Siyaset Başbakan Erdoğan, Sinop mitinginde de ‘medya boykotu’ çağrısı yaptı

Başbakan Erdoğan, Sinop mitinginde de ‘medya boykotu’ çağrısı yaptı

14.02.2009 - 16:17 | Son Güncellenme:

Arzu Arzu Arzu Arzu Arzu Arzu Arzu Arzu Arzu Arzu Arzu Arzu Arzu Arzu Arzu Arzu Arzu Arzu Arzu Arzu

Başbakan Erdoğan, Sinop mitinginde de ‘medya boykotu’ çağrısı yaptı

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Sinop’ta partisince düzenlenen mitingde 5 bin kişiye yaptığı konuşmada Türkiye’nin sıradan bir ülke olmadığını belirterek, “İçeride ya da dışarıda hiç kimse bu ülkeyi hor göremez. Hiç kimse bu ülke insanını itip kalkamaz. Hiç kimse bu ülkeye ikinci sınıf ülke muamelesi yapamaz” dedi. Erdoğan, konuşmasında medyaya da çattı ve yalan yanlış haber yazan gazetelerin evlere sokulmamasını istedi. Erdoğan “Davos’ta yaşadığımız olaylardan sonra bazıları yazıp çizdiler. Türkiye arabuluculuk rolünü kaybediyor, etkisiz hale geliyor, yalnızlaşıyor, eksen kayması yaşıyor dediler. O gün felaket tellallığı yapanlar, bugün Türkiye’nin artan önemini, güçlenen arabuluculuk rolünü istenen, önemsenen misyonunu iyi görmeli iyi anlamalıdır” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, bugün saat 11.50’da Ankara’dan ‘Ana’ uçağı ile yanında Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile birlikte Sinop Havaalanı’na geldi. Burada Sinop Valisi Hakan Güvençer, kent yöneticileri ve partililer tarafından karşılanan Erdoğan, daha sonra Başbakanlığa ait otobüsle mitingin yapılacağı Uğur Mumcu Meydanı’na hareket etti.

TÜRKİYE OLMADAN BÖLGESEL DENKLEM KURULAMAZ
Yol boyunca kendisine sevgi gösterilerinde bulunanlara el sallayan Başbakan Erdoğan, zaman zaman otobüsü durdurup çocuklara çeşitli oyuncaklar dağıttı. Meydanda toplananlara seslenen Erdoğan’ın konuşması sık sık kalabalık tarafından ‘Vur vur inlesin, Deniz Baykal dinlesin’ tezahüratlarıyla kesildi. Konuşmasında Türkiye’nin sıradan bir ülke olmadığını, içeride ya da dışarıda hiç kimsenin bu ülkeyi hor göremeyeceğini anlatan Başbakan Erdoğan, “Hiç kimse bu ülke insanını itip kalkamaz. Hiç kimse bu ülkeye ikinci sınıf ülke muamelesi yapamaz. Hiç kimse özellikle bölgesel meselelerde Türkiye’nin içinde yer olmadığı bir denklem kuramaz. Onun için küresel barış diyoruz. İşte bunun için medeniyetler ittifakı diyoruz“ dedi.

TÜRKİYE'NİN GÜCÜNE İNANIYORUZ
Türkiye’nin bölgesel çözümsüzlüklere çözüm aramada aktif rol oynadığını da vurgulayan Başbakan Erdoğan, “Biz Türkiye’ye inanıyor, Türkiye’nin etkinliğine, potansiyeline inanıyor, Türkiye’nin gücüne inanıyoruz. Davos’ta yaşadığımız olaylardan sonra bazıları yazıp çizdiler. Türkiye arabuluculuk rolünü kaybediyor, etkisiz hale geliyor, yalnızlaşıyor, eksen kayması yaşıyor dediler. O gün felaket tellallığı yapanlar, bugün Türkiye’nin artan önemini, güçlenen arabuluculuk rolünü istenen, önemsenen misyonunu iyi görmeli iyi anlamalıdır” dedi.

BUNLARA ‘GO HOME’ DEYİN
Ortadoğu konusunda ekiplerinin ülkeler arasında mekik dokuduğunu da anlatan Erdoğan, “Diyorlar ki, bunlarla görüşmeyin. Bunları kovun. Bunlara ‘go home’ deyin. Sevgili Sinoplular bunlar geçmişte çok söylendi. Bunlarla netice alınmaz, masaya oturacaksın masaya. Ne gerekiyorsa masada söyleyeceksin. Herkes artık görüyor ve açıkca ifade ediyor ki, Türkiye bölgede desteğini ve katkısı istenen önemi daha da artan ülke haline gelmiştir. Türkiye bölgede her sorunun aşamasında kilit rol oynayan, yapıcı katkısı aranan, önemli aktördür. AB katılım müzakeresi yürüten Kafkasya’da, Ortadoğu’da derin ilişkileri bulunan Türkiye bölgesel ve küresel güç olmada adım adım gidiyor” diye konuştu.

TÜRKİYE BÜYÜK DÜŞÜNMEK DURUMUNDA
Türkiye’nin kabuğuna sığmayacak, köşesine ve içine kapanmayacak kadar büyük bir ülke olduğunun altını da çizen Başbakan Erdoğan, “Artık Türkiye’de farklı ülkelerin liderleri karşısında el pençe duran bir iktidar yok. Bunu böyle bilesiniz. Yeter ki kendimize inanalım, potansiyelimizi gücümüzü iyi bilelim. Öz güvenimizi yitirmeyelim. Küçük düşünmek gibi bir seçenek Türkiye’nin önünde kalmamıştır. Türkiye büyük düşünmek, büyüklüğüne tarihine şanına yakışır bir duruş sergilemek durumundadır" dedi.

YILLIK İHRACAT 132 MİLYAR DOLARA ÇIKTI
Türkiye’nin gayri safi milli hasılasını 230 milyar dolardan 750 milyar dolara çıkardığını, 2008 yılı sonu itibariyle de yıllık ihracatını 132 milyar dolara çıktığını da anlatan Erdoğan, “Bunları krize rağmen yaptık. Şimdi bunu görmezsek olur mu? Bu haksızlık değil mi? Bu iktidar çıkıyor, beyler konuşuyorlar. Halep ordaysa arşın Sinop’tadır. Rakamlar ortada. Biz matematik konuşuyoruz. Hayal değil. Matematik konuşuyoruz. Muhasebe kayıtları ortada” dedi.

BORÇ YİĞİDİN KAMÇISI
CHP Lideri Deniz Baykal’ın Türkiye’nin dış borcunun arttığı konusunda sürekli konuştuğuna da değinen Erdoğan, “Bu borçlar sürekli azalıyor. Niye, Türkiye güçleniyor ama onların diliyle konuşacak olursak Baykal ve Bahçeli diliyle o zaman Amerika yanmış, batmış. Amerika niye dünyanın en borçlu ülkesi. Amerika 10 trilyon dolar borcu var. İkinci sırada Japonya 7 trilyona yakın borcu var. Bu hesapla, bu mantıkla, bunlar hesaplanmış. Borç yiğidin kamçısıdır” dedi.

İNSAF ETSİNLER İNSAF
Türkiye’nin dünyanın 17'nci büyük ekonomisine sahip olduğunu, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100'üncü yıldönümünde Türkiye’yi 10’ncu büyük ekonomisi haline sokmak hedefinde olduklarını da ifade eden Başbakan Erdoğan, “Göreve geldik, küresel sermaye Türkiye’ye ne kadar giriyordu biliyor musunuz. Yılda 1 milyar dolarcık. Şimdi 22 milyar dolara çıktı. Krize rağmen. Onu da geç. Bakınız faiz biz göreve geldik, devletin borçlanma faizi neydi biliyor musunuz, yüzde 63.5. Şimdi 14-15’e düştü. Kimden çıkıyordu bu faizler benim vatandaşımın cebinden çıkıyordu. Bu faiz büyük ölçüde yok edildi. İnsaf etsinler insaf, bunu görmüyorlar bile” dedi.

CHP'NİN MUMU YATSIYI BULMADI
Sinop’da yaptığı konuşmada CHP’nin mumunun yatsıyı bile bulmadığını ve çok erken söndüğünü de iddia eden Erdoğan, “Türkiye’nin kronik sorunlarını çözmeye gayret ediyoruz. ‘Hayır çözemezsin’ diyorlar. Çete ile mafya ile karanlık güçlerle mücadele edeceksiniz. Baykal çıkıyor ‘Ben onların avukatıyım’ diyor. Milletin hayrına hangi adım attıysak mani oldular. Bunlar engel olmak sorun çıkarmak, karalamak, bunların siyasetten anladıkları aka kara, iyiye kötü demek. Kim ne derse desin, kim ne engel çıkarırsa çıkarsın biz hizmet adına her adımı atacağız. Biz gücümüzü milletten alıyoruz. Milletten aldığımız güçle millete hizmet ediyoruz. Hizmetin önüne engel olamazsınız” dedi.

MEDYAYA ÇATAN BAŞBAKAN: İŞİN MAGAZİN YÖNÜYLE İLGİLENİRLER
Konuşmasında medyaya da çatan başbakan Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
“Hani Sinoplu Diyojen demiş ya. Gölge etme başka ihsan istemem. Şimdi yazarlar ‘Başbakan yine Diyojen’den bahsetti’ diye hemen bir şeyler kaleme alırlar, söylerler. İçeriğine bak içeriğine. Söylenene hiç bakmazlar. Hiç üzerlerine almazlar. İşin magazin yönüyle ilgilenirler. Ama benim halkım bütün gerçekleri bilir. Siz bunların, bu ülkede hiç milletin diliyle konuştuklarını gördünüz mü? Göremezsiniz. Yalanı, iftirayı, karalamayı bunlar özgürlük sanıyorlar. Biraz eleştir, biraz bam teline dokun, feryat figan, özgürlüklerden dem vururlar. Ben söylüyorum. Burada da söylüyorum. Yalan yanlış haber yapan medyayı evinize sokmayın diyorum, gene söylüyorum. Bir tanesi bir haber yapmış. Baştan sona hep yalan, yanlış. Ya bugün bir tane daha var, çok enterasan. Diyor ki, Başbakan diyor, sevgililer gününü diyor Ferhat ile Şirin’in şehri Amasya’da kutlayacak diyor. Eşiyle birlikte orada. Halbuki benim eşim bugün Katar’da. Orada iş kadınlarıyla, Katar’lı emirin eşiyle orada toplantı yapacaklar. Biz burdayız. Diyorlar ki, burada. Nereden aldın bu haberi. Çok enterasan yine en çok satan gazetelerden bir tanesi başlık atmış. Bu aralar beni öyle tüccarlarla bayağı ortak gösteriyorlar sağolsunlar. Orada da diyor ki, efendim diyor şu arazi Ak Partili Belediye Başkanıyla ranta dönüştürüldü. Yav bu insanlar ranta dönüştürüyorsa niye kalksınlar da Futbol Federasyonu’na versinler. Oraya Spor Meslek Lisesi kurulacak.”
Türkiye’de basın özgürlükleriyle ilgili bütün yasaları kendilerinin çıkardıklarını ileri süren Erdoğan, “Türkiye’nin neresine bakarsanız bakın, Batılı anlamda özgürlüklerle atılan adımları en önemlilerini hamdolsun biz gerçekleştirdik. Türkiye’yi evrensel değerlere yaklaştıran, çağdaş standartlara ulaştıran, demokratik reformları yapan bir iktidarız. Keşke basın özgürlüğünü dillerine doladıkları kadar basın ahlakından da bahsetseler. Keşke özgürlükleri bir bütün olarak herkes için savunabilseler” diyerek şunları vurguladı:
“Ana muhalefet lideri hala bizi yandaş medya üretmekle suçlamaya kalkıyor. Önce sen yandaş medyalardan bir arın da ondan sonra ne konuşulacağını senle oturup konuşalım. Yandaş medyanın ne olduğunu, nasıl olduğunu, nasıl üretildiğini biz sizlerden öğreniyoruz. Yıllarca yandaş medya ile ayakta kalmaya, iktidara gelebilmeye, rakiplerini ekarte etmeye çalıştınız yıllarca. Ama olmadı. Bu millet yeter, söz de karar da milletindir dedi. Bütün oyunları boşa çıktı. Siz o medya, benim şansımla ilgili de şu başlıkları atıyordu o zaman ‘Erdoğan’dan muhtar bile olmaz’ diyorlardı. Muhtar bile olamaz ama benim milletim Erdoğan’a muhtar olmayı bırak bu ülkede Başbakanlık makamını teslim etti. Bunlara rağmen teslim etti. Bu nasıl bir çelişki ne yaman bir çelişki.”