27.05.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
0
Milliyet, Türkiye'nin yıllardır tartıştığı türban sorununu Tarhan Erdem'le masaya yatırdı... Baş örtme, kadın giyiminin bir parçasıdır. İnsan bedenini, tabii başını da örten giysi tarih içinde tekstil teknolojisine, coğrafyaya, iklime, insanın ekonomik gücüne, inançlarına göre çok değişmiştir. Giysiden ilk beklenen, bedeni dış etkilerden koruması, zaman içinde anlamı değişen çirkinlikleri, mahrem yerleri kapamasıdır. Milliyet için, arkadaşım Adil Gür ile birlikte yürüttüğümüz çalışmada, beklemediğim sonuçlarla karşılaştım. Ben ev dışında başını kapayan kadınların, bulunan sonuçtan (yüzde 64'ten) biraz daha fazla olduğunu sanıyordum. Ancak, araştırma öncesinde ne düşünüyorsak düşünelim, sayıların gerçeğe yakın olup olmadığını tartışmak yerine; onların ne anlama geldiklerini yorumlamalıyız. Kısaca tekrarlayalım; kadınlarımızın yüzde 64'ü, sokağa çıkarken, evinin dışında başını kapamaktadır. Her 100 evin 77'sinde, başını örten bir kadın vardır. BAŞÖRTÜSÜ TERCİH EDİLİYOR Zaman içinde, başın örtülmesi dinsel kurallar içine girmiş, saçın görülmesi haram sayılmıştır. Her giyside olduğu gibi, başörtüsünde de moda "pahalıyı" yaratmıştır. Giysi, giyenin ekonomik durumunu, toplumdaki yerini, mesleğini de gösterir. Çalıştığı yerin - evinin, ahırın, tarlanın, büronun - gereği başörtüsünün işlevini de, cinsini de, bağlama biçimini de belirlemektedir. Araştırma, saydığım değişkenlerin hepsinin bugün de belirleyici olduğunu göstermiştir. Başını kapatanlardan çok azının (Yüzde 5'inin), örtüsüne "Türban" adını verdiği görülüyor. Bence, türbanlılar bu orandan biraz daha fazladır, türban takanların bir kısmı, örtüsünü "Türban" olarak adlandırmamakta, başörtüsü demeyi tercih etmektedir. EĞİTİMLİLERDE TÜRBAN Kadınların evli - bekar olmaları, başlarını örtmelerini etkilemekte, bekarlarda başın örtülme oranı düşmektedir. Kadınlarımız ve erkeklerimiz, yakınlarını başlarını örtmeleri için zorladıklarını itiraf etmeseler de, evllik, başını örtmek için önemli bir aşamadır. Evlilerde yüzde 73 olan "başını kapama" davranışı, bekârlarda yüzde 34'e inmektedir. Sonuç olarak, bu verilerden hareketle, ülkemizde baş örtme eğiliminin gelecek on yıllarda bir hayli azalacağını söyleyebiliriz. Sonuçlar arasında, gazete yayımcılarının işine yarayacak veriler de var: Ev dışında başını örten kadınlar, örtmeyenlerden daha az gazete okumaktadır. Başını örtenler arasında gazete okuduğunu söyleyenler yüzde 30'un biraz üstündeyken, örtmeyenlerin yüzde 78'i okuduğunu söylemektedir. Gerçekte bu oranı şu şekilde de söyleyebiliriz: Hanımları başını örten evlere, diğerlerine göre daha az gazete girmektedir. Çok önemli bir veri de DEHAP seçmenleriyle ilgili olanıdır: Bu partiye oy vereceğini söyleyenler arasında, başını örtenler diğer partilerin seçmenlerinden daha yüksek orandadır.Eğitim düzeyi yükseldikçe başını örtenler arasında türbanlıların oranı artmaktadır. Yalnız eğitim düzeyi değil, ekonomik durum, gelir arttıkça da başını örtenler arasındaki türbanlıların oranı yükselmektedir. Üst gelir dilimindeki muhafazakârlar, başörtüsü yerine türbanı tercih etmektedirler. Başını kapatan kadınların hane halkı ortalama aylık geliri 363 milyon liraBaşını kapatmayan kadınların hane halkı aylık gelir ortalaması 964 milyon liraBaşörtülülerin yüzde 23.5'i kendini muhafazakâr diye tanımlıyorEğitim yükseldikçe türban diyenlerin oranı yükseliyorMetropollerde 'türban', kırda 'yöresel örtü' cevapları genel ortalamanın üzerindeEn az başörtülü Marmara'da, en fazla ise Güneydoğu'da Saç saça değil baş başa 1- Her türden yumuşak kumaştan yapılabilen ve kumaşı büküp saç görünmeyecek biçimde başa dolayarak oluşturulan başlık.2- Uzun ve geniş bir eşarbı alın, kulaklar ve saçlar görünmeyecek biçimde başa dolayıp omuzlara sarkıtarak oluşturulan baş tuvaleti.Başı, saçı göstermeyecek biçimde örten türbanın sözlüklere girmeyen simgesel anlamı, Türkiyeyi "saç saça baş başa" bir kavganın içinde tutuyor. Zihinsel alışkanlar, çözüm arayışlarını engelliyor. Sonuçlarını bugünden başlayarak okuyacağınız türban araştırması, tarafların görüşleri ve çözüm önerilerini içeren bu dizi, Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Y. Yılmazın açtığı bir tartışma üzerine hazırlandı: Türkiye, türban sorununa çatışma yaratmayacak bir çözüm üretemez mi? Bu topraklarda bütün zamanların en canlı tartışmasını simgeleyen "türban", Fransızca kökenli bir sözcük. Büyük Larousse Sözlüğü, tanımı iki maddede veriyor: HALK NE DÜŞÜNÜYOR? Sorular uzuyor. Başörtüsü konusunda Türkiyenin en büyük kamuoyu araştırmasını yaptıran Milliyet, her biri kendi alanında dünyada saygı gören akademisyenler, kamuda türbanı savunanlar ile karşı çıkanlar ve sorunu kendi hayatlarında yaşayanlara "çözüm önerilerini" sordu. Türkiyeyi, "yurtta sulh..." içinde "otoriter ve geçici olmayan" bir çözüm aramaya... Ülkeyi türban sorunu için "kürkçü dükkânı" olmaktan çıkarmaya... Kendi sorununu "kardeş kardeş" tartışmaya çağırıyoruz. Sorular birbirini izledi. Başını örten kadınların oranı ne? Türban sadece bir "özgürlük" sorunu mu? Örtünmeye zorlanan bir çocuk için türbanı savunmak, onun özgürlüğünü savunmak anlamına gelir mi? Memurların türban takması; siyasi, dini, etnik aidiyetlerini belli etmeme ilkesine ters düşer mi? Diğer yandan, kamu hizmeti alanları türban takıp takmamalarına göre ayırmak objektif bir kriter sayılabilir mi? Türban, rejim karşıtlığını mı simgeliyor? Türbana karşı "dayatmacı" tutumdan yakınan İslami kesime mensup başkanların yönetimindeki belediyelere bağlı halka açık yerlerde alkollü içecek satışına yasak getirilmesi de "dayatmacı" bir tutum olarak görülebilir mi? Anayasa Mahkemesinin kamuda türbana olanak sağlamayan kararlarına karşı hukuki formüller üretilebilir mi? En önemlisi; halk ne düşünüyor? Yorum ve düşüncelerinizi e-mail yoluyla bize ulaştırabilirsiniz 'Dayak yedim ama yılmadım' Başına iğneyle tutturulan boyundan büyük eşarbı aynada görmeye çalıştığında henüz sekiz yaşındaydı. İstanbul - Balat'ta birlikte büyüdüğü kızlarla artık ip atlayıp saklambaç oynayamayacaktı. Annesi Fatma ve ablaları Lütfiye, Aynur, Nurcan ve Suna gibi o da tesettüre girince okuldan alındı ve Kuran kursuna gönderildi. O çocukların oyunlarını dışarıdan izleyerek büyürken, bir yandan da babasının karşısına dikilip türban takmak istemediğini söylediği her gün için dayak yedi, cezalandırıldı. 18'İNDE EVLENDİRDİLER Türbanlı ablalarına ve annesine rağmen babasına karşı verdiği mücadeleyi kazandığında 14 yaşındaydı. Türbanını çıkarmış ve ilk işi dışarıdan ilkokul ve ortaokul diplomalarını almak olmuştu. Liseye hazırlık yaparken 18 yaşında evlendirildi ve bu kez de eşinin isteğiyle yeniden türban takmak zorunda kaldı. Ancak eşi, bir süre sonra kararı kendisine bırakınca bir kez daha türbanı çıkardı. Aygül Hanım şimdi aklını üniversitede okumaya takmış. Üç çocuk annesi güzel bir kadın olarak kendi çocuklarının geleceğini elinde tutmaya çalışıyor... Babanız neden tesettüre girmenizi istedi? Babam Edip Doru Iğdır'dan gelip İstanbul'a yerleşen, varlıklı bir adamdı. Otoriter, ama aydındı. Annemin açık mayolu resimlerini bile biliyorum. 1970'lerin ortası. Bu akımlar yeni yeni başlamış. Bir gün babam eve geldi ve "Hepiniz kapanacaksınız" dedi. Küçük yaşta türbanlı olmak nasıldı? Utanırdım... Diğer çocuklara imrenerek büyüdüm. Çünkü onlar çocuk ve çocuk giysileri içinde, ben de çocuğum ama kadın giysileri içinde. Ben önceleri babam gelince kapatıyor, o yokken açıyordum. Babamdan bu yüzden çok dayak yedim. 14 yaşında türbanı çıkarınca gittim ortaokulu dışarıdan bitirdim, liseye gidecekken bebeğim oldu, ama lise diplomasını da alacağım. 50 yaşına da gelsem üniversiteye gitmek istiyorum. ABLAM BOŞANINCA AÇILDI Babanızın sonrasındaki tavrı ne oldu? Babamın tek başını açan, pantolon giyen kızı bendim. Yine de beni çok sevdi. Ablalarım ise onun gözüne girmek için eteğin altına pijama da giyiyorlardı. Lütfiye ve Aynur ablam inanarak giydiklerini söylüyordu, biri vefat etti. Diğeri ise türbanı çıkardı. Ama babam öldü, kocasından boşandı da öyle türbanı çıkardı. Bunu olgun yaşında, dört çocuk annesi iken yaptı. Mini etekler, şortlar giydi. Şimdi kendi açık ama kızlarının başını kapattırdı. Oysa siz neden takmak istemediğinizi biliyordunuz. Elbette. Evlendiğim zaman da eşim kapanmamı istedi. Eşimi çok seviyorum bu yüzden bir yıl boyunca türban taktım. Oysa sevdiğim insanlara, eşime, babama dürüst olmak istiyorum. Bana hoşlanmadığım bir şeyi yaptırmayın. Bu din ile ilgiliyse bırakın bu konudaki kararı ben kendim vereyim. Kocam iyi bir dini eğitim aldı, bu nedenle türban kararını benim rızama bıraktı. Ben de türbanı çıkardım. Oysa ben itikatli bir kadınım. Allah'a yürekten inanırım. ÇARŞAF KRİZİ YAŞADIK Anneniz karşı çıkmadı mı? Annem Fatih'te tarikatlar hikâyesi ortaya çıktığı bir dönemde pardösülü gittiği yerden çarşafla döndü. Babam onu görünce "Şahtın şahbaz oldun" diye delirdi. "Üçkağıtçının tekisin" dedi ve çarşafı yırttı attı. Annem de "cehennem ateşinde sonsuza kadar yanarım" diye korkup gitti bir çarşaf daha aldı. O türban için bize yıllarca baskı yapan babam, çarşaf yüzünden annemi yanında gezdirmedi. Çevrende örtünenler sadece baskı yüzünden mi örtünüyor? Ben sanmıyorum ki, birçok genç kız kendi bağımsız iradesiyle kapanmış olsun. Ayrıcalık kazanmak ve tepki için takanlar da, belli ideolojik nedenlerle ya da diniyle bütünleşerek kapananlar da var. Ama bunlar azınlıkta... MİLLİYET'in, kamuoyu araştırmalarının en güvenilir ismi Tarhan Erdem ve onun başında bulunduğu A & G Araştırma Şirketi'ne yaptırdığı türban araştırması, Türkiye'de bugüne kadar yapılan en kapsamlı ve güvenilir araştırma olma özelliğini taşıyor. ARAŞTIRMA 3 - 5 Mayıs 2003 günleri arasında Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesinde, 38 il ve 128 ilçe ile bunlara bağlı 157 mahalle ve köyde gerçekleştirildi. 18 yaş ve üzeri seçmen nüfusunu temsil eden 927'si kadın toplam 1881 denekle, "hanede yüz yüze görüşme" yöntemiyle yapıldı. ÖRNEKLEMİN seçilmesinde çok aşamalı - tabakalı - tesadüfi yöntem, görüşülecek deneklerin belirlenmesinde de cinsiyet ve yaş kotası uygulandı.38 İLDE GERÇEKLEŞTİRİLDİ, ARAŞTIRMA sonuçları gerek sahada, gerekse bilgisayar ortamında çeşitli kontrollere tabi tutularak bulguların tutarlılığı gözlemlendi. Araştırmanın hata payı, artı ve eksi yönde yüzde 2 olarak hesaplandı. Türkiye'nin 7 bölgesinden yapılan araştırmanın yürütüldüğü 38 il şöyle: Adana, Adıyaman, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Elazığ, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Hatay, İçel, İstanbul, İzmir, Karabük, Kastamonu, Kayseri, Kırklareli, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Nevşehir, Osmaniye, Rize, Sakarya, Samsun, Sivas, Trabzon, Uşak, Van. En geniş türban araştırması Gönülsüz kapanmak anlamsız Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Uludağ da türban dosyası kapsamında Milliyet'in sorularını yanıtladı. Diğer dinlerde de tesettür var mı? Daha önceki semavi dinlerde kadınların başörtüsü takmaları zorunlu idi demek için elde kesin bir bilgi yoktur. Ancak bize ulaşan tasvir ve heykellerde eskiden beri kadınların başörtüsü taktıklarını görüyoruz. Dindar Hıristiyan hanımlar ve rahibeler başlarını örter. Örtünmenin miktarı ve şekli dinden dine değişebilir ama temelde bir örtünme mevcuttur. Örtünmenin şekli ve miktarında bölgelerin, iklimlerin, gelenek ve alışkanlıkların etkisi vardır. ZORLA YAPTIRMAK YANLIŞ Kuran'da tesettür nasıl tarif ediliyor? Hazreti Peygamber'in eşlerine hitap edilirken 'cahiliye döneminde olduğu gibi açılmayınız' (Ahzab 33 / 32,33) buyurmuşlardır. Bu hükmün Hz. Peygamber'in eşleriyle sınırlı olduğu görüşünde olan âlimler vardır. Bu ayette özellikle başörtüsü bahis konusu değildir. Hz. Peygamber İslamı seçen hanımlardan bağlılık sözü alırken Allah'a ortak koşmamayı, adam öldürmemeyi, hırsızlık, zina yapmamayı, iftira atmamayı şart koşardı. (Müslüm, İmaret 88, Hududud 43) İslamda başörtüsünün şart kılındığına, hatta tavsiye edildiğine dair bir kayıt yoktur. Yüce Allah buyuruyor ki: "Mümin kadınlara de ki: gözlerini sakınsınlar, namuslarını korusunlar. Görünen kısmı müstesna olmak üzere ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini yakalarına çeksinler." (Nur 24 / 31) Yapsınlar şeklindeki ifadeler uyulması gereken kesin emirler mi? Yoksa uyulması lazım gelen ve ihtiyata da uygun düşen bir takım tavsiyeler midir? İki türlü düşünen de var. Bizim görüşümüz her ikisine de saygı gösterilmesidir. Başörtüsü gönüllü takıldığı zaman dini anlam ifade eder. Baskı ile kadınları örtmenin dini anlamı ve manevi değeri yoktur. Kadınları kapanmaya zorlamakla herhangi bir Müslümanı oruç tutmaya zorlamak aynı. İkisi de yanlış. İnsanları Müslümanlığa bile zorlamayan din nasıl olur da başörtüsü için baskı yapar? Başını kapatan kadınların gerekçesi nedir? İnançları gereği mi? Gelenek mi? Alışkanlık mı? Eş veya aile büyüklerinin isteğiyle mi kapanıyorlar? Türban laiklik karşıtlığının simgesi mi? Eğitim yükseldikçe bu sorunun yanıtı değişiyor mu? AKP'liler ve örtünenler "Türban laiklik karşıtlığının simgesi mi?" sorusuna ne yanıt veriyor? YARIN
Survivor yarışmacılarından Hikmet Tuğsuz bir anda yarışmaya veda etmişti. İzleyiciler tarafından Survivor Hikmet'in nereye gittiğini merak konusu olmuştu. Hakkında ortaya atılan iddialar sonrası Hikmet Tuğsuz'dan ilk açıklama geldi.