19.08.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:
ESRA ALUS İstanbul
Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları yerleşkesinde İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen birinci Balyoz davasının dün 38. duruşması yapıldı. Duruşmada, iddianamede “35 kişilik Yurtdışı müzahir subay/astsubay listesini Deniz Kuvvetleri Karargahında son kaydeden kişi” olduğu öne sürülen Tümamiral Ali semih Çetin savunma yaptı. Çetin, iddiaya ilişkin, “Belgenin kaydedildiği 15 Şubat 2003’te senelik izindeydim. Yani suçun işlendiği iddia edilen yerde karargahta değildim” dedi.
Savcı Berk’i eleştirdi
Çetin savcılık sorgusunu imzalamasının ardından avukatı ve soruşturma savcısı ile aralarında yaşanan gerginliği de savunmasında aktardı. Çetin, “Avukatıma Savcı Mehmet Berk ‘Çok uzatmayın avukat hanım, biz ne savunmalar gördük. Sonuç değişmedi’ demişti. Bana da sanki başka ülkeden gelmişiz gibi ‘Siz Yassıada’yı bilir misiniz?’ diye sormuştu. 1960 ihtilalinde daha dünyada bile olmayan bir savcı, o tarihte henüz 2 yaşında olan bir tümamirale geçmişin hesabını soruyordu” dedi. 15 yıl önce yaşanan Kardak krizinde görev yaptığını belirten Çetin, “Görev yaparken, çok yakınımıza sokulan Yunan gemilerindeki subayların gözlerinde gördüğüm nefreti hiç unutmamıştım. Ama bu olaydan yıllar sonra soğuk bir Şubat gecesi, Beşiktaş Adliyesi’ndeki gözlerde, bundan çok daha fazla nefret göreceğimi, doğrusu hiç aklıma getirmemiştim” diye konuştu.
Ordu ve donanmanın tasfiye edildiği söyleyen Çetin, savunmasına şöyle devam etti:
“Kendi ordusuna ve donanmasına komplo kuracak kadar alçalmış bir çetenin yarattığı bir ihanet sürecinden geçiyoruz. Kendi ülkemizde esir düştük. Bir asker için en büyük onur şehit olmaktır. En büyük utanç ise esir düşmektir. Ama bu esaret, şimdi olduğu gibi canımdan çok sevdiğim ülkemin ulusal çıkarlarını koruduğum için beni tasfiye etmek isteyenler ile onların içerideki işbirlikçileri tarafından hedef alınmanın bir sonucuysa, ben bundan ancak onur duyarım. Hasdal’da geçirdiğim günler benim için asla bir mağduriyet değil, gelecek kuşaklara bırakacağım şeref madalyasıdır.”
Avukat savcı tartışması
Savcı Savaş Kırbaş, çapraz sorgu sırasında Çetin’e “Levent Bektaş’a ait flash bellekte sizin de isminizin geçtiği bazı word belgeleri bulunuyor. Bu konuda söyleyecekleriniz var mı?” diye sordu. Bu sırada avukat Şule Nazlıoğlu Erol, “Savcı taraflı davranıyor. Niyetini biliyoruz. Ordudan ne kadar nefret ettiği, davanın ilk başından beri bellidir. Madem bu soruları soracaktınız da neden savcılık aşamasında sormadınız?” diye yüksek sesle çıkışınca Başkan Ömer Diken müdahale etti. Diken, “Yargılama aşamasında başka konular da araştırılabilir ve bu konu ile ilgili soru sorulabilir” dedi.
Avukat Kürşat Veli Eren ise savcılara da hesap sorulacağı günlerin geleceğini söyledi. Başkan Diken diyaloğa müdahale ederek, “Zamanı geldiğinde demekle kastınız nedir? Bu davanın tersine döneceğini, iddianameyi hazırlayan savcılarla yargılamayı yapanların yargılanacağını mı demek istiyorsunuz?” diye sordu. Avukat Eren’in, “Yargılamaların ters döneceğine inanıyorum” sözü üzerine Diken, “Bizi tehdit mi ediyorsunuz?” diye sordu. Bunun üzerine avukat Eren, sözlerini değiştirdiğini belirterek, “O zaman sözlerimi değiştiriyorum ve yürekten böyle olmasını dilediğimi söylüyorum” diye konuştu.
Türk milleti adına yargılama yaptıklarını belirten Diken, “Hesabını veremeyeceğimiz hiçbir şeyin altına imza atmayız” dedi.