Milliyet Executive Yaylaya çıktılar markayı buldular

Yaylaya çıktılar markayı buldular

05.01.2022 - 14:38 | Son Güncellenme:

Bir gün geriye dönüp, Samsun Bafra’daki köyleri ve yaylalarında yeni bir hikâye başlatacaklarını belki bilmiyorlardı

Yaylaya çıktılar markayı buldular

DUYGU ERDOĞAN

Haberin Devamı

Samsun’un Bafra ve 19 Mayıs ilçelerinden zirvesinin görüldüğü Nebyan (Nebiyan) Dağı’nın, bir markanın varoluş hikâyesini temsil edeceği tahmin edilir miydi acaba? Ya da bir yörenin kalkınma hikâyesinin yeniden yazılacağı… Öyle ki bu dağ, bu yaylalar, topraklar, üreticiler; Türkiye geneline yayılan sürdürülebilir bir üretim zincirinin içindeki en önemli taraf durumunda. Yaylalardan sürülerin her geçen gün azalması, yetiştiricilik kültürünün yok olmaya yüz tutması, üreticilerin şehre göçü; iki kardeşi doğdukları topraklarda yeni bir maceraya yönlendiriyor. Nazlı Uyanık Yıldız, Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği lisans, London School of Economics’de yüksek lisans; İbrahim Uyanık Koç Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu olarak profesyonel iş hayatından yaylalara çıkıyor. 2014 yılında hayata geçirilen Nebyan Doğal markasının kurucuları iki kardeş ile markaya ve geleceğine yakından baktık…

Haberin Devamı

-Hayvancılık ve tarımla bir bağınız var mıydı?

İbrahim Uyanık: Aslen Samsun Bafralıyız, kendi köyümüz ve 1300 metrede de yaylamız var. Ailemiz, akrabalarımız nesillerdir hayvancılık yapıyor. Kökenimizde geleneksel bir hayvancılık metodu var. Orta Karadeniz’e has olan ‘Karayaka koyunu’, ki endemik bir türdür; büyükbaşta ise yerli kara sığırlar var. Nebyan Dağı’nda yetiştiricilik yapılmaz ama bölge için bir simgedir, bu nedenle ismini kullandık… Biz de bu kültürün içinde büyüdük. Yazları yaylalarda, kışları köylerde göçer bir hayvancılık vardı. Et kaynağını, gıdanın ne kadar kıymetli olduğunu bilerek büyüdük.

Yaylaya çıktılar markayı buldular

Organik üretim arayışı

-Farklı eğitim ve iş geçmişiniz bulunuyor ama şimdi ortada tamamen farklı bir alan var…

İU: Yıllarca bu kalabalık sürülerin zaman içinde yaylalarda ne kadar azaldığını, köyden kente göçün ne kadar hızlı arttığını da yakından gözlemledik. İnsanların hayvanlarını satıp şehirde inşaatta işçi olmayı tercih ettiğini gördük. Böyle kıymetli bir kaynak kaybolurken, şehirlerde ise artan ihtiyacı fark ettik.

Nazlı Uyanık Yıldız: Ortada devraldığımız bir iş yok. Eğitim hayatımın ardından profesyonel iş hayatına atıldım. Çalışmaya Londra’da başladım. Her zaman kendi işimi kurma hayalim vardı. Finans sektörü gibi bir alanda düşünüyordum, ufak denemelerim de oldu. Bu taraf ise mesleki anlamda iş olarak bilmediğim düşünmediğim bir alandı. İçinde büyüdüğümüz ancak yaptığımız bir iş değildi. Bir anne olarak kendi ihtiyaçlarımızda da doğal, organik üretimin eksikliğini fark ediyordum. Etrafımda da anneler arayış içindeydi.

Haberin Devamı

-Hikâyenin başına gidersek, işletme büyüklüğü nasıl bir gelişim gösterdi?

NUY: Kendi eş dostumuza götürüyorduk. Başladığımızda; tam kuzu ve yarım kuzu olmak üzere iki ürünümüz vardı. Tek üreticiydik ve tek sürü bizimdi. Şimdi ise 50 binin üzerinde müşterimiz var. 250-300 üreticimiz var. Kendi köyümüzle, Bafra’da başladık. Şimdi, Samsun, Ordu, Tokat, Giresun, Gümüşhane ve Trabzon olmak üzere 6 şehirde üreticisi olan senelik 12-13 bin bin dana kapasitesi olan bir yapımız var. İstanbul, Ankara, İzmir ve Bodrum’da mağazalarımızı açtık.

İU: Ürün çeşitliliğimizi de artırdık. Dana ve kuzu ürünleri, şarküteri ürünleri, mevsimine göre tarımsal ürünler yer alıyor. İstanbul Çekmeköy mağazamızı merkez alarak 1200 metrekarelik bir alanda üretim tesisimiz var.

Haberin Devamı

-Bulunduğunuz yerlerde bölgesel kalkınmaya etkinizi nasıl değerlendirirsiniz?

İU: Sözleşmeli üretim modelini uyguluyoruz. Üreticinin yaş ortalaması oldukça yüksek. Türkiye’nin tarımdaki en büyük problemi olacak gibi görünüyor. Bizim çıkış noktamız, gençleri işin içine çekebilmekti. Bizimle beraber, bu işin sürdürülebilir olabildiğini görenler gelmeye başladı. Para kazanabildiklerini görenler yeniden köylerine döndü. Kalkınma önce ekonomik kazançtan başlar.

NUY: Bizimle olup çocuğu, torunu şehirden göçüp geri gelen var; sürüsünü iki katına çıkaran var. Üreticiler her sene ne yapacağını, ne satacağını biliyor. Ortaya çıkıp kaybolan bir aracı sistemi yok. Bölgemizde pek çok olumsuzluğun önüne geçtik.

Organik gıda tüketim bilincinde pandemiyle birlikte bir artış görüyor musunuz?

NUY: Henüz 2014’te biz neden organik ürünü, neden otla beslenen hayvan ürünlerini tercih etmenin iyi olduğunu anlatırken, artık tüketici kendisi bilinçli olarak bunu talep ediyor. Pandemi kaynaklı olarak da sağlıklı gıdaya ulaşmak için çaba var. Elbette işin maliyet tarafı var, şu anda belli bir kesim bu gıdalara erişebilirmiş gibi geliyor. Ama bu böyle olmamalı; sağlıklı gıda herkesin hakkı.

Haberin Devamı

Büyümekten korktuğumuz hiç olmadı

İU: Hiçbir zaman korku ya da endişe duymadık. Çünkü büyümemiz, üzerinde çok düşünülmüş, hesaplanmış şekilde planlı ilerliyor. Yaptığımız iş tamamen taze bir gıda ürününe dayalı olduğu için zor bir ağ yönetimi var. Taze ve en iyi şekilde ürünü tüketiciye ulaştırmak bizim gibi yapıların en önemli görevi. Örneğin pandemide bir gecede 4 katı sipariş aldığımız zamanlar oldu. hepsini en iyi şekilde sağladık. Tedarik zincirimiz oldukça kuvvetli.

-Yeni yatırımcılara, yatırımlara açık mısınız?

NUY: İşe başladığımız yıllarda Türkiye’de startup iklimi yok gibiydi. Ardından özellikle oyun gibi alanlarda çok iyi işler oldu. Doğru yatırımcılarla işbirlikleri işe her zaman katkı verebilir. Her zaman açığız