The Others‘ARTIK BAHAR YOK’ MU?

‘ARTIK BAHAR YOK’ MU?

03.10.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Geç gelen yaz ve sıcak geçen eylül ayının yol açtığı ‘Artık bahar yok’ tartışması üzerine okurlarımız farklı görüşlerin tek başlık altında toplanmasına itiraz ediyor

‘ARTIK BAHAR YOK’ MU

23 Eylül tarihli Milliyet’te İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Şen’in iklim değişiklikleriyle ilgili açıklaması yer alıyordu. Şen’e göre, “Bahar ayları ortadan kalktı. Kış, İlkbaharı alıyor, yaz da sonbaharı alıyor.”
Milliyet haberi değerlendirirken İTÜ Afet Yönetim Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’nun görüşlerine de başvurmuş. Şen’in savunusundan farklı olarak Kadıoğlu şöyle diyor:
“Bu senenin serin geçtiği doğru ama bundan sonra hep böyle olacak diye bir şey yok. Hava dediğimiz çok değişken bir şey. İklim değişikliğine bakarsak yazlar genişliyor, kışlar kısalıyor. Kış daha geç gelip erken gidiyor. Böyle bir durum var ancak baharlar her zaman olacak. Bahar ayları, geçiş dönemleri. Kış ile yaz varsa aralarında bir geçiş olması gerekiyor. Ancak süreler değişebiliyor. Okullarda öğrettikleri gibi üçer aylık 4 eşit mevsim yok..” Haberde CNN Türk Meteoroloji Editörü Bünyamin Sürmeli’nin görüşlerine de yer verilmiş:
“Ara mevsimlerin ortadan kalkması küresel iklim değişikliğinin getirdiği neticelerden biri. Bu değişiklikle beraber ana mevsimlere yani yaz ve kışa doğru mevsim geçişleri hızlanıyor. Bahar dediğimiz dönemleri artık bazen kış, bazense yaz örnekleriyle geçireceğiz. Kış ya da yaz aylarının baharları da içine alacak şekilde uzaması dönemsel olarak değişir. Ancak burada önemli olan ana mevsimlerin ara mevsimleri içine alması değil, ara mevsimlerin yani bahar aylarının ortadan kalkması. İklim değişiklikleri beklentilerinden bir tanesi de zaten budur.”

OKUR ELEŞTİRİSİ
Mesut Feyzullah Başkaya adlı okurumuz eleştiriyor: “Milliyet, mevsim değişikliklerine ilişkin haberinde farklı düşüncedeki bilim adamlarının görüşlerine yer verdiği halde ‘Artık bahar yok’ başlığını atarak, bir görüşü öne çıkartıyor. Oysa her yargı ve onun çelişiği için doğru ya da yanlış birçok kanıt bulunabilir. Ve bilimde kesin yargılardan kaçınılır. Çünkü, hiçbir teori kesin değildir, bilimde her zaman bir yanılma payı vardır. Küresel ısınmayla ilgili dünyada bilim adamlarının farklı görüşlerini dikkate almalı, kesin yargıdan kaçınmalıydınız. Eğer sorun ara mevsimlerin ortadan kalkmasıysa ki bu görüş hakim, o zaman sonbahar artık yok da diyebilirdiniz. Çevre ve ekoloji ile ilgili haberleri daha doyurucu olmalı ve daha geniş yer vermelisiniz.”


OMBUDSMAN’IN GÖRÜŞÜ

KÜRESELısınmayla birlikte mevsimlerin kaydığı algısını destekleyen bir yıl geçirmekteyiz. Yaz geç geldi ve eylül sonuna dek Güney Ege’de ve Anadolu’nun genelinde 30 dereceye yakın sıcaklık devam etti. 2011 yılı için Türkiye’de ‘baharların yaşanmadığı’dan söz etmek çok yanlış olmaz. Haber başlığı da içinde farklı görüşler barındırsa da bu ‘aykırılığı’ yansıtmakta. Okurumuzun haklı olduğu nokta da şudur: ‘Artık bahar yok’ demek için ‘iklim değişikliği’ göstergesi sayılan
1-2 derecelik sıcaklık artışları gibi gelecek yılların ortalamasını görmek gerekecek.


TRABZON’A İHANET

M. Selim Akınoğlu adlı okurumuz, 2005-2006 sezonunda Trabzonspor’u, 1998-2002 arasında ise bordo-mavili takımın bugünkü rakibi Lille’i çalıştıran Bosnalı Teknik Direktör Vahid Halilhodzic’in, Fransız medyasına yaptığı değerlendirmeyi içeren ‘Trabzon böyle ihanet görmedi’ başlığını eleştiriyor: “‘20 minutes’ adlı internet sitesine konuşan Halilhodzic, ‘Trabzonspor çok önemli bir kulüp. Özellikle Karadeniz çevresinde son derece popülerdir. Kariyerim boyunca hiç bu kadar beklenti ve bir kulüp üzerinde bu kadar baskı görmedim. Ayrıca, Trabzonspor taraftarı, Türkiye’deki en zorlu atmosferi yaratıyor. Takım kazanırsa muhteşemler. Ama, eğer kaybederseniz çabuk bir şekilde saklanacak yer bulmak zorunda kalırsınız’ diye konuşmuş.
Bosnalı teknik adam, Trabzon hakkında yalan yanlış bir şey mi söylüyor? Şov nerede? Halilodzic yarın Türkiye’ye gelse adama birilerinin saldırmayacağı ne malum? Emir Kusturica’nın başına gelenler, olabileceklerin kanıtı. Sizleri sorumluluğa davet ediyorum.”

KADININ?YERİ


Newsweek, 165 ülkedeki adalet, sağlık, eğitim, ekonomi ve siyasi katılım dağılımında kadının yerini araştırarak, kadınlar için en iyi ve en kötü ülkeleri sıraladı. Milliyet “Bir tek Avrupa kadınlara iyi davranıyor” başlığıyla habere geniş yer verdi. Haberde, “En yaşanası ülke İzlanda olurken, Afrika ülkesi Çad sıfır çekti. Çoğunluğu Avrupa’da bulunan kadınlar için en yaşanası ülkelerin en belirgin ortak özellikleri, demokratik seçim sistemini benimsemeleri ve gayrisafi milli hasılalarının 200 milyar doların üstünde olması...” ifadelerine yer veriliyor. İlk beşe giren ülkeler de sıralanmış.
Hakan Hayırseven şöyle diyor: “Sayın Okur Temsilcisi; 26.09 tarihli gazetenizin 18. Sayfasında bulunan ‘kadının yeri’ haberinde dünyanın güçlü kadınları haber yapılmış. Ancak, 3. ve 2. en güçlü kadın açıklanırken 1. kadından hiç bahsedilmemiş, haber yarım kalmış. Belki haberin tam amacı bu değildi ama ikinci ve üçüncünün açıklandığı bir yerde birinciden bahsetmemek yanlış olmuş bence.

Ombudsman’ın Notu:
Okurumuz okumayı değil yazmayı seviyor olmalı. Haber son derece ayrıntılı ve birinci olan İzlanda da haberimizde yer almakta. Ayrıca, haber dünyanın güçlü kadınları üzerine yapılmış bir haber değil. Haber ülkelere göre kadının yeri...
Yani, kadınlar için en iyi ve en kötü ülkeler sıralanmış. Okurumuz, internette gezinti yapıyorsa başka bir haberle karıştırmış olmalı!



‘ÖLÜM PORNOSU’ KİTABI



Saygı Mazdal adlı okurumuz ‘Ölüm Pornosu’ kitabını Türkçeye çeviren Funda Uncu hakkında verilen cezadan hareketle bir uyarı notu geçmiş:
“Türkiye’de yayınevleri ve çevirmenlere yönelik son dönemde ciddi bir yaptırım var. Dünya Çevirmenler Günü’nde siz basın mensuplarının ABD’li yazar Chuck Palahniuk’un ‘Ölüm Pornosu’ isimli kitabını Türkçeye çeviren Funda Uncu ile kitabı yayınlayan Ayrıntı Yayıncılık’ın sahibi Hasan Basri Çıplak hakkında 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmasını sessiz sedasız geçiştirdiğini görmenin üzüntüsünü yaşıyorum.
Bu herhangi bir Avrupa ülkesinde olsa eminim dünya ayağa kalkardı. Çünkü gayriahlaki bulunan eserde pornografinin değil kadının bir meta olarak kullanılmasının eleştirisi var. Bence bir çevirmen hakkında istenen bu cezayı, birçok yazara, çevirmene, uzmana sormalı bu yönde bir kamuoyu oluşturulmalıydı. Bir çevirmen, eser sahibi olarak nasıl nitelendirilebilir? Böyle bir algı nasıl meşrulaştırılabilir?”


OMBUDSMAN’IN GÖRÜŞÜ

GEÇTİĞİMİZ aylarda Süha Sertabiboğlu tarafından Türkçeye çevrilen William S. Burroughs’un “Yumuşak Makine” adlı eserine dava açılmıştı. Kitapta eşcinsel ilişkilere yer verildiği, kitabın toplumun ahlak yapısıyla bağdaşmadığı, bu hali ile müstehcen bulunduğu öne sürülmüştü. Dolayısıyla okurumuzun yayınevleri ve çevirmenlere yönelik son dönemde ‘ciddi bir yaptırım var’ değerlendirmesi boşuna değil. Basın aynı zamanda kamu denetçisidir.
Dolayısıyla ifade özgürlüğünü tehdit edecek uygulamaları sadece kamuoyuyla paylaşmakla kalmayıp, bu tür uygulamaların sonuçlarını da uzmanlarıyla tartışma konusu yapabilmelidir.
Bu arada, 1 Ekim tarihli gazetemizde konunun, “Dünya Çeviri Günü’nde çevirmene hapis istemi” başlığı ile haber yapıldığını hatırlatmak isteriz.







KEŞFETYENİ
Ünlü aktöre büyük şok! Cinsel saldırıdan hapis davası
Ünlü aktöre büyük şok! Cinsel saldırıdan hapis davası

Cadde | 13.05.2025 - 12:24

Fransız aktör Gerard Depardie film setinde iki kadına cinsel saldırıda bulunmaktan suçlu bulundu.

Yazarlar