Hesaplaşmaya hazırım

Çakıcı: Benimle işleri olanlar cezaevi mafyalarında veya adliye koridorlarında hesaplaşabilirler. Buna hazırım


Yeraltı dünyasının ünlü ismi Alaattin Çakıcı, 16 aydır dünyaya kapalı bir hücrede insanlık dışı maddi ve manevi işkencelere uğradığını, hasımlarıyla hesaplaşmaya da hazır olduğunu söyledi.
Çakıcı, Fransa'da kaldığı cezaevinde avukatı Muhuddin Yüzüak ile bir görüşme yaptı. Görüşme öncesi ve sonrasında polis cezaevinde çok sıkı güvenlik önlemleri aldı. Yüzüak görüşmeden sonra Çakıcı'nın basın bildirisini okudu. Bildirinin okunmasının ardından cezaevinden zırhlı araç konvoyuyla bir kişinin çıkarıldığı görüldü. Çıkan kişinin Alaattin Çakıcı olabileceği bildirildi.
Çakıcı'nın, avukatı Yüzüak aracılığıyla yaptığı açıklama şöyle:
"Demokrasinin beşiği sayılan bu ülkede 16 aydır dünyaya kapalı bir hücrede insanlık dışı maddi ve manevi işkencelere maruz bırakıldım. İntihar etmem, kendimi öldürmem veya delirmem istendi.
Şimdi ise kendi isteğimle ülkeme dönüyorum.
Bu dönüş benim için bir bayram sevincidir.
Benimle problemleri olanlar ve basınla özel ilişkilerimden dolayı kamuoyunu yanlış programlayanlar bilsinler ki, insan kardeşini de kaybedebilir evladını da.
Ben yıllardır buz parkurunda ritmik müzik eşliğinde buz balesi yapmıyorum. Seçtiğim hayat tarzının bir kanununudur bu.
Nihat Akgün'le 8 yıldır görüşmedim. Onun kankardeşi de değilim. Onun öldürülmesini bir yakınımmış gibi gösteriyorlar.
Bayrampaşa Cezaevi'ndeki olayda kahpece öldürülen yeğenim Ali Gürsel'in olayında karşı taraftan da 4 ölü ve 3 ağır yaralı olduğu halde ölüleri hep bizim taraftanmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Onlara sesleniyorum. Benimle işleri olanlar cezaevi mafyalarında veya adliye koridorlarında hesaplaşabilirler. Buna hazırım.
Kamuoyuna saygılarımı sunarım."

Önce 7.5 yıl hapisle yargılanacak

Semra Pelek İstanbul
Gazeteci Hıncal Uluç'a silahlı saldırı düzenlenmesine azmettirmek ve "çete" iddiasıyla cezalandırılması şartıyla Türkiye'ye iade edilen Çakıcı, idamla yargılanabilir. Hakkında bu iki suçlamayla 7.5 yıl ağır hapsi istenen Çakıcı'nın, ceza süresinin bitiminin ardından 45 gün içinde ülkeyi terketmemesi halinde, idamla yargılanması gündeme gelecek.
Adalet Bakanlığı'nca güvence verilmesinin ardından Türkiye'ye iade edilen Çakıcı, hakkında idam cezası istenen, Uğur Kılıç ve Tevfik Nurullah Ağansoy'un öldürülmesi davalarından yargılanabilecek. Fransa'yla yapılan anlaşmaya göre, Uluç'a düzenlenen silahlı saldırıyla "çete" suçlamasından yargılanacak olan Çakıcı'nın, bu suçlamaların öngördüğü 7.5 yıllık hapis cazasının tamamlanmasının ardından yargılama süreci tekrar başlayacak.
Suçluların iade edilmesi anlaşması uyarınca, mahkemenin karara bağladığı hapis cezasının dolduran Çakıcı'nın 45 gün içinde ülkeyi terketmesi şartı aranıyor. Çakıcı bu sürede yurtdışına çıkmazsa, iade anlaşması hükümleri ortadan kalkacağı için hakkındaki diğer suçlamalardan tekrar gözaltına alınarak yargılanacak. Sözleşme çerçevesinde belirlenen sürede ülkeyi terketmesi halinde ise Çakıcı'nın, Interpol tarafından bundan önce de olduğu gibi yurtdışında aranmasına başlanacak.

Türkiye'nin 'Bir numaralı baba'sı

Fransa'nın Nice kentinde gerçekleştirilen şok operasyonla yakalanan yeraltı dünyasının ünlü ismi Alaaddin Çakıcı, ismini İstanbul'daki yasadışı faaliyetleriyle duyurdu. 1980'li yılların sonunda yeraltı dünyasının Ankara ayağında adı duyulan Çakıcı, bir süre sonra İstanbul'a geçerek, buradaki gruplar içinde kendisine yer edindi.
Türkiye çapında faaliyet gösteren ve "ülkücü mafya" olarak tanımlanan çek senet tahsilatçılarının "babası" olarak ünlenen Çakıcı, İstanbul'a geçtikten sonra yine ünlü babalardan Dündar Kılıç'ın kızı Uğur Çakıcı (Kılıç) ile evlendi. Olaylı sona eren bu evliliği ve İstanbul'da karıştığı silahlı saldırılar sonrasında polis kayıtlarında önemli yer tutmaya başlayan Çakıcı, sürekli Karadenizli olmasıyla övündü.
Babasını 12 Eylül döneminde İstanbul'un Gültepe semtindeki bir kahvehaneye yapılan silahlı baskında kaybeden Çakıcı, 1984'den itibaren çek - senet tahsilatı yapan grupların liderliğini yapmaya başladı. Eski eşi Uğur Çakıcı'nın Uludağ'da öldürülme emrini verdiği gerekçesiyle polis ve savcılıkça gıyabi tutuklu olarak aranan Çakıcı, ayrıca, canlı yayında DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'le ilgili yaptığı açıklamalarıyla Flash TV'nin basılmasına neden oldu.
Borsacı Adil Öngen'in yaralanması, Pamukbank Genel Müdürü Burhan Karaçam'a yönelik lavlı saldırı olayı, Emin Cankurtaran'ın vurulması, Cavit Çağlar'a yönelik suikast planlaması, Engin Civan'ın vurulması eylemlerinin azmettiricisi olan Çakıcı, kendisi gibi yeraltı dünyasının ünlü isimlerinden Nurullah Tevfik Ağansoy'un öldürülme olayında da azmettirici olarak aranmaya başlandı.
1992'de hazırlanan sahte pasaportla yurtdışına kaçan Çakıcı'nın adı, Susurluk soruşturmalarında da gündeme geldi. Soruşturmalarda, kendisinde sahte yeşil pasaport bulunduğu iddiaları ortaya atıldı. Çakıcı, çek - senet tahsilatı yaptığı dönemde Ankara ve İstanbul'da birçok kez gözaltına alındı. Soruşturmalarda, polisin mafya içindeki uzantılarıyla ilgili bilgiler veren Çakıcı'nın yurtdışında kaldığı süre içinde Belçika, ABD, İtalya, Güney Afrika, Fransa, Brezilya, Singapur ve Japonya'da dolaştığı belirlendi. Çakıcı'nın firarda bulunduğu dönemde Palermo'da İtalyan mafyasının önde gelen aileleriyle bir toplantı yaptığı saptandı. Çakıcı, bu yılın şubat ayında Fransa'da yapılan operasyonda yakalanmaktan kılpayı kurtuldu.

Çok seviyordu ama...

484 gün sonra Türkiye'ye getirilen Alaattin Çakıcı, bir zamanlar çok sevdiği eski eşi Uğur Kılıç'ın da aralarında bulunduğu 41 kişinin ölümünden sorumlu tutuluyor. Çakıcı, Ocak 1995'te kendisini aldattığını iddia ettiği eski eşi Uğur Kılıç'ı öldürmesi için eski şoförü Abdurrahman Keskin'i görevlendirdi. Keskin, Kılıç'ı Uludağ'da çocuklarının gözü önünde öldürdü.