04.03.2021 - 17:20 | Son Güncellenme:
Beypazarı’nın tarihi Hititler dönemine kadar uzanıyor. Hititlerden sonra Frig, Galat, Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı medeniyetleri hüküm sürmüş. Yerleşim yeri İstanbul-Bağdat ticaret ve ulaşım yolu üzerinde olduğu için dönemin önemli ticaret merkezi olarak kabul görmüş.Beypazarı güveci ve Beypazarı kurusu gibi geleneksel lezzetleri, telkari ve dokumacılık gibi çeşitli el sanatları ile öne çıkan Beypazarı, tüm kültürel değerleri ile ziyaretçilerini etkilemeyi başarıyor.Beypazarı’nın bilinen ilk adı Kaya Doruğu Ülkesi anlamına gelen Lagania’dır. Bizans döneminde, imparator Anastosios’un kenti ziyaret etmesi sonucunda Anastasiopolis olarak adı değiştirildi. Kent, Osmanlı döneminde Tımarlı Sipahi merkezi olarak kullanılmaya başlanmış. Sipahi Beyi’nin konumu dolayısıyla kentin adı Beğ Pazarı olarak yeniden değiştirilmiş.Beypazarı, Osmanlı mirasına sahip çıkan ve günümüzde devam ettiren merkezlerden biridir. Osmanlı ev kültürü, “Yaşayan Müze” ile yıkanmak kültürü “Hamam Müzesi” ile yaşatılıyor. Beypazarı sokaklarını gezdiğinizde birbirine bitişik, 200 yıllık geçmişe sahip konakları görebilirsiniz. Konaklarla birlikte, tarihi hanlar ve camiler zamana meydan okuyarak, geçmişin izlerini günümüze taşıyorlar.
Bir hayırsever tarafından bağışlanan konak, etnografik müze özelliklerini taşıyor. Konakta Roma, Selçuklu ve Osmanlı döneminin izlerine rastlayabilirsiniz. Roma dönemi sütun ve yazıtlar; Selçuklu dönemi koç heykeli; Osmanlı dönemi küp ve buğday ambarlarını görebilirsiniz.Konakta, Osmanlı döneminin günlük bir ev hali sergileniyor. O döneme ait eşyalar, araçlar, tarihi belgeler, balmumu heykellerle konak sanal olarak yaşatılıyor.
Bu sokak pek çok tarihi konağa ev sahipliği yapıyor. Birbiriyle bitişik evler, o dönemin samimiyetini ve güvenini gözler önüne seriyor. Bazı konaklar restore edilerek restoran veya pansiyon olarak hizmete açılmış. Tarihi bir ortamda geceleme imkânı sunuyorlar.Aladdin Sokak, ziyaretçilerin mutlaka uğradığı bir alandır. Çünkü, burada yöre halkının kendi üretimleri olan yöresel lezzetler satılıyor.
Han, 1613 yılında sadrazam Nasuh Paşa tarafından yaptırılmış. İstanbul – Ankara arasında yolculuk yapan kişi ve kervanların uğrak noktasıymış. Yerli ve yabancı turistlerin hem dinlenmek hem de tarihi ortamda zaman geçirmek istedikleri bir yerdir. Taburelere oturup, içeceğinizi yudumlayabilir, zanaatkarları izleyebilirsiniz.
Bina 1939 yılında, yöre halkının geleneklerini ve kültürünü yaşatmak amacıyla yapılmış. 2007 yılına kadar, sanat sergileri, tiyatro gösterileri, film gösterimleri ve seminerler için kullanılmış. Bina 2007 yılında Cahide Gürsoy Müze Evi olarak hizmet veriyor.Cahide Gürsoy, 1602’de Osmanlı Sarayı haznedarı olan Ekmekçizade Ahmet’in torunlarındandır. Nesiller boyu aile Beypazarı’nda yaşamıştır. Aslen öğretmen olan ve üst düzey mevkilerde görev alan Gürsoy, emekli olarak kendini sanata ve etkinliklere adamıştır.
Gelişen teknoloji ve hayat şartlarına direnemeyen ve yok olmaya yüz tutmuş meslekler ve sanatlar tanıtılıyor. Dükkânlarda, demircilik, bakırcılık, gümüşçülük, kunduracılık, semercilik, dokumacılık, kalaycılık, yorgancılık ve bindallı işlemeciliği gibi meslek ve sanatlar tanıtılıyor. Ürünlerin nasıl imal edildiğini, mesleklerin nasıl icra edildiğini, inceliklerini görebiliyorsunuz. Hatıra olarak dükkanlarda ürün satışı da yapılıyor.
Çarşı Kurtuluş Mahallesinde, Milli Egemenlik Caddesi üzerinde bulunuyor. 6 asırlık bir tarihe sahip çarşı, küçük olmasına rağmen samimi ve sıcak bir havaya sahiptir. Bu çarşıda yöresel el sanatlarının her türlüsüne rastlayabilirsiniz. Her yerde olduğu gibi burada da bakırcılar, kalaycılar, telkari işlemecileri bulunuyor.Gezintinizi sadece çarşıyla sınırlamayın. Çarşının etrafında bulunan Demirciler, Dikiciler, Kuyumcular, Hanlar Önü ve Bedesten sokaklarını gezebilirsiniz. Gezerken tarihi dokuyu inceleyebilir, o atmosferi teneffüs edebilirsiniz.
Telkari ve gümüş işlemeciliği, Beypazarı’nın dikkat çeken simgelerindendir. Bu çarşıda bu sanatın en çarpıcı örneklerini görebilirsiniz. Bu tarihi ortamda, birbirinden güzel ve alımlı takıların ışıltısı gözünüzü alacaktır.
Vadi, İnözü Çayı’nın aşındırmasıyla oluşmuş. Vadi doğal sit alanı olarak korumaya alınmış. Vadide dik yamaçlara oyulmuş mağaralar ve tarihi kalıntılar bulunuyor. Mağaralar, döneminde ev olarak kullanılmış. Tarihi kalıntı olarak da kaya mezarları ve kiliseler bulunuyor.Vadide, özel işletmeler bulunuyor. Muhteşem manzaraya karşı yemeğinizi yiyip, içeceğinizi yudumlayabilirsiniz.
2016’da Türkiye’nin 205. tabiat parkı olarak ilan edilmiştir. Vadi, zengin doğal ortamı ve ekolojik koşulları ile öne çıkıyor. Bölgede pek çok kelebek türü yaşıyor. Vadide doğa yürüyüşü, yaban hayatını fotoğraflayabilir ya da kuş gözlemi yapabilirsiniz.
Tepe de, Osmanlı Dönemi’nden izler taşıyor. İlçenin en yüksek noktasıdır. Buradan, ilçeyi panoramik olarak izleme imkânı veriyor. Tepe, seyir terası olarak düzenlenmiş. İster pikniğinizi yaparak, isterseniz içeceğinizi yudumlayarak, Beypazarı’nın tarihi dokusunu izleyebilirsiniz.Tepede her yıl uçurtma şenliği düzenleniyor. Denk gelirseniz, renkli görüntülere şahit olup, çocukluğunuza geri dönebilirsiniz.