SiyasetCumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri dağıtıldı

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri dağıtıldı

04.12.2008 - 18:02 | Son Güncellenme:

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sa-nat ödülünü alan Yaşar Kemal'in yürümekte zorlandığı gözlendi.

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri dağıtıldı

2008 Yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri edebiyat alanında Yaşar Kemal’e, mimari alanında Turgut Cansever’e ve musiki alanında Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça’ya verildi.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri dağıtıldı

Çankaya Köşkü’nde düzenlenen tören siyaset, sanat ve medya dünyasını buluşturdu. Törene, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, Danıştay Başkanı Mustafa Birden, aralarında Adalet Ağaoğlu, Ayten Gökçer, Ali Rıza Binboğa, Tekin Akmansoy, Zekai Tunca, Hilmi Yavuz gibi isimlerin bulunduğu yazarlar ve sanatçılar, ödül alanların yakınları, medya temsilcileri ve diğer davetliler katıldı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tören salonuna eşi Hayrünnisa Gül ile birlikte gelirken Başbakan Erdoğan Değerlendirme Kurulu üyesi Doğan Hızlan ile sohbet ederek geldi. Yaşar Kemal tören salonuna geldiği zaman salondakiler Kemal’i alkışlarken Kemal de protokol sırasında ve arka sırada bulunanlarla tek tek tokalaştı.

Kemal, yazar Adalet Ağaoğlu ile sarılarak öpüştü. Alaeddin Yavaşça törene eşi Ayten Yavaşça ile katılırken Turgut Cansever rahatsızlığı nedeniyle törene katılamadı. Cansever’i eşi Nilüfer Cansever ile kızı Feyza Cansever temsil etti.
Törende Ödül Değerlendirme Kurulu’nun kararının gerekçesinin okunmasının ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bir konuşma yaptı. Ödül kazananları içtenlikle kutladığını söyleyen Gül, törene katılamayan Cansever’e de acil şifalar diledi. Gül, düzenlenen törenin üç değerli kültür adamının neredeyse asırlık emeklerinin ve artistik yaratıcılıklarının toplamına aydın olarak özgür ve bağımsız duruşlarına ve toplumsal sorumluluk bilinciyle oynadıkları rollere devlet ve toplum olarak duydukları saygıyı ifade etmekte olduğunu söyledi.

-“KÜRT DESTANLARINDAN YUNUS EMRE’YE"

Cansever’in eşsiz yapılarıyla antik çağlardan Selçuklu ve Osmanlı şaheserlerine uzanan insan odaklı Anadolu İslam mimarisi geleneğini ve formlarını çağdaş ve yaratıcı biçime dönüştürerek sunduğunu belirten Gül, Yaşar Kemal için ise şöyle dedi:

“Homeros’tan Dede Korkut’a, Kürt destanlarından Yunus Emre ve Karacaoğlan’a, Evliya Çelebi’den Sait Faik’e uzanan son derece zengin edebi geleneklerimizi kendi evrensel ve anıtsal eserlerine dönüştürdü. Bunu insancıl ve halkçı özünü hiçbir zaman yitirmeksizin başardı. İnsani ve kültürel değerler kadar, tabiatın da tahrip edilmesine karşı duran çağdaş bir tavır sergiledi."

Gül, Yavaşça’nın ise Anadolu’nun bin yıllık çeşitli müzik geleneklerini araştırdığı en ince ve saf biçimleriyle günümüzün süzgecinden geçirerek yeniden yarattığını belirterek böylece kendi sentezini meydana getirdiğini ve yorumladığını söyledi.

-ÇANKAYA SOFRALARINA DEVAM"

Her üç kültür adamının da uzun sanat yaşamları boyunca şu veya bu sebeple üzülmüş olabileceğini belirten Gül, “Sayın Cansever için yarattığı bazı eserlerin bakımsız kalması, şehircilik ve mimaride özensiz ve kişiliksiz bazı uygulamaların hakim olması; Sayın Yaşar Kemal bakımından gençliğinde bazı el yazmalarının el konularak yok olması ve evrensel ve toplumsal barış ile ilgili olarak yapmış olduğu çağrı ve uyarıların zamanında ve yeterince dikkate alınmamış olması veya kitaplarının baskılarının önüne geçilememiş olması; Sayın Yavaşça için ise, müziğimizin yozlaştırılması veya telif haklarına riayet edilmemesi biçiminde ortaya çıkmış olabilir"
dedi.

Haberin Devamı


Gül, herşeye karşın başta hükümet olmak üzere tüm kesimlerin kültür ve sanata karşı daha saygılı bir yaklaşım içinde olmasından dolayı memnuniyetini dile getirerek bunun sonucunda kültür ve sahat hayatındaki çeşitliliğin arttığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, kendisinin kültür ve sanata olan ilgisinden de bahsederek, “Sanatçı ve yazarlarla güzel bir diyalog içinde bulunmaktan mutluluk duyuyorum ve yararlanıyorum. Bununla Çankaya sofralarını kastediyorum. Buna devam edeceğiz" diye

Haberin Devamı

EDEBİYATIM DEĞİL NAMUSUM UMRUMDA

Türk edebiyatının en önemli isimlerinden olan Yaşar Kemal Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülünü alırken tarihi bir konuşma yaptı. 20. yüzyıla, insanlığa sert eleştirilerde bulunan Kemal, “Savaş adı ne olursa olsun bir yıkımdır ölümdür. İnsanlığı öldürür. Bugün milyonlarca insan açlıktan, bakımsızlıktan ölüyor. Ama devam edemeyecek böyle. Ya insanlık yok olacak ya bugünkü sistem devam edemeyecek, ne halt ederlerse etsinler? Başlarına bela olacak böyle bir şey. Bugün çok kötü günler yaşıyor insanlık. Bundan sonra kesinlikle olacak bunlar. Bir Türk yazar da bunları söyledi diyecekler. Edebiyatım umurumda değil namusum umurumda" dedi.

Haberin Devamı

BEL HASTALIĞININ AZİZLİĞİNE UĞRADI

2008 Yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Çankaya Köşkü’nde düzenlenen bir törenle sahiplerine verildi. Törende Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuşmasının ardından ödül sahiplerini ödüllerini almak için sahneye çağrıldı. Bu sırada Yaşar Kemal koltuktan kalkarken, rahat oturmak için kemerini gevşettiği pantolonunun azizliğine uğradı. Kemal sahneye çıkarken korumalar kollarından tuttuğu için aşağı düşen pantolonunu tutamadı. Daha sonra Gül, Yaşar Kemal’e Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça’ya ve Turgut Cansever adına ise eşi Nilüfer Cansever’e ödüllerini verdi. bu sırada salonda ve sahnede duygulu anlar yaşanırken Yaşar Kemal’in gözlerinin dolduğu görüldü. Cumhurbaşkanı Gül daha sonra ödül alanlarla birlikte kameralara poz verdi.

Haberin Devamı

Ödül töreninin ardından ödül alanlar birer konuşma yaptı. İlk konuşmayı Yaşar Kemal yaparken Kemal’in konuşmasını oturarak yapması için koltuk getirildi. Sahneye çıkarken pantolon kazasına uğrayan Kemal bu duruma konuşmasının başında açıklık getirdi. Belinde bir ağrı yaşadığı ve bellik kullandığını belirten Kemal, “Onun için bu hale geldim. Bir buçuk aydır belimde bir ağrı var. Yani öyle öldürücü bir şey değil, kolay kolay da ölmeyeceğim onu da biliyorum. Okuyucularım üzülmesin bunun için Kimsenin aklına bir şey gelmesin, ne gelecek onu da biliyorumö dedi. Kemal’in bu esprili açıklaması salondakilerin tebessüm etmesine yol açtı.

-“85 DEĞİL 82 YAŞINDAYIM"

Kemal, yazılı bir metinden konuşma yapmasının kendisi için zor olduğunu ifade ederek, “Ben şimdiye kadar hayatımda hiç okumadan konuştum. Mesala romanlarımı kara kalemle yazarım. Kolay kolay yazılı metinden konuşamam ama mecburum burada. Bazı yerlerde mecbur oluyorumö dedi. Konuşmasında sık sık yazdığı metnin dışına çıkan Kemal, bir ara da metinlerin sayfasını karıştırdı.

Konuştuğu zaman da çok uzun konuştuğunu, bütün hayatı boyunca edebiyat üzerine, sanat üzerine, hayat üzerine, politika üzerine çok konuştuğunu belirten Kemal, “Bu hale de geldik, 82 yaşındayım, 85 yaşında değilimö dedi.

Kemal, bu yaşta böyle bir ödül almaktan memnun olduğunu ifade ederek, kendisini bu ödülle gururlandıranlara teşekkür etti.

BU OKULLAR ZULÜM OKULUDUR

Bir takım düşünceleri her zaman söylemenin mümkün olmadığını, yine de her fırsatta düşüncelerini tekrarlayacağını ifade eden Kemal, köy enstitülerinin önemine değinerek, mevcut eğitim sistemini “bu okullar zulüm okuludur" sözleriyle eleştirdi. Kemal şöyle konuştu:

“Biz cumhuriyet çağının sanatçıları, romancılar, şairler, ressamlar önce kendi kültürümüze, dilimize dönmeyi öğrendik. Tercüme bürosunun çevirdiği Dünya klasikleriyle yetiştik. Halkevlerinin, köy enstitülerinin kuruluşlarına yardım ettik. Köy enstitüleri ki gelecekte dünyamızı gerçek insanına kavuşturacak bir eğitim düzenidir. Şimdi bugünkü yeryüzünün eğitim düzeni düzen değil. Böyle bir pedagoji olmaması gerek dünyada. Pedagoji hiçbir şekilde yenileşmemiş. İnsanların kafasına koyuyorlar bir takım bilgileri onlar da unutup gidiyorlar. Bugünkü eğitimle barış da olamaz. Mesela Hiroşima’ya bombayı atanların hepsi aşağı yukarı, onu imzalayan ABD devlet Başkanı, on binlerce, milyonlarca adamı öldüreceğini düşünen insan da bu okullardan gelmiştir. Bu okullar zülüm okuludur. Dünyanın bütün gazetelerinde aşağı yukarı bunları yazdım."

-“DÜNYA TÜKENİYOR, BU BİR FELAKETTİR"

Kemal, insanların, hafsalalarının alamayacağı kadar değiştiğini, başka türlü insan olduklarını söyleyerek, “Bile bile kendilerini öldürüyorlar. Bugün dünya tükeniyor. Birçok hayvan, ağaç, börtü, böceğin soyu tükendi. Bu bir felakettir. İnsanın sonunun geleceğini söyleyen bir şeydir. Yazık olur bu dünyaya insanların sonu gelirse, gelmemeli. Bugün dünya barışa susamıştır. Tekrar ediyorum Türkiye en çok barışa susamıştır. Küçük savaş diyorlar, savaşın küçüğü olmaz. Bir insanın bile bir insanı öldürmesi savaştırö dedi.

-“ANADOLUDA YAŞAYAN HER HALK ANA DİLDE EĞİTİM ALACAK"

Dünyanın hala on binlerce çiçekli bir kültür bahçesi olduğuna dikkat çeken Kemal, tek kültürlük anlayışını sert bir dille eleştirdi. Kemal şöyle konuştu:

“Her kültürün bir rengi, bir kokusu vardır. Dünyamızın bir çiçeğinin koparılması, bir rengin, bir kokunun yok olmasıdır. Bu insanları insanlıktan çıkaran bir durumdur. Tek renge, tek kokuya kalmış bir insanlık, tek dile kalmış bir dünya hapı yutmuştur. Eşek gibi bugünkü dünyamin arkasından gitsinler, rezil olacaklar. Çocukları, torunları, tarihlerler bunları rezil edecekler. Adam gibi durmasınlar öyle... Dünyayı düzeltmenin yolu yalnız gerçek bir demokrasiden geçer. İnsan hakları bildirgesine durmadan harfler ekleniyor. Demokrasi gittikçe değişiyor, dönüşüyor. Demokrasilerde her şey gittikçe saydamlaşacak, yeni anlamlar kazanacak. Anadolu coğrafyası çok kültürlü ve çok büyük bir toprak olduğundan dünya kültürüne kaynaklık etmiştir. Bu çok ilginçtir. Anadolu’nun zengin kültür birikime sırtımız dayayınca, dünya kültürüne katkımız olacaktır. Anadolu’da yaşayan her halk kendi ana dilini kullanacak. Kendi ana dilinde eğitim görecek, kitaplar yazacak, filmler çekecek. Biz çok kültürlü toprak olduğumuzun farkına varacağız, çıkarımızın yasakta değil, özgürlükte olduğunu bilincine varacağız.ö

-“BENİ OKUYANLAR BARIŞÇI OLSUNLAR, YOKSA ZAHMET ETMESİNLER"

Kendisinin hiçbir zaman karamsar olmadığını söyleyen Kemal, okuyucularına seslenerek, “Beni okuyanlar da karamsar olmasınlar. Okuyucularıma çok söylerim bunu, benim kitaplarımız okuyanlar barışçı olsunlar, yoksa zahmet etmesinler Ben bunun için yazıyorum. Sevgi için yazıyorum, dostluk için yazıyoruz, savaşa düşmanlık için yazıyorum. İyi şeyler için yazıyorum, yoksa gerisi ne olacak yani. Büyük yazarların eserleri bile ölümlüdür, yalnız içindeki vicdan ölümlü değildir. İçindeki sevgi ölümlü değildir. Kötü her zaman kötüdür ve ölüme mahkumdur, sevgi her zaman sevgidir ve sonuna kadar yaşar. Kıyamete kadar bile yaşayan sevgiler vardırö dedi.

-YAVAŞCA’NIN SÖZLERİ-

Aynı zamanda tıp doktoru olan Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça da konuşmasında, her iki görevini de hep hizmet aşkıyla yerine getirmeye çalıştığını söyleyerek, “Bana müracaat edenlere de sevgiyi aşılamaya çalıştım. Hiçbir zaman iki meslekte de bunun karşılığını beklemeden çalıştım. Aklıma da gelmediö dedi.

82 yıllık ömründe “ilk defa riyaseti cumhurdan böyle bir mükafatö aldığını belirten Yavaçca, böyle bir takdir hissini görmenin kendisi için yaşadığı sürece unutamayacağı bir an olduğunu ifade etti. Yavaşca, “Gönlüm aydınlandı. Heyecandan konuşamayacak hale geldim. Çok teşekkür ediyorum, Gerek Sayın Cumhurbaşkanına gerekirse bu neticelendirmeyi bulan değerleri heyetimize şükranlarımız arz ediyorumö diye konuştu.

Mimari dalda ödüle layık görülen ancak rahatsızlığı nedeniyle törene katılmayan Turgut Cansever’in ödülü ise eşine verildi. Konuşma yapmak üzere kürsüye gelen Cansever’in kızı da “Bu ödülü kendi elleriyle alabilmesini çok isterdim, kendisi de çok mutlu olurdu, onur duyardıö diye konuştu.

-AĞAOĞLU: “GÜL MİLLETİN SEÇTİĞİ CUMHURBAŞKANI"

Törenin ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Yaşar Kemal’in yanına giderek bir süre sohbet ettiler. Törene katılanlara daha sonra bir resepsiyon verildi. Bu sırada kendisi de daha önce ödül alan yazar Adalet Ağaoğlu da gazetecilere ödülle ilgili değerlendirmede bulundu. Ağaoğlu, “İki tür Cumhurbaşkanı var. Biri darbeyle gelen biri de milletin seçtiği Cumhurbaşkanı. Milletin seçtiği Cumhurbaşkanının verdiği ödülü önemsiyorumö dedi

KEŞFETYENİ
Aşkta yüzü bir türlü gülmedi! Genç sevgilisinden ayrıldı
Aşkta yüzü bir türlü gülmedi! Genç sevgilisinden ayrıldı

Cadde | 29.04.2025 - 10:01

Wanda Nara'nın genç sevgilisi rapçi L-Gante'den yine ayrıldığı öğrenildi.

Yazarlar