Siyaset Sedat Peker: Cumhurbaşkanı Erdoğan unutulmayacak bir lider

Sedat Peker: Cumhurbaşkanı Erdoğan unutulmayacak bir lider

22.12.2014 - 10:29 | Son Güncellenme:

Cezaevinden çıktıktan sonra yaptığı açıklamalarla özellikle sosyal medyada dikkatleri üzerine çeken bir isim olan Sedat Peker, Vahdet gazetesine verdiği röportajda kendisi hakkında bilinmeyenleri anlattı. Sedat Peker ile yapılan röportajdan öne çıkanlar.

Sedat Peker: Cumhurbaşkanı Erdoğan unutulmayacak bir lider

Mevcut AK Parti iktidarına bakışınız nasıl? Başarılı buluyor musunuz?

Haberin Devamı

Şahsımın başarılı bulup bulmamasının hiç bir önemi yok. Çünkü hali hazırda Türk Milleti’nin yarısından çoğu zaten başarılı buluyor. Her zaman ne deriz en doğrusunu millet bilir. AK Parti iktidarının yaptığı en büyük hizmet milletimizin ve insanlarımızın tekrardan büyük hayaller kurmasını sağlamış olmasıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili düşünceleriniz neler?

Bazı insanlar vardır toplum içinde onlarla ilgili şunları duyarız; ‘doğuştan şanslı', 'Yüce Allah yürü ya kulum demiş', ‘rüzgar nereden eserse essin tüm rüzgarlar onun yelkenine gidiyor' gibi halk deyişlerinin tamamı Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a uymaktadır. Bütün herkes gücünü kaybettiğini düşünürken uluslararası dengelerdeki bizle ilgisi olmayan mucizevi değişiklikler kendisinin tekrardan önünü açıp güçlenmesini sağlamaktadır. Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesi, petrol fiyatlarının düşmesi ve bu gelişmelerin neticesinde ortaya çıkan bir çok şey... Sayın Cumhurbaşkanımızı sevenlerinde sevmeyenlerinde kabul ettiği tek gerçek ülkemizin ilk Cumhurbaşkanı Atatürk’ten sonra tarihte yer alacak ve unutulmayacak bir lider olduğudur.

Haberin Devamı

Sosyal medyada, halk arasında Sedat Peker denildi mi ilk akla gelen "mafya" oluyor. Mafya mısınız?

Geçmiş tarihte mağduriyete uğramış insanların haklarını koruyabilmek adına bazen şiddete başvurduğum doğrudur. Haklarını korumak için yardımcı olduğum insanlara sorarsanız size bir dava adamı olduğumu söylerler. Hayatın gerçeklerinden uzak yaşayan tuzu kurulara şahsımı sorduğunuzda ise mafya olduğumu söyleyebilirler.

Ne işle meşgulsünüz, maddi gelir kaynaklarınız nelerdir?

Tarihi Beyoğlu Kurukahvesi'nin sahibiyim. Ayrıca atık yağ toplama şirketim var. Bunun haricinde otel ve ev dekorasyonları yaptığımız bir sanat galerim var. Ayrıcada önümüzdeki günlerde bir teknoloji firmasına birde akaryakıt dağıtım şirketine ortak olma görüşmeleri yapıyorum.

Cezaevi yaşamınız nasıldı? Burada İslam'la tanıştığınız, daha doğrusu İslam'ı daha bir gereğince yaşamaya başladığınız yorumları var. Doğru mu?

Cezaevinde yatarken kutsal dinimizi daha güzel daha layık olarak yaşadığım doğrudur. Ancak çok eski yıllarda ilk basına çıktığım dönemlerde benim için tarikatçı baba diye yazılan yazılar bile vardı. (1994'lü yıllarda) 17 yaşımdan itibaren bir çok Allah dostunu, değerli hocaları ziyaret edip sohbetlerinde bulunma imkanım oldu. Gazetenizin yazarlarından Cübbeli Ahmet Hoca'nın bir sohbetine Ümraniye'de 1991 yılında katılmıştım. Bu örneği vermemin sebebi kutsal dinimizle cezaevinde tanışmadığımı anlatabilmek içindir.

Haberin Devamı

Şefkat Çetin’le kavganızın temelinde ne yatıyor, kısaca özetler misiniz?

Öztürkler İnternet Sitesi’nin açılışını gerçekleştirdikten sonra ülke genelinde şahsıma karşı çok büyük bir teveccüh oluşunca, Şefkat Çetin bir açıklama yaparak o açılışı önemsizleştirmeye çalıştı. Bende buna karşılık sert açıklamalarla cevap verdim. Kendisi MHP’nin içine sinsice sızmış bir ekolün temsilcisidir. Bu tespit benim değil Cennetmekân Alparslan Türkeş’in tespitidir.

-MHP yönetiminin performansını nasıl buluyorsunuz; Türk milliyetçilerini yeterince temsil edebiliyorlar mı?

Haberin Devamı

Kendini milliyetçi muhafazakârım diye tanımlayan insanların %70’i AK Parti’ye oy verirken, %25’inin MHP’ye oy verdiği gerçeği ortadayken Milliyetçi Hareket Partisi’nin performansını hangi aklı başında adam yeterli bulabilir ki.

-Mevcut MHP yönetiminin Türkeş’ten sonra parti tabanını, Ülkü Ocakları’nı İslam’dan uzaklaştırdığı iddiaları var. Neler söyleyeceksiniz?

Bazı sorular kendi cevabını da içinde taşırlar. Ülkü Ocakları’nın içerisinde sayıları hiç de az olmayan birçok vatan evladı dini konulardaki hassasiyetlerini Şefkat Çetin ve avanesinin etkisine rağmen kaybetmemişlerdir.

-BBP’ye mi daha yakınsınız?

Büyük Birlik Partisi’nin Cennetmekân Muhsin Yazıcıoğlu’nun dönemindeki yöneticilerine sevgi ve saygı duyduğum doğrudur. Ben bundan 15-20 sene evvel yazdığım tüm siyasi yazılarımı Alperen adıyla yazardım. Ve bu sebeple Alperen Ocakları’ndaki genç kardeşlerime her daim sevgi ve saygı duyarım. Ayrılma kararı aldıklarından sonra da duyduğum sevgi ve saygı artarak devam etmiştir.

Haberin Devamı

YANLIŞ YÖNLENDİRİLDİLER

Paralel yapı iddiasıyla haklarında soruşturma yapılan insanların ilk yola çıkışlarının çok samimi ve kutsal niyetlerle olduğuna inanıyorum. Ancak daha sonrasında akademisyenlerin, din alimlerinin değil de cemaatin içindeki polis istihbarat kadrosunda yetişmiş insanların belirleyici olmasından sonra cemaati kendi beyinlerinin içindeki paranoyak hezeyanlarıyla yanlış bir yöne yönlendirdiklerini düşünüyorum. İstihbaratçıların düşünme biçimi her şeye şüpheyle yaklaşmaktır. Belli bir zaman sonra normal ve olağan şeyleri bile şüpheyle gözlemleyip farklı mecralara çekebiliyor ve mesleki tecrübeleriyle de insanları bunlara inandırabilmeyi başarıyorlar.

Bence son 15-16 senedir cemaatin içinde etkin olan yön belirleyen, polis istihbarat kökenli kadrolardır. Kendi hezeyanlarıyla Türk İslam Davası’na en büyük hizmeti yapabilecek bir yapıyı devletle karşı karşıya getirmişlerdir. Ve bu durumda da başka güçlerden yardım görmeyi de uygun bulmuşlardır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milleti kendisine bir duruş belirlemiş bu dayatmaya karşı çıkmıştır. Bu meslekteki insanlar yabancı istihbarat birimlerindeki kişilerin etkileşimine açık oldukları için bence onların da yönlendirmesiyle TSK’daki Amerika ve İsrail karşıtı lobiye Ergenekon Davası’yla zulüm etmişlerdir. Ve tabi ki davanın sivil ayağını oluşturan bizlere de.


İŞTE SEDAT PEKER İLE YAPILAN O RÖPORTAJIN TAMAMI!

Sedat Peker kendini nasıl tarif ediyor?

Kafkas asıllı Karadenizli bir Türk ailesinin çocuğuyum.

Hayata bakışınız nasıl; ideolojik duruş olarak kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Doğru olduğuna inandığım değerler için kendim dahil bütün herkesle uğraşmak hayata bakış açımdır. İdeolojik duruş olarak da milliyetçi ve muhafazakar dünya görüşüne sahibim.

Siyasetle ilginiz ne düzeyde?

İnandığım ideolojik duruşumdan dolayı mümkün olduğunca tüm dünya siyasetini takip ediyorum.

Ne işle meşgulsünüz, maddi gelir kaynaklarınız nelerdir?

Tarihi Beyoğlu Kurukahvesi'nin sahibiyim. Ayrıca atık yağ toplama şirketim var. Bunun haricinde otel ve ev dekorasyonları yaptığımız bir sanat galerim var. Ayrıcada önümüzdeki günlerde bir teknoloji firmasına birde akaryakıt dağıtım şirketine ortak olma görüşmeleri yapıyorum.

"EVET ŞİDDETE BAŞVURDUM ÇÜNKÜ..."

Sosyal medyada, halk arasında Sedat Peker denildi mi ilk akla gelen "mafya" oluyor. Mafya mısınız?

Geçmiş tarihte mağduriyete uğramış insanların haklarını koruyabilmek adına bazen şiddete başvurduğum doğrudur. Haklarını korumak için yardımcı olduğum insanlara sorarsanız size bir dava adamı olduğumu söylerler. Hayatın gerçeklerinden uzak yaşayan tuzu kurulara şahsımı sorduğunuzda ise mafya olduğumu söyleyebilirler.

Neden bu tabir kullanılıyor?

Karşı dünya görüşüne sahip olan insanlar vermiş olduğum mücadeleden dolayı oluşan halk sevgisini azaltmak için etkin oldukları medya organlarında uzunca yıllar bu tabiri kullandılar. Ancak sokakta ve sosyal medyada gördüğüm ilgiye bakılırsa bunda pek başarılı olamadılar.

HAKSIZ KAZANÇ SAĞLADI MI?

Mafya denildi mi genelde ilk akla uyuşturucu, fuhuş, kumar gelir. Sizin için çok şey yazılıp çizilmiştir ama bunlar yazılmadığı gibi, aksine "uyuşturucuyla mücadelede eden mafya babası", "yardıma muhtaçların babası" diyenler var.

İnsanların yaratılırken onlara verilen fıtratları vardır. Belki ufak tefek hatalar yapsalar da fıtratlarının dışına çıkamazlar. Mafya olabilmek benim fıtratıma uygun değil. Ben kimsenin parasını haksız yere alamam. Ben hiç kimsenin namusuna göz dikemem, benden güçsüz diye kimseye zulüm edemem, ancak bunları yapanlara karşı geçmişte yaptıklarım herkes tarafından zaten bilinir. Her günahın karşısında mutlaka bir intikam meleği olur. Bir çok günahın karşısında intikam meleği olma görevini kaderim bana bahşetmişse ben bundan ancak onur ve şeref duyarım.

"DEVLETİN POLİSİ, SAVCISI VAR"

Uyuşturucuya karşı neler yaptınız, neler yapıyorsunuz?

Uyuşturucu satıcılarına karşı geçmişte şiddete dayalı bir çok olay yaptım. Ancak şuanda böyle bir tutum içerisinde değilim. Devletin polisi, savcısı, istihbaratı, mahkemeleri bu konuda geçmişe göre çok daha kararlıdır. Bu yüzden dolayı bu tip olayların içerisinde artık bulunmuyorum. Ancak elimden geldiğince bu konularla ilgili mücadele eden sivil toplum kuruluşlarına katkı sağlamaya çalışıyorum.

Bunlar söylenmez ama, yine de sormak isterim, yardıma muhtaçlara yardımlarınız oluyor mu?

Yüce Allah kutsal kitabımızdaki ayetlerinde cömert kullarını övdüğü için Peygamber Efendimiz (SAV) bir çok hadisi şerifinde cömert müminleri övgüye layık gördüğü için ayrıca da şanlı ecdadımız tüm dünyada cömertliğiyle anıldığı için bende bu yüce değerlere layık olabilmek için insanların inanmakta zorluk çektiği miktarlardaki rakamları ihtiyaç sahiplerine ulaştırırım.

"İSTANBUL'DA MAFYA BABALARI VAR"

İs­tan­bu­l'­da bu­gün "maf­ya ba­ba­la­rı­" var mı? Ne­ler ya­par bun­lar? Uyuş­tu­ru­cu ti­ca­re­ti ya­pan, eğ­len­ce ku­lüp­le­rin­den, oto­park­lar­dan ha­raç alan, fuh­şa bu­laş­mış maf­ya ba­ba­la­rı var mı bu­gün İs­tan­bu­l'­da.

İs­tan­bu­l'­da dün­de maf­ya ba­ba­la­rı var­dı, bu­gün­de var, ya­rın­da ola­cak. Hiç bir sis­tem bu­nu en­gel­le­ye­mez. Çün­kü in­sa­nın do­ğa­sı bu tip ya­pı­la­rın ol­ma­sı­na ola­nak sağ­lı­yor. İn­san­lar uyuş­tu­ru­cu kul­lan­dı­ğı, ku­mar oy­na­dı­ğı, fuh­şa yö­nel­di­ği sü­re­ce bun­la­rı te­min et­mek için or­ga­ni­zas­yon­lar ku­ru­la­cak­tır. Dev­le­ti­mi­zin gö­re­vi bun­la­rı en alt se­vi­ye­ye in­dir­mek­tir. An­cak bu ya­pı­la­rı ta­ma­men yok et­mek ben­ce pek müm­kün gö­rül­mü­yor.

"CEZAEVİNDE DİNİMİZİ DAHA GÜZEL YAŞADIM"

Cezaevi yaşamınız nasıldı? Burada İslam'la tanıştığınız, daha doğrusu İslam'ı daha bir gereğince yaşamaya başladığınız yorumları var. Doğru mu?

Cezaevinde yatarken kutsal dinimizi daha güzel daha layık olarak yaşadığım doğrudur. Ancak çok eski yıllarda ilk basına çıktığım dönemlerde benim için tarikatçı baba diye yazılan yazılar bile vardı. (1994'lü yıllarda) 17 yaşımdan itibaren bir çok Allah dostunu, değerli hocaları ziyaret edip sohbetlerinde bulunma imkanım oldu. Gazetenizin yazarlarından Cübbeli Ahmet Hoca'nın bir sohbetine Ümraniye'de 1991 yılında katılmıştım. Bu örneği vermemin sebebi kutsal dinimizle cezaevinde tanışmadığımı anlatabilmek içindir.

Bugün İslam'a bakışınız; bu anlamda yaşantınız nasıl?

Şahsım olarak bugün ameller noktasında bazı eksiklerim hatalarım olabilir. Ancak itikat noktasında Yüce Allah'a şükürler olsun ki büyük Allah dostlarının haricinde bütün herkesle yarışabilecek durumda olduğuma inanıyorum. Bedel ödeme günü geldiğinde ise yine Yüce Allah dostlarının haricinde herkesle yarışabileceğimi zannediyorum.

SUSURLUK DENİNCE AKLIMA ÇATLI GELİR

Susurluk denildi mi ilk aklınıza ne geliyor?

Susurluk denildi mi aklıma Cennet mekan Abdullah Çatlı geliyor. İnandığı dava için kendini feda etmiş bir insana arkadaşı olduğunu söyleyenlerin vefatından sonraki dönemde yaptıkları vefasızlıklar aklıma geliyor. (Daha doğrusu aklımdan hiç çıkmıyor.)

YERİMİ KİMSE DOLDURAMAZ

Cezaevinden çıktıktan sonra nasıl bir İstanbul ile karşılaştınız? Yokluğunuzda yerinizi kimler ne şekilde doldurmuş size göre?

Cezaevinden çıktıktan sonra karışık bir İstanbul ile karşılaştığım bir gerçektir. Benim yerimi kimsenin doldurabileceğini zannetmiyorum. Bu konuda müsaadenizle biraz megalomanlık yapmak isterim. Benim öz kütlem öyle herkesin doldurabileceği bir şey değildir. Kendimce bir tarzım, farkım olduğunu düşünüyorum.

ŞİMDİ ŞARTLARIMIZ DEĞİŞTİ

Cezaevinden tahliye olduktan sonra yaptığınız açıklamalar özellikle sosyal medyada bir hayli ilgi görüyor. Yorumlara göre önemli bir kesimce seviliyorsunuz da. Bu teveccühü neye bağlıyorsunuz?

Geçmişte medya patronları belli ailelerdendi ve onlara tetikçilik yapan bazı insanlar sizle ilgili ne yazarçizerlerse o şekilde tanınıyordunuz. Ancak sosyal medya sayesinde şartlar değişti. Artık herkesin kendini ifade edebilme hakkı var. Ben bir şekilde kendi hikayemden insanlara bahsediyorum. Yüce Allah’a şükürler olsun ki paylaşımlarım toplamda en az milyonun üzerinde her gün erişim alıyor. Bu tirajı yakalayabilen hiç bir gazete olmadığına göre halkımız geçmişte kendisinin bazı medya grupları tarafından aldatılmasının intikamını şahsıma teveccüh göstererek alıyor.

KÖTÜ ÖRNEK OLABİLİRİM

Yanlışlarınız olduğunu düşünüyor musunuz. Öyle ise, nelerdir bunlar?

Yanlışlarım olduğunu düşünüyorum. Çevremdeki arkadaşlara karşı inanç konusunda çok teslimiyet içerisindeydim. İnsanlara eziyet ettiklerine inanmak istemedim. Ancak ortada böyle bir gerçek olduğuyla bazı dostlarımın uyarıları sayesinde haberdar oldum. Mağduriyete uğrayan kişileri bulup özür dileyerek uğradıkları haksızlığı telafi etmeye çalıştım. Bu olayların benim bilgim dahilinde olmadığını anlattım. O kişilerde zaten onlara yapılan haksızlıkların benle ilgili olabileceğine asla inanmadıklarını söylediler. (Çevremdeki insanların benim ismimden aldıkları güçle bazı insanlara eziyet etmelerine belki engel olabilirdim.) İkinci pişmanlığım 2001 ve 2003 yılları arasında alkol içmemdi. Çünkü birçok genç arkadaşımız benim yaptıklarımdan etkilenebiliyordu. Belki benden görüp bazıları da alkol almış olabilir diye büyük bir üzüntüyü hep içimde yaşadım.

Süren İki Davam Var

Hakkınızdaki davalar ne durumda?

Ergenekon davasıyla beraber hakkımda devam den iki dava daha var. Diğer davadan savcılık makamı hakkımda beraat istedi. Ergenekon Davası’ndan da zaten beraat edeceğime tüm kalbimle inanıyorum. Sırf istediklerini söylemedim diye tanıkken sanık yaptılar, sonrada ceza verdiler. Bu akıl alır gibi bir şey değil.

Ergenekon davasıyla ilgili neler söyleyeceksiniz?

Ergenekon Davası bazı dış güçlerin isteğiyle başlatılmış sonrasında ise bir zulüm makinesi haline getirilmiş korkunç haksızlıkların yapıldığı bir davadır. 28 Şubat sürecindeki sorumluları iki üç ay cezaevinde yatıran güç, sadece Amerika ve İsrail karşıtı olan Ergenekon Davası’nın birçok sanığına akıl almaz zulümler yapıp cezalar vermişlerdir.

YANLIŞ YÖNLENDİRİLDİLER

Paralel yapı iddiasıyla haklarında soruşturma yapılan insanların ilk yola çıkışlarının çok samimi ve kutsal niyetlerle olduğuna inanıyorum. Ancak daha sonrasında akademisyenlerin, din alimlerinin değil de cemaatin içindeki polis istihbarat kadrosunda yetişmiş insanların belirleyici olmasından sonra cemaati kendi beyinlerinin içindeki paranoyak hezeyanlarıyla yanlış bir yöne yönlendirdiklerini düşünüyorum. İstihbaratçıların düşünme biçimi her şeye şüpheyle yaklaşmaktır. Belli bir zaman sonra normal ve olağan şeyleri bile şüpheyle gözlemleyip farklı mecralara çekebiliyor ve mesleki tecrübeleriyle de insanları bunlara inandırabilmeyi başarıyorlar.

Bence son 15-16 senedir cemaatin içinde etkin olan yön belirleyen, polis istihbarat kökenli kadrolardır. Kendi hezeyanlarıyla Türk İslam Davası’na en büyük hizmeti yapabilecek bir yapıyı devletle karşı karşıya getirmişlerdir. Ve bu durumda da başka güçlerden yardım görmeyi de uygun bulmuşlardır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milleti kendisine bir duruş belirlemiş bu dayatmaya karşı çıkmıştır. Bu meslekteki insanlar yabancı istihbarat birimlerindeki kişilerin etkileşimine açık oldukları için bence onların da yönlendirmesiyle TSK’daki Amerika ve İsrail karşıtı lobiye Ergenekon Davası’yla zulüm etmişlerdir. Ve tabi ki davanın sivil ayağını oluşturan bizlere de.

Gerçek Düşman Siyonizm

Hükümet’in yürüttüğü çözüm süreci ve gidişatını nasıl görüyorsunuz?

Hükümetin yürüttüğü çözüm sürecini çok önemli buluyorum. Tarih Türk Milleti’ne tekrardan dünya sahnesine çıkma imkanı vermiştir. Ortadoğu’da ki Müslüman kardeşlerimizle, Orta Asya’daki Müslüman Türk kardeşlerimizle kültürel, ekonomik, sosyal ilişkilerimizi güçlendirerek bunu başarabiliriz. Ancak emperyalist ve siyonist güçlerin ayakkabımızın içine attıkları çakıl taşından kurtulmamız gerekiyor. Müslüman Türk Milleti yüce bir millettir. Kendisine bu oyunu kuranlarla savaşabilecek güçtedir. Hedefimiz bu güçler olmazsa Kürt sorunu bittikten sonra yarın kim bilir hangi sorunu ortaya çıkarırlar. Şehit ailelerinin hassasiyetleri ön planda tutularak çözüm süreci mutlaka neticeye ulaştırılmalıdır. Gözünün ilk gördüğünü gerçek düşman zannedenler bence akıl fukarası kişilerdir. Gerçek düşman herkesin bildiği emperyalist ve siyonist güçlerdir.

Yüce Allah Ya Kulum Demiş!

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili düşünceleriniz neler?

Bazı insanlar vardır toplum içinde onlarla ilgili şunları duyarız; ‘doğuştan şanslı', 'Yüce Allah yürü ya kulum demiş', ‘rüzgar nereden eserse essin tüm rüzgarlar onun yelkenine gidiyor' gibi halk deyişlerinin tamamı Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a uymaktadır. Bütün herkes gücünü kaybettiğini düşünürken uluslararası dengelerdeki bizle ilgisi olmayan mucizevi değişiklikler kendisinin tekrardan önünü açıp güçlenmesini sağlamaktadır. Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesi, petrol fiyatlarının düşmesi ve bu gelişmelerin neticesinde ortaya çıkan bir çok şey... Sayın Cumhurbaşkanımızı sevenlerinde sevmeyenlerinde kabul ettiği tek gerçek ülkemizin ilk Cumhurbaşkanı Atatürk’ten sonra tarihte yer alacak ve unutulmayacak bir lider olduğudur.

Büyük Hayaller Kurmamızı Sağladı

Mevcut AK Parti iktidarına bakışınız nasıl? Başarılı buluyor musunuz?

Şahsımın başarılı bulup bulmamasının hiç bir önemi yok. Çünkü hali hazırda Türk Milleti’nin yarısından çoğu zaten başarılı buluyor. Her zaman ne deriz en doğrusunu millet bilir. AK Parti iktidarının yaptığı en büyük hizmet milletimizin ve insanlarımızın tekrardan büyük hayaller kurmasını sağlamış olmasıdır.

Adaleti Kimse Yeterli Bulmuyor

Bugün Türkiye’deki adalet anlayışını yeterli buluyor musunuz?

Bugün Türkiye’de ki adalet anlayışını ne ben ne de kimse yeterli bulmamaktadır. Ancak bir gün herkesi mutlu eden adalet sisteminin kurulacağına inancım tamdır.


MHP ile bir ilişkiniz oldu mu, bugün var mı?
Milliyetçi Hareket Partisi ile 16 yaşımdan bu yana bir ilişkim var. Şefkat Çetin ve üç beş kişilik avanesi istese de istemese de ilişkilerim halen daha artarak devam ediyor.
MHP’YE SİNSİCE SIZMIŞ
Şefkat Çetin’le kavganızın temelinde ne yatıyor, kısaca özetler misiniz?
Öztürkler İnternet Sitesi’nin açılışını gerçekleştirdikten sonra ülke genelinde şahsıma karşı çok büyük bir teveccüh oluşunca, Şefkat Çetin bir açıklama yaparak o açılışı önemsizleştirmeye çalıştı. Bende buna karşılık sert açıklamalarla cevap verdim. Kendisi MHP’nin içine sinsice sızmış bir ekolün temsilcisidir. Bu tespit benim değil Cennetmekân Alparslan Türkeş’in tespitidir.
NASIL BAŞARILI DENEBİLİR!
-MHP yönetiminin performansını nasıl buluyorsunuz; Türk milliyetçilerini yeterince temsil edebiliyorlar mı?
Kendini milliyetçi muhafazakârım diye tanımlayan insanların %70’i AK Parti’ye oy verirken, %25’inin MHP’ye oy verdiği gerçeği ortadayken Milliyetçi Hareket Partisi’nin performansını hangi aklı başında adam yeterli bulabilir ki.
-Devlet Bahçeli ile ilgili düşünceleriniz neler?
Sayın Devlet Bahçeli milliyetçi muhafazakâr dünya görüşüne sahip herkesin kabul edeceği üzere iyi ve beyefendi bir insandır.
ŞEFKAT ÇETİN VE AVANESİ
-Mevcut MHP yönetiminin Türkeş’ten sonra parti tabanını, Ülkü Ocakları’nı İslam’dan uzaklaştırdığı iddiaları var. Neler söyleyeceksiniz?
Bazı sorular kendi cevabını da içinde taşırlar. Ülkü Ocakları’nın içerisinde sayıları hiç de az olmayan birçok vatan evladı dini konulardaki hassasiyetlerini Şefkat Çetin ve avanesinin etkisine rağmen kaybetmemişlerdir.
BİR SANİYE TEREDDÜT ETMEM
-MHP yönetiminin size ateş püskürdüğü, ülkede kaos isteyen birilerinin aranızdaki bu kavgayı fırsata dönüştürebileceği tezleri de var. Neler söyleyeceksiniz?
Şahsıma MHP yönetiminin ateş püskürdüğü doğru değildir. Şefkat Çetin ve üç beş kişilik çetesi şahsıma ateş püskürmektedirler. (Bundan şeref duyarım.)
Ülkü Ocakları mensupları ile bir gün karşı karşıya gelmeniz ihtimal dâhilinde mi, nedir durum?
Ülkü Ocakları’ndaki genç kardeşlerimizin hepsi bu ülkenin geleceğidir. Benim onlarla karşı karşıya gelmem söz konusu bile olamaz. Ancak birileri o kardeşlerimizi bana doğru yönlendirirse ben o kardeşlerimi değil, direk olarak onları yönlendirenleri hedef alırım. Yüce Allah böyle bir şeyi inşallah nasip etmesin. Ancak böyle bir şey olursa meşru müdafaa hakkımı sonuna kadar kullanırım. Bir saniye bile tereddüt etmem.
YAZICIOĞLU’NUN ÖLÜMÜNDE SUiKAST ALGISI VAR
-BBP’ye mi daha yakınsınız?
Büyük Birlik Partisi’nin Cennetmekân Muhsin Yazıcıoğlu’nun dönemindeki yöneticilerine sevgi ve saygı duyduğum doğrudur. Ben bundan 15-20 sene evvel yazdığım tüm siyasi yazılarımı Alperen adıyla yazardım. Ve bu sebeple Alperen Ocakları’ndaki genç kardeşlerime her daim sevgi ve saygı duyarım. Ayrılma kararı aldıklarından sonra da duyduğum sevgi ve saygı artarak devam etmiştir.
-Rahmetli Yazıcıoğlu’nu nasıl bilirsiniz. Vefat ettiği “kaza”yla ilgili düşünceleriniz neler?
Rahmetli Cennetmekân Muhsin Yazıcıoğlu’nu şahsen tanırdım ve çok büyük hayranlık ve saygı duyardım. O bizim gençlik yıllarımızın efsane ismidir. Adil, şerefli ve namuslu bir kişidir. Topluma mâl olmuş şahsiyetlerin vefatlarında açıklanamayan bölümler varsa, herkesin beyninde daha doğrusu bu kişileri sevenlerin beyninde suikast algısı her daim var olacaktır.
BÖLÜNME SiYON VE ACEMiN KORKU OYUNU
-Türkiye’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Hayal kurmaya başlamış insanların ve milletlerin artık durdurulabilmesi mümkün değildir. Bu milletin geleceği bu ülkeyi yönetenlerin, devlet görevlilerinin, bu ülkede yaşayanların bile inanamayacağı kadar güzel olacaktır. Bu milleti Yüce Allah tutmuştur. Yüce Allah’ın tuttuğunu hiç kimse azad edemez.
-Türkiye’nin bu gidişle bölüneceğini söyleyenler var, katılıyor musunuz?
Türkiye’nin bölüneceğini söyleyenler akıllarını İsrail siyonistlerinin, İran Acemlerinin pompaladıkları korku senaryolarına teslim etmiş kişilerdir. Bu devlet güçlüdür bu millet güçlüdür. Buna kimsenin gücü yetmez.
HDP’NiN BAŞARISI SOLUN BAŞARISIZLIĞI
-İstanbul’da bugün bölücü terör örgütünün siyasi uzantıları ciddi oy oranına ulaşmış durumda. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Türkiye’de ki sol partilerin bu dünya görüşünün hakkını vermemelerinden dolayı Selahattin Demirtaş’ın başını çektiği HDP’nin içindeki bir kadronun ön görüsüyle bu alana kaymaları neticesinde oylarını ciddi oranda yükseltmişlerdir. Bence bu HDP’nin başarısı değil, Türkiye’de ki sol partilerin başarısızlığıdır.
SiYASET YAPMAK GiBi BiR HAYALiM YOK
-Siyasete girmeyi düşünüyor musunuz? MHP genel başkan adayları konusunda bile adınızı akıllara getirenler var, neler söyleyeceksiniz?
Sayıları hiç azımsanmayacak miktardaki vatan evladının siyaset yapmam konusunda istekleri olduğunu biliyorum. Ancak benim böyle bir hayalim yok. Türk İslam Davası’na hizmet eden hangi parti olursa olsun ben ve beni seven bütün herkes o partiye hizmet edecektir. Ayrıca Türk İslam Davası’na hangi kurum veya kişiler hizmet ederse ben ve arkadaşlarım o kurumlara ve kişilere de hizmet edeceğiz.
VAHDET YENi BiR RENK KATACAK
-Meclis'e girmeyi hedeflediğiniz konuşuluyor. Önümüzdeki seçimlerde bağımsız milletvekili adayı olacak mısınız?
Çocukluğumdan beri sahip olduğum bir hayalim var. Bu hayalime ulaşabilmek için her daim mücadele ettim. Benim hayalim bu coğrafyada bugün ve gelecekte yaşayacak olan annelerin çocuklarına anlattığı masallardaki; koruyan, kollayan iyi adamlara verilen ismin kendi ismimin olmasıdır. Ne milletvekilliği, ne de başka bir makam benim bu hayalimden daha yüksekte değildir. Bu yüzden ne adaylık ne de başka bir şey düşünmüyorum. Size sormuş olduğunuz sorulardan dolayı çok teşekkür ediyorum. Ayrıca ülkemizdeki yayın hayatına yeni bir renk katacağınıza tüm kalbimle inandığımı bilmenizi isterim.