Gündem Tehdit alıyorduk ama örgütlü şiddet beklemiyorduk

Tehdit alıyorduk ama örgütlü şiddet beklemiyorduk

23.09.2010 - 01:37 | Son Güncellenme:

2010’un Avrupa Kültür Başkentlerinden biri olan İstanbul, kültür başkentliğinin son dört ayına vahim bir olayla girdi. Önceki gece Tophane’deki Boğazkesen Caddesi’nde yer alan sanat galerilerine yönelik saldırılar büyük bir infiale yol açtı

Tehdit alıyorduk ama örgütlü şiddet beklemiyorduk

Saldırıya uğrayan galerilerin sahipleri Azra Tüzünoğlu (Outlet), Yeşim Turanlı (Pi ArtWorks), Sinem Yörük (Elipsis Galeri), Derya Demir’in (Galeri Non) katılımıyla dün bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya ayrıca geçen hafta benzer bir saldırı yaşayan Sylvia Kouvali (Rodeo) ve galerisi aynı hat üzerinde yer alan Nuran Terzioğlu (Galeri Apel), saldırıda yaralanan ressam Nazım Dikbaş da katıldı.
Basın açıklamasını okuyan, Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Nazım Dikbaş, saldırının örgütlü bir grup tarafından yapıldığına dikkat çekti.

Yabancılara saldırdılar
Dikbaş, saldırganların özellikle sergi açılışına katılan Hollandalı, Alman, İngiliz ve Polonyalı davetlilere saldırdıklarını dile getirdi: “Bu olay bir tartışma ya da oradaki bir anlaşmazlık sonucu gerçekleşmedi. Gelip memnuniyetsizliklerini dile getirmek niyetinde değildiler; direkt saldırmak üzerine gelmiş bir gruptu. Sistematik bir şekilde galerileri bastılar, ‘geldiğiniz yere gidin’, ‘burası sizin yeriniz değil’ dediler.”
Azra Tüzünoğlu ise daha önce de o bölgedeki sergi açılışlarında huzursuzluklar yaşandığına, tehditler aldıklarına dikkat çekti:
“Bu meseleyi sadece sergi açılışlarında içki içilmesine bağlayamayız. Buradaki şiddetin temelindeki sebep mutenalaşma meselesidir. İnsanlar Sulukule’de olanları yaşamaktan korkuyorlar. Emlak fiyatlarının artacağından, evlerinden olacaklarından endişeliler. Diğer yandan sadece mutenalaşma, soylulaşma meselesinden öte, daha derinlerde yatan neden ise yükselen muhafazakârlık. Sözü edildiği gibi sergilerle ilgili bir neden yok bu saldırının arka planında.”
Her ne kadar tehdit almış olsalar da bu kadar örgütlü bir şiddet beklemediklerini ifade eden Tüzünoğlu “2 ayda bir düzenlenen iki saatlik açılışlarımızda mümkün olduğunca dikkatli olmaya çalıştık. Ayrıca o açılışlarda verilen içki miktarı o kadar az ki. Açılışlarımıza gelenler eğitimli kişiler, kaldırımlarda durup sarkıntılıkla, yoldan geçenlere tacizle ilişkilendirilmeleri mümkün değil” dedi.

Polisin gözü önünde oldu
Olaylar sırasında polisin gözü önünde saldırıya uğradığını belirten Kaan Şimşekalp şunları söyledi: “Tophane’de oturan bir sanatseverim. Beni o saldırıda Tophane halkı kurtardı, linç girişiminden. Saldırıdan 20 dakika sonra geldi polis ekibi. Polis, gösterdiğim saldırganları gözaltına almadı, sadece çağırıp konuştu.”

Haberin Devamı

MERKEZDEKİ GALERİLER NE DEDİ?
Esas mesele belli kesimin gözünde sanatın ötekiliği

Haldun Dostoğlu (Galeri Nev)
Hiçbir şey onları yıldırmamalı, vazgeçirmemeli, ürkütmemeli. Nazif Topçuoğlu’nun birinci ağızdan ifadesine göre, saldırıyı yapan grup “Buradan gidin sizi mahallemizde istemiyoruz, siz bizi mahallenize alıyor musunuz? Biz de sizi istemiyoruz“ diyerek girişimlerine başlamışlar. Besbelli ki ezik, kinli, lumpen ve kolay manipule edilebilen bir grup. Bu tür insanlarla zor da olsa diyaloğu geliştirebilmek lazım. Ama ne yazık ki bu gibi insanlardan memleketimizde milyonlarca var ve her sene gelir dağılımının ve eğitim sisteminin çarpıklığı ile sayıları katlanarak artıyor.
Kerimcan Güleryüz (Galeri x-ist): Galeriler bulundukları alanlara aydınlık getiren kurumlardır, izleyicisi ile de ayrıca çevre profili de yükseltir. Ama bu değişimin herkes tarafından coşku ve hoşgörü ile karşılanmasını beklemek biraz naif ve hayalperest olur. Biz galericilerin üstüne düşen en önemli görev, bu tür şiddet ile hareket ve yön vermeye çalışan oluşumlara çanak tutmadan ama yılmadan, her koşulda varlığımızı sürdürmektir.
ARTER Yönetimi: Bu saldırı basit bir asayiş sorunu olarak görülmemelidir. Kınadığımız bu saldırılarla ilgili olarak sosyo-ekonomik dengesizlikler kadar yerel yönetimin bu konuya yaklaşımı üzerine de ciddi bir araştırma yapılması gerekir. Esas mesele “değerler çatışması” ve güvenlik güçleri de dahil olmak üzere toplumun belli kesiminin gözünde sanatın ve sanatçıların “öteki”liğidir. Saldırganların cesaret aldığı ve beslendiği söylem ne yazık ki ülkemizin genel yönetim sorunlarını da yansıtıyor. Yerel ve merkezi yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının, kanaat önderlerinin kabul edilmesi kesinlikle söz konusu olmayan bu zorbalık karşısında kararlı bir tavır sergilemesini ve ilgililerce gerekli önlemlerin alınmasını bekliyoruz.
Rafi Portakal (Portakal Sanat ve Kültür Evi): Saldırının her türlüsü kötü. Bu, sanata ise eğer daha da düşündürücü. Çünkü tarih bize gösterdi ki bugüne kadar sanata ve kültüre saldırı her zaman ters tepmiştir. Bu tip toplumlar karanlığa itilmiştir. Ama polisiye bir vakaysa bunu bilemem. Hoşgörü sözcüğünü toplumun birçok kesiminde kullanmalıyız. Sanat galerileri zorlukla ayakta duran kurumlar ya da kurum olmakta olan merkezler; hassas bir çiçek gibi korunması lazım. Onların da çevreye uyum göstermesi lazım.

Haberin Devamı

Extramücadele olay gecesini anlattı
Önceki gece yaşanan saldırıda en büyük hasarı alan mekân, Galeri Non’du. Non’da o akşam Extramücadele’nin “Bunu Ben Yapmadım Siz Yaptınız” başlıklı sergisinin açılışı gerçekleştiriliyordu. Saldırı sonrasında konuştuğumuz, serginin sahibi sanatçı Extramücadele yaşananları şöyle anlatıyor: “Gidin ulan buradan!, İstemiyoruz sizi burada diye bağıran, küfreden en az 30 kişilik bir kalabalık, insanlara kadın ve yaşlı demeden vurmaya başladılar. Derken sopalar ve gaz bombası mı her ne halt bir şeyse o naneleri attılar galerilerin içine. Özetle iki farklı insan türü aynı aynı şehirde yaşayamıyor. Tahammülsüzlük x şiddet!” Olaylar sırasında her insan gibi korktuğunu belirten Extramücadele, yaşananları bir sanatçı olarak şöyle okuduğunu söylüyor: “Şehir hayatı yaşamak isteyen insanın şehirden kovuluşu.” 2010 yılı Avrupa Kültür Başkentlerinden biri olan İstanbul’da böyle bir saldırının yaşanıyor oluşunu üzücü olarak nitelendiren Extramücadele, olayların nedenini ise şöyle özetliyor: “Asıl mevzu şu: Bu insanlar sanat galerilerini Tophane’de istemiyorlar ve bu isteklerini insani bir şekilde dile getirmeyi bilmiyorlar. Saldırıyorlar, vuruyorlar, kırıyorlar. Bildikleri dil bu.”