Türkiye’de Ar-Ge istemezük!

Türkiye’de ise adeta lisansları elinde bir koz olarak tutan hükümet, bu konuda 2008 yılı sonunu adres olarak gösteriyor.
Daha önce Telekomünikasyon Kurumu tarafından yapılan ihale 'rekabet koşulları oluşmadığı’ gerekçesiyle iptal edilmişti. Şimdi Ulaştırma Bakanlığı topu eline aldı. İhaleyi kendisi düzenleyecek. Tek firma katılsa dahi bu kez lisanslar dağıtılacak.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın şartı operatörlerin tüm Türkiye’yi kapsamaları. Turkcell, Vodafone ve Avea’ya seslenen Bakan Yıldırım, 'önce Alo deyince, memleketimin her köşesinden ses gelsin’ diyerek, operatörlerin yatırımlarını tüm Türkiye’ye yaymasını istemişti. Önce Türk halkı uçtan uca GSM ile tanışacak, sonra 3G’ye geçilecek. 3G’de son durum bu. Gelişmeler 2008’in de bu konuda başarısızlıkla sonuçlanacağını gösteriyor. Bekleyip göreceğiz.

İşin arka planı
3G basit anlatımla, hız sınırının (kapasite) yükselmesi ve görüntülü iletişimin önünün açılması anlamına geliyor. 3G ile operatörlerin yeni bir çıkış araması, gelirlerini artırmak için bu yola başvurmak istemesi gayet doğal. Ama Türkiye’de kimi operatör '3G olsun’ derken, kimisi  açıkça '3G henüz olmasın’ diyebiliyor. Bu söylemlerin arka planı çok karışık. Operatörlerin yanı sıra işin içinde Türk Telekom da var!
3G’nin Türkiye’ye gelip, gelmemesinin tüketiciler veya ülke ekonomisi açısından bir değerlendirmesini yapmaya kalksak, emin olun yazmakla bitmez. İyisiyle, kötüsüyle... Ancak bu noktada 3G’ye geçilmemesinin Türkiye’de yeni doğan bir sektörün önünü kapattığını hatırlatmakta fayda var. Bu sektör, GSM’le birlikte ortaya çıkan üçüncü parti şirketlerin oluşturduğu mobil yazılım alanı.

Amerika’nın gücü Ar-Ge
Operatörlere Türkiye’de program geliştiren bu şirketler son dönemde dışarıya da açılmayı başardılar. Ama onların iş yaptığı ülkelerin çoğunda 3G var. Türkiye’de kullanılmayacak hatta denenemeyecek ürün ve servislerin, bu şirketler tarafından geliştirilip dışarıya satılmasını beklemek şu aşamada gerçekten hayal olur.
Bu şirketlerin yaptıkları işler cirosal olarak büyük olmayabilir, milyar dolarlık satışlar da yapılmamış olabilir ama tüm bunlar arkadan gelen yazılımcılar için iyi bir platform oluştuğu gerçeğini değiştirmez.
Şimdi düşünmemiz gereken konulardan biri de işte bu. Emin olun bu platformu dağıtmak, kurmaktan çok daha kolay. Bu kez kolay yolu seçmeyelim.
'Amerika’nın, Japonya’nın, Avrupa’nın gücü Ar-Ge’ söylemini bu örnekte haklı çıkarmayalım. Çünkü mobil teknolojiler konusunda Türk şirketlerin dünya çapında rekabetçi ürünleri var.