Derleyen: Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Türkiye’nin en sıra dışı isimlerinden biri olan Kazım Gürbüz, namıdiğer Yogi Kazım yalnızca uzun ömrü ve genç kalmayı başarmasıyla değil, aynı zamanda benimsediği yaşam felsefesiyle de dikkat çekti. Dinç ve sağlıklı görüntüsü, gören herkesi yaşı konusunda da tereddütte bırakıyordu. 1920 doğumlu olduğunu söyleyen Gürbüz, geçtiğimiz günlerde 105 yaşındayken vefat etti. Ancak yaşı konusunda doğruyu söylemediğini iddia edenler de vardı. Gürbüz, dinç görünümü ve bitmeyen enerjisiyle yaşını duyan herkesi şaşkına çeviriyordu. Sağlık sorunlarını bir bir aşarak adeta yeniden doğan Gürbüz’ün hayatı, baştan sona pes dedirtecek detaylarla dolu.
Anlattığına göre henüz 4 yaşındayken Kur’an-ı Kerim’i ezberleyerek disiplinli yaşamın temellerini atan Yogi Kazım, 10 yaşında dedesi Molla Ali tarafından Himalayalar’a götürüldü. Burada tam 20 yıl boyunca ruhsal disiplin, nefis terbiyesi ve beden kontrolü üzerine eğitim aldı. Bu süreç onun hem zihinsel hem bedensel dönüşümünün dönüm noktası oldu.
TRAFİK KAZASINDA BELİ KIRILIP FELÇ OLDU
1961 yılında İzmir'de geçirdiği trafik kazası sonucu beli kırıldı ve çok ciddi şekilde yaralanan Gürbüz'e doktorlar ömür boyu felç kalacağını söyledi. Ancak Gürbüz, kendi geliştirdiği yöntemlerle yeniden sağlığına kavuşmayı başardı. Bu süreçte doğan ve ismini kendi adının ilk hecelerinden alan "Yoka Sistemi", hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı hedefleyen bir yaşam biçimi olarak tanındı. Gürbüz, geliştirdiği Yoka Sistemi ile sadece Türkiye'de değil, uluslararası alanda da boy gösterdi. 1968'de Suudi Arabistan Kralı İbn-i Suud ve 1984'te Fildişi Sahili Cumhurbaşkanı Felix Houphouet gibi önemli isimlere tedaviler uyguladı. Gürbüz'ün geliştirdiği Yoka Sistemi, yoga temelli esneklik ve hareket çalışmaları, zihin kontrolü ve nefes teknikleri, doğal beslenme ve pozitif düşünce gibi unsurları içeriyor. Bu sistem, birçok kişi tarafından sağlıklı yaşam ve alternatif tedavi yöntemi olarak benimsendi.
2001 yılında kanser teşhisi konan Gürbüz, sol böbreği, dalağı ve pankreasının bir kısmını kaybetti. Doktorların hareket yasağına rağmen kendi yöntemleriyle sağlığına kavuştu. Kazım Gürbüz, son anına kadar, esnek vücudu, sağlıklı cildi ve enerjik yapısıyla bilim insanlarının da ilgisini çekti. Gürbüz, gençliğini koruma sırrını özellikle iki şeye bağlıyordu. Bunlar da yoga ve doğal yaşam. Gün içinde saatler süren yoga çalışmaları yapan Gürbüz, aynı zamanda kendine özel geliştirdiği nefes teknikleri, esneme hareketleri ve zihin kontrolü yöntemlerini uyguluyordu.
'BİR İNSAN 130 YIL YAŞAYABİLİR'
Hayatı boyunca zorluklarla da karşılaşan Gürbüz, 47 yaşında geçirdiği ağır bir kazada omurgasını kırdı ve doktorlar kendisine bir daha yürüyemeyeceğini söylediler. Ancak o, geleneksel tedavi yöntemlerini reddetti. Kendi geliştirdiği yoga teknikleri ve doğal terapiler sayesinde mucizevi bir şekilde iyileşti. Gürbüz, bu süreci 'ikinci doğuş' olarak tanımlıyordu.
Yogi Kazım, insan vücudunun doğru kullanıldığında ve iyi bakıldığında 130 yaşına kadar sağlıklı şekilde yaşayabileceğini savundu. Beslenme konusunda da oldukça katı kuralları vardı. Şeker, işlenmiş gıdalar, aşırı et tüketimi kesinlikle yasaktı. Doğal otlar, meyveler, sebzeler ve bal gibi besinlerle besleniyordu. Ayrıca zaman zaman düzenli oruç uygulamaları yaparak vücudunu arındırıyordu.
KANSER, FELÇ, KOVİD ATLATTI
Gürbüz, genç nesillere sağlıklı yaşamın ve beden-zihin bütünlüğünün önemini sık sık anlattı. Derslerinde sadece yoga pozları değil, nefes çalışmaları ve zihinsel odaklanma teknikleri de öğretti. Öğrencileri arasında hem gençler hem yaşlılar vardı. Gürbüz’ün en çok üzerinde durduğu konu ise 'vücudun sınırlarının sandığımızdan çok daha geniş' olduğuna dair inancıydı. Kazım Gürbüz’e göre asıl yaşlanan şey beden değil, zihindi. Gürbüz, zihni sürekli genç ve meraklı tutmanın, hayatı dolu dolu yaşamanın gençlik formülü olduğunu savunuyordu.
Yogi Kazım’ın sıra dışı yaşamı, yerli ve yabancı basında da büyük ilgi gördü. Time, Daily Mail, The Sun gibi dünya çapında yayın yapan basın kuruluşları Gürbüz hakkında pek çok haber yaptı. Birçok belgeselde yaşam felsefesi ve uygulamaları konu edildi. Özellikle "bedenin zamanla barışması" üzerine geliştirdiği teoriler, bilim dünyasında da tartışmalara dahi yol açtı.
Hem kendi kendine felcini iyileştirip hem de yaşından çok daha zorlayıcı hareketleri, yaşamının son anına kadar kolaylıkla yapabilen Yogi Kazım'ın ani ölümü sevenlerini üzdü. Onun sayesinde hastalıklarını tedavi eden pek çok insan, sosyal medyada yazdıkları minnet mesajlarıyla sevgilerini dile getirdi.