlık yöneticilerinin karar alma süreçlerinin desteklenmesi, toplumun bu süreçte virüsün yayılım hızının en aza indirilmesi ve izolasyon kurallarını benimsemesi, hastanelerin yoğunluğuna bağlı olarak engelliler dahil tüm vatandaşların karşılaşabilecekleri potansiyel zorlukların aşılması, vatandaşların kendi semptom kontrollerini yapabilmesi ve zaman kaybetmeden sağlık tesisleri ile irtibata geçebilmesi için birçok web tabanlı sistem ve mobil uygulamayı hayata geçirdik” diyor.
Bu sistemin pandeminin dijital yönetiminde sağlam bir omurga anlamına geldiğini dile getiren Birinci, “Sistem içerisinde hastaya ait, aynı zamanda hastalığın önlenmesine ve yayılmasına yönelik tüm parametreleri içeren detaylı ekran ile hastanın tedavisi ve izolasyonu, en ince ayrıntısına kadar gerçekleştiriliyor. Sistemin kurgusu vaka tespit edildikten şifayla taburcu olana kadar tüm tedavi süreçlerinin anlık olarak takip edilebildiği bir algoritma ile oluşturuldu” vurgusu yaptı.
Türkiye’deki aşı noktaları saniye saniye izleniyor. Bunlar anlık aşı noktaları, hastanede aşılananlar ve evde aşılananlar. Bu sistemde hangi yaş aralığında aşı olanlardan kaç aşı kaldığına kadar birçok analiz edilecek veri var.
İlçelere kadar kaç aşı kaldığı da sistemde görülüyor. Aşı azaldığı zaman sistem kırmızıya dönüp alarm veriyor ve oraya hemen aşı takviyesi yapılıyor.
Sistemde hastalıklara ilişkin risk grupları ile ilgili de ayrı çalışma yapılmış. Hangi risk gruplarının salgından hangi oranda etkilendiği, hangi risk grupları nerede yaşıyor sistem tarafından biliniyor.
Riskli grupların kovidli temaslısı olma ya da vakaya dönüşme oranları il il takip ediliyor. Bölge bölge, il il obezite ve kronik hastalık haritası bile çıkarılmış. Bu sonuçlara göre de önlemeye yönelik adımlar atılıyor, ilgili birimlerin anlık uyarılması sağlanıyor.
Sistemde hangi grup hastaların hangi hastaneye gittiği de çıkıyor. Bazı hastanelere gidenler oradan hangi yakın il ilçe hastanelerine sevk edildiği de sistemde görülüyor. Böylece rolü çerçevesinde hangi hastanede ne eksik hangisinde ne iyi ortaya çıkıyor.
Hastanelerin beklenen rolün gereği olan hizmet kapasitesinin gerisinde kalmasının sebepleri anlık analiz edilebiliyor. Ona göre eksikler tamamlanmaya çalışılıyor.
Sağlıkta İstatistik ve Nedensel Analizler (SİNA) projesi tüm işlerin hızlı ve kolay takibini sağlıyor. 10 binin üzerinde ekranı ve göstergeleriyle 150 binin üzerinde doktorun, hastane, il ve ülke düzeyinde kendi branşında karşılaştırmalı raporlarına erişimi sağlanıyor. Bugüne kadar 59 bin doktor kendi raporlarına erişmiş durumda.
6 yıl önce kullanıma sunulan, şu anda aktif 42.5 milyonun üzerinde kullanıcısı olan e-Nabız, altyapısı tüm sağlık tesislerini hali hazırda birbirleriyle anlık olarak veri alışverişi yapar hale getirmiş. Tüm Kovid-19 süreçleri e-Nabız altyapısı ile anlık olarak takip edilerek 81 ilde gerekli müdahaleler ve önlemler ivedilikle yapılabiliyor.
SİNA’daki kimlikten arındırılmış verilerle vaka profilleri, salgının ilerleme hızı, hastalık değişim hızları, yaşlara ve nüfusa göre hastalık oranları, yoğun bakım, yatak doluluk oranları, ventilatör sayıları, filyasyon süre, mesafe, vaka başına filyasyon oranı, ekiplerin takibi, test istatistikleri, hasta memnuniyeti, anket değerlendirmeleri, HES kodu kullanım verileri, kronik hastalık risk hesaplamaları, riskli popülasyon oranları vb. verilerin analizi yapılabiliyor.
Mekansal İş Zekâsı uygulaması ile, halihazırda sağlık hizmeti veren kamu kurum ve kuruluşları ile özel kurumlardan belirli standartlar çerçevesinde sağlık verileri toplanıyor, toplanan veriler doğrudan, birtakım istatistiksel değerlendirmelerin ardından anlaşılır ve kolay yorumlanabilir hale getiriliyor.
Farklı alternatifler değerlendirilerek analitik olarak ülkenin coğrafi konumu üzerinde hızlı ve doğru karar vermeye olanak sağlıyor. Uzun zamandır MİZ üzerinden hasta ve hasta nakil hareketleri, 112 istasyon erişim süre ve mesafeleri, ASM erişim süreleri, kuş gribi ile göç yolları ilişkisi, obezite oranları, solunum yolları hastalıkları ile hava kirliliği ilişkisi gibi veriler anlık olarak harita üzerinde incelenebiliyor.
Salgın ile mücadelede büyük fedakârlık gösteren sağlık personelinin kendisine ve çocuklarına psikolojik destek sunmak için Sağlık Personeli Ruhsal Destek Uygulaması (RUHSAD) geliştirilmiş. Personel, cep telefonlarına mobil marketlerden indirdikleri RUHSAD uygulaması ile destek talebinde bulunabiliyor, talebi hızlı bir şekilde karşılanan personel randevu alarak, alanında uzman hekimlerce uygulama üzerinden görüntülü aranarak 7/24 destek alabiliyor.
Aşıla, e-Nabız, Tele-radyoloji, Hayat Eve Sığar (HES), e-Rapor, Merkezi Hekim Randevu Sistemi, Dr. e-nabız, Reçetem, MİZ, ESİM, ASOS, HSYS vb...
Daha bunların içinde yazamadığım çok sayıda uygulama var. 5 saniye içinde randevu almaktan eczaneye kâğıt reçete olmadan kodla gidip ilaç almaya, hangi ilacın hangi hastanenin stokunda olduğundan hangi ilacı kimin kullandığına kadar yüzlerce sayılacak veri var.
Bir önemli noktada hizmetlerle ilgili ölçme ve değerlendirmeler de yapılıyor olması. Yani memnuniyet ve memnuniyetsizlik. Bu da varsa hataların sıfıra indirilmesine yönelik.
Pandemi ile mücadeledeki en önemli araçlardan biri filyasyon (kaynak arama) uygulaması. Filyasyon yapılan alanda veriler anlık olarak sisteme kaydediliyor ve veri akışı zaman kaybedilmeksizin analiz edilmeye başlanıyor.
Ayrıca filyasyon ekiplerinin, mobil uygulama ile merkezden yönlendirilerek filyasyon yapılacak alanlara en hızlı şekilde müdahale etmeleri sağlanıyor. Vakaya erişme süresi, filyasyon mesafesi gibi veriler merkezden takip edilerek kapsamlı bir denetim ve takip mekanizması da işliyor. Bu sistem aracılığıyla filyasyon ekiplerinin eve gidip gitmediği, telefonla işlemi yapıp yapmadığı kaç kilometre yaklaştığına kadar birçok denetim yapılabilecek öge görülüyor.
Örneğin ekibin uzaktan işlem yaptığı sistemde çıkarsa ekip aranıp eve neden gidilmediği soruluyor.
Sağlık Bakanlığı’nın bu haftaki koronavirüs risk haritasında 100 binde 124.64 oranıyla vaka sayısı artan tek il olan Tunceli, ölüm ve yoğun bakım oranı en düşük olan kent.
İl Sağlık Müdürü Dr. Çağdaş Özdemir, vaka sayısı artışının kapanma sürecinde il dışından gelenlerden kaynaklandığını belirterek, “Vaka sayımız yükselse de ölüm oranında Türkiye’de en düşük kentiz” dedi. Şubat ayında kentteki vaka sayılarının tek haneli rakamlara düştüğünü ancak kapanma sürecinden sonra ciddi oranda artış meydan geldiğine dikkati çeken Özdemir, şunları söyledi:
“Yaklaşık 100 binde 400’e çıkan vaka sayılarıyla karşılaştık. Tam kapanma öncesinde, ilimize gelen misafirlerimiz oldu. Özellikle bazı ilçe ve köylerimize çok sayıda kişi geldi. Gelenlerle vaka sayımız arttı. Yaz aylarında da il dışından gelen kişi sayısı çok artacak. Bu durum, vaka sayımızı ciddi oranda yükseltecektir.”
Özdemir, 83 bin nüfuslu kentin yaklaşık yarısının aşı olduğunu belirterek, “Tek doz 40 bin aşı yaptık. Aşıdan kaynaklı ölüm ve yoğun bakım oranı Türkiye’de en düşük kentiz” dedi. İl dışından gelenlere kurallara uymaları çağrısında bulunan Çağdaş Özdemir, “Vatandaşlarımızın bu kısıtlama sürecinde, evlerinde sıkıldığını biliyoruz. Ancak yaz aylarında rahat gezmek, Tunceli’nin doğal güzelliklerinden faydalanmak istiyorsak, kurallara aşı oranımız tam yükselene kadar riayet edersek çok iyi olacak” diye konuştu.