The Others "Galayı bassak filmin reklamı olacaktı... Vazgeçtik!"

"Galayı bassak filmin reklamı olacaktı... Vazgeçtik!"

08.11.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Galayı bassak filmin reklamı olacaktı... Vazgeçtik!"

Galayı bassak filmin reklamı olacaktı... Vazgeçtik
8 Kasım 1998
Dilek SANCILI Daha çekim aşamasında çeşitli eleştirilerle karşılaşan "Hoşçakal Yarın" gösterime girdi. Deniz Gezmiş'in hayatını eksen alan filme, efsanevi gençlik liderinin bazı arkadaşları tepki göstermekte gecikmediler. Metin Eşrefoğlu ve Mehdi Beşpınar gibi... Eşrefoğlu ve Beşpınar galasına bile katılmadıkları filmi ve yönetmeni Reis Çelik'i çok sert biçimde eleştirdiler.

* Filmi izlediniz mi? Size göre filmin eksik tarafları neler?
Metin Eşrefoğlu: Filmi seyrettim. Bir şeyin eksik tarafı olması için o şeyin tüm olması gerekir. Tüm yok ki bu filmde eksiklik olsun.
* Peki filmi nasıl değerlendiriyorsunuz?
M.E.: Alelacele toparlanmış. Heyecan yok, hareket yok, kurgusu da yok.
* Sizce nasıl olmalıydı?
M.E.: Bunlar uluslararası bir fondan para almış. Avrupa'da filmleri destekleyen bu fon film zarar ederse o parayı hibe ediyor. Bu da (Reis Çelik) bu parayı aldı. Cadde - i Kebir falan açtı. Paraları alıp yediği için ve tamamlanmış bir film göstermek zorunda olduğu için böyle bir şey yaptı. Filmde hiçbir şey yok, renk yok, o dönemi yansıtan bir şey yok. Mesela Deniz Gezmiş 24 yaşında asıldı. Onu tuğla kalıbı gibi bir adama oynattırmışlar. Deniz, her tarafı oynayan bir adamdı. Abartısız kulakları oynardı sanki. Böyle bir adam yok filmde, duvar gibi duruyor. Genç adam böyle oynanmaz ki. Tabii Deniz'i tanımıyorlar. Mehdi Beşpınar: Türkiye'de devrimci kalıp '85 yılından sonra değişti. Çok yapay bir şekilde kalın bir ses tonuyla bir eli havada "Merhaba dost. Nasılsın?" gibi bir devrimci tipi çizildi. Bu gülmeyen, asık suratlı bir tip. Bu adam (Berhan Şimşek) Deniz'i öyle oynuyor. Deniz hayatın içinde yaşayan kıpır kıpır, hareketli biriydi. Konuşurken bazen sandalyenin, oradan masanın üzerine çıkan, durduğu yerde durmayan bir insandı. Çok duygusaldı, Nazım'ın şiirlerinin çoğunu ezbere bilirdi. Onu böyle bir adama oynatıyorsun! Senaryoyu ilk okuduğumuz zaman farkettik ki belli belediyelerden para almak için belli belediye başkanlarına roller biçilmiş. Mesela Antep belediye başkanının ilk okuduğumuz senaryoda olmayacak derecede rolü vardı. Deniz'i Deniz yapan Celal Doğan'mış gibi. Esenyurt belediye başkanını yine çok abartılı yazmıştı.
* Peki senaryoda bunları okuduğunuz zaman bir tepkiniz olmadı mı?
M.B.: Bu senaryonun yanlış olduğunu, Deniz olayının böyle verilemeyeceğini söyledik. Orada bir kız sahnesi vardı. Güya Deniz oturduğu sandalyenin üstüne sevdiği kızın isimini yazarmış. Bunu ancak ilkokul çocukları yapar. Deniz gibi biri bunu yapmaz. Aramızdan bazı arkadaşlar senaryoyla ilgilendi. Ama onları da dinlememiş herhalde.
M.E.: Reis Çelik başlangıçtaki senaryoyu bizim tepkilerimizden dolayı değiştirdiğini söyledi. Ama baktık ki yine ilk halini çekmiş. İki mekanın dışında hiçbir mekan kullanılmamış. Hiçbir oyuncuya para verdiğini de zannetmiyorum. Bu filme harcadığı para 100 bin doları geçmez. O da negatifine, montajınadır. Bu adamı eleştirmek bile gereksiz. Deniz'in bu tür şeylerde söylediği gibi bu adam ancak dövülür.
Bir adama Sinan Cemgil'i oynatmışlar. Sinan dediğimiz kişi tüm zamanların en yakışıklı adamı. Filmde dünyanın en çirkin adamı oynuyor. Şimdi fiziğin ne önemi var diyecekler ama Sinan'ın en önemli özelliği dört beş dil bilmesi, zeki ve yakışıklı olmasıydı. Sinan deyince insanların aklına bunlar gelirdi. Filmdeki Sinan öyle mi?
* Yani size göre film yeterince araştırma yapılmadan mı çekilmiş?
M.E.: Hiç araştırma yapılmamış hem de. Araştırma yapsalar bile bu adamların çapı bu filmi yapmaya yetmiyor.
M.B: Filmin yönetmenini dün bir televizyonda izledim. "Bir dönemin şahitliğini yapmak istedim, amacım bu" diyor. Bir dönemin yansıtılması bir mahkemeyle olmaz. Üstelik tüm hayatını bırakıp, sadece mahkeme salonundaki davranışları çok kötü bir artiste oynatılmaz. O dönemi yaratan ortamdan başlanır. Bu kişi o döneme damgasını vurmuştur. Deniz nasıl Deniz olmuştur. Bunların hiçbiri yok. O dönemi de yansıtamıyor, devrimciliği yansıtamıyor.
M.E.: Ayrıca Deniz asıldığı zaman tüm dünya ayağa kalktı. New York'tan Tokyo'ya kadar tüm dünya üniversitelerinde açlık grevleri yapıldı. Yine dünyada ve Türkiye'de imza kampanyaları düzenlendi. Filmde bunlar da yok. Filmde adamın biri (Ne yaptığı belli değil, adi bir suçlu mu ne?) yakalanıyor, yargılanıp asılıyor. Yakalanana kadar adı bile geçmiyor neredeyse. Bu Deniz'in anısına yapılmış bir saygısızlıktır.
* Yani size göre bu film ne Deniz'i ne de o dönemi anlatabiliyor...
M.E.: Savaş Ay'ın bir programında birisi bir şiir okumuştu. Bir dakikalık bu şiir o filmin tamamından daha etkileyiciydi.
M.B.: Gerçekten o kısacık zaman dilimi içinde bizim de gözümüz yaşardı. Mesela filmi böyle genç bir oyuncu oynayabilirdi.
M.E.: Ayrıca Che Guevara'yı anlatan bir şarkının klibi mükemmel bir şekilde hem dönemi hem de kişiyi anlatıyor. Koskoca film ise hiçbir şey.
* Galaya önce gidecektiniz. Sonra niye karar değiştirdiniz?
M.E.: Orayı dağıtmaya gidecektik. Filmi seyretmeye değil. Ama sonra bunun filme reklam olacağını düşündük. Zaten Deniz'in babası falan da gitmedi. * Yeniden o dönemle ve Deniz Gezmiş'le ilgili bir film çekilmesini ister misiniz?
M.B.: Türkiye'de o dönemi çok iyi bilen sinemanın içinden insanlar var. Mesela bir Ali Özgentürk, Halil Ergün var. Onlara danışırsın, onlardan yararlanırsın. Ama adam sırf ticari kaygı güderek yaptı. Adam gerçekten dövülecek adam ama dövsen de reklamı yapılır.

Ne dediler?
* Reis Çelik: Filmi seyretmeden yapılan eleştirilere cevap vermek istemiyorum. İyi niyetli insanlar filme gider ve ondan sonra filmi eleştirirler. İyi iniyet yoksa filmi seyretmeden önyargıyla eleştirirler. Bu eleştiriler de havaya olur. Seyretmeden yapılan eleştirileri artniyetli buluyorum. Üstelik '68 kuşağından filmi seyreden pek çok insan güzel şeyler söyledi. Film seyredildikten sonra da her türlü eleştiriye açığım.
* Bedri Baykam: 68'liler Vakfı'nın üyesiyim. Dolayısıyla vakfın bu konuya hassas bakmasını anlayışla karşılıyorum. Filme katkıda bulunmamın nedeni Reis Çelik ve ekibinin Deniz Gezmiş'in yurtseverliğini, kararlılığını, cesaretini, genel görüşlerini çarpıtmadan yansıtacağıydı. Filmi seyredenler bir sürü eksiklik bulabilir. Mesela sinemacı olarak ben çeksem başka türlü çekerdim. Bir başka gerçek de Deniz Gezmiş hakkında bir tek film olmayacak. Eksik yönleri açığa çıkartacak başka filmler de çekilebilir. Vietnam'la ilgili yüzlerce film çekildi. Onunla ilgili çekilen ilk film de bir sürü eleştiri almıştır.
Benim de filme getirdiğim eleştiriler var. Mesela Halit Çelenk'in kitabının filmi olmuş gibi. İkincisi de gençlerin yargılanmasına ağırlık verilse de diğer konulara da yer verilmeliydi. Bu gençlerin nasıl yaşadığı, özel hayatları, öğrenci çevresi filmin bir yerinde yansıtılabilirdi. Ama şahsen olayda kötü niyet olmadığını, herkesin kendisine has bir anlayışı olduğunu biliyorum. O yüzden de hoşgörüyle bakıyorum. Tabuları yıktıkları için de takdir ediyorum.