Gündem'Enfal Davası' Iraklı Kürtlerin kanayan yarası

'Enfal Davası' Iraklı Kürtlerin kanayan yarası

10.04.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

CHP'nin 1999 yerel seçimlerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Ferda Cemiloğlu ile Katılımcı Demokrasi Partisi'nin Genel Başkanı Şerafettin Elçi'nin oğlu bölgeye yatırım için gelen siyasetçilerden ikisi

Enfal Davası Iraklı Kürtlerin kanayan yarası

Başyargıç Ureybi Saddam davasıyla ilgili "Konuşmam" kelimesinden başka bir sözcük kullanmazken, ailesi ile İngiltere'ye giden Kürt hâkim Rauf Abdülrahman'ın, El Cezire'nin iddiasına göre "sığınma talebinde" bulunduğu yolundaki haberi yalanlamak konusunda istekliydi.Ureybi, "Siz Abdülrahman'dan daha cesursunuz sanırım, ülkenizde kalıyorsunuz" sözlerime, "Bu konuyu aydınlatmak isterim. Saddam davası için dönecek. Kendisinin sağlık sorunları olduğu için bir süreliğine Londra'ya gitmişti" diye yanıt veriyor.Saddam, 30 Aralık 2006 tarihinde, 1982 yılında Şii bölgesi Duceyl'le yaptığı saldırılarda, 148 kişinin ölümüne neden olduğu gerekçesiyle açılan dava sonucu idam edildi.Oysa Iraklı Kürtler, Saddam Hüseyin'in "Enfal Davası"ndan da yargılanıp idam edilmesini istiyorlardı.1987-1988 yılları arasında Saddam Hüseyin'in Dohuk'tan Süleymaniye'ye kadar, Kürtlere yönelik operasyonu çerçevesinde 92 bin Barzani, 62 bin de Feyli aşiretlerinden 182 bin insanı toplayıp katletmesini Iraklı Kürtler "Enfal" olarak anıyor.Saddam eğer 30 Aralık'ta asılmasaydı, 10 gün sonra "Enfal" davası görülecekti.Enfal, Erbil'de iki lafın başında anılan bir katliam. Binlerce kişinin "kayıp" olarak kayıtlara geçtiği bu katliam, literatüre etnik kıyıma "soykırım" yanında bir dizi "kavram" daha ekledi. Çünkü Enfal yalnızca etnik bir gruba yönelik katliamı anlatmıyor, aynı zamanda "tecavüz mağduru", "ne ölüsü ne de dirisi bulunamayan", "işkence gören", "Arap ülkelerine satılan kız çocukları" gibi insanlık suçlarının tüm alt başlıklarını da içeriyor.Ureybi'nin başta Duceyl olmak üzere Baas dönemi davaları hakkında konuşmak istememesinin önemli bir nedeni, Saddam'ın idamının temyizden gelecek kararı beklemeden verilmiş olması.Saddam'ın yardımcısı Taha Yasin Ramazan yine Duceyl davasından aldığı ceza nedeniyle, 2003'te başlayan Irak savaşının yıldönümünde asılarak idam edildi. Böylece "Enfal davası" sonuçlanmadan, idam edilen Baas rejimi ortaklarının sayısı 4'e çıktı.Ureybi, 5 yargıçtan oluşan Irak Yüksek Mahkemesi'nin lideri konumunda. Irak Başbakanı Nuri el Maliki, Saddam'a karşı duruşmalarda "sert" tutum takınmadığı yolunda eleştiriler alan Abdullah el Amiri'nin yerine başyargıç olarak Ureybi'yi getirmişti. Ureybi duruşmalar boyunca Saddam'a "hakaret etmek" ve onu mahkemeden kovmakla ünlendi.Bu arada bir de küçük not, geçen günlerde Kürt bölgesindeki hükümet, 14 Nisan'ı "Enfal Günü" ilan etti. Erbil'in gözde oteli Erbil International'in lobisinde, Irak'ın eski Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in idam kararını alan Başyargıç ve Mahkeme Heyeti Başkanı Muhammed Ureybi el Halife, bize yakalandı! Kuzey Irak'ta yatırım yapan siyasetçiler Hasan Cemal'in Kürtler kitabının ilk sayfalarından bir alıntı: "Hapishaneden kurtulduğum zaman genç olsaydım dağa çıkardım." Cemilpaşazade ailesinden Felat Cemiloğlu, Cemal'e, 54 yaşında girdiği Diyarbakır E Tipi Askeri Cezaevi'nin 33 No'lu koğuşunda yaşadığı (1982) cehennemi anlatıyordu.Kitapta anlatılan, Erbil'e Türkiye'den ilk sermaye hareketine öncülük eden iki üç kişiden biri olan Ferda Cemiloğlu'nun ailesinin hikâyesi.Diyarbakır'da 70 köyün ağası Cemiloğlu ailesi. 1936 yılında Ordu'dan Lüleburgaz'a birçok kente sürgün ediliyorlar.1948'de Amerikan Marshall Yardımı'nın bir önkoşulu olarak İskân Kanunu'nun kaldırılmasıyla Diyarbakır'a dönüyor aile. 1963 yılında CHP'den Belediye Başkanı seçilen Nejat Cemiloğlu, üç dönem bu görevi sürdürüyor.Ferda Cemiloğlu "6 kuşaktır bu coğrafyadayız" dediği Erbil'deki görüşmemizde, yatırımcı olarak karşımıza çıkıyor. Cemiloğlu'nun amcası Nejat Cemiloğlu'nun oğlu Burç Cemiloğlu, Türkiye'nin en lüks mağazası Harvey Nichols'ı geçen aylarda Kanyon'da açtı. Ferda Cemiloğlu'nun sürgün nedeniyle çocukluğu Lübnan ve Suriye'de geçiyor. 16 yaşında Diyarbakır'a geliyor. Ankara'da üniversite okuyor, ABD'de doktora yapıyor.Cemiloğlu, 1999 yerel seçimlerinde CHP'nin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı oluyor.Kürt politikasında, CHP'den, AP'ye, ANAP'a kadar hep merkez partilerde geleceklerini arayan bir çizgide duruyor aile.Cemiloğlu, Mesud Barzani ailesi ile dünür de oluyor. Hal böyle olunca Erbil'de iş almak için "ihale" aileden "çağrı" yoluyla gerçekleşiyor. Merkez çizgide siyaset Ankara'da İlk Adım Koleji'ni, sağlık ürünleri ithalatı yapan Erol Medical'i, ilk tüp bebek laboratuvarını kuran Cemiloğlu, Eskişehir ve Bursa'da hastaneler yapıp devretmiş. İthalat ve müteahhitlik birikimi ile Erbil'e gelen Cemiloğlu, ayrıca Kadın Dayanışma Vakfı kuruculuğundan, KA-DER'e, Sığınmacılar ve Göçmenler ile Dayanışma Vakfı Başkanlığı'ndan, Van'daki Kadın Kültür Çevre Kooperatifi'ndeki faaliyetlerine kadar geniş yelpazedeki sosyal çalışmalarını anlatıyor. 20 Haziran 2002'de "Mülteci Günü" nedeniyle, dünyada 5 kişiye verilen ödülü aldım" diyor. Cemiloğlu, Barzani'nin etkin olduğu Erbil'de müteahhitlikten yapı malzemeleri ve sağlık araç gereçleri ithalatına kadar geniş yelpazede iş yapıyor. Açtığı Helin Güzellik Salonu'nda Erbilli bir hanımı, Efşer ithalat şirketinde de yine Erbilli üç genci ortak almış.20 yıllık bir dernek olan Erbil'deki Birleşik İşadamları Derneği'nin kadından sorumlu yönetim kurulu üyesi de olan Cemiloğlu, "Artık ihale düzeni oturuyor" diye konuşuyor.Erbil'de sayıları 300'ü bulan sivil toplum kuruluşları arasında yer alan Kadın Platformu, Kawa Kültür Vakfı'nda da yer alan Cemiloğlu'yla Erbil International'daki buluşmamızda, yanında İsveç'ten bir de konuğu vardı.Erbil'de 1950 yılında kurulan Kadın Federasyonu'nun bu ay seçimleri var. İsveç'teki (Suriye-İran-Irak) Kürdistanlı Kadınlar Birliği Başkanı Seyran Duran da gözlemci olarak gelmiş.Cemiloğlu'nun müteahhitlik şirketi Tigris'in üstlendiği İçişleri, Kültür Bakanlığı binaları ve Selahaddin Üniversitesi gibi kentin önemli prestij binalarını geziyoruz."Kazandığımız para burada kalıyor. Türkiye'den ithalat yapıyoruz. Bir buçuk yıl içinde kapı kolundan, pencereye kadar 30 milyon dolara yakın ithalat yaptık" diyor.Erbil'de turizm, bankacılık ve tarım sektörünün yeni teşvikler kapsamına alındığını söyleyen Cemiloğlu'nun hayatı, Erbil'de "yabancı" sayılmıyor. Müteahhitlik birikimi Türkiye'de 5 ay önce kurulan Katılımcı Demokrasi Partisi Genel Başkanı ve eski ANAP Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi'nin oğlu Renas Elçi, Erbil'de yalnızca "işadamı". Müteahhitlikle uğraşıyor. 1964 doğumlu ve Ankara'da yaşayan Renas Elçi, Kuzey Irak'la ilişkilerinin 1992 yılından beri geliştiğini anlatıyor.Erbil'in en lüks semti olan Dolarova'da villa kiralayan Elçi'ye, "Barzani yönetimi Güneydoğulu, Doğulu işadamlarına mı iş veriyor?" sorusunu yöneltiyorum, yüzünde ekşi bir gülümseme beliriyor."Biliyorum, Barzani'nin bizim düğünlere altın gönderdiği bile yazılıyor. Böyle bir durum olamaz. Barzani üç beş altınla mı desteğini gösterecek?" yanıtıyla yetinmediğimi görünce, eline kalemi kâğıdı alıyor, başlıyor tek tek sıralamaya.Türkiye'nin müteahhitlik sektörü yatırımlarının 2 milyar dolar olduğunu hatırlatan Elçi, Türk müteahhitlerinin Erbil'de yaptığı yol, su ve kanalizasyon altyapı, konut ve sosyal bina ihalelerinin bedellerini alt alta koyuyor, yekûnda Karadenizliler, MHP'ye ve AKP'ye yakın müteahhitler fazla çıkıyor.250 kişinin çalıştığı Renas'ın, 35 milyon dolarlık iş aldığını belirtiyor.Davetiye usulü veya "stratejik" gerekçelerle verilen devlet işlerinde "tanıdıkların" rolü yok değil.Açık ihale sistemi ile verilen kamu yatırımlarında ise, tam bir rekabet yaşanıyor. Bundan en zararlı çıkanlar da düşük fiyat vererek, iş almaya çalışanlar. Elçi, "Kimisi işi yarım bırakıp gitmek zorunda kaldı. 2003 yılında buraya geldiğimizde ödemelerimize 6 aylık vade verirlerdi, şimdi bu süre, güven sorunu nedeniyle 3 aya indi" diyor. Şerafettin Elçi'nin oğlu Erbil'in yollarını yapıyor Elçi'ye Türkiye'nin PKK kamplarına yönelik olası operasyonu gerçekleşirse, Kuzey Irak'taki Türk yatırımlarının ve ekonomik ilişkilerin bu durumdan nasıl etkileyeceğini soruyorum."Türkiye müdahale edecekse, hem Amerika'nın, hem de Kürt yönetiminin desteğini alacak bir strateji geliştirmeye hazır demektir. Aksi halde Kürt yöneticiler, kendi ırkından insanların ölümünü anlatmakta zorluk çeker" yanıtını veriyor."Biz PKK'ya bugüne kadar 33'mü, 35'mi sayısını unuttum, kaç operasyon yaptık, sorun çözülmedi" sözleriyle de Türkiye'nin terör karşısında, yeni bir siyasi ve ekonomik çözüm üretmesi gerektiğini vurguluyor.Elçi bu arzusunu "Kimi zaman Türkiye'nin PKK'yı hedef alan açıklamaları buradaki yönetimi de incitiyor. Yönetim bu açıklamaları halka anlatırken iyi niyetini koruyor, Türkiye hükümeti adına mazeret üretip 'Seçimler yaklaşıyor, iç siyasete saygı duyuyoruz' diyorlar" sözleriyle açıyor.Elçi, resmi olarak ifade edilmese de Türkiye ile Irak arasındaki iş hacminin 10 milyar dolara ulaştığını vurguluyor. "Piyasadaki ürünlerin yüzde 80'i Türkiye'den geliyor. Yatırımlarda da Türkiye, devlet desteği olmamasına rağmen ilk sırada" diyor.Erbil'de bankacılık sisteminin oturmadığından şikâyet eden Elçi, Akbank'ın bir dönem çalışmalarının olduğunu ancak sonradan projenin gerçekleşemediğini belirtiyor.Erbil'deki şirketlerin birçoğunun ABD'nin üç firmasının taşeronu olduğunu vurgulayan Elçi, lojistik ve gıda alanında KBR, inşaat alanında Bechtel, elektrik ve petrol alanında da Flor şirketlerinin adını sayıyor.Türk yatırımcılar ise bu sistemi aşıp, Erbil hükümetinden doğrudan iş alabiliyor.Elçi, "Saddam 25 yıl savaşta 1 katrilyon dolar harcadı. Bu kadar parayı 100 kişi üç yılda ancak sayar. Eğer bu para Irak halkına kullanılsaydı, kaldırımların rengi kara olmayacaktı, altından olacaktı" diyor. 'Yönetim iyi niyetli' Elçi ile Erbil'in sosyal dokusunu konuşuyoruz. Esnaf, tüccarlar ve devlet memurları Türkmenler. Türkmenlerin etkin olduğu Kapalıçarşı'ya "Kayıseri" diyorlar. Erbil'de her Türkmence konuşanın Türkmen olmadığını söyleyen Elçi'yi sokaklardaki gözlemim doğruluyor.Kürtler de Türkçe öğreniyorlar. Okullardan değil; Türk TV'lerinde izledikleri dizilerden. Erbil'de Arap nüfusun etkisi fazla hissedilmiyor.Elçi iki ayda bir Ankara'daki evine gidebildiğini söylüyor. Çankaya Lisesi'nde okurken tanıştığı eşi ile evlenen Elçi'nin 14 yaşında bir oğlu var. Ailesinin Ankara'da yaşadığını söyleyen Elçi "Neden tek çocuk?" soruma "Bu dünya düzeninden korkuyorum" yanıtını veriyor.Yol yapımı işiyle uğraşan Renas'ın anlamı "yol bilen" demek. Elçi'nin bulunduğu coğrafyayı göz önüne alırsak haksız da sayılmaz. Erbil'in dört bir yanında ateş sürüyor. Bu dünyaya tek çocuk! YARIN: Molla Barzani'nin anıtmezarını kim yapıyor?

KEŞFETYENİ
Herkes şaşkına döndü! Çantasından 'büyü' çıktı
Herkes şaşkına döndü! Çantasından 'büyü' çıktı

Cadde | 21.05.2025 - 10:57

Evlilikleri magazin gündeminde yer alan Hailey Bieber'ın bu sefer çantasından çıkan 'aşk büyüsü' konuşuluyor.

Yazarlar