Kopenhag kavgası büyüyor
Kopenhag'da Türkler'i kışkırtmakla suçlanan Reha Muhtar, iddiaları yanıtladı: Orada en iyisini yapmaya çalıştık. İyi bir şey yapınca, kifayetleri yeterli olmayanlar size çamur atarTürk televizyon dünyasının yaramaz çocuğu, "maydonozu, dereotunu sarmısağa çevirmekle tehdit eden" bir rating sihirbazı... TRT'nin "Reha Muhtar Atina'dan bildiriyor" klişesinden on senede kamyonların arkasına asılan "Sürücü hatalarını Reha Muhtar'a bildiriniz" çıkartmalarına geçiş yapmış bir anchorman. Kopenhag olaylarından sonra "şuyuu vukuundan beter" suçlamalarla karşı karşıya kalan Reha Muhtar, sorularımızı yanıtladı.
Soru: Reha Muhtar bir halk kahramanı mı oldu? Kavgaları ayırmanız istendiğini söylüyorsunuz... Kan davalarını da çözebilir misiniz?
Muhtar: Evet, çözerim, iki aşiret birbirine girmiş olsa ben oraya gidersem barışırlar. Ama ne Amerika'da ne Avrupa'da bir anchorman böyle bir konumda olamaz. Türkiye, Türk milleti
devlet ve başka unsurlar tarafından çok fazla baskı altına alınıyor, o zaman insanlar kendi seslerini dile getiren bir insanın kendilerinin sesi olmasını istiyorlar. Şimdi ben bugün akşam bir
telefon aldım, tecavüze uğramak amacıyla saldırıya uğrayan hostes Özlem'den, ablası aradı, 'Sizi istiyoruz' dediler, ben hostes Özlem'e bir şey demedim, 'Sizinle röportaj yapıcam' demedim, benim kendi muhabirlerim zaten diyorlardı, 'Hastanede sizi bekliyoruz, lütfen bizim için bir şeyler yapabilir misiniz, kamera istemiyoruz' dediler, 'Sizi istiyoruz' dediler. Şimdi bu olay ancak Türkiye'de, devletin yeterince hizmet veremediği, yetkililerin, belediyelerin yeterince hizmet veremediği, insanların devamlı mağdur olduğu bir ülkede olabilir. Reha Muhtar'ı yaratan sonuçta bu millet.
Soru: Reha Muhtar'ı yaratan bu millet diyorsunuz. Eğitiminiz, yaşam tarzınız bir yanda, haber tarzınız bir yanda. Bu bir çelişki. Reha Muhtar, kendi kendisinin inşa ettiği bir proje olmasın... Bir tipleme...
Muhtar: İnşa etmedim. Hiç inşa etmedim. Halk ne istedi değil, ben kendim ne istedim, yüreğim ne istedi. Sonuçta insan ne kadar entellektüel olursa olsun insansa insandır, yüreği ne istiyorsa onu yapar. Eğer sizi kurtarıcı olarak görüyorlarsa demek ki ben de kurtarıcı, kurtarıcı değil ama onlarla o duyguları paylaşmak istediğim için burada haber yapıyorum.
Muhtar'a göre Haber nedir?
İnsanı ilgilendiren şeye haber denir. Ben yirmi yıllık gazeteciliğimde bunları duydum, şu haberdir, bu değildir... İnsanlar neyi haber olarak istiyorlarsa haber olan odur. Tecavüze uğramak üzere saldırıya uğramış bir kadının dramından daha büyük bir dram yoktur hayatta. Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in dramı daha önemli değil.
Soru: "Maydanoz musunuz dereotu musunuz, sizi sarımsak yaparım" gibi deyimler söylüyorsunuz haber verirken. Bunlar spontane olarak mı çıkıyor?
Muhtar: Bir şey eğer düşünülmüşse doğal değildir. Daha önceden ben böyle bir şey düşünüp konuşmaya başlarsam doğru düzgün konuşamam. Daha önceden planlarsan yüreğinden değil beyninden söylersin, o zaman şöyle düşünürsün ben böyle söylersem Ahmet'i kızdırırım, Mehmet'i kızdırırım, Ayşe'yi kızdırırım. Özellikle bundan dolayı haber bültenindeki haberlerin planlamasını yaptığım halde haberin nasıl işlendiğini daha önceden görmem, görürsem sonra yapacağım yorum yapay olur. Ben yüreğimin götürdüğü yere gidiyorum.
Soru: Caz gibi, belli motifler ve araya doğaçlama Reha Muhtar giriyor, her akşam bir caz konseri...
Muhtar: Caz, damar, yürek.
Soru: Damardan veriyorsunuz yani...
Muhtar: Hayır, benim damarım var. Bir de Reha Muhtar'ın çocuksu temizliği var.
Şimdi bir sapık, bir manyak dünya güzeli otuz yaşındaki bir kadına saldırıyor. Kız içindeki tepkiyi dile getirmemi istiyor, 'O sapığın hayvanlığını siz dile getirebilirsiniz' diyor. Ben de yayında "hayvan" diyorum.
Soru: Peki, insanlar neden sizle canlı yayına çıkıyor?
Muhtar: Şimdi burası kamuoyunun mahkemesidir, halk mahkemesi aslında ama halk mahkemesi demek istemiyorum, burası milletin mahkemesidir. Bu mahkemeyi bir televizyonun ana haber bülteni kurmak zorunda. Benimle canlı yayına çıkanların
yüzde yetmiş beşi kendisi geliyor, 'Biz senin karşında aklanmak istiyoruz' diyorlar. Emrah da 'Ben aklanırsam senin karşında aklanırım' dedi. Tabii bu arada bana da 'Senin yüreğine güveniyoruz' gibisinden şeyler söylüyorlar. O zaman biraz yumuşuyorum.
Soru: Peki, o hostese saldırdığı iddia edilen kişiyi canlı yayına çıkar mıydınız?
Muhtar: (İç geçiriyor) Onu da çıkarırdım. Çıkartır ve hangi duygular içerisinde bunu yaptığını sorardım. Çok ağır suçlamalarda bulunurdum, çok kötü laflar ederdim ama onun bile hayatına saygı duyulması gerektiği kanaatindeyim yani ölmemesi gerekir
Soru: Ama sorularla ölmekten beter ederdiniz...
Muhtar: Sorularla öldürür sonra da yaşamasını sağlardım. Ama cezasını çekerek.
Soru: Şu Kopenhag olayına girsek.
Muhtar: Kopenhag'a gittik, en iyisini vermeye çalıştık, bakkal Mehmet Bey gibi bana da iftira ettiler. Günahtır. Allah'a şükür milletten aldığım güçle çok güçlüyüm. Salata yerken bile karşımda yüz tane kamera var benim böyle bir tahrik yapmaya hakkım var mı? Reha Muhtar bir kadınla bir yere gitse görüntüleri var. Bir tane kamera görmez mi kardeşim yaptığı tahriki? Böyle bir utanmazlık olabilir mi? Allah'ın gücüne gider. Allah'ın gücüne gider. Eğer iyi bir şey yapmışsanız, kifayetsiz muhterisler, yani kifayetleri yeterince olmayanlar size çamur atacaklardır. Onların canları sağolsun.
Beni fiştiklemeyin
Soru: Peki Galatasaray haberlerinde Galatasaraylı anchormanlerden daha fazla mı izlendiniz?
Muhtar: Beni fiştiklemek için soru sormayınız. Ama şöyle diyebiliriz: Bize güvendiler, bizi sevdiler ve her zamanki gibi en çok bizi izlediler.
Soru: Yalınızı üç buçuk trilyona mı aldınız?
Muhtar: Benim üç buçuk trilyonum hiç olmadı. Onun yarısına, üçte birine benim aldığım yalıyı almak isteyen birisi varsa vereceğim. Hemen, burada ve şimdi.
Soru: Kekilli'yi haber bülteninde azarladınız, birkaç gün sonra canlı yayında tebrik ettiniz. Bu bir çelişki değil mi?
Muhtar: Kekilli'ye önce şu intihar hikayeleri yüzünden tepki gösterdim. Ama sonra şarkısı beni kalbimden vurdu. Çok yürekten gelen bir şarkıydı. O zaman Kekilli'ye hakettiği yeri verdim.
Soru: Çapkınlıklarınızı duyduk duyduk, sonra birden kesildi. Halk için çalışmaktan aşka vakit kalmıyor mu?
Muhtar: Aşk biterse Reha Muhtar da biter. İnsan denilen şey aşkla yaşar. Bu devlet işlerinde nedense aşk kalkıyor, ben bu devlet işlerindeki sevgisizlikten sıkıldım. Reha Muhtar hiç bir zaman aşksız ve sevgisiz kalmaz. Ya aşkla yaşar ya aşk acısıyla.
Sevgilinizin adı nedir? Söyleyin de bitirelim.
Muhtar: Halk.