Mîna Urgan, “bugüne dek gördüğüm en güzel erkek elleriydi" demişti elleri için. Abidin Dino’nun elleri ve yaşamı, “A’dan Z’ye Abidin Dinoöda
Özel bir yüz. Çokların ve büyüklerin bir bileşimi. Çok saç, çok kaş, büyük burun, büyük kulak, bakışı dik ve doğrudan. “Çoköu en çok hak eden ise yüzünden yansıyan ışık. Doğudakilerin tıpkısı. Ve elleri; Mîna Urgan “Hele elini yüzüne dayayınca, bütün güzellik kuralları darmadağın olurdu. Çünkü Abidin’in elleri, benim bugüne değin gördüğüm en güzel erkek elleriydi" der.
Picasso ve Dali’yle yarışacak kadar çok fotoğrafıyla karşılaştığımız ender ressamlardan biri Abidin Dino. Yüzüyle yapıtlarını hatırlatan, izleyicisine bire bir ilişki sunabilen bir ressam. Zeynep Avcı’nın derleyip metinlerini yazdığı, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “A’dan Z’ye Abidin Dino" kitabı, Abidin Dino ile ilgili ne varsa çevresinde gezindiriyor. Bu kitap Türkiye’nin en ünlü sanat adamlarından birinin en geniş çizilmiş portresini oluşturuyor. Seyrek ve madde madde yazılışından dolayı da sakin bir portre çalışması denilebilir bu kitaba.
Diplomasız sanatçı“Bu
Dünya" adlı maddede sanatçının, Galeri Nev’de açtığı “Bu Dünya" adlı küçük boyda bir dizi akrilik resmi ile ilgili
bilgi aktarılıyor. Serginin katoloğunda yer alan Ferit Edgü’nün metinlerinde “...Resmin boyutları büyüdükçe kendine çekmek istediği kişilerin sayısı / kendiliğinden artar. / Resmin boyutları küçüldüğünde / kendini bir kişiyi çekmeye çalışır. / Sonunda o kişinin resmi olur... Resmin anı / Benim anımdır. / Böylesi küçük anlardan oluşur resim, / dedi Abidin." cümleleri yer alıyor. Bence Dino’nun sanatını en doğrudan anlatan satırlar bunlar. Her yaptığında izleriyle birebir ilişkiye girebilmiş, kendini en iyi okutmuş bir sanatçı Dino.
Birinci Dünya Savaşı patlak verince Avrupa’da seyahatte bulunan Dino ailesi Cenevre’ye yerleşiyor. Dino’nun anlatımıyla “Bizimkiler 19. yüzyılın Rus senyörleri gibiydi, aslına bakarsanız yaşama tarzları bir hayli benzerlik gösterir. Zaten Cenevre’de bizlerle birlikte, bizlere pek benzeyen bu Rus senyörleri bulunuyordu. Cenevre’de yalnız bizim ailemiz yoktu Türk olarak, birçok Osmanlı paşası vardı, yanlarına bir yığın kalabalık, uşaklar, aşçılar..." Çocukluğu böyle bir atmosferde geçen Dino diplomasız sanatçı olarak D Grubu’nu kuracak, Sovyetler Birliği’nde öncü Sovyet yönetmenleriyle film çekimlerine katılacak Liman Grubu’nun kuruluşuna katılacak, 1941’den sonra sürgüne gönderilecek, büyükbabasının adını taşıyan Adana caddesinde sürgün olarak dolaşacak, yurtdışına çıkışına izin verdiklerinde Paris’e yerleşecek, onu geri getirebilmek için seramiklerini tutuklayacak Türk polisi.
Renkli ayrıntılarPicasso’nun atölyesinde, onun ellerini izler Dino, “Küçük sağ parmağının tırnağı onca uzundu ki Çinli bir ‘Mandaren’ tırnağı sanılabilirdi. Sorulu bir bakışıma bir gün karşılık verip, ‘pergel işini yapsın diye’ sözleriyle açıklama getirmişti kısaca. Gerçi kimi zaman bu azgın tırnağa dayanıp bir kavis çizdiği oluyordu sahiden, ama o tırnak olmasa da pekâlâ çizebilirdi dilediğini. O halde bu zamanı geçmiş cilve neyin nesiydi... Picasso ellerine iyi bakıyordu besbelli. Değil mi ki çalışma araçları idi bu küt, güçlü eller" derken, Ferid Edgü Dino’nun “elleröi için “Hiçbir otoportresi çizdiği bir el kadar bezemez Abidin’in yüzüne. Yalnız olağanüstü güzellikte elleri olduğu için değil, elinin parmaklarında, elinin ayasında kendi yüzünü daha iyi gördüğü için olsa gerek" açıklamasını getirir.
Eğer Abidin Dino’nun “Kısa Hayat Öyküm"ü okumadınızsa “A’dan Z’ye Abidin Dino" size çok renkli ayrıntılarla bezeli gelecek. Sanatçının sergileri, dönemleri, fotoğrafları, desenleri anıları ve alıntılarla bu kitap Dino üzerine yapılmış çalışmalar arasında ayrıcalıklı bir yer ediniyor.