'Bu da bir kaçırma'

axsiy012.jpg CNN TÜRK'e konuşan Türk, 8 Haziran 2000'de Londra'da Avrupa 23. Adalet Bakanları Toplantısı sırasında İtalya Adalet Bakanı ile büyükelçiliğimizde buluştuklarını, İtalya Adalet Bakanı'nın Ağca'nın şartlı olarak affedileceğini söylediğini belirterek, "O şart da, Türkiye'de bizim iade talebimiz doğrultusunda daha önce hüküm giymiş olduğu cezanın infazı ve yargılaması devam eden gasp suçlarından yargılanmasıydı" diye konuştu. ESKİ Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Mehmet Ali Ağca'nın cezaevinden tahliyesine yönelik ani gelişmeyi, "Ağca nasıl cezaevinden kaçırıldıysa, şimdi de bir anlamda böyle bir yöntem geliştirildi. Ama adaletin er geç tecelli edeceğine inanıyorum. Burada haksız bir tahliye, ciddi bir hesap hatası var" sözleriyle değerlendirdi. Ağca ve Kırcı olayının kendi dönemlerinde de gündeme geldiğini, onların "Rahşan affı" denilen olaydan yararlanamayacağını söylediğini, o zamanki duruma göre bu kanunun 23 Nisan 1999'a kadar işlenmiş suçları kapsadığını hatırlatan Türk, "Bu kanunda şöyle hüküm var; daha önce şartla salıverme hükümlerinden yararlandığı halde yeniden suç işleyerek hüküm giyenlerle daha önce çıkarılmış bir aftan yararlananlar bu madde hükümlerinden yararlanamazlar" dedi. Ağca'nın yurtdışındaki suçlarıyla Türkiye'deki suçlarının hiçbir ilgisinin olmadığını vurgulayan Türk, "Şartla Salıverme Kanunu'ndan yararlanamayacağı bir mahkeme kararıyla daha önce hükme bağlanmıştı. Bu arada ne değişti?" yorumunda bulundu. İtalya'daki suç farklı İpekçi ailesinin avukatı Turgut Kazan tahliyesini "Bu konuda artık sözün bittiği yerdeyiz. Milli katille beraber yaşayacağız" sözleriyle değerlendirdi. Kazan, salı günü gerekli yasal işlemleri yapacaklarını belirterek şöyle devam etti: "Bizim ilk başvurumuza ilişkin ret gerekçesi bizi taraf saymamaktan kaynaklandı. Hüküm kesinleştikten sonra infaz, devletle hükümlü arasındadır yaklaşımı benimsenmiştir çünkü. Bu tahliyenin yanlışlığını Adalet Bakanlığı'na götüreceğiz. Bu 'müddetname' yeni yazılmadı. Gönül isterdi ki, müddetname tartışılırken bu açıklamalar yapılabilseydi. Şimdi yeni gelişmeler de olumsuz sonuçlanırsa konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) kadar götüreceğiz." 'Artık söz bitti' MEHMET ALİ AĞCA, Abdi İpekçi'nin 1 Şubat 1979'da öldürülmesi olayıyla ilgili olarak 25 Haziran 1979'da gözaltına alındı ve 11 Temmuz 1979'da tutuklandı. Selimiye Cezaevi'ne konulan Ağca, daha sonra Kartal Maltepe Askeri Cezaevi'ne naklini istedi. Bu isteği yerine getirildi ve buradan 25 Kasım 1979'da elini kolunu sallayarak kaçtı. Ağca'nın cezaevinden kaçırılma planını, Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı ile Oral Çelik planladı. Ağca'nın kaçırılması için görevli er Bünyamin Yılmaz ve bazı cezaevi görevlilerine Çelik vasıtasıyla para verildiği, Çelik'in de bu paraları Malatyalı işadamı Kemal Derinkök ile uyuşturucu ve silah kaçakçısı Abuzer Uğurlu'dan aldığı ortaya çıktı. Cezaevinden kaçırılmıştı Er Yılmaz, koğuş nöbetini devralınca Ağca'ya asker kıyafetleri verdi ve tüm kilit noktalardan hiçbir engelle karşılaşmadan Ağca'yı geçirerek dışarıya çıkarttı. Ağca, bir süre Çatlı'nın evinde gizlendi. 16 Eylül 1985'te Roma'da Papa'ya suikast davasında tanık olarak ifade veren Çatlı ve Ağca'nın bu konuya ilişkin yaptıkları açıklamalar bu bilgileri doğrular nitelikteydi. İstanbul 1 No'lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi de gıyabında yargılanan Ağca'ya, 28 Nisan 1980'de idam cezası verdi... Çatlı'nın evinde gizlendi