Siyaset Avrupa defterini henüz kapatmadık

Avrupa defterini henüz kapatmadık

30.11.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

AP’nin kararının Türkiye’yi üzdüğünü, buna rağmen AB defterini kapatmadıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama karşımızdaki fotoğraf şimdilik olumlu görünmüyor. Biz de AB’nin alternatifleriyle görüşüyoruz. Türkiye’nin önünde daima alternatifler mevcuttur” dedi

Avrupa defterini  henüz kapatmadık

Avrupa Parlamentosu’nun üyelik müzakerelerini dondurma kararını eleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’nin Avrupa Birliği tarafından bu şekilde tahkir edilmesi, elbette bizi üzmüştür. Buna rağmen şu anda Avrupa Birliği defterini henüz kapatmış değiliz. Ama karşımızdaki fotoğraf, şimdilik bu konuda olumlu yönde beklentilere kapılmamıza izin vermiyor. Fakat Türkiye’nin önünde daima çok fazla alternatif mevcuttur. Bu alternatiflerden herhangi birisini değerlendirmek suretiyle, biz yolumuza devam ederiz. Şu anda ifade etmeyi doğru bulmuyorum ama biz bu alternatiflerle görüşmelerimizi devam ettiriyoruz” dedi.

Haberin Devamı

Erdoğan dün İstanbul’da önce ‘Kudüs ve Sürecin Problemleri Sempozyumu’na, ardından “Küresel Gelecek: İnsan Odaklı, Akıllı Ekonomi” temalı 7. Boğaziçi Zirvesi’ne katıldı. Cumhurbaşkanı, her iki toplantıda da ekonomi ve dış politikaya yönelik mesajlar verdi.

Boyun eğmeyiz’

Türkiye’nin, bulunduğu coğrafi konum ve sahip olduğu tarihi müktesebat itibarıyla Avrupa, Asya, Afrika merkezli her oluşumun bir parçası olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı, Avrupa Birliği’nin bu açık gerçeği görmeyerek tam üyelik müzakerelerini yokuşa sürdüğünü söyledi. Erdoğan, “Bütün dostlara sesleniyorum; 53 yıl bu ülkeyi kapısında bekleten bir Avrupa Birliği var. Söylüyorum; sen bulunmaz Hint kumaşı değilsin. Biz öyle de böyle de bu 53 yılı zaten sürdürdük. Dünyada birçok ülkeye, bu tür birçok baskılar yaptınız. Ne oldu bitirdiniz mi? Evvelallah Türkiye’yi hiç bitiremezsiniz. Biz kendimize inanıyoruz, dostlarımıza inanıyoruz, kaynaklarımıza da inanıyoruz. Bugün çalıştığımızın iki katı çalışırız, üç katı çalışırız evvelallah dünyayı dolaşırken daha fazla dolaşırız ve yine asla boyun eğmeyiz. Bize öyle ideolojik dayatmalarla boyun eğdirmeye çalışanlar kusura bakmasınlar, Türkiye o ülkelerden bir ülke değil. Siz 100 kişi, 200 kişi, 300 mülteci bakamazken, bu ülke kendi sermayesinden, kendi cebinden 3 milyon mülteciyi evvelallah barındırıyor, bakıyor. Her şey ortada” diye konuştu.

Haberin Devamı

‘Dur bakalım neyi veriyorsun?’

Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın da katılımcı olduğu 7. Boğaziçi Zirvesi’ndeki konuşmasında Kıbrıs müzakerelerine ilişkin şunları kaydetti; “Aylardır, yıllardır orada yapılmakta olan görüşmeler var. Hep, sürekli oyalama, oyalama, oyalama... Taktik ne biliyor musun? ‘Siz Kıbrıs’ı tamamen bize verin, hiç bir şeye karışmayın.’ diyor. Dur bakalım, orada bu kadar şehit kanı var. Neyi veriyorsun? Utanmadan, sıkılmadan, Avrupa Birliği toplantılarına Kıbrıs adasının tamamının içinde yer aldığı bayrakla geliyorlar. Bir defa sizin böyle bir bayrağınız olamaz ki. Burada bir KKTC var. Bu da bir saygısızlıktır. Artık bu işin fazla uzatılmaması lazım. Bu yıl sonuna kadar bir yere varılması lazım. Ama ‘Bu topraklar bizim olacak, bunun yönetimi tamamen bize ait olacak’... Bu tür şeyler olursa, bu yürümez. Aç tavuk kendini, buğday ambarında sanırmış, bunların yaptığı bu.”

Müslümanların ortak davası

Erdoğan, Parlamentolararası Kudüs Platformu’nun düzenlediği sempozyumun açılışında Filistin’de her gün kendini tekrar eden bir zulüm ve baskı düzeni olduğunu belirtti. Erdoğan, “İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa’ya sahip çıkmak, sadece sıkılı yumruklarından ve ellerindeki taşlarından başka hiç bir silahı olmayan Filistinli çocukların görevi değildir. Filistin davasını sahiplenmek, Kudüs’ü korumak, tüm Müslümanların müşterek davasıdır. İslam aleminin içini yaralayan bu tablo değişmediği müddetçe, coğrafyamızın kalıcı huzura ve istikrara kavuşması mümkün değildir. Nitekim bölgede yaşanan gerilimin temelinde, Filistin meselesinin, buradaki hak gasbının yattığı aşikardır” dedi.

İsrail’in ezan yasağı yasa tasarısına da değinen Erdoğan, “Bu yönde parlamentoda karar alınması bir yana böyle bir tartışmanın varlığı dahi akıl ve vicdan dışıdır. Bu tartışmanın kimseye faydası yoktur. Bu tarz bir uygulamaya gidilmesi sadece Filistinlileri değil, onlarla birlikte tüm Müslümanları rencide etmektedir. İsrail parlamentosunun aklıselimle hareket edeceğine inanıyorum. Ezan, bir çağrıdır, bu çağrıyı engellemeniz sıkıntılara neden olacaktır” dedi.

‘Sessiz kalamayız’

“Dini kavramları kendine maske yapan terör örgütlerinin en kullanışlı söylemleri Filistinli kardeşlerimizin yaşadığı baskıdır, işgaldir, zulümdür. Ortadoğu’nun kalbindeki bu yara tedavi edilmeden bölgenin huzur ve sükuna kavuşması düşünülemez” diyen Erdoğan, Filistinlilere ait olan toprakların iadesini beklediklerini belirterek, “Müslümanların ibadetlerini kısıtlayan Harem-i Şerif’in kutsiyetine zarar veren mütecaviz eylemlere sessiz kalamayız. Kudüs’te 3 dinin kutsal mekanları vardır ama Mescid-i Aksa’nın Kubbet-üs Sahra’nın içinde yer aldığı Harem-i Şerif, sadece Müslümanlara aittir” diye konuştu.

‘Hoca değil şarlatan’

Erdoğan’ın FETÖ’ye ilişkin uyarıları da şöyleydi; “Benim birçok Müslüman kardeşlerim kendi ülkelerinde bu FETÖ’ye zemin hazırlıyorlar. Bu da benim serzenişimdir. Birçok ulemadan insanlar buna zemin hazırlıyorlar. İsminin yanında hoca varmış. Ne hocası? Bu bir şarlatandır. Hoca falan değil.”

Haberin Devamı

‘Zalim Esed’e karşı girdik’

Avrupa defterini  henüz kapatmadık


BM Güvenlik Konseyi’nin yapısını eleştiren Erdoğan, “Suriye meselesinde bir adım atabiliyor mu? Irak’ta bir şey görebildiniz mi? Şu anda 600’lü rakamlar konuşuluyor ama hayır. Bana göre Suriye’de 1 milyona yakın insan öldü. Bu ölüm hala devam ediyor. Çocuk, kadın, erkek ayrım yapmaksızın devam ediyor. Nerede BM, ne yapıyor? Irak’ta var mı? Yok. Biz ‘Sabır, sabır, sabır’ dedik en sonunda dayanamadık ve Suriye’ye Özgür Suriye Ordusu ile beraber girmek zorunda kaldık. Niçin girdik? Bizim Suriye’nin topraklarında gözümüz yok. Mesele toprağın gerçek sahipleri topraklarına sahip olsunlar, bunu sağlamak için. Yani orada bir adaletin tesisi için varız. Devlet terörü estiren zalim Esed’in hükümdarlığına son vermek için biz oraya girdik.”