Gündemİtalya’nın ‘altın sesi’ Pervin Çakar

İtalya’nın ‘altın sesi’ Pervin Çakar

05.01.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Mil­li­ye­t’­in ön­cü­lü­ğün­de kay­nak sağ­la­nan Di­yar­ba­kır Gü­zel Sa­nat­lar Li­se­si me­zun­la­rın­dan bi­ri olan Pervin Çakar şim­di İtal­ya­’nın ara­nı­lan sop­ra­no­lar­ından. İtalyanlar ona ‘altın ses’ diyor

İtalya’nın ‘altın sesi’ Pervin Çakar

Mardin’de 5 çocuklu bir memur ailesinin ilk çocuğu olarak dünyaya gelen Pervin Çakar’ın hikayesi zor koşullarda yaşayan ancak büyük hayalleri olanlara umut ışığı olacak cinsten. Tüm zorluklara karşı azimle mücadele eden Çakar bugün Türkiye’de ve yurtdışında çok sayıda ödül almış, İtalyan sahnelerinde aranan bir soprano. Çakar’la İtalya’nın Perugia kentinde konuştuk.
- Mardin’den İtalya’ya uzanan hikayenizi sizden dinleyebilir miyiz?
Hiçbir şey kolaylıkla olmuyor. Uzun ve yorucu bir hikaye aslında. Mardin’de doğdum ve babam öğretmen olduğu için pek çok şehri gezdik. Ortaokulu Diyarbakır’ın Bismil İlçesi’nde okudum. Müzik öğretmenimin teşviğiyle Halk Eğitim Merkezi’nin düzenlediği Türk halk müziği yarışmasına katıldım ve ilk defa orada yeteneğim ortaya çıkmış oldu. Ardından Diyarbakır Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’ne girdim. Lisede keman, piyano, viyolonsel görünce “farklı müzikler varmış” diyerek bir arayışa girdim. Hayatımda ilk defa duyuyordum bu müziği.

Milliyet’e teşekkür
- Diyarbakır’da o dönemde Güzel Sanatlar Lisesi’ne ilgi var mıydı?
Okulu çoğu kişi bilmiyordu bile. Çok az öğrenci vardı. Zaten okulun ayrı bir binası da yoktu. Eski Diyarbakır Lisesi’nin iki koridoru arasında kurulmuş bir okuldu. Çok eksik vardı, hoca ihtiyacı, enstrüman ihtiyacı vardı. Bina ihtiyacımız vardı. Zorlu günlerdi. Rahmetli eski müdürümüz Afif Gümüşçü çok şeyler yaptı okul için. Hatta Milliyet gazetesi ve Sezen Aksu’nun da desteğiyle okul binası yapılmış biz mezun olduktan sonra. Biz göremedik ama Milliyet gazetesine de teşekkür etmek gerek bunun için. Fakat hala okulun eksikleri olduğunu, hem enstrüman hem de hoca ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bir şekilde yardım edilmesi lazım. Şimdi bir de oda orkestrası kurulmuş lisede, onlara da başarılar diliyorum.
- Operaya ilginiz bu lisede mi başladı?
Lisede bir kompozisyon yarışmasını kazandım ve ödülümü almak için Ankara’ya gittim. Ödül töreninde GAP Bölge Başkanı Diyarbakır Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi öğrencisi olduğumu duymuş, şarkı söylememi istedi. Beethoven’ın “Ich Liebe Dich”ini söyledim. GAP Bölge Başkanı bana “Sende opera sesi var. Maria Callas’ı tanıyor musun?” dedi. Tanımıyordum. “Acaba caz mı söylüyor?” diye düşündüm. Bana Maria Callas’ın bir CD’sini hediye etti. Dinleyemedim o CD’yi çünkü CD çalarım yoktu.
- Ne zaman dinleyebildiniz bu CD’yi?
Üniversite için Ankara’ya gittiğimde... Gazi Üniversitesi Müzik Eğitimi bölümüne girdim. Ankara’da tanıştığım iki kız birgün beni operaya götürdü. “Sevil Berberi”ne gittik. Çok hoşuma gitti. Ardından gidip ilk bursumla CD çalar aldım ve sonunda o Maria Callas CD’sini dinledim. “Allah’ım böyle bir ses olamaz” dedim ve opera sanatçısı olmaya karar verdim.
Üniversiteyi bitirince Diyarbakır’a döndüm. Ailem öğretmen olmamı istiyordu ama ben inat ettim ve Ankara Operası’nda çalışmaya başladım.
- Ankara’dan İtalya’ya geçişiniz nasıl oldu?
Bir gün Ankara’daki operaya bir İtalyan menajer geldi. Herkes kuyruğa girip sesini dinletmek için bekliyordu. Ben de o sırada prova yapıyordum. Sıra bana geldiğinde daha yeni giriş yapmıştım ki İtalyan menajer beni durdurdu ve “Ben seni prova yaparken duydum zaten. Beni ara” dedi ve kartını verdi. İtalya’ya davet etti. İtalyan hükümeti ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın bursuyla Osimo’da Accademia D’Arte Lirica’da 2 yıl okudum.
- İtalya’ya alışmakta zorlandınız mı?
İtalyancam hiç yoktu ama kursa gitmeden kendi kendime 6 ayda öğrendim ve konuşmaya başladım. Bir süre manastırda kalmak zorunda kaldım maddi sebepler yüzünden. Bursum bitince restoranlarda çalıştım. Ama bundan hiç rahatsızlık duymadım. İnsanın hayalleri için savaşmasını takdire şayan buluyorum.

Haberin Devamı

İtalya’nın ‘altın sesi’ Pervin Çakar

Hayali Metropolitan
- Gelecek için en büyük hayaliniz nedir?
Büyük tiyatrolarda devamlı şarkı söyleyebilmek. Örneğin New York’taki Metropolitan Operası en çok gitmek istediğim tiyatrolardan bir tanesi. La Scala’da (Milano) söyledim 2010’da. La Scala’nın çok büyük bir büyüsü var. Her notada ellerimin ayaklarımın titrediğini hissettim.
- Siz kendi hikayenizi nasıl görüyorsunuz? Kader mi, şans mı, çalışma ve azim mi, hepsinin birleşimi mi?
Kader olduğunu zannetmiyorum. Eskiden hep kader derdim fakat bazen bazı şeyleri kendimiz seçiyoruz. Bana bir hocam “Afrika’da bile olsan bu sanat seni bulacaktı” derdi. Fakat benim azmim, hırsım, inatçı kişiliğim, vazgeçmemem beni buralara kadar getirdi.

Haberin Devamı

Çocukların geleceği elimizde
Başarılı sanatçı Pervin Çakar Milliyet Gazetesi ve Sezen Aksu işbirliğiyle yapılan desteğin önemini şöyle anlattıyor:
“1999’da mezun oldum Diyarbakır Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nden. Lisemiz, eski Diyarbakır Lisesi içerisinde 2 koridor arasında yer alan bir liseydi. Kendimize ait binamız yoktu. Uzman eğitimcilere de ihtiyacımız vardı. Enstrümanların çoğu kırıktı ve yapıma ihtiyacı vardı. Değerli ve rahmetli müdürümüz Arif Gümüşçü lisenin ayakta durabilmesi için elinden geleni yaptı. Milliyet gazetesinde Sezen Aksu’nun villasını satıp lise binamızın yapımıyla ilgili yardım haberleri çıkmıştı o yıllarda. Daha sonra bina şehir dışında yapıldı fakat o binada yeni kuşaklar okuma şansını elde ettiler. Güzel sanatlar lisesine mutlaka yardım yapılması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Bu çocukların geleceği hepimizin elinde. Bu liseden mezun olup yurtdışında kariyerine devam eden bir sanatçı olarak hayırsever kişilere sesleniyorum. Bu okul, pek çok müzik öğretmeni, öğretim görevlisi ve sanatçı yetiştirdi. Bunlar arasında övüneceğim kişiler arasında Ahmet Öğüt gelir. Kendisi de benim gibi yurtdışında güzel işlere imza atıyor.”

Pavarotti’nin eşi çok destek oluyor
- Şu anda Pavarotti Vakfı’yla da çalışıyorsunuz değil mi?
Evet. Geçen yıl Modena’da, Andrea Bocelli’yle birlikte Jovanotti ve Elisa gibi çok ünlü pop sanatçılarının da katılımıyla “Luciano’s Friends” diye bir konser verdik ve bu konserin DVD’si yapıldı. Pavarotti Vakfı’nda Luciano Pavarotti’nin eşi Nicoletta Mantovani ile yakın çalışıyorum. Tek yabancı sanatçıyım vakıfta, herkes İtalyan. Nicoletta’nın bana verdiği değer ve saygıyı hiçbir yerde göremem. Çok yakınız. Beni çok destekliyor.
- İtalyanlardan genel olarak nasıl tepkiler alıyorsunuz? Size “La voce d’oro” (altın ses) diyorlarmış.
Evet bunu bana Maggio Musicale Fiorentino’nun (Floransa’da bir festival) sanat yönetmeni söylemişti. Bazen konserlerimde geleneksel kostümlerimizi giyiyorum, çok ilgilerini çekiyor, “Nerelisiniz?” diye soruyorlar. “Mezopotamya’dan geliyorum” diyorum. “Sen bölgenin, halkının sesi olacaksın” diyorlar.
- Operanın Türkiye’deki durumunu nasıl görüyorsunuz?
Türkiye gibi büyük bir nüfusu olan bir ülkede opera yapan 6 tiyatro olması biraz az. İtalya’da her küçük kasabada bile bir tiyatro var. Fakat şunu da düşünmek lazım. Türkiye genç bir ülke. Bizim daha hastanemiz ve okulumuz yokken biz kalkıp opera istiyoruz, bale istiyoruz. Hala benim köyümde çeşmeden su alan insanlar var. Elektriği, suyu olmayan köylerimiz var, küçük yaşta evlendirilen çocuklarımız var, okula hala kızlarını göndermeyen aileler var, zorla evlendirilen kızlarımız var. Bunları yaşadıktan sonra haksızlık etmek istemiyorum. Tabii inandığım bir şey var: Bir ülkeyi kültür ve sanat kurtarır. Okul kurtarır.
- Aileniz hiç İtalya’ya gelip sizi burada sahnede izledi mi?
Bu konuda büyük bir hüzün yaşıyorum aslında. Beni hiç sahnede izlemediler. Çok isterdim gelmelerini. Bir tek bu sene kardeşim İstanbul’da beni izlemeye geldi ve sahnede görünce ağladı. Anneme DVD’den Verdi’nin Rigoletto operasını izlettim. Ben Gilda’yı canlandırıyordum ve Gilda ölünce annem hüngür hüngür ağlamaya başladı. “Anne o gerçek değil” dediysem de “Kızım bir daha böyle sahneler yapma” dedi.
- Memleketinizdeki gençler için bir şeyler yapmak ister misiniz?
Birçok gence umut olduğumu biliyorum. Benden feyz almış çok Güneydoğulu çocuk oldu. Operaya başladılar, şan yapmaya başladılar. Bir master-class yapmayı çok isterim Mardin’de, Diyarbakır’da. Henüz böyle bir davet almadım fakat ileride kesinlikle ücretsiz olarak böyle şeyler yapmayı planlıyorum. Ben de çünkü çok acı çektim bu konuda.

KEŞFETYENİ
Ünlü isimler yaz sezonunu açtı! 3 güzelden plaj pozları
Ünlü isimler yaz sezonunu açtı! 3 güzelden plaj pozları

Cadde | 06.06.2025 - 07:41

Yaz sezonunun gelmesiyle birlikte birçok ünlü isim sezonu açtı. Ayrılık iddialarında yer alan Cemre Baysel'den Yunanistan'a giden Afra Saraçoğlu'na kadar... İşte ünlü isimlerin plaj tarzı.

Yazarlar