Kültür Sanat ‘Anne kız kitabımızın olmasını hep istedik’

‘Anne kız kitabımızın olmasını hep istedik’

31.10.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

İpek Ongun ve kızı Defne Ongun Müminoğlu’nun birlikte üretme hayalleri bir su samurunun dünyasında gerçek oldu: “Okumak İstemeyen Otti”

‘Anne kız kitabımızın olmasını hep istedik’

Seyhan Akıncı - Orta sonda sınıfın takdir alan iki öğrencisinden biri olarak belgemi almaya giderken İpek Ongun’un “Yaş 17”si hediye edilmişti. Serra’nın 10 kitaba yayılacak “Bir Genç Kızın Gizli Defteri” hikâyesinin başladığı kitap. Arkadaşlarımla birlikte büyük bir heyecanla okuyup sohbetlerimize konu ettiğimiz kitabın yazarı İpek Ongun yıllar sonra, bir gazeteci olarak karşımdaydı kızı yazar Defne Ongun Müminoğlu ile birlikte. Merve Ergenoğlu’nun resimlediği, İpek Ongun ve Defne Ongun Müminoğlu’nun kaleme aldığı “Okumak İstemeyen Otti” çocuk ve gençlik yazını alanında üretimleri olan anne kızın uzun zamandır hayalini kurdukları ilk ortak eserleri. Artemis Çocuk etiketiyle okurlarla buluşan “Okumak İstemeyen Otti”nin maceralarından Ongunların ev ve okuma hallerine uzandık.  

Haberin Devamı

“Okumak İstemeyen Otti” kitabı birlikte ilk üretiminiz mi? Bu süreçte neler deneyimlediniz?

İpek Ongun: Evet birlikte ilk üretimimiz. İkimizin de derdi okumanın sevilmesi, kitabın önemi. Bu nedenle çocuk kitaplarını çok önemsiyorum. Çünkü çocuklara kitapları onlar sevdiriyor. Çocuk kitapları yazanlara saygım sonsuz. Defne ile ikimizin düşündüğü şey kitabı, okumayı sevdirmekti. Son yapılan araştırma ülke nüfusumuzun yüzde 48’inin hayatında hiç kitap okumadığını ortaya koyuyordu. Bu korkunç bir rakam. Bu kitap Defne’nin fikriydi. Onun projesi. Bana bahsettiğinde hararetle alkışladım ve serüvenimiz böyle başladı. Ben kitap nasıl yol alsın, neler eklensin gibi noktalarda fikir ürettim.

Defne Ongun Müminoğlu: Bu da çok besleyici bir şeydi. Bir taslak oluşturduktan sonra fikir alışverişleriyle onu geliştirerek, dirsek temasında olup “Şunu da koysak mı?”, “Bunu da eklesek mi?” “Bunu nasıl kurgulayalım?” gibi sorularla birbirimize destek olarak kitabı ortaya çıkardık. Bizim için bir anı olması açısından kıymetli. Anne kız bir kitabımız olsun hep istediğimiz bir şeydi. Uzun süredir de konuşuyorduk. Zaman içerisinde bunun okuma kültürüyle ilgili olması gerektiği kendiliğinden ortaya çıktı. 

Haberin Devamı

İpek Ongun’la ilgili en büyük eleştiri toz pembe, naif bir dünya yarattığınız üzerine. Gerçekçi olmayan bir dünya mı sizinki?

İ. Ongun.: Çok da pembe bir tablo yok Serra’nın hikâyesinde anne ile baba ayrı. Ve bu ayrılığın sancılarını çeken bir çocuk. Fakat hayata iyi bakıyor ve olumsuzlukları büyütmüyor 

‘Anne kız kitabımızın olmasını hep istedik’

“Sayfalarda kendimizi gördüğümüzde bazen isyan ederdik”

Annenizin kitaplarını okuduğunuzda kendinize ya da ablanıza rastladığınız oldu mu? Tanıdık gelen şeyler...

D. O. Müminoğlu.: Neler neler... Gözlem yaparak yazıyor sonuçta. Ama tabii sadece bizi değil. Arkadaşlarımızı, duyduğu hikâyeleri, babamın çocukluğundan anlattığı bir şeyi. Sayfalarda kendimizi gördüğümüzde bazen isyan ettiğimiz oluyordu ,“bunu da yazmış” diye. Yüzümüzde bir gülümsemeyle okurduk. Bir de kitap basılmadan önce okuduğumuz için “bunu şöyle mi yapsanız” gibi yorumlarda da bulunurduk.

Haberin Devamı

Okur olan herkese o yolun başında okumayı sevdiren bir kitap muhakkak vardır. Doğru kitaba inanır mısınız? Sizin ilk kitabınız hangisiydi?

D. O. Müminoğlu.: Herkes için doğru bir tür kitap vardır. Çocuğa okuma serüveninde seçenek sunmanın da önemli olduğunu düşünüyorum. Ben küçükken “Ayşegül” serisini çok severdim. Hem çizimleri çok güzeldi hem konuları çok sempatikti.

İ. O.: Kızlarımın kitap seçimlerine saygım vardı. İtiraf etmeliyim parmak salladığım zamanlar da oldu. Her yaz kütüphanenin önüne gider ve bir ülke seçmelerini söylerdim. O ülke edebiyatından kitapları peş peşe okumalarını isterdim. Hem o ülkenin yazarlarını tanımış hem de o ülkenin kültürü hakkında fikir sahibi olurlardı. Annem Türkçe, edebiyat öğretmeniydi o her yaz bana böyle yaptırırdı. Ben de aynı taktiği kızlarıma uyguladım. Bunun dışında istediklerini okumakta serbesttiler. Benimki sadece bir öneriydi.

“Gençlere veremediklerimizden şikâyetçiyim”

Türkiye’de çocuk ve gençlik yazını alanında üreten iki yazar olarak geldiğimiz noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Haberin Devamı

D. O. Müminoğlu.: Bizden çıkan çok güzel çocuk kitapları var. Gerek konu, içerik ve anlatım gerekse görsellik açısından. Yurt dışında bir konu hakkında farklı yazarların kendi bakış açılarıyla meseleyi ele aldığı çok sayıda kitap olurdu. Bizde de giderek böyle olmaya başladı. Hem konular zenginleşti hem çok fazla çocuk kitabı basılıyor. Kızımı büyütürken yurt dışından getirdiğim kitapları tercüme ederek okurdum ona. Şimdi gerçekten
müthiş bir artış var. Yayınevleri de buna özen gösteriyor.

İ. Ongun.: Gençlik yazınından yola çıkarak şunu söylemek isterim. Gençlere vermediklerimizden şikâyetçiyim. Gençlerden değil bizlerden şikâyetçiyim esasında. Doğru dürüst bir eğitim veremiyoruz. Müzik ve resim dersi saatleri tamamen teste ayrılıyor. Hani mantık? Hani felsefe? Ne okutuyoruz çocuklara ve ne bekliyoruz? Gençlere fikir vermiyoruz, çalışma imkânı vermiyoruz. Bizim kuşağın elinden geleni yapmadığını düşünüyorum özellikle devlet olarak yapılmadığını görüyorum.