Gündem Atanamayan hâkim adayı otel odasında ölü bulundu

Atanamayan hâkim adayı otel odasında ölü bulundu

23.08.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

İntihar ettiği sanılan hâkim adayı Didem Yaylalı’nın HSYK tarafından hâkimliğe atanmaması nedeniyle bir süredir psikolojik sorunlar yaşadığı öne sürüldü

Atanamayan hâkim adayı otel odasında ölü bulundu

Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Didem Yaylalı, hakimlik sınavını kazanarak Türkiye Adalet Akademisi’nde eğitim gördü. Akademi ve adliyedeki eğitimini tamamlayarak Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca atanmayı bekleyen Yaylalı, Akademi’ye sunduğu sağlık raporunda imza eksikliği nedeniyle disiplin soruşturması geçirdi. İdareye yalan beyanda bulunmaktan dolayı disiplin cezası alan Yaylalı, yeterlilik sınavını da başarıyla vermesine rağmen 16 aydır atanmayı bekliyordu. Bu sırada Ankara Adliyesi’nde stajyer hakim olarak görev yapmaya devam eden Yaylalı, geçtiğimiz günlerde disiplin cezası nedeniyle atamasının yapılmayacağını öğrendi.

Temizlik görevlisi buldu
Uzun süredir karşı karşıya kaldığı atama sorunu nedeniyle psikolojik sorunlar yaşayan Yaylalı, 3 gün önce yakınlarına ve arkadaşlarına haber vermeden Fethiye’ye gitti. Bir otele yerleşen Yaylalı’dan 3 gün boyunca kimse haber alamadı. Genç kadının ölümünü odaya giren temizlik görevlisi ortaya çıkardı. Odada hareketsiz yatar vaziyette bulunan Yaylalı’nın yüksek oranda alkol aldıktan sonra çok sayıda antidepresan ilaç kullanarak intihar ettiği belirtildi. Kesin ölüm nedeni için cenazesi Muğla Adli Tıp Kurumu’na gönderilen Yaylalı’nın otopsinin ardından Bursa’da toprağa verileceği öğrenildi.

‘Alkol problemin mi var?’
Hakim adayı Yaylalı’nın içinde bulunduğu durumu en iyi bilenlerden biri de HSYK ile yaşadığı sorunlar nedeniyle hakim olarak atanmayan Tolga Onur’du. Onur kendisiyle sık sık dertleşen Yaylalı’nın Türkiye Adalet Akademisi ve HSYK’da yaşadığı onur kırıcı davranışlar nedeniyle intiharı seçtiğini söyledi. Yaylalı, sosyal paylaşım sitesi vasıtasıyla Tolga Onur’a gönderdiği mesajlarda yaşadıklarını şöyle anlatmıştı: “(...) Yaşadığın sürecin aynısını yaşıyorum şuan. Akademideyken haberim olmaksızın soruşturma geçiriyormuşum. Aylarca her şeyim araştırılmış. Eksik aranmış. Nisan ayında akademiye sunduğum bir sevk kağıdında eksiklik bulunmuş, doktor imza atmayı unutmuş.
Temmuz ayında mesleğe kabulden bir hafta önce idareye yalan beyanda bulunmaktan disiplin cezası aldım. Mesleğe kabul edilmedim. HSYK sürecinde aynı şeyleri yaşadım, ‘Alkol problemin mi var hayatınla ilgili bir problem mi var’ diye sorular, aşağılamalar... Kendi dönem arkadaşlarım arasında hakkımda asılsız dönen dedikodular.

‘İstifa edeceğim’
Şu an genel kurul aşamasındayım ve senin durumundan farklı bir karar çıkmayacak benim için de. Yaşadığın şeyleri çok iyi anlıyorum bizzat ben de yaşıyorum. Şu an tabancadaki son kurşunu atıyorum... Genel kurulda olumlu karar çıksa bile istifa edeceğim ve yaşadıklarımı anlatacağım herkese senin gibi. Ama şimdi annem babam için ailem için aklanmak istiyorum. Bir kaç hafta içinde görüşülecek.
O zamana kadar sessiz kalıyorum bu yüzden. HSYK üyelerinden biri yakın arkadaşımın amcası ve adam benim için disiplin cezası neyse de ‘alkol problemi var o kızın’ demiş. Üstü kapalı üyelerin söylediğinden anladığım akademideyken biri benim alkol kullandığımı söylemiş ve soruşturma bu yüzden açılmış.”
Didem Yaylalı’nın cenazesi dün Bursa’ya getirildi. Yaylalı’nın Uludağ’da görev yapan Astsubay babası Yaşar Yaylalı, “Bronşit tedavisi gören ve bu nedenle HSYK tarafından ataması yapılmayan kızımın geleceğiyle oynayıp hayatını aldılar” dedi.

Haberin Devamı

HSYK iddiaları reddetti
HSYK kaynakları, 12’nci Adli Yargı Hâkim adayı olan Yaylalı hakkında, “tayt ve pantolon giydiği, alkol aldığı” gerekçesiyle disiplin soruşturması başlatıldığı ve bu soruşturma uyarınca girdiği bunalım sonucu intihar ettiği şeklindeki iddiaların doğru olmadığını belirtti.
Alınan bilgiye göre Yaylalı hakkında, Ankara Adalet Akademisi’nce verilen kursa katılmadığı iddiasıyla disiplin soruşturması başlatıldığı öğrenildi. Soruşturma kapsamında Yaylalı’nın, kursa devam edememesine gerekçe olarak akademiye verdiği hastane raporunun şüpheli bulunması üzerine hastane ile irtibata geçildiği ve söz konusu raporun gerçek olmadığının ortaya çıktığı iddia edildi. Disiplin soruşturması sonunda Yaylalı’ya, kınama cezası verildiği bildirildi. Yaylalı’nın cezanın iptali istemiyle idare mahkemesinde açtığı dava reddedilirken, ret kararına yaptığı itirazın da Danıştay tarafından kabul edilmediği kaydedildi. HSYK kaynakları, Yaylalı’nın memuriyet döneminde aldığı kınama cezasının kesinleşmiş olması nedeniyle mesleğe kabul edilmediğini kaydetti.
TÜRKER KARAPINAR Ankara

Haberin Devamı

ADALET.ORG YAZILARI YÜZÜNDEN Mİ ATILDI?

Hakim ve savcıların internet sitesinde yapılan yorumlarda ise Yaylalı'nın siteye cesur yazılar yazdığı belirtilerek mesleğe alınmamasında bu yazıların etkisinin olabileceği ileri sürüldü. Kişisel sayfasındaki mesajında Haziran ayında yazdığı Seyit Rıza'nın "Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim,bu da size dert olsun" sözü dikkat çeken Yaylalı 12 Mart 2013'de ise "Hayat çok zormuş!" diye yazmış. Yaylalı'nın sitedeki diğer yazıları şöyle:

GEZİ EYLEMLERİ: Bu akşam Bestekar Sokak'ta insanlar pasif haldeydi, bir tek provokasyon yoktu. Herkes demokratik hakkını kullanıyordu. Toma birden girdi, direk hedef alıp gaz bombası attı, apartmanın içine gaz bombası attı, birden çok vatandaşın evine gaz bombası attı, insanları hedef alıp plastik mermi sıktı...İnsan canı kamu malından sayılmadığı için değersiz galiba.

Haberin Devamı

HAKİMİN ÜSTÜNÜN ARANMASI: Polisin kaba tavrı tabi ki eleştirilmeli, ancak polisin bu tutumunun hakime yönelik olması ile vatandaşa yönelik olması arasında bir fark yok sanıyorum. Zira havaalanındaki hakim normal bir vatandaştır. Mesleki saygınlığı korumak, xray cihazı uyarı vermesine rağmen uçağa binmekte ısrar etmek olmasa gerek.

HRANT DİNK CİNAYETİ: Medyanın ürettiği nefret söyleminin hedef haline getirmede ne derece etkili olduğunu yaşadık. Nefret suçları yasasının ve nefret söylemine ilişkin kapsamlı düzenlemenin gerekliliğini gördük. Ders aldık mı bilinmez.Umarım nefret suçları ve nefret söylemine ilişkin yasa bir an önce düzenlenir.

İDAM CEZASI: İdam cezası teorik olarak ceza bile değildir. Wittgenstein başyapıtı Tractatus'ta 'Ölüm bir yaşam olayı değildir. Ölüm yaşanmaz' der. İdam cezası cezanın öznesi olan suçluyu ortadan kaldırarak, cezanın çekilebilme sürecini yok eder. Aç bırakma, asarak infaz, kurşuna dizerek infaz, ateş açarak infaz, boğazlayarak infaz, çarmıha germe, ezerek infaz, elektrikli sandalye ile infaz, gaz odaları, giyotin ile baş kesme, kılıçla infaz, öldürücü iğne ile infaz, recm...Hangisini seçelim, en çok hangisi intikam duygusundan kurtarır bizi?

Haberin Devamı

VAHİM İDDİA: MESLEĞE ALINMADIĞINI CÜPPESİNİ ALMAYA GELDİĞİNDE ÖĞRENDİ

Bir dönem arkadaşı, adalet.org sitesinde paylaştığı mesajda, "Zamanında yapılacak olan kura töreni öncesi cübbelerin dağıtılması için kurul binasına gitmişken tesadüfen benden sonra cübbe almak için geldi. Görevli 'listede adınız bulunmuyor hakim hanım' dedi. Bu acı hatırayı bende katmerleyen ve sanırım sonsuza kadar unutmamamı sağlayan da bu haber oldu" diye yazdı.