Arkeoloji Müzeler ve sürdürülebilirlik

Müzeler ve sürdürülebilirlik

23.01.2023 - 02:07 | Son Güncellenme:

.

Müzeler ve sürdürülebilirlik

Aykut Ferah/Milliyet Arkeoloji Proje Danışmanı- Değerli Milliyet Arkeoloji Dergisi Okurları;

Haberin Devamı

Türkiye’nin zengin arkeolojik mirasını hem doğal hem de insan kaynaklı tehditlere karşı korumak için devletimizin çalışmaları, arkeolog ve kültür/sanat tarihçileri ile sivil toplum kuruluşlarının çabaları çok kıymetli olsalar dahi tek başlarına maalesef yeterli değildir, toplumsal farkındalığın arttırılması, gelecek nesillerin korumaya yönelik bakış açısını değiştirecek kitlesel bir anlayış değişimi gereklidir. Bugün dünyanın her yerinde kültürel hazineler ve arkeolojik miraslar, farklı tehditler altında varlığını sürdürmeye çalışırken, insanın oluşumuna kültürel olduğu kadar toplumsal katkıları da göz önünde bulundurularak, arkeolojik ve kültürel mirasın korunması, bu değerlerin sosyolojik, eğitimsel ve ekonomik açılardan da taşıdığı önem üzerine çeşitli çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Dünyadaki pek çok müzenin üyesi konumunda olduğu, kültürel ve doğal mirasın araştırılması, korunması, sürdürülmesi ve iletişim kurulmasına kendini adamış olan Uluslararası Müzeler Konseyi (International Council of Museums-ICOM) aktif bir şekilde faaliyetlerini yürütmekte, birçok ülkeye müze işletmesi ve kültürel mirasın korunması gibi alanlarda eğitim vermeye, standartlar oluşturmaya devam etmekte, topluma ve gelişimine hizmet eden müzeler üzerine ortak bir politikanın nihai hale getirilmesi konusunda önemli başarılar elde etmektedir. Küresel eylemleri ile de görünürlüğü gün geçtikçe artan, elde ettiği sonuçlar ile itibarı sağlamlaşan ICOM, bünyesinde bir de Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu kurmuştur. Sürdürülebilirlik, geçmişin hazinelerinin gelecek kuşaklara aktarılmasında büyük öneme sahiptir. Tüm bu hazinelerin farklı tehditler altında olması sebebiyle yapılan bu çalışmalar hepimiz için çok kıymetli. Müzeler açısından sürdürülebilirlik kavramı genel ve yaygın olarak müzenin faaliyetlerini devam ettirmesi, kurum olarak sürdürülebilir politikalar benimsemesi, müzecilik alanındaki gelişmelere katkı vermesi, ziyaretçiler ile birlikte karşılıklı kazanım sağladıkları bir ilişki ve iletişim kurmaya çalışması, toplumun bu konuda bilinçlenmesi gibi anlamlar da içermektedir. Ülkemizde de özellikle son yıllarda, bu bağlamda çalışmalar yapılması, gerek devlet gerekse özel müzelerimizin çevresel sürdürülebilirlik ekseninde planlamalar yapması, toplumla entegre sergiler, etkinlikler ve atölyeler düzenlenmesi oldukça sevindiricidir.

Haberin Devamı

Örnek projeler

Haberin Devamı

İzmit’teki Brisa Müzesi, tükettiği enerjinin bir bölümünü kendisi üretmekte, enerji tasarrufu için ısı yalıtım sistemleri kullanmakta ve bahçe sulamasında arıtılmış su kullanmaya devam ederek, sürdürülebilirlik yolunda örnek bir müze olmaya devam etmektedir. Eskişehir’deki Odunpazarı Modern Müze de ekolojik mimariyi önemseyen bir mimarlık firması ile çalışırken, çevre ile uyumlu; yerel halkla ilişki kurmak ve gündelik hayatın bir parçası olmak üzere kurgulanmıştır. Müzenin inşasında ömrünü doldurmuş çam ağaçlarının kullanılmasına özen gösterilmiştir. Geçtiğimiz hafta açılışı yapılan, ülkemizin en büyük kütüphanesi olan, 250 yıllık bir geçmişe sahip İstanbul’daki Rami Kışlası da Türkiye’de devlet eliyle sürdürülebilirlik adına hayata geçmiş örnek projelerden birisi olmuştur. 51 bin metrekarelik peyzaj alanı ve 4 bin 200 kişilik oturma kapasitesine sahip kütüphanenin ulusal ve uluslararası sergilere, konferanslara ve etkinliklere ev sahipliği yapan bir kültür merkezi olması planlanıyor. Global Sürdürebilir Turizm Konseyi’ne akredite bir program olan Biosphere tarafından yapılan denetim sonucu Sürdürebilirlik Sertifikası alan Rami Kütüphanesi, dünyadaki 56 tesisin arasında yerini alırken, Türkiye’de bu sertifikaya sahip ilk kurum oldu. Tüm bu örneklerin hayata geçmesi adına katkı sağlayan herkesi tebrik ediyor, kültürel varlıklarımızın kültürel sürdürülebilirlik için öncü roller üstlenmeye devam edeceği, kentsel gelişim adına müzelerin kültürü, üretimi ve yaratıcılığı teşvik ettiği, toplumla karşılıklı etkileşimde bulunacak alanlar yaratan örneklerini önümüzdeki günlerde daha da çok görebileceğimizi ümit ediyorum.