11.10.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
0
Kanuni Sultan Süleyman, camiyi yaptırırken dünyanın herhangi bir yerinde yapılan mabetlerle ölçülemeyecek kadar muhteşem olmasını istemişti. Tabii en büyük hedef Ayasofya'yı geçebilmekti. Ayasofya'nın kuzey-güney çapı 31.87 metre, doğu-batı çapı 30.87 metre olup yüksekliği 55.60 metredir. Osmanlı'nın büyük hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman'ın, Mimar Sinan'a yaptırdığı en muhteşem eserlerden biri Süleymaniye Camii. İstanbul'un yedi tepesinden birine kondurulan caminin dışı kadar içi de büyüleyici. Bugün eserin etrafını saran yapıların yüksekliği yer yer büyük olsa da Süleymaniye'nin yüceliğine gölge düşürmeyi başaramadı. Süleymaniye pek çok alanda Ayasofya'yı geçmeyi başarsa da kubbe yüksekliği ve çapı bakımından Ayasofya'dan geri kalmıştı. Süleymaniye'nin kubbe çapı 25.5 metre, yüksekliği ise 53 metredir. Belki de bu nedenle Mimar Sinan, Süleymaniye için "kalfalık dönemim" ifadesini kullanmıştı. Sinan'ın kendi ağzından yaşam öyküsünün anlatıldığı "Yapılar kitabı tezkiretü'l-bünyan ve tezkiretü'l-ebniye"de bu yarış şöyle ifade ediliyor: Kubbede geri kaldı "Ayasofya kubbesi gibi büyük bir kubbeyi durdurmak son derece zordur. Kâfirlerin mimar geçinenleri 'Benzerini yapmak mümkün olsa yaparlardı' dedikleri, bu zavallının yüreğinde bir uhde olup kalmıştı. Sultan Selim Han'ın zamanında kudret gösterip bu yüce kubbeyi (Selimiye Camii) Ayasofya kubbesinden altı zira (dirsekten orta parmak ucuna kadar olan ölçü birimi) daha yüksek ve çevresini dört zira daha geniş yaptım." Kendi ifadesiyle Ayasofya'nın iç mekânı karanlıkken, Süleymaniye aydınlık bir mimariye sahip. Mimar Sinan, kalabalık cami içinin kirlenen havasını temizlemek için giriş kapısının üzerinde havayı dışarı veren bir oda sistemi kurdu. Zemine sesi yansıtmak için tuğlalarda boşluk bırakıldı. Böylelikle Süleymaniye harika bir akustiğe sahip oldu. İs odası ve akustik Kur'an ölüler için indirilmedi SORU VE CEVAPLAR Şimdi hayatta olmayan bazı büyüklerine hediye edilmek üzere -ramazan ayı vesilesi ile- hatim okutmak isteyen birisi bu niyetinin yerine getirilmesi için kime veya kimlere müracaat etmelidir? Bu niyeti ifa edecek kimse veya kimselere emeklerinin karşılığı nasıl ödenir? Bir kişi tek başına -birden fazla- kimse için düşünülen bu hatim işini ifa edebilir mi? Cevaplanması ricası ile. (Cevat H. Yali) Kur'an-ı Kerim muhtelif ayetlerde, okunup anlaşılması ve muhtevasıyla amel edilmesi için gönderildiğini ifade etmektedir. Mehmet Akif'in diliyle Kur'an "mezarda ölülere okunmak için indirilmemiştir." Zaten Bakara suresinin ilk ayetlerinde de onun hidayet kitabı olduğu açıkça belirtilmektedir. Ayrıca: "Onlar bu Kur'an'ı hiç anlamaya çalışmazlar mı? Eğer o, Allah'tan başka birinden gelmiş olsaydı onda mutlaka birçok (tutarsızlık ve) çelişkiler bulurlardı. (004 Nisa 082) Öyleyse, onlar bu Kur'an üzerinde hiç düşünmezler mi? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var? (047 Muhammed 024)" ve buna benzer birçok ayette okumaktan maksadın ayetlerin anlamı üzerinde düşünmek olduğu vurgulanmaktadır. Ayetlerdeki uyarılar Hz. Peygamber de birçok hadisinde Kur'an'ı, orijinal metniyle hiç arızasız dosdoğru okudukları halde yüzeysel kaldıkları ve manaları konusunda içlerine sindirmedikleri için böyle Kurân okuyanları kınamıştır.Kurân okumanın gerçek anlamı ve esas maksadı bu olmakla birlikte orijinal metnini bizzat okumanın da ayrı bir ibadet olarak sevap kazandırdığı ifade edilmektedir. "Bunun içindir ki, Kur'an okunduğu zaman ona kulak verin, sesinizi kesip dinleyin onu, ki [Allah'ın] esirgemesiyle kuşatılasınız!" (007 A'râf 204) ayeti de bu yönünü pekiştirmektedir. Böylece okunan Kur'an'da hasıl olan sevabı ölülerimize bağışlamak mümkün. Kendiniz okuyabilirsiniz Bu onlar için bizim dua etmemiz Allah'tan mağfiret dilememiz demektir. Bu arada bizim de ölümü, ahireti hatırımızda tutup günün birinde bizim de aynı duruma geleceğimiz şuurunu canlandıracağı için dirilere de faydası olacaktır. Esas fayda zaten budur. Burada da uygun olan, kişinin kendisinin okumasıdır. Bu mümkün değilse vekâlet suretiyle başkalarına okutturulabilir. Bu konuda bulunduğunuz bölgedeki din görevlileri size yardımcı olacaklardır. Bir hatmin sevabı Allah'ın sonsuz hazinelerinden onun lütfu ile herkesi doyurur. Yeter ki yapılan iş gösterişten uzak, sırf bir geleneği yerine getirmek için veya o bazı kişilere maddi menfaat sağlamak için değil sırf Allah rızası için yapılmış olsun. Gösterişten uzak olmalı Kur'an-ı Kerim'i para kazanmak için okumanın caiz olmadığında bütün İslam âlimleri görüş birliğindedir. Bu konuda Rasul-i Ekrem'in ciddi kınamaları vardır. Ancak ön şarta ve pazarlığa dayanmamak ve maksat bu olmamak kaydıyla, Kur'an okuyan kişiye Kur'an okutan tarafından gönlünden kopan miktarda takdim edilen meblağı ücret olarak değil, hediye kabilinden o kişinin almasında İslam âlimlerinin bir kısmı sakınca görmemişlerdir. Ben yine de bizzat kendinizin mümkünse meali ile birlikte okumanızı ve dualarınızla sevabını ölülerinizle paylaşmanızı öneririm. Allah iyi niyetlerinizi kabul buyursun. Parayla okuma caiz değil Bilerek terk etmek günah Buradaki günah kavramı, bilinçli olarak kasten terk etme sonucu meydana gelen unutmalar içindir. Burada günah olan husus unutma sonucuna değil, Kuran okumayı kasten terk etme fiiline aittir. Siz tekrar çok çabuk öğrenebilirsiniz. Allah sonsuz affedicidir. Merhaba. 5-6 yıl önce Kur'an okumayı öğrenmiştim. Bir süre düzenli olarak okudum. Fakat hatmedemedim. Uzun zamandır da okumuyorum. Okumayı büyük ölçüde unutmuşum. Pek çok kişiden Kuran okumayı öğrenip sonra da unutmanın günah olduğunu duydum; acaba doğru mu? (Emine Öztürk) Sorularınız için: ramazansayfasi@milliyet.com.tr Faks: 0212 - 505 62 18 Tel: 0212 - 505 69 74