03.11.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
BU KİTABI KALEMSİZ OKUMAYIN! Şöyle ki, Doğu ve Batı ekseninde gelişen (ya da Doğu'yla Batı'yı birleştiren) hikayeler anlatan, yaşadığını yazan bir Murathan Mungan yok. Artık, "Ben bir yazarım! Hayır bu öykünün yazarı değilim, yanlış anlaşılmasın, ben de sizler gibi burada bir konuğum yalnızca. Bunu bir edebiyat şakası, üslup şirinliği olarak yaşamayacak kadar görmüş geçirmiş, hatta bu çeşit numaralardan sıkılmış biriyim;" diyen bir Murathan Mungan var. Modern edebiyatın postmodern okumaları. "Yedi Kapılı Kırk Oda" için söylenebilecek ilk şey bu. "Yedi Kapılı Kırk Oda", adı üstünde yedi hikayeden - "Dumrul ile Azrail", "Kan Kalesi", "Robinson ile Crusoe", "Hamlet ile Hitler", "Wagner Körfezi", "Güvercin Gömleği"- oluşuyor. Bu da söylenebilecek ikinci şey. Üçüncü olarak ise, "Yedi Kapılı Oda"nın, bundan yirmi yıl önce, 1987'de yayımlanan ilk "Kırk Oda"dan oldukça farklı bir yerde durduğu. Hayatımızın bir zihin oyunu olduğunu söylüyor. Yaşadıklarımızın kodlanmış birer kurgu olduğunu kaç kişi kavrıyor diye soruyor. İdrak acısının altını çiziyor. Melezleşmenin altını çiziyor. Billurlaşmanın altını çiziyor. "Biliyorum," diyor "Wagner Körfezi"nde ("Yedi Kapılı Kırk Oda", Üçüncü Kemer. 6. hikayede) "Herkes benden aşk hikayeleri bekliyor. Gün günden aşksızlaşan bir dünyada buzluğa kaldırılmış hayatlar ve donmuş kalpler için yüksek çözünürlükte iyi paketlenmiş aşk hikayeleri istiyorlar! Kalbim piyasaya açılıyor; kendime ısmarlıyorum, olmuyor. Hayatıma ısmarlıyorum, gene olmuyor. Kader hediye etsin diyorum, etmiyor." Peki, bütün bunlardan yola çıkarak bu bir kırılmadır, bu bir manifestodur diyebilir miyiz? İsterseniz, diyebilirsiniz tabii. Ama bizden demesi: Siz siz olun, şu postmodern zamanlarda, yazar kısmının söylediklerine pek itibar etmeyin. Neticede, kurmaca bu. Sanat bu. Öyküleme bu. Tam çözdüm, buldum dersiniz, paat bir de bakarsınız ki yazarınız - hele ki, yazının farklı disiplinlerinde ürünler, yapıtlar veren bir yazar ise - yolculuk bu demiş, çoktan başka bir yolu tutmuş bile. Bir zihin oyunu Anlayacağınız, karşınızda tekli bir Murathan Mungan yok. Çoklu metinler var. Göndermelerle, köprülerle, anahtarlarla dolu metinler. Mesela "Hamlet ve Hitler"de, ağır, politik, 'yabancı' bir metin karşınıza çıkıyor. "Kan Kalesi" ve "Dumrul ve Azrail"de, yerel ve lirik metinler. "Mavisakal"da mesafeli, soğuk, ölümcül bir metin. Bununla birlikte, sadık Murathan Mungan okuyucularına şunu da söyleyelim ki, kitabı okurken kaleminizi yanınızdan eksik etmeyin. Çünkü, Murathan Mungan külliyatında hiç değişmeyen bir şey var ki, o da (Mungan'ın şair kimliğinden olsa gerek) şu: "Yedi Kapılı Kırk Oda"da da altı çizilecek çoook satır var. "Herkes bir kere kanı dinler," gibi. "Bazı anlar içinde yaşanırken değil, ancak yazıldıklarında görülürler," gibi. "Hepimiz bir adayız" gibi. "Kaderimiz başka bir hayat gibi uzaktan geçerken, can simidi sözcüklerin, okyanusa bırakılmış içi sahibini arayan mektuplu şişelerin, gözümüzün önünde canlanan yazılmış rüyaların kıyılarına vurduğu bu adanın çok yapraklı tropikal görünüşlü bitkileri arasında gülümsüyoruz; hayat ve yazıdan ne kadar kardeş olunursa o kadar oluyor ve gülümsüyoruz," gibi. "Ölüm bile bizi birleştiremiyordu," gibi. "Hepimiz bir adayız!"
İngiliz basınının önde gelen bulvar gazetelerinden Daily Mail'in özel haberine göre, Meghan Markle'ın İngiliz eleştirmenlere aldırmadığı ve doğum odasında twerk yaptığı bir videonun ortaya çıkması büyük bir tartışma yarattı.